Osmanlı Kültürü

Herkese Merhaba.
Kunduz'un 7'nci sınıf sosyal bilgiler, ikinci ünite Osmanlı Kültürü dersine hepiniz hoş geldiniz.
Bugün sizlerle birlikte Osmanlı kültürü konusunu detaylı bir şekilde işleyeceğiz.
Hazırsa hemen başlayalım arkadaşlar.
Osmanlı Devleti bin iki yüz doksan dokuz yılında kurulup 1922 yılına kadar yaşamış bir devlettir.
Yani 600 yirmi üç yıl boyunca üç kıtada Afrika'da, Avrupa'da ve Asya kıtasında hüküm sürmüştür.
Tabii bu kadar geniş ve uzun bir devlet iseniz eğer, geniş alanlara yayılıp uzun yıllar yaşamış bir devlet iseniz, toplu topraklarımızda yaşayan toplumların kültürlerine de saygı gösterirsiniz ve Türk kültürünü de buralarda yaş alırsınız.
Aynı zamanda ne yaparsınız?
Hakim olduğunuz yerlerdeki kültürlerle de etkileşim içerisine girersiniz.
Yani kendiniz Türk kültürünü onlara üretirseniz oradaki kültürleri de kendinize alırsınız.
Biz Osmanlı kültürel zenginliğini yerli ve yabancı seyyahların yazar yazılarından ve kitaplarından anlayabiliyoruz.
Seyyah dediğimiz kişi kimdir buna bir değinelim.
Seyyah gezip gören, görmek, tanımak ve dinlenmek amacıyla gezen kişidir.
Seyyah seyyah gezen, gören kişidir.
Ama seyyahlar gezip gördükleri yerleri sadece öyle sağa sola bakarak da olamamışlardır.
Gezdikleri, gördükleri yerleri anlattıkları eserler de vardır arkadaşlar.
İşte biz buna da seyahatname diyoruz.
Seyyahların gezip gördükleri yerler, yerleri, anlattıkları eserlerine de seyahatname diyoruz.
Şimdi burada sizlere bir soru sormak istiyorum.
Hepiniz bilirsiniz.
Aslında duymuşsunuzdur.
Osmanlı da seyyah denilince akla gelen ilk kişi kimdir?
Sizler benimle birlikte söylüyorsunuz.
Dur eminim.
Evliya Çelebi dir arkadaşlar.
Evliya Çelebi Osmanlı'nın en önemli gezgini ve seyyah mıdır?
Ünlü eserinin adı da Seyahatname dir.
Peki seyyahlar Osmanlı Devleti hakkında ne anlatmışlardır?
Gelip gördüklerinde Osmanlı insanının misafirperverliğini.
Yemek kültürünü, ikramlarını, temizliğe verilen önemi, çevreye, doğaya verilen önemi.
Hayvan sever olduklarını, hayır sever olduklarını, aile yapılarını büyüklere saygı duyduklarını seyyahlar eserlerinde anlatmışlardır.
Şimdi Osmanlı kültürüyle alakalı önemli eserlere birazcık değinelim.
Detaya girelim.
Osmanlı da mimari eserler çok önemlidir, ön plandadır.
Arkadaşlar Osmanlı sanatı deyince akla ilk olarak zaten mimari eserler gelir.
Yapılan camiler, hanlar, hamamlar, medreseler, köprüler Osmanlı sanatının en kıymetli eserleridir. Özellikle Balkan topraklarına giderseniz eğer Osmanlı sanatının, Osmanlı mimari sanatının en güzel eserlerini görebilirsiniz.
Yine bunun dışında Osmanlı kültürü deyince akla gelen ilk sanat dallarından bir tanesi çinicilik bir çini dir arkadaşlar.
Nedir bu çini görmüşsünüzdür.
Evlerinizde vardır ya da camilerde görmüşsünüzdür.
Toprağın pişirildikten sonra şekil verilip vazo, tabak ya da sürahi gibi eşyalar üretilen el sanatıdır.
İç ve dış süsleme de cami süslemelerinde de kullanıldığı bilinir.
Bunun dışında Osmanlı kültürünün en önemli sanat eserlerinden, sanat alanlarından bir tanesi de ebru sanatı dır.
Arkadaşlar özel boyası vardır, fırçaları vardır, su teknesi vardır.
Yağlı su üzerine resim çıkarma ile alakalı bir sanattır.
Ebru sanatını da hepinizin gördüğünü düşünüyorum.
Bir diğer Osmanlı kültürü, kültürü en önemli eseri hat sanatıdır arkadaşlar.
Güzel yazı yazma sanatı denir bu yazı.
Bu sanatı yapanlara da hattat denilir.
Cami süslemelerinde, Kur'an harflerinin yazılmasında hat sanatı kullanılmaktadır.
Osmanlı kültürünün bir diğer önemli parçası Türk Kabe sidir.
Ancak burada şuna dikkat edelim.
Osmanlı'ya 16'ncı yüzyılda Yemen'den geliyor.
Yani Türk kahvesi direkt olarak bu topraklarda yetişmiyor, Yemen'den geliyor, sonradan geliyor.
Ancak Türkler kendine has pişirme tekniği uygulayarak dünyaya bugün Türk kahvesi dediğimiz şeyi tanıtıyorlar ve yayıyorlar.
Gelelim Osmanlı kültürünün en güzel ve zarif örneklerinden bir tanesi olan JİTEM defteri uygulamasına.
Arkadaşlar JİTEM defteri kısaca Veresiye Defteri dir.
Ramazan ayı gelince zengin hayırseverler ne yapıyorlar biliyor musunuz?
Esnafa dolaşıyorlar ve veresiye defterlerinin bir bölümünü ya da tamamını satın alıyorlar.
Diyorlar ki bakkala giriyorlar ve diyorlar ki işte şu sayfaları kopar bana ver borcu ben ödeyeceğim.
Böylece ne oluyor biliyor musunuz?
Zengin hayırsever kişi yardım ettiği kişiyi görmüyor.
Yardım edilen de kimin yardım ettiğini görmüyor.
Yani böylece arkadaşlar kısaca zengin gururla, anmadan yardımını yapıyor.
Fakir ise mahcup olmadan yardımını alıyor.
Bu durum Osmanlı Devletinde birlik ve beraberliği, yardımlaşmayı kuvvetlendiren bir olgudur.
Türk Tarihine Yolculuk
Osmanlı'dan Kalan Mirasımız 1 / 1
Osmanlı Kültürü
Osmanlı Kültürü