Paragrafta Yapı Soruları

● Bilim dünyası, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini en aza indirmek için ortalama sıcaklıklardaki artışın azami 2°C ile sınırlanması gerektiğini belirtiyor. Bu hedefin tutturul- ması için atmosferdeki CO₂ oranının 450 ppm seviyesini aşmaması gerekiyor. Atmosferdeki sera gazlarının ora- ni, 1750'li yıllarda başlayan Sanayi Devrimi sonrasında artmaya başlamış, karbondioksit oranı %40'lık bir ar- tış göstererek 280 ppm'den 394 ppm'e ulaşmıştır. Kar- bondioksit oranındaki artış öncelikle fosil yakıt kullanı- mindan kaynaklanıyor. Kayda değer ikinci etken, başta ormansızlaşma olmak üzere arazi kullanımındaki deği- şimdir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, küresel iklim değişikliğinin ana nedeninin sera gazı emisyonlarında insan faaliyetleri sonucunda gözlenen artış olduğunu ortaya koydu. Başta kömür olmak üzere fosil yakıtların yakılması, atmosferdeki karbondioksit oranının artma- sındaki ana sorumludur. IPCC'ye göre 2004 yılındaki in- san kaynaklı sera gazı emisyonlarının %56'sı fosil yakıt kullanımında ortaya çıkan karbondioksite aittir. Orman- sızlaşma da %17'lik bir paya sahiptir. Fosil yakıtlar ara- sında ana sorumlu olarak "kömür" karşımıza çıkar. Kü- resel ölçekte birincil enerji talebinin %27'si kömürden sağlanırken, enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının %43'ü kömür kaynaklıdır. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Farklı görüşlerin bilimsel araştırmalarla desteklendiğini göstermektedirler. B) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı çözümler sunmaktadırlar. C) Aynı olguyu, öznel genellemeler etrafında değerlendi- rip ele almaktadırlar. D) Farklı üsluplar kullansalar da aynı konuyu benzer çıka rımlarla açıklamaktadırlar. E) İki ayrı konuya ilişkin farklı görüşler olduğunu vurgula- maktadırlar.

022 2. (1) "Çaya batırılmış madeleine kurabiye- si" metaforuyla edebiyatın zihinlerde en ve 2lık çok yer eden simgesel yiyeceğine isim babalığı yapan Marcel Proust'un roma- ni Kayıp Zamanın İzinde, neredeyse bi- tip tükenmez bir yeme-içme silsilesidir. (II) Guermantes'ların veya Verdurin'le- rin evlerinde, yüksek sosyal katmanla- ra mensup kişiler sürekli bir şeyler yer içerler ve tabii ki bu arada yaptıkları de- dikoduları da yiyip içtiklerine katık eder- ler. (III) Tek bir şeyin bile gözden kaçı- rılmadığı titiz bir ayrıntı düşkünlüğüyle zengin sofralarına, o sofraların adap ve usullerine, doğru ve yanlışlarına dair detaylı açıklamalar yapan Proust; dönemin yaşamından bir kesit sunar okuruna. (IV) Ziyafetin kaynağı olan mutfağa, yemek hazırlıklarına, buharda sebze tariflerine, pasta kalıplarına dön- düğündeyse daha alt sınıfların kapıla- rını aralar, ziyafeti kuranların dünyasını aydınlatır. (V) Proust'ta; yeme-içmeye ilişkin herhangi bir betimleme, geçmişi yeniden canlandırmaya, ana karakteri çocukluğunda yaşadığı zengin evin ko- ridorlarına taşımaya yönelik söylemin dolaylı bir anlatımı da olabilir. Işı Bu- in- an ni t- e P etme 1- İPTAL EDİLEN SINAV ►/yediiklimyayıncılık Bu parçada numaralanmış cümleler- den hangisi düşüncenin akışını boz- maktadır? A) 1 B) II C) III D) IV E) V

17. (1) Yüz tanımayı bir tanımlama, eşleştirme ve doğrulama problemi olarak ele almak mümkün. (II) Yüz tanıma sistemleri, görüntü tabanlı ve video tabanlı olmak üzere iki ana aruba ayrılıyor. (III) Kimliği bilinmeyen bir yüz, analiz edilerek veri tabanında kimlikleri belli olan tüm yüzlerle karşılaştırılıyor ve sonucunda sistem bir karar veriyor. (IV) Daha basit bir ifadeyle, sistem bir eşleştirme problemiyle karşı karşıya bırakılıyor. (M) Sorgulanan yüzün veri tabanındakilerle karşılaştırılması sonucunda eşleşme doğrulanıyor ve kişinin kimliği bu sayede belirleniyor. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? B) II C) III A) I D) IV E) V

2. (1) Piyale ön sözü, Ahmet Haşim'in şiir anlayı- şını ortaya koyduğu yazısıdır. (II) Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar başlığını taşıyan bu ön söz- de Haşim, şiirin ne olduğundan çok ne olma- dığı üzerinde durur. (III) Şiirin düzyazıdan hangi yönlerden ayrıldığını anlatır. (IV) Bizde önceki dönemlerde yazılan poetika yazıları ya şiir üze- rinde çok durmamış ya da okuyucuya fazla bir şey söylememiştir. (V) Ahmet Haşim'in bu yazısı şiir üzerindeki tartışmaları kuru kavgadan kur- tarmıştır. (VI) Şiirde kafiye göz için mi, kulak için mi sorularını bir kenara bırakarak şiirin özüne yönelmiştir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi anlatım akışını bozmuştur? A) II B) III C) IV D) V E) VI

31. Roman, şiir, öykü, deneme, biyografi ve oyun gibi edebiyatın farklı türlerinde oldukça çok sayıda yapıt ortaya çıkarmış Stefan Zweig'in "Ay Işığı Sokağı" isimli, içinde beş öykü barındıran kitabı İş Bankası Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Türki- ye'de birçok eseriyle çok satanlar listelerine giren yazarın bu kitabi ise Regaip Minareci çevirisiyle raflarda yerini aldı. 1881 Viyana doğumlu yazar, her zaman kendini Avrupalı olarak tanımlarken, Avrupa'da da sınırların kalktığı bir dünya düşle- miş, 1900 yılında başladığı yazarlık serüveni sırasında işte o Avrupa'da yaşanan hızlı değişimlerin tanığı olurken, eserlerini evrensel bir bakış açısıyla ortaya çıkarmış. Zweig, yapıtlarında Avrupa'daki siyasal ve sosyal değişimlerin insanların ruhunda- ki onulmaz yaralarını tasvir ediyor genellikle. Zweig'in karak- terleri, ortaya çıktıkları çağın bir adım ötesinde. Çünkü onlar yaşadıkları zamanın en karanlık köşelerinde var olabilmeyi ba- şarabiliyor. Bu parçadan hareketle Stefan Zweig'le ilgili aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? Değişik türlerde yapıtlar veren çok yönlü bir yazardın Türkiye'de en çok aranan ve okunan yazarlardan biridir. C) Avrupa'da sınırları zorlayarak evrensel bir bakış açısına ulaşmıştır. D) Avrupa'daki siyasal ve sosyal değişimlerin yarattığı ruhsal bunalımlara değinmektedir. E) Kahramanları, ortaya çıktıları dönemi birebir yaşayan, yan- sitan tiplerdir.

e-6 It O bölgede bir hafta kadar kaldım. Çevre köylerde o ka- dar büyük koyun sürüleri vardı ki görsen şaşarsın. Köy- lülerden birine, "Bunlar birbirine karışmıyor mu?” dedim. Yüzüme şaşkınlıkla baktı, "Niye karışsın ki?" dedi. "Ne bileyim, onca koyunu otlatmaya çıkarıyor çoban. Onlar yayılıyor, sonra toparlamak gerek. Sürünün noksansız olduğunu nasıl anlıyor?" İlk kez böyle bir soruyla karşı- laşıyor olmalıydı. Çoban köpeklerinin onlara göz kulak olduğunu söyledi Bu parçadaki çatışma aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir? A) Doğa-insan (B) İnsan-hayvan C) Doğa-hayvan D) İnsan-insan E) Doğa-mekân HITECTEZA WANG

A 19. Anne karnındaki bebeklerin belli frekanstaki sesleri duyabil- diği uzun süredir biliniyor. Dolayısıyla duyduğumuz ilk mü- zik, aslında, annemizin kalp atışlarının, nefesinin, sindirim or- ganlarının çıkardığı ritmik seslerdir. Tabii, bir de annemizin sesi. Anne karnındaki bu deneyim, anneden ayrı bir varlık olduğunu bebeğe hissettiren ilk unsurlardandır. Zira anne- nin sesi, diğer yaşamsal faaliyetlerin çıkardığı sesin aksine, bazen duyulur, bazen kesilir. Dolayısıyla bebek, annenin sesine sürekli maruz kalmaz, bu yüzden onu duyduğunda dikkat kesilir ve dolayısıyla dinler. Bunu, işle meşgulken arka planda çalan müziğin üzerimizdeki etkisi ile özel olarak dinlemek için açtığımız müziğin etkisi arasındaki fark üzerin- den de anlamak mümkün. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söyle- nebilir? A) Bebeğin, annesinin sesine duyarlı olduğuna B) Insanın kişiliğinin anne karnında oluştuğuna C) Bebeğin seslere verdiği tepkinin zamanla farklılaştığına D) Müzik zevkinin oluşmasında anne sesinin etkili olduğuna E) Anne ile kurulan bağın, iletişim becerisini geliştirdiğine

18 8. Aşağıdaki tabloda, Türkiye'de 1975 - 2018 yılları arasında çalışan nüfusun ekonomik faaliyet kollarına göre dağılımı verilmiştir. Yıllar 1975 1980 1985 1990 2000 2014 2016 2018 Tarım (%) 65,1 62,5 58,5 50,5 48,4 21,0 18,7 18,4 Sanayi (%) Hizmet (%) 11,5 11,6 13,0 13,4 13,5 28,0 27,0 26,7 23,4 25,9 28,5 36,1 38,1 51,0 54,3 54,9 Tablodaki bilgilere göre, aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? A) Tarım sektöründe çalışanların oranı verilen yıllar içinde sürekli azalmıştır. B) Verilen yılların tamamında sanayi sektöründe çalışanların oranı en az olmuştur. C) 2000-2014 yılları arasında sanayi sektöründe çalışanların oranı %100'den fazla artmıştır. D) Sanayi ve hizmet sektöründe çalışanları oranının birbirine en yakın olduğu yıl 1975'tir. E) 2018 yılında hizmet sektöründe çalışanların sayısı, tarım sektöründe çalışanların sayısının üç katına yakındır. Diğer sayfaya geçiniz.

le Bir yazar "Yaşamın anlamını öğrenmeden yaşamaya başlamayacağım." der kendi kendine. Bunu bulmak için de sonsuz biçimde yazar durur. Bir ömür boyu üretir. So- run, cevabı bulmak değildir zaten, aramaktır. Okurlarını da kendisiyle birlikte düşündürerek, duygulandırarak, kısacası yaşatarak... Bu bakımdan yazarla okuyucu bir tarafı gösteren öte tarafı da gören olan ikili bir etkileşim süreci olarak beliriyor. Etki, kişilerin aynı hislerle, zevkler- le, bakışlarla birleşebilmesi değil midir? Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağı- dakilerden hangisi olamaz? A) Sanat eserinin üreten ve tüketen arasında ilişki kur- ması B) Yazarın anlatmak istediklerinin okura geçmesi C) Yazarın okurdan daha ön planda olması D) Sanatçı ve sanatseverin benzer duygulara sahip olabilmesi E) Okuyucu ve yazarın ortak paydada buluşması

A 2022-TYT/ Türkçe A 29. 1. Biri dış kapı olmalıydı ki çelik kapıyı anında fark etti. Diğer üç kapıdan biri de aradığı yerdi ama hangisiydi? II. Odanın kapısını gıcırdatarak açtı. III. Kafasını uzattığında buranın hol olduğunu ve başka dört kapıya açıldığını fark etti. IV. Sert topuklu terliklerinin ucuna basarak ilerledi, ilk kapı- ya gelince biraz eğilip içeride ses olup olmadığını kont- rol etti, tik yoktu. V. Yanlış bir kapıdan girmek şu an isteyeceği en son şeydi. Numaralanmış cümlelerle bir paragraf oluşturulmak istense sıralama nasıl olmalıdır? A) V-II-IV-III-I B) II-III-1-V-IV C) II-IV-III-I-V D) IV-II-III-I-V E) III-V-IV-11-1 A FEN BİLİMLERİ YAYINLARI 30

n genç İnsan nkü!.." venler daha ilgili sin- İKS-2023 28. Tarih ilminin yapmak istediği, insanlık tarihini araştırıp aslına uygun olarak ortaya koymaktır. Ancak eski devirle- re ait birçok tarihî olay hiçbir iz bırakmadan kaybolup gitmiştir. Onlarla ilgili bilgilerin, belgelerin ele geçmesi mümkün değildir. Yeni ve yakın zamanlara gelince belge- ler, tarihî veriler o kadar çoktur ki hepsini bilmek, doğru- luğunu ortaya koymak ve bunlardan yola çıkarak kesin bir değerlendirmeye ulaşmak zordur. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ula- şılabilir? A) Tarihî olaylar arasındaki ilişkiler zincirini çözmek bazı belirsizlikler nedeniyle mümkün olmayabilir. B) Tarihî konularda araştırma yapanların titiz bir çalışma yürütmesi gerekmektedir. C) Bilginin sonraki nesillere doğru bir biçimde aktarılma- si için herkese görev düşmektedir. D) Tarihsel bilgilere sahip olmanın yanında onlardan ders almak da bir toplumun gelişmesi için önemlidir. EYakın ve uzak geçmişle ilgili yapılan değerlendirme- lerde her zaman bir şüphe payı vardır.

17. (1) İnsanın geleceğine yön vermesinde, kişiliğini kazanmasında, diğer insanlarla iletişim kurmasında ve kendisini ifade etmesinde dil çok önemli bir araçtır. (II) İfade gücü yüksek olan insan, kendisini en doğru şekilde ifade edip karşındakiyle sağlıklı bir iletişim kurar. (III) Ancak bu önemli aracın işlevi sadece bireyin kullanımı ve ona sağladığı yararla sınırlı değildir. (IV) Bireylerin oluşturduğu toplumda ortak değerlerin oluşturulmasında da dilin önemli işlevi vardır. (V) Oluşturulan ortak değerlerin paylaşılmasında, nesilden nesile aktarılmasında ve devam ettirilmesinde, çok önemli bir görevi yerine getirir. (VI) Dilin bu görevi toplulukların bir millet hâline gelmesi ve varlığını koruması açısından çok önemlidir. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) II B) MI C) IV DENEME-3 D) V E) VI

12. Biz dünyadan gider olduk Kalanlara selam olsun Bizim için hayır dua Kılanlara selam olsun Bu dörtlükle ilgili olarak verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? A) Birden çok basit sözcük vardır. B) Birleşik sözcüklere yer verilmiştir. C) İki tane türemiş sözcük vardır. D) Birleşik sözcükler aynı zamanda çekimli fiildir. E) Türemiş sözcükler, hem çokluk eki hem de belirtme hâl eki almıştır.

Yurdumu ve onun insanlarını seviyorum. Yazdıklarımda halktan, onun çektiği acılardan, geleceğinden, bilimden, insan haklarından ve daha bunlar gibi birçok şeyden söz etmekle yükümlü olduğumu hissediyorum. Ve işte böyle- ce çalakalem her şeyden söz ediyorum. Dört bir yandan sıkıştırıyorlar beni, kızıp öfkeleniyorlar ve ben köpeklerin kovaladığı küçük bir tilki gibi oradan oraya atıyorum ken- dimi. Hayat ve bilim ileriye doğru gitmekteyken, hep geri, geri kaldığımı hissediyorum, tıpkı istasyona geldiğinde az önce kalkmış olan trene yetişmesinin olanaksız olduğunu gören bir köylü gibi... Ve eninde sonunda, bir doğa betim- cisinden başka bir şey olmadığımı, geri kalan konularda iliklerime kadar sahte olduğumu hissediyorum... Böyle diyen bir yazar ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? GR A) Bir yazar olarak eksikleri olduğunu düşünmektedir. B) Kendisini topluma karşı sorumlu hissetmektedir. C) Yazılarında farklı konulara değinmektedir. D) İçinde yaşadığı toplumu sevmektedir. E) Özgünlük kaygısı ile eser vermektedir. 3.

22. (1) Kültür; insan topluluklarının geçmişlerinden aldıkları bilgiler ve alışkanlıklar işığında, birlikte yaşayarak üret- tikleri ve geleceğe aktardıklanı değerler bütünüdür. (1) Bütünün içerisinde, özellikle bayramlar özel bir yere sa- hiptir. (III) Kendi içinde derin art alanları olan ritüellere sahip bu bayramlar, içinde bulunduğu toplumun sosyal yapısı ve etkileşim şekillerini yoğurarak geleceğe aktanır. (IV) Nevruz Bayramı da bu bütünün çerçevesinde değer lendirilebilecek, tarihi çok eskilere dayanan bir ritüeldir. (V) Bayram kutlamalarının literatürdeki aktarımı on birinci yüzyıla kadar gitmektedir. (VI) Kaşgarlı Mahmut, bu za- man diliminde kaleme aldığı "Divanü Lügâti't-Türk" adlı eserinde "bayram" kelimesinden bahsetmektedir. (VII) Oğuzların bunu "beyrem" olarak ifade ettiklerini aktar- maktadır. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istendiğinde ilk pa- ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle biter? A) II B) III C) V D) V E) VI

21. I. Böylece Dünya bir titreşimle yok olacak. II. Bu değer daha önce 13 Hz olarak tahmin edilmiş ancak şu an 13 Hz değerleri aşıldığı halde böyle bir durum olmadı. III. Asıl ilginç olan bu ters dönme gerçekleşirse güneş batıdan doğacak, kutuplar ve okyanuslar yer değiştirecek. IV. Bilim adamları Schuman titreşimi belli değere ulaştığında dünyanın dönmesinin durup tersine dönmeye başlayacağını savunuyorlar. V. Kıyamet belki de böyle bir anda gerçekleşecek, belki de İsrafil'in Sûr'a üflemesi Schumann rezonansının eşik değerini oluşturan bir frekans yayacak. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi sonuncu olur? A) I B) II C) III D) IV E) V