İrsal-i Mesel, Tenasüp, Leffü Neşr, Nida

Ve de bir sanatlarla ilgili son dersimizi yapıyoruz arkadaşlar.
Ir sali mesel yani örnek indirme.
Peki neyin örneği arkadaşlar?
Ben bir düşünceyi, şiirim de anlatmak, kanıtlamak için eğer ata sözünü veya vecize vecize söyleyeni belli olan özlü sözlerdir.
Atasözleri de söyleyeni belli olmayan özlü sözlerdir.
Eğer ben bunu şiirim de kullanıyor isem, bunun adı irsaliye mesele olacak.
Allah'a sığın şahsî halimin gazabından.
Zira yumuşak huylu atın çiftçisi pek tir.
Bakın ne oldu?
Burada bir ata sözü kullanıldı.
Yani yumuşak huylu atın çifte sui pek dir denilerek bir ırsi mesel örneği gösterilmiş oldu.
Ten az süt arkadaşlar tana süt uygunluk demek anlam olarak birbiri ile ilgili sözcükleri bir arada kullanmaktır.
Ama benim bu sözcükleri yan yana kullanma şartım yoktur.
Nasıl mı?
Şimdi bakın örneğimizde dikkat!
Aşk derdiyle hoş yem, el şekil, acı umran tabii kılma dermanı kim kim zehri derman yanındadır.
Yine Fuzuli den güzel bir şiir önce tabii anlamını bilmek lazım.
Ben aşk derdini çekmekten hoş yen, hoş hoş tutun, seviyorum aşk acısından en çekici ilacından tabii.
Tabip eyi, tabip bana ilaç yapma.
Çünkü ben aşk acısını çekmekten mutluyum.
Kılma, derman, ilaç yapma, derman, ilaç ki buradaki kim ki bağladığı, hele akım zehri derman ondadır.
Yani benim yok oluşun helak oluşu senin yaptığın ilaçla olur.
Toparlayalım ne demek istiyor ey tabi ben aşk derdini çekmekten mutluyum.
Sakın bana ilaç yapma.
Senin yapacağın o ilaç bana ancak zehir olur.
Peki burada hangi konuyla ilgili sözleri bir arada kullanıldığını görüyoruz.
Bakın tıpla ilgili tıbbi terimler var.
Dert, hastalık, yani ilaç.
Bakın tabip yani doktor demek derman, ilaç demek.
Bakın zehir yine derman.
Bakın ilaç bunlar.
Bakın tıbbi derim.
Terimler nedir, ne yapmış fuzuli?
Bu terimleri bir arada kullanarak bir temas sanatı oluşturmuştur diyebiliriz arkadaşlar.
Ve geldim.
L Güneş Arkadaşlar lifi neşter.
Birden fazla sözcüğü kullandıktan sonra bir mısra da diğer mısra da da bunlarla ilgili sözcükleri kullanacağız.
Yani ben birinci mısra da bazı konuyla ilgili kavramları kullanacağım, ikinci mısra da onların karşılığını kullanacağım.
Nasıl mı?
Gönlümde ateş, din gözümde yaşatın.
Ne diye tutuştuğunu, ne diye taşıtın hatta bakın ikiye ayrılır düzenli ve düzensiz ile güneş.
Burada düzenli laf lafı neşir var.
Nasıl mı?
Gönlümde ateştir.
Birinci mısra da ateşi söylemiş, ikinci mısra da karşılığı olarak bakın tutuşmak kelimesini kullanmış.
Gözümde yaştır.
Bakın birinci mısra da yaş kelimesini kullanmış.
Onun karşılığı olarak da bakın neyi kullanmış?
Taşmak.
Çünkü yaş olan şey gözümde yaş oldun.
Sonra ne oldun kaçtın ve ateştir.
Ne oldum tutuştu.
Birinci mısra da söylediği kavramları ikinci mi sırada ne yapmış tekrar kullanmıştır, sıralamış.
İşte biz buna Ali Güneş Ateş diyip ikinci, Misrata'da birinci sözcük olarak yine ateşle ilgili bir kavramı kullanmış.
Su ile ilgili kavramı yaş demiş.
İkinci kelimede yine taşmak.
Su ile alakalı bir kavram.
Yani birinci kelimede at, birinci dize de ateş, ikinci kelimede karşılığı hemen tutuşmak demiş.
Biz buna düzenli nefis eleştiriyoruz.
Peki düzen sizi nasıl olacak?
Deli eder insanı bu deniz, bu gökyüzü.
Göz kırpan yıldızlar.
Türkü söyler balıklar.
Bakın birinci mısra da deniz demiş ve gökyüzünü kullanmış.
Bakın buna bir diyeceğim.
Buna iki diyeceğim ama deniz ile ilgili.
Eeee.
Bir kavramın karşılığını ikinci sırada bakın.
Balıklar da vermiş.
Gökyüzüyle ilgili açıklamayı nerede vermiş?
Bakın yıldızlarda vermiş.
Aslında düzensiz lifi ne diyeceğiz?
Yani birinci mısra daha önce denizi kullanmış.
İkinci mısra da ikinci sözcük olarak denizle ilgili balığı kullanmış.
Birinci Mısırlının ikinci kelimesinde kullandığı gökyüzünü, ikinci mısra Kur'an'ın ilk kelimesi olarak kullanmış.
İşte biz buna da Arkadaşlar düzensiz güneş diyeceğiz ve son edebi sanatımıza geldik.
Nida yani seslenme.
Nedir arkadaşlar?
Sevinç, korku, öfke gibi heyecan bildiren duyguları Ey hey vay!
Gibi gündemleri kullanarak yapmak sanatıdır.
Ey mavi gözleri.
Mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü.
Arif Nihat Asya'nın güzel bir şiiri.
Arkadaşlar bakın ey diyerek burada bir nida sanatı, bir seslenme sanatını olduğunu söyleyebiliriz.
Şimdi konuyla ilgili örnek sorumuza bakabiliriz arkadaşlar.
Yukarda numaralı anmış cümlelerde geçen söz sanatlarından hangisi aşağıda belirtilmemiştir?
Hemen birinci örneğimiz bakalım.
Ateşten kızaran Birgül Arar da yazar.
Bağdan bağa çoban çeşmesi.
Bakın Çoban Çeşmesi.
Peki bir çeşme niye akar gider?
Bir su tabiatının gereğidir.
Yaradılışın gereğidir, akar gider.
Ama bakın şair daha güzel bir sebep bulmuş.
Gerçek sebebinin yanında daha bir edebi lik, daha güzel bir sanat oluşturmak adına sanki bir gül arıyor da sevdiğini arıyor da hani.
Onun için akıyor o çoban çeşmesi diyor.
Ne yaptı?
Gerçek sebebinin dışında daha güzel bir sebebe bağlayarak.
Bakın Hüsnü tahlil yaptı.
O zaman birinci örneğimiz CE seçeneğiyle eleştirdik.
Evden izin almadan dışarı çıkmayın evden.
Yani evin önünde gidip durup da Sevgili ev, bize izin mi ver mi diyeceğiz?
Hayır.
Ev derken içindeki insanları, yani anne babayı kastediyor.
Bakın ev demiş, içindeki insanları kastetmiş bir şey söylemiş, başka bir şey kastetmiş ve benzetme amacı yok.
O zaman orada mecaz, mürsel yani ad aktarması var.
O zaman ikinci örneğimiz el seçeneğiyle eşleştirmek.
Eş değiştirdik, üçüncü annemize bakalım.
Sen geçerken sahilden sessizce gemiler kalkar, yüreğimden gizlice bakındım.
En örneğimiz, en son kelimesini de buraya yazdık.
Şimdi gemiler kalkar yüreğimden.
Arkadaşlar normalde bir gemi nereden kalkar limandan kalkar ama nereden kalkar demiş.
Bakın yüreğimde şimdi yüreği neye benzetmiş.
Gemiye benzetmiş, benzetme unsurlarından hangisini kullanmış?
Sadece benzeyen kullanmış.
O zaman benzetme unsurlarından sadece bir tanesi kullanılmışsa biz buna ne diyeceğiz?
Israr edeceğiz o zaman üçüncü örneğimizde.
B seçeneğiyle eş yetiştirdik ve geldim.
Dördüncü örneğimiz ne?
Efsun.
Çağri.
Mi̇si̇n Ah ey Didar!
Hürriyet esiri.
Aşkın olduk, gerçek kurtulduk esaretten.
Namık Kemal'in Hürriyet Kasidesi içinden alınmış güzel bir şehir arkadaşı var.
Bakın hürriyet kavramı, esaret kavramı, bakın eserlik esaret ve hürriyet, hürriyet, özgürlük i esaret, esir olma, özgürlüğün tersi, birbiriyle karşıt anlamlı kelimeler kullanılmışsa burada ne var?
Tezat sanatı var.
Bakın o zaman dördüncü örneğimizde A seçeneğiyle eledik.
A seçeneği ile dördüncü örneğimizde eş yetiştirdik.
Ama mübalağa ile ilgili herhangi bir örnek söz konusu değil.
Dolayısıyla doğru cevabımız D olacak.
Sıkça Sorular Sorular

 

İrsal-i Mesel (örneklendirme) nedir?

 

Şiirde atasözünün kullanılmasıdır. İrsal-i Mesel söz sanatının örnekleri aşağıdaki gibidir:

Allah’a sığın şahs-ı halimin gazabından

Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir.

Açıklama: Yumuşak atın çiftesi pektir atasözü kullanıldığı için irsali mesel sanatından faydalanılmıştır.


Tenasüp (uygunluk) nedir?

 

Birbiriyle alakası bulunan en az üç kelimenin kullanıldığı sanatın adıdır.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan

Yunus ki nergiste güler, gülde kanar

Kırlarda gelincikte onun bağrı yanar

Açıklama: Yukarıdaki dizelerde demir almak, gemi, liman sözcüklerinin arasında bir ilişki vardır. Hepsi denize ait unsurlardır. Nergis, gelincik, gül arasında da vardır şair çiçekleri sıralamıştır. Birbiriyle ilgisi bulunan kelimeler bir arada kullanıldığı için tenasüp sanatı vardır, diyoruz.


Leffü neşr (söz simetrisi) nedir?

 

İki dizedegeçen kelimeler arasında ilginin bulunmasıdır. Tenasüp sanatıyla karıştırılmamalıdır.Burada ilgisi bulunan kelimelerin farklı dizelerde yer alması gerekir.

Masallarda, türkülerde, cönklerde

Seni buldum, seni duydum, seni okudum

Açıklama: Masal→ buldum, türkü→ duydum, cönk→ okudum  İfadesinden kelimeler arasındaki uyum simetrik bir şekilde verilmiştir. Bu nedenle burada leffü neşr sanatı vardır, diyebiliriz.


Nida (seslenme) nedir?

 

Seslenme sanatıdır. Ey, ya, hey, bre, behey, vay gibi ünlemleri gördüğümüz an nida yani seslenme söz sanatı vardır, diyebiliriz.

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü!

Ey benim sarı tanburam!

Sen ne için inilersin?

Açıklama: Ey seslenme ünlemi kullanıldığı için nida sanatı vardır, diyebiliriz.