DNA

DNA'ya deoksiribonükleik asit de diyoruz ve  DNA'nın yapı taşı nükleotittir.
Buraya bir   nükleotit çizdim.
İlk olarak burayı inceleyelim.  Burada azotlu organik baz var.
DNA'nın yapısında   bulunan bazlar adenin, timin, guanin ve  sitozindir.
Bunlardan timin ve sitozin pirimidin   bazı iken guanin ve adenin pürin bazıdır.
Aklınıza  urasil de gelmiş olabilir urasil de normalde bir   pirimidindir ancak DNA'nın yapısında urasil  bulunmaz.
Pirimidin bazları tek halkalı iken   pürin bazları da çift halkalıdır.
Burada daha beş  karbonlu şeker var yani bir karbonhidrat buradaki   şeker deoksiribozdur.
deoksiribozun formülü  de yazalım C5H10O4 ve burada da fosfat grubu   bulunur.
Eğer bu RNA'ya ait bir nükleotit olsaydı  şeker riboz şekeri olmalıydı.
Bu arada bu üçlü   yapıya nükleotit diyoruz ama baz ve şekerden  oluşan yapıya da nükleozit adı verilir.
Baz   ve şekerin arasında bulunan bağ glikozit bağıdır.  Şeker ve fosfat grubu arasında da fosfoester bağı   bulunur.
Buradaki fosfat grubu nükleik asitlere  asidik özellik kazandırır.
Şimdi diyelim ki burada   adenin bazı bulunsun.
O zaman bu nükleotidi adenin  deoksiribonükleotit olarak söyleriz.
Eğer burada   timin bulunursa timin deoksiribonükleotit,  guanin bulunursa guanin deoksiribonükleotid,   sitozin bulunursa da sitozin deoksiribonükleotit  adını alır.
Yani DNA'nın yapısında dört çeşit   nükleotit bulunabilir.
Bi 4 çeşit de RNA'nın  yapısında bulunabiliyor o yüzden bir hücrede   toplamda sekiz çeşit nükleotit olabilir.
Şimdi  de DNA'nın genel özelliklerini konuşalım.
DNA   kalıtsal bilgiyi taşır ve ana hücredeki kalıtsal  bilginin yavru hücrelere aktarılmasını sağlar.   Protein sentezini ve hücredeki diğer metabolik  olayları yönetir.
Zaten yöneticidir diyoruz.   Prokaryot hücrelerde sitoplazma da bulunur.  Ancak ökaryot bir hücrede, çekirdekte,   mitokondrinin içindeki matriks sıvısında ya  da kloroplastın içindeki stroma sıvısında da   bulunabilir.
DNA kendisini eşleyebilir.
Buna  DNA replikasyonu diyoruz.
Kendine özgü bazı   da timindir.
Şekerinin de deoksiriboz olduğunu  biraz önce söylemiştim.
DNA birbirini tamamlayan   iki nükleotit zincirinden oluşur.
İşte burası  birinci iplik olsun.
Burası da ikinci iplik.   Tabi ki aslında bu kadar küçük olamaz.
Yani bu  böyle uzar gider.
Bu zincirler karşılıklı bazlar   arasındaki zayıf hidrojen bağlarıyla birbirine  bağlıdır.
Adenin ve timin bazları arasında iki   zayıf hidrojen bağı vardır.
Guanin ve sitozin  arasında ise üç zayıf hidrojen bağı vardır.   Üst üste gelen nükleotitlerden birinin şekeri ile  diğerinin fosfatı arasında oluşan fosfoester bağı   da nükleotitlerin birbirine alt alta bağlanmasını  sağlar.
Dna'yı oluşturan ipliklerden birinin en   uçta bulunan nükleotidinde deoksiriboz şekerinin  adlandırılır.
Aynı ipliğin diğer ucundaki şekerin  üssü olarak adlandırılır.
Bu ipliğin karşısındaki  iplikte fosfat ve ve hidroksilin yerleri terstir.   Yani bu DNA ipliği 3 üssü ucundan 5 üssü ucuna  doğrudur.
Bu nedenle de DNA iplikleri birbirine   antiparaleldir deriz.
Bir DNA molekülünde  adenin ile timinin ve guanin ile sitozinin   sayıları birbirine eşittir.
Bu nedenle bu oranlar  bir çıkar.
Ayrıca bir DNA'nın yapısında ne kadar   fosfat varsa o kadar da şeker vardır.
O yüzden  bu oran da bir çıkar.
Pürinler ile pirimidinler   de birbirine eşittir o zaman pürinler bölü  pirimidinler oranı da yine bir çıkar.
Bu   kurallara chargaf kuralları adı da verilir.
Ayrıca  şunu da belirtmek istiyorum.
DNA ipliklerinden   herhangi birinde meydana gelebilecek anormallik  bazların DNA'da karşılıklı sıralanışı kuralından   hareketle onarılabilir.
DNA'nın histon adı  verilen proteinlerin üzerine salınmasıyla   oluşan yapıya kromatin iplik adı verilir.
Yani  aslında DNA'nın yapısında protein bulunmaz ancak   kromatin ipliğin yapısında hem DNA hem de protein  bulunur.
Hücre bölüneceği zaman kromatin iplik   kısalıp kalınlaşarak kromozomları oluşturur.  Kromatin iplik ve kromozom, içerik olarak hem   DNA hem de protein bulundurduğu için bunlara mü  nükleoprotein yapılıdır da deriz.
DNA üzerindeki   kalıtsal bilgiyi taşıyan birimlere de gen adını  veriyoruz.
Mesela şurası DNA üzerindeki bir gen   bölgesi olabilir.
Burası da başka bir gen  bölgesi olabilir.
Ayrıca DNA daki guanin ve   sitozin sayısı arttıkça DNA'yı parçalamak  da daha zorlaşır.
Çünkü guanin ve sitozin   arasında üç tane hidrojen bağı bulunuyordu.  Adenin ve timin arasında ise iki tane.