Tüm canlılar farklı özelliklere sahiptir.
Bu özellikler de DNA'daki şifre de gizlidir.
DNA sahip olduğu bilgilere göre canlıyı özgü proteinlerin sentezlenmesini sağlar.
Burada bir DNA molekülü var biliyorsunuz ki DNA iki iplikten oluşur.
Bu iplik DNA'nın kalıp olmayan ipliği olsun ve bu iplikte kalıp iplik.
Kalıp iplik üzerinden mesajcı RNA sentezlenir yani sitozine karşılık guanin, timine karşılık adenin ya da adenine karşılık urasil gelir.
Çünkü RNA'da timin bulunmaz DNA üzerindeki üçlü nükleotitlere kod adı verilir. mesajcı RNA üzerindeki üçlü nükleotitlere de kodon adı verilir.
Burada da taşıyıcı RNAlar var, taşıyıcı RNA'nın bu kısmındaki üçlü nükleotitlere antikodon adı verilir.
Protein sentezi sırasında kodon ve anti kodonlar birbiriyle eşleşir. Taşıyıcı RNA aminoasit taşır.
Şimdi bunları numaralandırılıyorum.
Burada dikkat ederseniz birinci iplik ve üçüncü iplik birbirinin aslında aynısıdır.
Sadece tek fark DNA'daki timin yerine RNA'larda urasil bazı bulunmasıdır.
Bakın gsg Burada da gsg ya da buraya akalım ast burada da asu.
İkinci iplikle 4t yani taşıyıcı RNAlar da aynıdır.
Hemen bakalım SGS yine SGS, TGA Burada da UGA.
bunu bilmek bazı soruları hızlı çözmenizi sağlayabilir.
Peki Acaba neden hep üçlü nükleotitlere kod, kodon, antikodon diyoruz da mesela ikili nükleotitlere kod, kodon ya da antikodon demiyoruz.
Şimdi bunu konuşalım.
Toplamda 20 çeşit aminoasit bulunmakta.
Eğer her bir nükleotit tek başına bir aminoasidi şifreleseydi sadece dört aminoasit şifrelenebilirdi.
Eğer ikili şifreler halinde kullanılsaydı da bu sefer 4'ün karesinden 16 tane aminoasit kodlanabilecekti.
Ancak toplam 20 çeşit aminoasit bulunduğunu söylemiştim. Yani öyle olursa kodlamaya yetmez.
Bu durumda 3 nükleotit kot kodon ve anti kodonları oluşturur. Dördün küpünden 64 çeşit kod vardır diyebiliriz. Aynı şekilde yine dördün küpünden 64 çeşit kodon vardır deriz.
64 çeşit kodondan 4 tanesini bilmemiz gerekir.
Bu 4 tane kodondan bir tanesi başlama kodonudur.
Başlama kodonu da AUGdir. Üç tane de durdurucu stop kodonları var.
Bu kodonlar UAG, UGA, ve UAA'dır.
Eğer bunları karıştırıyorsanız şu şekilde de kodlayabiliriz.
Uçak Ankaraya Gelecek, Uçak Geldi Ankara'ya, Uçak Artık Ankara'da.
Durdurucu kodonlar herhangi bir aminoasit için şifre vermezler.
Ancak başlama kodonu metionin amino asidini şifreler.
Şimdi gelelim kaç çeşit antikodon bulunduğuna.
64 -3'ten 61 çeşit antikodon bulunur.
Acaba burada neden 3'ü çıkarttık.
Hatırlarsanız anti kodonlar taşıyıcı RNA'nın üzerinde bulunur.
Taşıyıcı RNA da aminoasit taşır.
Buradaki üç tane durdurucu kodona karşılık aminoasit bulunmadığını söylemiştim. Yani buradaki 3 sayısı durdurucu kodonları ifade ediyor.
Şimdi o zaman toplam 64 çeşit kodon var.
Fakat 20 çeşit aminoasit var.
Bu durum bize bir çeşit amino asidi şifreleyen birden fazla kodon bulunduğunu gösterir.
Mesela biraz önce de söylediğim gibi AUG kodonu metionin amino asidini şifreler.
Ancak CAU ve CAC kodonları her ikisi de histidin amino asidini şifreler.
Hatta bazı amino asitleri şifreleyen yoksa kötü bir şey midir?
Tabii ki bu durum iyi bir şeydir.
Bir çeşit amino asidin birden fazla kodonunun olması protein sentezindeki hata oranını düşürür.
Örneğin mutasyon olduğunu düşünün.
CAU kodonunun son nükleotidi olan urasıl ribonukleotidinin yerine sitozin ribonükleotidi gelmiş olsun.
Ama bu mutasyon hiçbir şeyi değiştirmez.
Yani yeni kodon da yine histidin aminoasidine şifre verir. Hatta bunlara sessiz mutasyon da diyoruz.
Tekrar buraya dönüyorum.
Bir mesajcı RNA'nın üzerinde birden fazla kodon bulunur.
Çünkü bir mesajcı RNA bir proteinin şifresini içerir yani çok sayıda amino aside ait şifre taşır.
Ancak bir taşıyıcı RNA sadece bir amino asidin şifresini taşır yani bir taşıyıcı RNA üzerinde sadece bir tane antikodon bulunur.
Bir protein sentezlenirken ne kadar antikodo görev alırsa o sentezlenen proteinde o kadar aminoasit bulunur deriz.
Yani antikodon sayısı aminoasit sayısına eşit olur.
O protein sentezlenirken görev yapan kod sayısı ve kodon sayısı da birbirine eşittir.
Bunların arasında şöyle bir bağlantı kurabilirim.
Burada 1 çıkartmamın sebebi durdurucu kodon. Protein sentezinin durması için üç tane durdurucu kodonun aynı anda kullanılması gerekmez.
Sadece bir tane durdurucu kodon yeterlidir.
Bu nedenle burada 1 çıkarttım.
Bu özellikler de DNA'daki şifre de gizlidir.
DNA sahip olduğu bilgilere göre canlıyı özgü proteinlerin sentezlenmesini sağlar.
Burada bir DNA molekülü var biliyorsunuz ki DNA iki iplikten oluşur.
Bu iplik DNA'nın kalıp olmayan ipliği olsun ve bu iplikte kalıp iplik.
Kalıp iplik üzerinden mesajcı RNA sentezlenir yani sitozine karşılık guanin, timine karşılık adenin ya da adenine karşılık urasil gelir.
Çünkü RNA'da timin bulunmaz DNA üzerindeki üçlü nükleotitlere kod adı verilir. mesajcı RNA üzerindeki üçlü nükleotitlere de kodon adı verilir.
Burada da taşıyıcı RNAlar var, taşıyıcı RNA'nın bu kısmındaki üçlü nükleotitlere antikodon adı verilir.
Protein sentezi sırasında kodon ve anti kodonlar birbiriyle eşleşir. Taşıyıcı RNA aminoasit taşır.
Şimdi bunları numaralandırılıyorum.
Burada dikkat ederseniz birinci iplik ve üçüncü iplik birbirinin aslında aynısıdır.
Sadece tek fark DNA'daki timin yerine RNA'larda urasil bazı bulunmasıdır.
Bakın gsg Burada da gsg ya da buraya akalım ast burada da asu.
İkinci iplikle 4t yani taşıyıcı RNAlar da aynıdır.
Hemen bakalım SGS yine SGS, TGA Burada da UGA.
bunu bilmek bazı soruları hızlı çözmenizi sağlayabilir.
Peki Acaba neden hep üçlü nükleotitlere kod, kodon, antikodon diyoruz da mesela ikili nükleotitlere kod, kodon ya da antikodon demiyoruz.
Şimdi bunu konuşalım.
Toplamda 20 çeşit aminoasit bulunmakta.
Eğer her bir nükleotit tek başına bir aminoasidi şifreleseydi sadece dört aminoasit şifrelenebilirdi.
Eğer ikili şifreler halinde kullanılsaydı da bu sefer 4'ün karesinden 16 tane aminoasit kodlanabilecekti.
Ancak toplam 20 çeşit aminoasit bulunduğunu söylemiştim. Yani öyle olursa kodlamaya yetmez.
Bu durumda 3 nükleotit kot kodon ve anti kodonları oluşturur. Dördün küpünden 64 çeşit kod vardır diyebiliriz. Aynı şekilde yine dördün küpünden 64 çeşit kodon vardır deriz.
64 çeşit kodondan 4 tanesini bilmemiz gerekir.
Bu 4 tane kodondan bir tanesi başlama kodonudur.
Başlama kodonu da AUGdir. Üç tane de durdurucu stop kodonları var.
Bu kodonlar UAG, UGA, ve UAA'dır.
Eğer bunları karıştırıyorsanız şu şekilde de kodlayabiliriz.
Uçak Ankaraya Gelecek, Uçak Geldi Ankara'ya, Uçak Artık Ankara'da.
Durdurucu kodonlar herhangi bir aminoasit için şifre vermezler.
Ancak başlama kodonu metionin amino asidini şifreler.
Şimdi gelelim kaç çeşit antikodon bulunduğuna.
64 -3'ten 61 çeşit antikodon bulunur.
Acaba burada neden 3'ü çıkarttık.
Hatırlarsanız anti kodonlar taşıyıcı RNA'nın üzerinde bulunur.
Taşıyıcı RNA da aminoasit taşır.
Buradaki üç tane durdurucu kodona karşılık aminoasit bulunmadığını söylemiştim. Yani buradaki 3 sayısı durdurucu kodonları ifade ediyor.
Şimdi o zaman toplam 64 çeşit kodon var.
Fakat 20 çeşit aminoasit var.
Bu durum bize bir çeşit amino asidi şifreleyen birden fazla kodon bulunduğunu gösterir.
Mesela biraz önce de söylediğim gibi AUG kodonu metionin amino asidini şifreler.
Ancak CAU ve CAC kodonları her ikisi de histidin amino asidini şifreler.
Hatta bazı amino asitleri şifreleyen yoksa kötü bir şey midir?
Tabii ki bu durum iyi bir şeydir.
Bir çeşit amino asidin birden fazla kodonunun olması protein sentezindeki hata oranını düşürür.
Örneğin mutasyon olduğunu düşünün.
CAU kodonunun son nükleotidi olan urasıl ribonukleotidinin yerine sitozin ribonükleotidi gelmiş olsun.
Ama bu mutasyon hiçbir şeyi değiştirmez.
Yani yeni kodon da yine histidin aminoasidine şifre verir. Hatta bunlara sessiz mutasyon da diyoruz.
Tekrar buraya dönüyorum.
Bir mesajcı RNA'nın üzerinde birden fazla kodon bulunur.
Çünkü bir mesajcı RNA bir proteinin şifresini içerir yani çok sayıda amino aside ait şifre taşır.
Ancak bir taşıyıcı RNA sadece bir amino asidin şifresini taşır yani bir taşıyıcı RNA üzerinde sadece bir tane antikodon bulunur.
Bir protein sentezlenirken ne kadar antikodo görev alırsa o sentezlenen proteinde o kadar aminoasit bulunur deriz.
Yani antikodon sayısı aminoasit sayısına eşit olur.
O protein sentezlenirken görev yapan kod sayısı ve kodon sayısı da birbirine eşittir.
Bunların arasında şöyle bir bağlantı kurabilirim.
Burada 1 çıkartmamın sebebi durdurucu kodon. Protein sentezinin durması için üç tane durdurucu kodonun aynı anda kullanılması gerekmez.
Sadece bir tane durdurucu kodon yeterlidir.
Bu nedenle burada 1 çıkarttım.