İstiare, Teşhis, İntak

Edebi sanatlara kaldığımız yerden devam ediyoruz.
İstişare yani eğreti, eğreti mi?
Şimdi ya sadece arkadaşlar benzeyen kullanılacak ya da sadece kendisine benzetilen kullanılacak ikisinden biri varsa biz buna istişare edeceğiz.
Bakın istişareye giden yolu.
İsterseniz birlikte bir görelim.
Şimdi ilk cümlemize dikkat!
Aslan gibi güçlü askerler koşuyor derken şimdi askerlerin neye benzetilmiş?
Aslana benzeyen askerler neye benzetilmiş?
Aslana hangi yönüyle güçlü olma yönüyle benzetme yönü ve gibi de bizim benzetme ecdadımız.
Bakın bunun ismi nedir?
Tam teşbih yani tam benzetme dir arkadaşlar.
Istişareye giden yol.
Ben aynı cümleyi aslan askerler koşuyor dersem bakın sadece kendisine benzetilen ve benzerini kullandım.
Benzetme yönü ve edası yok.
O zaman bunun ismi yalın teşbih.
Yani tesbihi beli.
Ama ben askerleri dağıttım, attım.
Aslan larımız koşuyor dersem tabii aslanlarım dersem daha uygun olacak ve Aslan larımız koşuyor dediğimde bakın asker yok, güçlü yok gibi edası da yok.
Sadece burada kendisine benzetilen herhangi biri, yani benzeyen veya kendisine benzetilen, eden herhangi biri varsa biz buna ne diyeceğiz?
Istişare diyeceğiz.
Istişare.
Arkadaşlar ikiye ayrılacak açık ve kapalı isterseniz onlar üzerinde duralım.
Önce açık istişare den başlayalım.
Bakın sadece kendisine benzetilen varsa bunun ismi açık istişare eder.
Örneğin bize bakalım.
Kurban olam kurban olam beşikte yatan kuzuya.
Şimdi bakın kuzu ifadesine dikkat.
Arkadaşlar normalde beşikte ne yatar bebekler yatar demi ama ne demiş bakın beşikte yatan kuzu demiş.
Aslında bebek neye benzetilmiş kuzuya benzetilmiş yani.
Bu cümleyi tam teşbih yapsak kuzu gibi yatan bebek değil midir?
Bakın bebek neye benzetildi kuzuya yani kendisine benzetilen.
Peki şiiri mizde hangisi kullanıldı?
Kendisine benzetilen, yani sadece kuzu benzetildi.
Bakın gibi aidatı yok.
Kuzu gibi yatan, bebek yatan ifadesi de yok hani.
Hangi yönüyle benzetildiği de yok.
Mışıl mışıl uyuyor yani.
Bir de bebek yok yani.
Benzeyen de yok.
Sadece kendisine benzetilen varsa ben bunu açık istişare edeceğim.
Geldim.
Kapalı istişare arkadaşlar kapalı istişarede de sadece benzeyen kullanılır.
Bakın örneğimizde karıştır çayını zamane risin, köpük, köpük, duman, duman, erisim şimdi dikkat zaman erisim diyor ama nasıl çayını karıştır ve zamanı eritiyor.
Normalde çayı karıştırdığı mızda eriyen eriyen madde nedir şekerdir.
Aslında burada ne ineğe benzetilmiş dikkat, burada ne ineğe benzetilmiş burada zaman.
Şekere benzetilmiş.
O zaman şöyle diyebilir miyiz şeker gibi eriyen zaman?
Şimdi dikkat!
Şimdi benzeyen nedir arkadaşlar?
Zaman hemen kırmızı rengi mi aldım?
Benzeyen zaman zaman neye benzetilmiş şekere hangi yönüyle erime yönüyle emen benzetme yönü dedim.
Ecdad Asım gibi et.
Atası bakıp benzetme edathy.
Şimdi aslında bu cümleyi tam teşbih yaptığımızda şeker gibi eriyen zaman demem lazım.
Peki ben bu şeker gibi eriyen zamandan neyi kullandım?
Sadece bakın zamanı kullandım.
Yani ben sadece benzerini kullandım.
Sadece benzeyen ve yapılan bu sanatımızın ismi de kapalı isyan eder.
Hemen burada bir ipucu vereceğim size.
Gerçi birazdan teşhiste de göreceğiz.
Kişiselleştirme.
Yani insan dışındaki varlıklara insan özelliği verme.
Bir yerde teşhis varsa orada kesinlikle kapalı istişare var.
Hemen bu bilgiyi de arkadaşlarımız bir yere not etmeliler.
Geldim teşhise arkadaşlar.
Kişi değiştirme yani.
Ben insana özgü bir niteliği alıcam ve insan dışındaki bir varlığa aktaracağım.
Şimdi örneği me dikkat!
Içmiş gibi geceyi bir yudum da göğün mağrur bakışlı bulutları.
Mağrur, gururlu demek.
Bakın.
Kimler gururlu olur, insanlar bu gururu neye verdi buluta?
Bulut mağrur olur mu?
Olmaz.
O zaman burada ne var?
Teşhis var bak.
Çünkü gururlu olmak insana ait bir özellik.
Bu kadar teşhis geldim arkadaşlar, intibak konuşturmak demek.
Ama nasıl konuşturmak?
İnsan dışındaki varlıkları ben konuşturuyor isem buna ben tak diyeceğim.
Daha çok nerede görülür arkadaşlar?
Masallarda ama özellikle de bu yıllarda intibak sanatını sıkça görmekteyiz.
Bakın gel gül dedi bülbül güle gül gülmedi gitti.
Hatta devamı var.
Bülbül güle gül bülbüle yar olmadı gitti gel gül dedi.
Bülbül güle gül insan mı ki gel gül desin bülbüle güldü yemez.
O zaman n'oldu?
Bülbül Bakın konuşturur.
Çünkü ne dedi?
Gel gül dedi.
Bülbül güle bülbül.
Gül çiçeğine gitmiş.
Ne demiş?
Ya sen de artık bir gül yüzün gülsün demiş.
Ama burada ne yapmış oldu?
Sanatı olmuş oldu.
Sıkça Sorular Sorular

 

İstiare (eğretileme) nedir?

 

İstiare sanatı aslında benzetme sanatının bir parçasıdır. Benzetmenin iki ana unsuru olan benzeyen ve benzetilenden  sadece birinin kullanılmasıyla gerçekleşir. Benzeyen kullanılırsa kapalı istiare benzetilen kullanılırsa açık istiare olur. Bu bilgiyi kesinlikle unutmamalıyız. Daha önceki bilgilerimizden güçlü ve güçsüzün hangi unsur olduğunu biliyoruz.

  • Benzeyen –> Güçsüz
  • Benzetilen –> Güçlü
  • Güçsüz, içine kapanık –> Kapalı İstiare
  • Güçlü , açık açık konuşur –> Açık istiare

Bu bilgileri göz önünde bulundurarak aşağıdaki örnekleri inceleyelim.

İstiare sanatların en zor olanıdır ve gerçekten anlaşılması güçtür. Divan edebiyatındaki sanatçılar istiareyi çokça kullanmışlardır. Bize sorulacak sorularda istiarenin zor örneklerini değil  basit örneklerini soruyorlar.

Kurban olam, kurban olam

Beşikte yatan kuzuya

Açıklama: Beşikte yatan varlık bebektir. Bebek kullanılmamıştır. Bebek kuzuya benzetilmiştir. Benzeyen bebek , benzetilen kuzudur. Burada benzetilen öge kullanıldığı için açık istiaredir.

Can kafeste durmaz uçar,

Dünya bir han konan göçer.

Açıklama: Kafeste kuş bulunur. Kuş kullanılmamıştır. Can uçması ifadesiyle  kuşa benzetilmiştir. Benzeyen can, benzetilen kuştur. Benzeyen kullanıldığı için yani güçsüz olan var olduğu için kapalı istiare vardır, diyebiliriz.

Karadutum, çatalkaram, çingenem

Nar tanem, nur tanem, bir tanem

Açıklama: Örnekte sevgili karadut, çingene… benzetilmiş. Sevgili kelimesi kullanılmamış. Benzeyen sevgili, benzetilen karadut, çatalkara, çingene… olduğu için güçlü unsur benzetilen kullanıldığı için açık istiare diyebiliriz.

Karıştır çayını zaman erisin

Köpük köpük, duman duman erisin

Açıklama: Çayın içinde eriyen unsur şekerdir. Zaman şekere benzetilmiştir.  Zaman benzeyen, şeker benzetilen unsur olarak kullanılmıştır. Dizelerde benzeyen unsuru yani güçsüz unsur kullanıldığı için kapalı istiaredir.


Açık istiare nedir?

 

Kendisine benzetilenle yapılır.


Kapalı istiare nedir?

 

Benzeyenle yapılır.


Teşhis (kişileştirme) nedir?

 

İnsana ait bir özelliğin insan dışındaki varlıklara verilmesine teşhis sanatı yani kişileştirme diyoruz. Kişileştirmenin diğer adı teşhistir. İçinde bulunan şahıs kelimesinden gelmektedir. Şahıs kelimesinden kişiyi aklımıza getirerek Teşhis sanatının  kişileştirme sanatı olduğunu hatırlayabiliriz :)

Bir yağmur başlar ya inceden ince

Bak o zaman topraktaki sevince

Kuşlar senin uzak diyarlara gittiğini söylediler bana.

Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi

Açıklama: Toprağın sevinmesi, kuşların konuşması sesin gezinmesi özellikleri insana ait özellikler iken insan dışındaki varlıklara verilerek teşhis (kişileştirme) sanatından yararlanılmıştır, diyoruz.


İntak (konuşturma) nedir?

 

İnsan dışındaki varlıkların konuşturulmasına intak sanatı denir. İntak sanatının konuşturma sanatı olduğunu son harfinden hatırlayabiliriz. Burada bir varlık bir şey söylemesi gerekiyor. Mesela dal konuştu intak sanatı olmaz çünkü dalın söylediği ifade kullanılmamıştır.

Dal, bir gün dedi ki tomurcuğuna:

Tenimde bir yara işler gibisin.

Küçük bir çeşmeyim yurdumun

Unutulmuş bir dağında

Açıklama: Dal ve çeşmenin konuşmasıyla intak sanatı kullanılmıştır.

NOT: İntak sanatının bulunduğu her yerde teşhis sanatı vardır fakat teşhis sanatının bulunduğu her yerde intak sanatı yoktur.


Ad aktarması (mecaz-ı mürsel) nedir?

 

Bir sözcüğü benzetme amacı gütmeden başka bir sözcüğün yerine kullanma sanatıdır. Bir sözcüğün yerine başka bir sözcük getirirken asıl sözcük ile gelecek sözcük arasında çeşitli ilişkiler kurulur. Yazar-yapıt, neden-sonuç, iç-dış, parça-bütün bu ilişkilerden bazılarıdır.

  • Ne zamandır evde tencere kaynamıyor.

Açıklama: Kaynayan tencere değil içindeki yemektir.Asıl sözcük yemek yerine tencere getirilmiştir.Ama yemek tencereye benzetilmemiştir dikkat! Örnekte iç-dış ilişkisi vardır, diyebiliriz.

  • Rahmet yağdı, şenlendirdi bağ bahçeyi.

Açıklama: Yağmur asıl sözcüktür. Yağmurun yağması sonucunda rahmet oluştuğu için neden-sonuç ilişkisi kurularak mecaz-ı mürsel yapılmıştır, diyebiliriz.Yağmur rahmete benzetilmemiştir sakın öyle bir hataya düşmeyelim.