Bakteriler Alemi

Bakteriler prokaryot hücre yapısına sahip olan  tek hücreli mikroskobik organizmalardır.
Prokaryot   oldukları için zarla çevrili çekirdekleri  ve zarlı organelleri yoktur.
Organel olarak   sadece ribozom taşır.
Buraya bir bakteri hücresi  çizdim.
Şuraya da ribozomu çizdim.
Bakterilerin   sitoplazmasında dağınık halde bulunan halkasal  DNA vardır.
Tabii ki de RNA'yı da unutmayalım.   Bakterilerin depo karbonhidratı glikojendir.
Tabii  ki enzim sistemleri de bulunur.
Bakterilerde hücre   zarının dışında peptidoglikan yapılı hücre çeperi  bulunur.
İç kısım da sitoplazma ile doludur.
Bu   saydığım özellikler bütün bakterilerde  ortaktır.
Bazı bakteri türlerinde hücre   duvarının dış kısmında kapsül adı verilen  koruyucu bir tabaka daha bulunur.
Kapsül,   bakterilerin birbirine ve yaşadıkları ortama  yapışmasını sağlar.
Ayrıca bakteriyi fagosite   edilmekten korur.
Yani hastalık yapan patojenik  bakterilerde kapsül bulunur.
Bazı bakterilerde de   pilus adı verilen çıkıntılar vardır.
Pilus hücre  zarının uzantısıdır.
Gen transferi sırasında   bakterilerin birbirine tutunmasını sağlar.  Burada pembe ile çizdiğim yapı da plazmit.   Plazmit aslında küçük bir DNA parçacığıdır.  Bakteriler plazmiti gen aktarımı için kullanır.   Halkasal DNA üzerindeki kadar olmasa da bu plazmit  DNA üzerinde de genler bulunur.
Fotosentez yapan   bakteriler vardır ancak bakterilerde çift  zarlı bir organel olan kloroplast tabii ki   bulunamaz.
Bunun yerine klorofilleri vardır.  Zaten fotosentez için kloroplast şart değildir   ancak klorofil şarttır.
Ayrıca hücre zarı  da katlanmalar yapar ve bu sayede tilakoit   zar oluşur.
Bu da yine fotosentezde görev alır.  Bakterilerde mitokondri de bulunmaz.
Hatırlarsanız   mitokondri oksijenli solunum yapıyordu.
Acaba  bakteriler oksijenli solunum yapamaz mı?
Tabii   ki yapabilir.
Oksijenli solunum yapabilmek için  mitokondri şart değildir.
Bakteriler hücre zarı   katlanmaları olan mezozom sayesinde oksijenli  solunum yapabilir.
Mezozom üzerinde ETS yani   elektron taşıma sistemi elemanları bulunur.
Bazı  bakteriler kamçıları sayesinde aktif hareket eder.   Sol tarafa yazdığım yapılar bütün bakterilerde  bulunmaz bazı bakterilerde bulunur.
Yani mesela   bir bakteri fotosentez yapmıyorsa klorofil  bulundurmaz.
Bakteriler haploit kromozomludur.   Dünyada birey sayısı en fazla olan canlı grubu  bakterilerdir.
Bazı bakteriler çevre şartları   uygun olmadığında yani kuraklık, aşırı sıcak ya  da besinsiz kalma gibi durumlarda endospor adı   verilen farklı bir yapıya dönüşür.
Bakteriler  endospora dönüşürken su kaybeder ve haliyle   metabolizma hızları en düşük seviyeye iner.  Çevre şartları normale döndüğünde endospor su   alır ve metabolizma hızlanır.
Bu arada endospor  oluşumu bir üreme şekli değildir.
Bakterilerin   olumsuz çevre koşullarından korunmasını sağlayan  önemli bir uyum mekanizmasıdır.
Bakterilerde   üreme olayı eşeysiz olarak gerçekleşir.  Eşeysiz üremede önce DNA kendisini eşler.   Zaten bölünmenin gerçekleşebilmesi için DNA'nın  mutlaka eşlenmesi gerekir ve sonra da bakteri   ikiye bölünür.
Gördüğümüz gibi bakterilerde  bölünerek üreme gözleniyor uygun şartlarda 20   dakikada bir bölünebilirler.
Ayrıca bakterilerde  mitoz-mayoz döllenme gibi olaylar gözlenmez.
Bakterilerde çeşitlilik mutasyon ve konjugasyon  ile sağlanır.
Konjugasyon sırasında aynı tür iki   bakteri yan yana gelir ve aralarında sitoplazmik  köprü kurulur.
Plazmit bulunduran bakteriye f   artı bulundurmayana da f eksi denir.
F artıdan f  eksiye doğru plazmit tek yönlü olarak aktarılır.   DNA'nın aktarıldığı bakteri kalıtsal açıdan  kendinde olmayan bir özellik kazanmış olur ve   genetik çeşitlilik artar.
Sonra da ortadaki  bu sitoplazmik köprü kalkar.
Konjugasyon   eşeyli üreme başlığı altında da incelenir  ancak aslında bir üreme şekli değildir.   Şimdi de bakterilerin sınıflandırılmasına bakalım.  İlk başta solunum biçimlerine göre bakterileri   inceleyelim.
Burada kırmızı ile çizdiklerim  bakteriler.
Buradaki bakteriler kabın üst   kısmına doğru konumlanmış.
Altta hiç bakteri yok  demek ki bunlar zorunlu aerob.
Aerob oksijenli   solunum anlamına gelir.
Sağ taraftaki bakteriler  ise zorunlu anaerobdur.
Yani zorunlu olarak   oksijensiz solunum yaparlar.
Buraya baktığımız  zaman bakterilerin çoğunun üst kısımda ancak   bazılarının da altta olduğunu görüyoruz.
O zaman  bu bakteriler geçici anaerobdur.
Yani normalde   oksijenli solunum yaparlar ancak geçici olarak  oksijensiz solunum da yapabilirler.
Bu bakteriler   de geçici aerobdur.
Yani normalde oksijensiz  solunum yaparlar fakat geçici olarak oksijenli   solunum da yapabilirler.
Yani illa bir bakteri  yaşayabilmek için oksijene ihtiyaç duymaz.
Zorunlu   anaerob olanlara oksijen zehir etkisi gösterir.  Her iki solunumu da yapabilen bakterilere   fakültatif bakteriler denir.
Oksijenli solunum  yapanlarda mitokondri yerine mezozom bulunur.   Zorunlu aerob olanlar fazla enerji ürettikleri  için hızlı çoğalırlar.
Bakteriler mikroskopla   incelendiğinde farklı şekillerde görülebilir.  Mesela küre, çubuk, virgül şeklinde olabilirler.   Gram boyasına göre bakteriler de gram-pozitif ve  gram-negatif olarak ikiye ayrılır.
Gram pozitifler   mor renge boyanırken gram negatifler pembe renge  boyanır.
Bu duruma hücre duvarlarındaki bir   farklılık sebep olur.
Gram negatif bakteriler  gram pozitif bakterilere göre daha hastalık   yapıcıdır.
Çünkü gram negatiflerde hücre duvarının  dışında bulunan lipopolisakkarit yapı toksik etki   gösterir.
Beslenme şekline göre bakteriler de  ototrof ve heterotrof olarak ikiye ayrılır.   Kendi besinlerini sentezleyebilen bakterilere  ototrof bakteriler denir.
Ototroflar da kendi   içerisinde fotoototrof ve kemoototrof bakteri  olarak ayrılır.
Fotoototrof bakteriler besinlerini   ışık enerjisi ve klorofil yardımıyla fotosentez  yaparak elde eder.
Kemosentez yapanlarına ise   kemoototrof bakteriler denir.
Kemosentezde  kimyasal madde oksitlenir ardından açığa   çıkan kimyasal enerji yardımıyla besin üretilir.  Siyanobakteriler fotoototrof, nitrosomonas cinsine   ait bakteriler ise kemoototroftur.
Bunlara nitrit  ve nitrat bakterileri de deriz.
Kendi besinlerini   sentezlenemeyen bakteriler ise heterotroftur.  Bunlar da parazit bakteriler ve ayrıştırıcılar   olarak ikiye ayrılır.
Ayrıştırıcılara çürükçüller  de denir.
Hatta saprofitler de diyebiliriz.   Parazit bakterilerin sindirim enzimleri  gelişmemiştir.
Bu nedenle nişasta, glikojen,   protein gibi polimerlerin olduğu ortamlarda  yaşayamazlar.
Glikoz, amino asit gibi monomer   besinlerin bulunduğu ortamlarda yaşarlar.
Bu arada  hastalık yapanlarına da patojen bakteriler denir.   Patojen bakterilerle mücadelede antibiyotikler  kullanılır.
Antibiyotikler bakterilerin enzim   sistemini bozar.
Ayrıştırıcı bakteriler  de organik atıkları parçalar ve böylece   doğadaki madde döngüsüne de yardım ederler.  Bakterilerin zararlı türlerinin yanında   yararlı olanları da vardır.
Biraz önce  bahsettiğim doğadaki madde döngülerine   yardım eden bakteriler yararlıdır.
Sirke,  turşu, yoğurt yapımında görev alırlar.
Kalın   bağırsağımızda yaşayan bakteriler bizim için  B ve K vitamini sentezler.
İnek, koyun gibi   otçul hayvanların sindirim sisteminde yaşayan  bakteriler selülozu sindirecek enzim sentezler.