Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Hikâye

Evet arkadaşlar, bin dokuz yüz kırk ve altmış arası hikayeleri mize bakarken biz şimdi dine geçtik.
Bu dönemde, sonraki zaman dilimlerinde, yani mesela insanın yaşam kavgası, kadının toplumdaki yeri ve çocuklar önem kazanmaya başlıyor.
Yani arkadaşlar, biz bireyin iç dünyasını esas alan anlayışla insan gerçekliğini psikolojik yönüyle yansıtan hikayeler yazıyoruz.
Bireyin iç dünyasını esas alan hikayeler.
Ülke meselelerine, ideolojik kamplaşmalara karışmadan bireyi ve bireysel yaklaşımları ön planda tutuyor arkadaşlar.
Sanatçılar hikaye alanında toplumu dışlamayan ama insani yaklaşımları önceleyen bir tavırla durum tespitleri yapıyorlar.
Kendilerini ve sosyal hayatı anlatıyorlar.
Toplumun her kesiminden kesitler sunarak insani duyarlılığı ele alıyorlar.
Ülkede büyük bir gerilim halinde yaşanan ideolojik kamplaşmanın yarattığı olumsuz sonuçlardan dolayı bu dönem sanatçılarımız bireysel konulara yöneliyorlar arkadaşlar.
Medeniyet değişimlerini ve ülke sorunlarını eserlerinin arka planına atıyorlar.
Yani esas olarak bireyin ruh dünyasını ele alıyorlar.
Psikolojinin imkanlarından olabildiğince yararlanıyorlar.
Bazen psikiyatrinin imkanlarını da eserlerinde kullanıyorlar arkadaşlar.
Mesela psikanaliz yöntemi.
Bu dönem sanatçılarımız edebiyatımıza girmiş oluyor.
Psikolojik tahliller yani ruh çözümlemeleri ön planda tutuluyor.
Kişilerin içsel yaşantıları anlatılıyor.
Büyük kalabalıklar da.
Yalnızlığı yaşayan kahramanlar çoğunlukta arkadaşlar.
Bu dönem hikayelerde özellikle kadın kahramanlar sıkça gündeme getiriliyor.
Kalabalık ortamlarda iç yalnızlık larıyla yaşayan kadınlar, kızlar önemli roller üstleniyor.
Kültür sorun savının bireyde ki yansıması, bireyin kimlik sorunları, özgürlük tutkusu, iki kültür arasındaki bocalama, belki bir iletişimsizlik.
Bireyin iç sıkıntısı, bilinçaltı, toplumsal çatışma, tedirginlik, yabancılaşma, yalnızlık ve bireyin bunalımları gibi konular işleniyor arkadaşlar.
Sanatsal bir dil kullanılıyor ve estetiğe önem veriliyor.
Bilinç akışı ve iç monolog tekniklerinden de yararlanılır.
Biliniyor arkadaşlar.
Peyami Safa, Memduh Şevket Esendal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra.
Cevat Şakir Kabaağaçlı.
Halikarnas Balıkçısı olarak da geçebilir.
Sabahattin Kudret Aksal gibi sanatçılar, arkadaşlar, bireyin iç dünyasını esas alan, hikayeler yazan sanatçılarımız mıdır?
Biz arkadaşlar, şimdi modernist hikayeye bakacak olursak şimdi arkadaşlar modernist hikayede gerçeklik karşısında kuşkucu ve tedirgin olan, iç dünyasına çekilen, yabancılaşan, toplumla çatışan, karamsar, bunalımlı, zayıf insan ele alınıyor arkadaşlar.
Bu anlayışla yazılan eserlerde insanlar duygu ve düşünceleriyle karmaşık ve çok yönlü bir varlık olarak görülüyor.
Modern yaşamdaki insanın bunalımı, toplumla çatışması, yalnızlığı, huzursuzluğu, topluma yabancılaşması sının anlatıldığı bu eserlerde sıradan bir zaman akışı kullanılmıyor arkadaşlar.
Bakın ne kullanılıyor burada?
Mesela kronolojik zamanda geriye dönüşlerle geleneksel anlatım ve yapıdan uzaklaşıyor.
Klasik eserlerde temel alınan olay, karakter, çevre unsurları önemsiz eleştiriliyor.
Simge, imge, bakış açısı, ironi, çağrışım önem kazanıyor arkadaşlar.
Eserdeki kişi veya kişiler aynı zaman dilimi içinde değişik zaman dilimlerini yaşıyorlar.
Bu yüzden kronolojik zamanda geriye dönüşlerle geleneksel ligden biz uzaklaşıyoruz, iç konuşma, bilinç akışı, geriye dönüş gibi anlatım tekniklerine yer veriliyor.
Nezihe Meriç, Bilge Karasu, Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu gibi sanatçılarımız arkadaşlar modernist anlayışla hikayeler yazan sanatçılarımız dır.
Şimdi biz arkadaşlar 1940 ve 60 döneminin tanınmış hikayelerine bakacak olursak buraya yazdığımız hikayeler en önemlileri birdir ve sınavlarda en fazla çıkan sanatçılardır arkadaşlar.
Şimdi Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Abdullah Efendi'nin Rüyaları, Yaz Yağmuru, Kemal Bil Başar'ın Cevizli Bahçesi, Orhan Kemal'in Ekmek Kavgası ve Çamaşır Ağacının Kızı adlı hikayesi.
Cevat Şakir Kabaağaçlı yani Halikarnas Balıkçısı, Merhaba Akdeniz, Samim Kocagöz, Telli Kavak, Koca Öküzün Ölümü.
Kemal Tahir Göl insanları.
Yaşar Kemal.
Sarı Sıcak.
Haldun Taner.
Yaşasın Demokrat.
Ziya Osman Saba, Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Sabahattin Kudret Aksal, Gazoz Ağacı.
Bakın bunlar çok çok önemli, en önemli eserleri en fazla çıkan arkadaşlar.
Muzaffer Buyrukçu çok çıkmaz ama yine de söyleyelim.
Katran, İlhan, Toros Köle Hanı.
Oğlumuz çok çıkar arkadaşlar.
Tarık Buğra'nın, Fakir Baykurt'un efendilik savaşı.
Bu çok çıkmaz.
Ama çıkan yerler de var arkadaşlar ve Nezihe Meriç'in Boz Bulanık adlı eseri.
Bizim önemle üzerinde durulması gereken sanatçılarımızın eserleridir arkadaşlar.
Sıkça Sorular Sorular

 

Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Hikaye Nedir?

 

Bireyin iç dünyasını esas alan hikayeler, psikolojik gerçekçilik akımı içinde yer alır. Bu tür hikayelerde, karakterlerin iç dünyaları, duyguları, düşünceleri ve davranışları merkeze alınır. Olay örgüsü ve mekanlar ikinci planda kalırken, karakterlerin zihinsel süreçleri ön plana çıkar.

Bireyin iç dünyasını esas alan hikayelerde, genellikle karakterlerin iç çatışmaları, kendini keşfetme süreçleri, kişisel gelişimleri ve psikolojik sorunları ele alınır. Bu tür hikayelerde, okuyucu karakterin düşüncelerine, hayallerine ve duygularına yakın bir bağ kurar. Böylece, okuyucunun karakterle özdeşleşmesi kolaylaşır.

Bireyin iç dünyasını esas alan hikayeler, modern edebiyatta oldukça yaygın bir türdür. Virginia Woolf, Franz Kafka, James Joyce ve Marcel Proust gibi yazarlar, bu tür hikayelerin öncülerinden sayılabilir.


Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Hikayelerde Hangi Konular İşlenmiştir?

 

Bireyin iç dünyasını esas alan hikayelerde çeşitli konular işlenmiştir. Bu tür hikayelerde, karakterlerin iç çatışmaları, kendini keşfetme süreçleri, kişisel gelişimleri ve psikolojik sorunları ele alınır. İşlenen konular arasında şunlar yer alabilir:

 

  1. İçsel çatışmalar: Karakterlerin içinde bulunduğu çatışmalar, özgüven eksikliği, kaygı, korku, suçluluk, özlem gibi durumlar işlenebilir.
  2. İlişkiler: Karakterlerin yakın ilişkilerinde yaşadığı sorunlar, aile içi çatışmalar, arkadaşlıklardaki çatışmalar veya romantik ilişkilerdeki sorunlar bu tür hikayelerde işlenebilir.
  3. Kimlik: Karakterlerin kendi kimliklerini keşfetme, toplumun kendilerine dayattığı rollerden sıyrılma, cinsiyet kimliği, kültürel kimlik, milliyet gibi konular bu tür hikayelerde ele alınabilir.
  4. Geçmişle yüzleşme: Karakterlerin geçmişte yaşadığı olaylarla yüzleşmeleri, travmaları atlatma çabaları, hayatta kalmaya çalışma gibi konular bu tür hikayelerde işlenebilir.
  5. Hayatta kalmak: Karakterlerin hayatta kalma mücadeleleri, zorlu koşullar altında nasıl hayatta kalmaya çalıştıkları bu tür hikayelerde ele alınabilir.

Bu konular, bireyin iç dünyasını esas alan hikayelerde genellikle birbirleriyle iç içe geçer ve karakterlerin karmaşık iç dünyalarını yansıtır.


Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Hikaye Yazarları Kimlerdir?

 

Bireyin iç dünyasını esas alan hikayeler, Cumhuriyet Dönemi edebiyatında sıkça karşımıza çıkmış bir türdür. Bu tür hikayeleri yazan bazı yazarlar şunlardır:

 

  1. Sait Faik Abasıyanık: Kendine özgü üslubuyla İstanbul'un varoşlarında yaşayan insanların iç dünyasını, hayat mücadelelerini ve sıradan günlük olayları anlatan hikayeleriyle tanınmıştır.
  2. Sabahattin Ali: İçsel çatışmaları, toplumsal baskıları, yabancılaşmayı ve özgürlük arayışlarını işlediği hikayeleriyle tanınmıştır.
  3. Orhan Kemal: İşçi sınıfının yaşam koşullarını, yoksulluğu, adaletsizliği, özgürlük arayışlarını işlediği hikayeleriyle tanınmıştır.
  4. Kemal Tahir: İçsel çatışmaları, aşkı, dostluğu, geçmişle yüzleşmeyi, adaleti ve toplumsal sorunları işlediği hikayeleriyle tanınmıştır.
  5. Adalet Ağaoğlu: Kadınların kimlik arayışları, yabancılaşma, toplumsal baskılar ve güç ilişkileri gibi konuları işlediği hikayeleriyle tanınmıştır.
  6. Haldun Taner: İnsan ilişkileri, bireysel özgürlükler, toplumsal baskılar gibi konuları işlediği hikayeleriyle tanınmıştır.

Bu yazarlar, bireyin iç dünyasını esas alan hikayeleriyle Türk edebiyatına önemli katkılar yapmışlardır.


Modernist Hikaye Nedir?

 

Modernist hikaye, edebiyat tarihinde 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan ve modernizm akımının etkisi altında gelişen bir hikaye türüdür. Modernist hikayeler, geleneksel hikaye anlayışından farklı olarak, iç dünyanın keşfine odaklanır ve zaman, mekan, karakterler ve olaylar konusunda yenilikçi bir yaklaşım benimserler.

Modernist hikayelerde genellikle karakterlerin iç dünyasına, bilinç akışlarına ve zihinsel durumlarına dikkat çekilir. Ayrıca, zaman ve mekan algısının bireysel ve göreceli olduğu fikri de sıklıkla kullanılır. Bu tür hikayelerde gerçekçilik ve doğalcılık yerine, sembolizm, imgeleme ve soyutlama ön plandadır.

Modernist hikayeler, toplumsal, siyasal veya dini konulara pek odaklanmazlar ve bireysel deneyimlere daha fazla önem verirler. Bu tür hikayeler, dil ve anlatım teknikleriyle de öne çıkarlar ve okuru sıradan olanı sıradışı hale getirerek şaşırtmayı hedeflerler.

James Joyce, Virginia Woolf, Franz Kafka, Samuel Beckett, William Faulkner, Ernest Hemingway gibi yazarlar, modernist hikaye türüne örnek olarak gösterilebilirler.


Modernist Hikaye Yazarları Kimlerdir?

 

Elif Şafak, Orhan Pamuk, Oğuz Atay, Sait Faik Abasıyanık, Bilge Karasu, Adalet Ağaoğlu, İhsan Oktay Anar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cemil Kavukçu, Sevgi Soysal ve Murathan Mungan gibi yazarlar, Türk edebiyatında modernist hikaye örnekleri veren isimler arasında yer alır.