Paragrafta Yapı Soruları

OSYM HEDEF SORULAR 5. Şiir yazarken halkın dili olan arı, duru Türkçeyi kullanmayı yeğle- rim her zaman. Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan günü- müze dek nasıl geldi sanıyorsunuz? Dil önemlidir ama başka şey- ler de vardır önemsediğim. Şiirin bir akarsuyun akarken çıkardığı şırıl şırıl ses gibi hem akıcı hem de bir ezgi gibi dinlendirici olma- si hoşuma gider. Şiir yazmak yaşamakla iç içedir ama kolay de- ğildir. Öncelikle çok okumalı şair. iz bırakmış ustaların şiirleri bir ışıktır şiire yeni başlayan şairin önünde, Şiirlerim antolojilere gi- rerse dergilerde, gazetelerde yayımlanırsa, şarkılarda söz olursa ve ağızdan ağıza, dilden dile yayılırsa değmeyin keyfime! Tanı- nan bir şair olmayı kim istemez ki? Şiirlerim bunu sağlıyor bana. Üstelik bir köşede bekleyen, gün yüzü görmemiş çok şiirim var. Zaman bulabilirsem onları da kitaplaştırmayı düşünüyorum. Bu parçanın yazarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Sürde ahenge ve akıcı bir anlatımın olmasına önem vermek- tedir. F BY Şiirlerinin geniş kitlelere ulaşmasını bir mutluluk kaynağı ola- rak görmektedir. C Bazı şiirlerini kitaplaştıramamış olmaktan pişmanlık duymak- tadır. + D) Büyük şairlerin şiirlerinin gençler için yol gösterici olduğunu savunmaktadır. E) Halkın kullandığı Türkçe ile yazılan şiirlerin kalıcılığı yakaladı- ğını düşünmektedir. + toff 6. Dünya edebiyat tarihine bakarsanız hangi eserlerin hangi durum- 7 Paraf Yayınları

TÜRKÇE TESTİ 26. Küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği, uzman ol- mayan kişiler tarafından birbirinin yerine kullanılan kav- ramlar. Üzerinde yaşadığımız dünyanın iklimi değişiyor ve bu değişimin nedeni atmosferin ısınması. Yaşanan sertçe bir kışın ardından özellikle de soğuk geçen gün- lerin nedenini anlatabilmek için bu iki kavram kafa karı- şıklığı oluşturmaktadır. 2014-2015 kışında ABD'nin do- ğu kıyısı son yüzyılın en soğuk kışını geçirdi. New York ve Boston bir metreyi aşan kar altında kaldı. Erie Gölü neredeyse tamamen dondu. Ancak yayımlanan rapora ub göre ABD, bu kışı gene de ortalamanın üzerinde bir sı- caklıkta geçirdi. Çünkü doğu kıyısı kış şartları ile müca- dele ederken batı kıyısına kış neredeyse hiç uğramadı. Dolayısıyla genelde bakıldığında, dünyanın bazı bölge- leri bazı seneler ısınırken bazı seneler serinler. Dünya- nin, tamamının senelik ortalamasını aldığımızda her ge- çen yıl biraz daha ısındığını görürüz. Bu parçada küresel ısınmayla ilgili asıl anlatılmak is- tenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Bazı durumlarda başka kavramlarla karıştırıldığı B) Dünyanın her bölgesinin düzenli olarak aynı biçim- de ısındığı düşüncesinin yanlış olduğu C) Dünya'yı gelecekte olumsuz yönde etkileyeceği me D) Ülkelerin yaz ve kış yıllık sıcaklık ortalamalarının sü- rekli değiştiği E ABD'nin özellikle belli kentlerinde yoğun olarak ya- şandığı 28.. Toter ne in Bu in lem 11 şek ger bu otu Gi CI h e Bu si: A) nobis B

(1) Sonbahar, bence mevsimlerin en güzelidir. (II) Eskiler, ağustosun yarısı yazsa yarısı da kıştır demişler. (III) Çocukluğumda hep söylenirdi bu söz. (IV) Gerçekten de ağustosun sonbahara açılan günleri vardır. (V) Isırgan bir güneş yakar geçer. 4.Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır? A) I. ad cümlesidir. B) II. basit fiil cümlesidir. C) III.nün yüklemi edilgen çatılı fiildir. D) IV. bileşik kurallı cümledir. E) V. kurallı fiil cümlesidir.

TÜRKÇE TESTİ 21. İnsan, beden ve ruh boyutları olan bir varlıktır. İnsanın ruh boyutunun en belirgin özelliği inanmaktır. İnsanlık tarihinin tüm zamanlarında ve tüm toplumlarda inanç bir gerçeklik olarak karşımıza çıkar.Çünkü inanma duygusu insana yaratılışında verilen bir özelliktir. İn- san bu özelliği dolayısıyla bir ve tek yaratıcıya inan- ma ihtiyacı duyar. Bunun yansımaları tarih boyunca insanlığın kültür, sanat ve medeniyet birikiminde açık bir şekilde görülmektedir. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulan- maktadır? A) İnsan doğuştan inanma ihtiyacına sahiptir. B) İnsan, bambaşka yönleri olan bir varlıktır. C) Tüm toplumlarda inanma kavramı görülür. D) Kültür ve medeniyetlerin kaynağında inanç vardır. E) İnsanın en önemli özelliği inanç sahibi olmasıdır

5. Ayaklanınızın yere sağlam bir şekilde basmasını sağlayan şey, yer çekimidir. Dolayısıyla yer çekimi azal- dikça daha yükseğe zıplanabilir. Bazı gök cisimlerinin yer çekimi kuvvetleriyle ilgili bilinenler şöyledir: Dünya'daki bir insan, ortalama 0,5 (yanım) metre yükseğe zıplayabilir. Merkür'deki yer çekimi kuvveti, yaklaşık olarak Dünya'dakinin yarısı kadardır. Dünya'da ve Venüs'te yer çekimi kuvveti neredeyse aynidir. Dünya'daki yer çekimi, Ay'dakinin beş katından biraz fazladır. Pluton'da yer çekimi kuvveti; Dünya, Venüs, Ay ve Merkür'den düşüktür. Buna göre zıplanılabilecek yüksekliklerin metre cinsinden verildiği, 1. Ay Venüs Merkür Merkür III. 11 Pluton Merkür Pluton Pluton ||| Venüs Pluton 0,6 m Ay Venüs görsellerinin ait olduğu gök cisimleri aşağıdakilerin hangisinde doğru eşleştirilmiş olabilir? IV Merkür 11. Ay Venüs Ay IV. 7,6 m 2,7 m

15. ()Uygar kayıtsızlık, kişinin diğeriyle göz göze gelmekten kaçınması veya onu hiç fark etmemiş gibi davranmasıdır. (1) Kişi, bakmadığı, işitmediği ve hepsinden önce çevredekilerin yaptıklarıyla ilgilenmediği havasını verecek bir tavır takınır. (IM) Gözlemlemekten kendini alıkoyamayan bakışların karşılaşması ise iletişim kurmaya davettir, insanların gözünde görünmez kalma kararlılığından feragat etmeyi gerektirir. (IV) Çoğu zaman kalabalık olan sokaklarda sırf bir yerden başka bir yere gitmek bile her şeye dikkatle bakmayı, gözlemlemeyi gerektirir. (V) Bu nedenle göz teması kurulan insanları rahatsız ve tedirgin etmeden gözlemlemek gerekir, uygar kayıtsızlığın özü de budur. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akısını bozmaktadır? A) 1 C) !!! D) IV E) V

5. Zihnimizdeki oyuklardan, sırtımızdaki dünyanın bin yıllık omuzlarından ve at arabalarından kalkan yorgun dumanlardan hiç haberi yoktu kırların. Bir bahar ikin- disinde her şeyin sessizce çürüdüğünü gördüm. Eylü- lün sararan yapraklarını ve genç ağaçlardan dökülen umarsız çiçekleri bir bir mayısın mor derelerinin içine gizledim. Dünya ile benim yalnızlığımı şu kırların yeşi- linde unutsam dedim ama gül renkli şalımı omuzlarıma dolayıp yoluma devam etmekten başka yapabilece- ğim hiçbir şey yoktu. Kulaklarımda geceleri sessizce kapatılan bir kitabın, baharlardan bir baharın bitmeyen şarkısı vardı. Kalbim gizli kafesinde sallandıkça salla- niyordu. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? A) Kişileştirmelerden yararlanılmıştır. Bizlenimsel anlatıma başvurulmuştur. C) İkilemeye başvurulmuştur. Farklı cümle türlerine yer verilmiştir. E) Yansıma sözcüklere yer verilmiştir öylonir Gercekten

20, Soru: niz Cevap: -O jeoloğa bağlı, tabi sırf teorik çalışıp modelleme yapanlar varsa sifir... Bir de ömür boyu arazide koşturanlar var. Meselâ ben şöyle söyleyeyim sana Jovan Stöcklin isimli çok ünlü İsviçreli bir jeolog vardi, bu United Nations Developmental Prog rams çerçevesinde Nepal'e gönderilmiş. Biz de Katmandu'ya gittik. Biz gittiğimizde Stöcklin'in işi bitmiş, aynılmişti. Stöcklin'in kayıtlarına baktık: iki sene kalmış Nepal'de, dört yüz küsur günü arazide geçirmiş Paragrabna YANI! Soru: (11)---- Cevap: -Kayaçlanın dağılımını gösteriyor bir arazide. Çok zordur jeoloji haritası yapmak. Soru: (111)---- Cevap: - Türklerin yaptığı ilk jeoloji haritası çok yazarlıdır ve yabancıların da katkısı vardır. Ankara ve civa- nindaki suların hareketini incelemek için bir Ankar haritası yapılmıştır 1927'de olması lazım. Onu kis- men bir Alman, bir Fransız ve birkaç Türk bir araya gelerek yapmışlardır. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) 1. Yurt dışında çalışmak işinizin bir parçası mı? II. Jeoloji haritası nasıl yapılır? III. Türkler jeoloji haritası yaptılar mı? B) 1. Arazide geçirilen gün sayısı iş deneyimi için gerekli midir? II. Jeoloji haritasının işlevi nedir? III. Ilk jeoloji haritası kim tarafından yapılmıştır? C) I. Jeologlar için arazide çalışmak zorunlu mudur? II. Jeoloji haritası ne ile ilgilidir? III. Ik harita üzerinde kimler çalışmiştir? D) I. Arazide çalışan ile sadece modelleme yapan. jeologlar arasında fark var mıdır? II. Jeolojik haritalanın çizimi kolay midir? III. Türkler yaptıklan ilk jeolojik haritada zorluk yaşamış midir? 1. 2. E) 1. Jeologlanin hayatının kaçta kaçı arazide geçiyor? II. Jeolojik harita dediğimiz şey bizim bildiğimiz haritalardan farklı mi? Ill. Türklerin yaptiği ilk jeoloji haritası hangisi? Bu SO 1.

7. (1) Kemeraltı, Mezarlıkbaşı semtinden Konak Meydanı'na kadar uzanan bölgeyi içine alan tarihi bir çarşıdır. (II) Çarşının ana caddesi, Anafartalar Caddesi'dir. (III) Yapıldığı ilk yıllarda çarşı; kısmen tonozlu, üzeri kiremitle örtülü, yan sokakları ve arastalarıyla bir kapalı çarşı görünümündeydi. (IV) Üstü örtülü olan çarşı adını da bu özelliğinden almıştır. (V) Kemeraltı Çarşısı günümüzde İzmir'in en önemli alışveriş merkezlerinden biridir. (VI) Eskinin gizemli ve kubbeli dükkânlarının sayısı azalsa bile modern iş merkezleri, mağazaları, sinemaları ve kafeteryaları ile sokakları, günün her saati canlıdır. (VII) Kapalı ve açık mekânlardan oluşan bu çarşıda; geleneksel Türk el sanatlarından seramikler, çini panolar, ahşap ürünler, halı ve kilimler, deri ürünler bulmak mümkündür. Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragraf or hangi cümle ile başlar? A) III B) IV V D) VI E) VII 8. (1) Osmanlı'da "Lale Devri" olarak anılan dönem 1718-1730 yıllarını kapsayan, sarayda zevk ve sefanın hüküm sürdüğü bir dönemdir. (II) Bu dönemde yüksek fiyatlar, işsizlik, para darlığı yüksek vergilerle boğuşan halk, saray eğlencelerine yüksek bütceler ayrılmasından cikâvotoi olurkon saray ahalisi keyiflerine

24. (1) Şuna kesin olarak inanıyorum ki tarihe kök sal- madan yeni bir şey yaratamayız. (II) Taklide çalış- tığımız Avrupa medeniyeti, antik müzelerden ve ta- rihî kütüphanelerden çıkmıştır. (III) Bugün bizim en çok muhtaç olduğumuz şey de aslında aynı: ken- di tarihimizi, kültür ve edebiyat eserlerimizi yeni gö- rüşlere göre yeniden yorumlamak. (IV) Bu, asla bu- güne ve yarına ilgisiz kalmayı gerektirmez. (V) Za- man üç boyutludur ve bunların hepsi birbirine bağ- lıdır. (VI) Öyleyse, yazarlarımızın dil ve üslup bakı- mindan bu durumu dikkate alması gerekmektedir Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden han- gisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) II. B) III. C) IV. D) V. Smile E) VI.

24. Yüzyıllar içinde, karşılaştığımız medeniyetlerden de etkilenmiş, yeni arayışlarla zenginleşmiş bir musiki geleneği oluştu. Bu gelenek, önce saray çevresinde şekillendi. (1) Çeşitli formlarda bestelenmiş eserler ve musikimizin temelini oluşturan makamlara ait çalışmalar ödüllendirildi. (2) Musikinin kitaptan öğrenilemeyeceğine inanan gençler, soluğu hocalarının dizinin dibinde alıyorlardı. Ne var ki insan belleğinin sınırları vardı. (3) Bu sorunun önüne geçmek için çeşitli nota yazıları denendi. 1. Usta-çırak ilişkisine dayanan musiki eğitiminde, hanende ve sazendelere tavır ve üslup başarılı bir şekilde aktarılıyordu. II. Öğrenilmiş eserler unutuluyor veya eksik hatırlanıp yeni öğrencilere aktarılırken eser orijinalinden uzaklaşıyor ve değişiyordu. III. Devlet yöneticileri tarafından himaye edildi. Bu parçanın anlamlı bir bütün oluşturabilmesi iç 1, 2 ve 3 ile belirtilen yerlere I, II ve III numaralı cümlelerden hangileri getirilmelidir? 1 A) II B) C) ||| D) II E) III 2 1 ||| I ||| || 3 || 1 1

yaz- arip bile PARAGRAF e si- ağı- elt- la- lini 3. HIGHLIGHTER C1 1. Diğeri de bu durumdayken saatin gülüyor gibi durması- dır. Saatlerle ilgili afişlerde saatin 10.10'u gösterdiğini veya 2'ye 10 kaldığını görürsünüz. III. Böyle durması tüketiciler için onun sevimli algılanması- ni sağlar. IV. Bunun nedenlerinden biri kadranın hemen üstünde yer olan marka isminin yelkovan ve akreple güzelce çerçe- velenmesidir. 5. Surat asar gibi 8'i 20 geçmesini kim ister? Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak bi- çimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) II B) IV C) I D) III E) V

topra- bunu arag- ngisi 4. PARAGRAFTA ANLAM PARGRAFTA YAPI BİLGİSİ - TEST 2 (1) Aldanma, çoğu kez bir gereksinim olarak ortaya çıkar ve somut gerçek insanın yıkımı anlamına gelebilir. (1) İşte tam bu noktada insanı ayakta tutan bir ara çözüm yardıma geliverir. (III) insan deneyim kazandıkça ken- dini tanıdıkça aldanma sürecini durdurabilir. (IV) Ken- di kapasitesi ve sınırları konusunda gerçekçi bilgilere sahip olursa düş kırıkları azalmaktadır. (V) Takıldığı so- runları yeniden tanımladıkça, bunları kendini düzeltme ve yenileme fırsatı olarak kullandıkça gelişip yetkinleşir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin- den sonra "İnsan tam bir bilinçlilik düzeyine erişeme- diği dönemlerde gerçekler karşısında kendine özgü bir dünya oluşturabildiği sürece ayakta kalabilir." cümlesi getirilirse anlam bütünlüğü sağlanır? A) I B) II D) IV E) V C) III

Al r. n k e a 4. Bütün yolcularını Boğaz Köprüsü'nün çaldığı Araba vapurunun Boş seferleri Gibi yalnızca rüzgâr Gezinir sensiz Yüreğimde Bu dizelerde aşağıdakilerin hangisi yoktur? A) Zincirleme ad tamlaması B) Edat (ilgeç) O Sifat tamlaması D Takısız isim tamlaması E) Tamlayanı ile tamlanan arasına sıfat girmiş isim tamlaması Tomla odain Ermly fank dum

TYT/TÜRKÇE 34. Gölgeyi seven, ortalama 700 yıl yaşayabilen ve yapraklarını döken bir ağaç olan kayın, Türkiye'de ları püskül şeklinde olan ağacın dünya genelinde Ege, Karadeniz ve Marmara'da yetişiyor. Yaprak- 10 çeşidi var. Yabani bir ağaç olan kayını Erciyes ve Ağrı Dağı eteklerinde görmek de mümkün. Uzun boylu ve görkemli olan ağacın yaprakları ve mey- vesi de hålen şifa niyetine kullanılıyor. Ayrıca ku- rutulmuş dal ve yapraklarından kayın katranı elde ediliyor. Asırlardır kullanılan katran, sanayiden modern tibba, saç ve cilt sağlığına kadar çok farklı alanlar için üretiliyor. Bu parçadan hareketle kayın ağacı ile ilgili ola- rak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Ülkemizde daha çok kıyı bölgelerde yetiştiğ Linyola B) Ülkemizde farklı çeşitlerini görmenin mümkün olduğu C) Insandan çok daha uzun süre yaşayab ayapıldığı D) Birçok farklı farklı alanda kullanılabildiği E) Gösterişli bir görünüme sahip olduğu - 35. Cahit Sıtkı Tarancı hem hayatın içerisine atılmak isteyecek kadar yaşama sevinciyle doludur hem de ölüm korkusunu içinden bir türlü atamamaktadır. Cahit Sıtkı'nın sanatındaki bu tezat bir anlamda kül- türel kaynaklarından ama daha çok da hayatından gelir. lyi bir aile ortamında mutlu bir çocukluk yaşa- mış fakat küçük yaşta çok sevdiği annesinden, ab- radikal YAYINLARI -

ayınız. unduğu maktır. apılan en var ruma culla- lişir, ona uk- lik, pin ni 7 i N W S E X D I C F V C B Deneme-4 H 21. Onümdeki kitabı açıyorum, karşıma bir şiir çıkı- yor, okuyorum şiiri. Niçin okuyorum? Canım sıkılıyor da zaman geçsin diye ya da tat aldığım için. Bir şey öğ- renmek dileğiyle de okuyabilirim. Ayrıca şiirin değerini ortaya çıkarmakla da görevlendirebilirim kendimi. Bütün bu andığım davranışlar, anmadıklarım da öyle, "anlama" etkinliğiyle sıkı sıkıya ilgilidir. Nitekim anlamadığımız bir romandan pek tat alamayız. İyi bir okuyucu, okuduğunu anlayan kişidir. Çoğu yazar anlaşıldığı ölçüde mutlu sa- yar kendini. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağı- dakilerden hangisi getirilmelidir? A) Edebiyat yapıtları karşısında hepimizin farklı davra- nışlar sergilediği apaçık bir gerçek B) Edebiyat yapıtları öznel nitelik taşır, bu nedenle farklı yorumlara açıktır CAnlam olarak bütünüyle kapalı şiiri sevmem, anlaya- mayacaksam neden okuyayım D) Bir edebiyat eseri eğlenceli bir zaman geçirmek, can sıkıntısını gidermek için de okunabilir E iyi bir edebiyat yapıtı okurun farklı okumalarına ola- nak tanır, kendini hemen ele vermez N