Tanzimat Dönemi’nde Hikâye

Evet arkadaşlar, bu dersimizde Tanzimat dönemi hikayesini işleyeceğiz.
Biliyorsunuz Tanzimat dönemini bütün bir şekilde anlatmak yerine artık tür bazlı ilerliyoruz.
Ösym de bu konuyu çok seviyor.
Okullardaki sınavlarda da hikaye, Tanzimat döneminde roman, Tanzimat döneminde tiyatro ya da Servet i Fünun döneminde hikaye şeklinde karşımıza çıkıyor.
Şimdi arkadaşlar Tanzimat döneminden önce bizim edebiyatımızda hikaye ve roman yoktu.
Hikaye ve roman olmadıysa o zaman Tanzimat'tan önce bizim edebiyatımızda ne işleniyordu?
Bu bizim karşımıza soru kalıbı şeklinde geliyor.
O yüzden şu kısma çok dikkat ediyoruz.
Tanzimat'tan önce hikayenin yerini tutanlar halk hikayeleri ve mesnevilerdir.
Arkadaşlar buraya çok dikkat ediyoruz.
Halk hikayeleri ve mesneviler.
Şimdi de edebiyatımızda Batılı anlamda ilk öyküler de, Tanzimat döneminde yazılıyor arkadaşlar.
Edebiyatımızdaki ilk hikaye örneği de demin söyledim Tanzimat döneminde yazılır.
Şimdi bu dönemde Ahmet Mithat Efendi, Emin Nihat, Recaizade Mahmut Ekrem, Nabizade Nazım gibi sanatçılarımız hikaye türünde eserler kaleme almışlardır.
Şimdi arkadaşlar Batılı anlamda ilk öykü Tanzimat döneminde yazılmıştır ve Batılı anlamda ilk öykü Sami Paşazade Sezai'nin Küçük Şeyler adlı eseridir.
Şimdi bu dönemde Doğu Batı Türk İslam anlatma birikiminden yararlanıyor.
Bu ne demek?
Mesela arkadaşlar, bu dönem hikayelerinde roman ve hikaye tam olarak birbirinden ayrılmıyor.
Çünkü ilk defa bu dönemde benim edebiyatına girdi.
O yüzden bu dönemdeki sanatçılar hikaye ya da roman yazmada çok usta değiller.
Bu dönemdeki hikayeler kusurludur.
Bundan dolayı Tanzimat dönemindeki hikayeler uzun hikaye özelliği gösteriyor.
Bu dönem hikayelerde yine arkadaşlar olay anlatımı ön planda.
Bu ne demek?
Yani hikayeler, giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine bağlı kalınarak kurgulanıyor.
Her zaman karşına giriş, gelişme, sonuç şeklinde gelmez.
Serim düğüm, çözüm şeklinde de karşına gelebilir.
Şuraya yazalım hatta bu dönemdeki eserler arkadaşlar, daha doğrusu hikayeler giriş, gelişme, sonuç yani olay ağırlıklı, yani serim, düğüm ve çözüm şeklinde vurgulanır.
Yazarlar şimdi bu dönemdeki hikayeler kusurlu demiştik.
Kişileri belli görüş ve düşünceleri yaymak için araç olarak kullanıyor arkadaşlar.
Mesela Ahmet Mithat Efendi bunu çok fazla yapıyor.
Yani bir hikaye anlatılırken olayın akışını kesiyorlar ve okuyucuya konuyla bağımsız veya konuyla bağlantılı ama kendi düşüncelerinin ön planda olduğu açıklamalar, bilgiler vermeye başlıyorlar.
Bu bakımdan akış kesildiği için sürükleyicilik kesildiği için de Tanzimat dönemi hikayeleri kusurlu oluyor arkadaşlar.
Şimdi bakın yine mekan genellikle İstanbul.
Arkadaşlar İstanbul ifadesini kesinlikle unutuyorsun.
Bunun yerine Anadolu yazarsa mesela yanlış.
Şimdi bakın hikaye ve romanları karşılaştıracak olursam, hikayeler romanlara göre daha sade.
Bakın.
Hikayeler sade demiyorum ama hikayeler romanlara göre daha sade yazılmıştır ve daha çok sosyal konular işlenmiştir.
Bu sosyal konular nelerdir?
Mesela ilk görüşte aşk, ahlak, aile hayatı, evlilik sorunları, esaret, cariyelik.
Mesela Sami Paşazade Sezai cariyelik konusunu işleyen sanatçılarımızdan bazılarıdır.
Şimdi bu dönemde hikayeler romanlara göre daha sade olduğu için eserlerde halkın konuştuğu dil kullanılıyor.
Arkadaşlar ve folklorik özellikler ön plana çıkıyor.
Yani hikayelerde gelenek ve görenekler, batıl inanışlar, kölelik, cariyeler, günlük yaşam gibi konular işleniyor.
Ve Tanzimat dönemindeki ilk hikayelerde meddah geleneğinden izler var arkadaşlar.
Meddah o yüzden meddah geleneğinden izler olduğu için yazar.
Batılı yazarları taklit ederken geleneksel hikaye anlayışından kopmuyor.
O yüzden burada Doğu, Batı, Türk, İslam gibi anlatma birikiminden faydalanıyorlar.
Bunları geçecek olursak arkadaşlar bu hikayeler söylemiştim zaten uzun.
Çünkü roman ve hikaye ayrımı tam olarak yapılmıyor ve bu dönemdeki eserler uzun hikaye özelliği taşımakta.
Şimdi arkadaşlar şu kısım çok önemli.
Hikaye türünün ilk örneklerini Ahmet Mithat Efendi ve Sami Paşazade Sezai verir.
Tanzimat dönemindeki ilk hikayeyi Ahmet Mithat Efendi Letaif-i Rivayet adlı eseriyle yazar.
Ama Batılı anlamda ilk hikayeyi Sami Paşazade Sezai Küçük Şeyler adlı eseriyle yazar arkadaşlar.
Tanzimat dönemi birinci dönem ve ikinci dönem şeklinde karşımıza çıkar arkadaşlar.
Tanzimat birinci dönem.
Olaylar daha çok İstanbul'da geçer.
Romantizm akımından etkilenmişlerdir.
Yine söylediğim gibi hikayelerde gelenekler, görenekler, kölelik, Caferilik gibi konular esas alınır.
Ama ben ikinci dönem Tanzimat edebiyatına geldiğimde realizm ve natüralizm akımından etkilenmişlerdir.
Birinci dönemde romantizm, ikinci dönemde arkadaşlar realizm ve natüralizm akımından etkileniyor.
Kurgusal yönden daha başarılı hikayeler yazılıyor.
Birinci döneme göre daha başarılı.
En başarılı dönem değil tabii ki.
Tanzimat birinci dönemde toplumsal konular ele alınırken, ikinci dönemde bireysel konular ele alınıyor arkadaşlar.
Yine bakın Tanzimat birinci dönemde sanat toplum içindir anlayışı hakimken, Tanzimat ikinci dönemde sanat sanat içindir anlayışı hakimdir.
Tanzimat ikinci dönemde Samipaşazade Sezai, Recaizade Mahmut Ekrem, Nebizade Nazım gibi.
Demin saydığım sanatçılar ikinci döneme ait sanatçılardır.
Bunu söylemiştik zaten.
Tanzimat dönemi hikayelerinde meddah geleneğinden faydalandığı için geleneksel ve Batı kültürü iç içe anlatılıyor arkadaşlar.
Bakın şimdi Tanzimat döneminde hikayeler arkadaşlar, Ahmet Midhat Efendi, Sami Paşazade Sezai, Recaizade Mahmut Ekrem, Nebizade Nazım, Emin Nihat gibi sanatçılar tarafından yazılıyor.
Şimdi arkadaşlar Ahmet Mithat Efendi hikaye ve romanlarında yanlış batılılaşmayı eleştirmek, kölelik, cariyelik, evlilik, kızların eğitimi gibi sosyal temalara ağırlık veriyor ve 1870'de yazdığı hiç unutmamamız gereken bir eser Letaif-i Rivayet'i yayımlıyor.
Arkadaşlar bu bizim Türk edebiyatındaki, Tanzimat dönemindeki ilk hikayemizdir.
25 ciltten oluşuyor bu hikaye ve Batılı anlamda ilk hikaye örneğini veriyor.
1869'da yazdığı Kıssadan Hisse adlı hikayesini de bizim kesinlikle bilmemiz lazım.
Kıssadan Hisse, Ahmet Mithat Efendi'ye ait bir eserdir ve bu eserde de hikaye fıkra tarzındaki ahlaki öğelere yer veriyor.
Arkadaşlar Letaif-i Rivayet ve Kıssadan Hisse adlı eseri kesinlikle unutmuyoruz.
Sami Paşazade Sezai'nin eseri ise arkadaşlar kesinlikle unutmamamız gereken bir eser.
Hemen buraya yazıyorum.
Küçük Şeyler arkadaşlar.
Sami Paşazade Sezai roman ve hikayelerinde gerçekçi gözlem ve ruh tahlilleri yapıyor ve bu yönüyle Servet i Fünun sanatçılarına örnek oluyor arkadaşlar.
Kısa hikaye türünün kurucusu sayılıyor bu sanatçı ve Batılı tarzda ilk gerçekçi hikayeleri yazıyor.
Şimdi edebiyatımızda Batılı, Batılı anlamda demeyeyim de Batılı teknikle yazılan ilk gerçekçi hikaye Küçük Şeyler'dir arkadaşlar.
Ve bu kitapta Pandomima diye 1 tane hikaye yer alıyor.
Bu Pandomima devlet kitaplarına da girdi.
O yüzden şu Pandomima'nın Sami Paşazade Sezai'ye ait olduğunu asla unutmuyoruz.
Şimdi Küçük Şeyler arkadaşlar batı tekniğiyle yerel özellikleri birleştirerek yazılmış bir eserdir.
Batılı anlamda kısa ve gerçekçi hikaye türünün ilk örneğidir.
Mesela Hiç, Bu Büyük Adam Kimdir, Dün, Kediler, Pandomima gibi tanınmış hikayelerini toplamıştır bu eserinde.
Ve Pandomima eseri de Pascal adlı bir palyaçonun Eftalya adında bir kıza duyduğu platonik aşk ve bu aşkta Pascal'ın hazin sonu anlatılmıştır arkadaşlar.
Yani Pascal platonik bir şekilde seviyor ve o kadar çok seviyor ki kız ona gülüyor ama komik.
Yine gülüyor, etkilendiği için değil.
O yüzden Pandomima adlı eser devlet kitaplarında yer almıştır.
Recaizade Mahmut Ekrem'e geldiğimde Recaizade Mahmut Ekrem'in Bir Şemsa adlı hikayesi var.
Arkadaşlar Şemsa ismiyle tanınan Seher'i evlatlık olarak alıyor, öz çocuğu gibi bakıyor ve Seher'in zatürreye yakalanıp ölmesiyle kitap bitiyor.
Arkadaşlar Muhsin Bey diye bir tane eseri var Recaizade Mahmut Ekrem'in.
Muhsin Bey ise romantik bir aşk ele alınıyor burada arkadaşlar.
Genç bir şair olan Muhsin Bey'in aşık olduğu Dilara'ya karşı derin duygular beslemesi, veremden ölen Dilara'nın mezarı başında soğuklarda zatürreye yakalanması, hem hastalık hem de acı çekerek, aşk acısı çekerek ölmesi anlatılıyor arkadaşlar.
Emin Nihat'ın eseri de karşımıza soru olarak gelebilir.
Emin Nihat ilk hikaye denemelerini yapıyor.
Arkadaşlar Müsamerename adlı bir tane eseri var.
Müsamerename ilk hikaye denemesidir.
Gece toplantıları anlamına gelir.
Yedi hikayeden oluşur ve on iki bölüm halinde yayımlanır arkadaşlar.
Halk hikayeleri ve Batılı hikaye özelliklerini bir arada taşıyor bu eser yine.
Doğu edebiyatındaki Binbir Gece ve batıdaki Boccacio'nun Decameron adlı hikayelerini anımsatıyor.
O yüzden benim sadece buraya yazdığım hikayeleri bilirseniz bu konudan herhangi bir sıkıntınız kalmaz.
Tanzimat dönemi hikayemiz bu şekilde arkadaşlar.
Sıkça Sorular Sorular

 

Hikâye Nedir?

 

Hikâye, bir olay ya da durum anlatan kısa öyküdür. Hikâyeler, insanların hayatındaki olayları, yaşadıkları duyguları, hayal dünyalarını, düşüncelerini ve dünya görüşlerini yansıtan edebi eserlerdir. Genellikle belirli bir teması olan, belli bir yer ve zamanda geçen olayları konu alan, kurgusal bir anlatım tarzı kullanılarak kaleme alınır. Hikâyeler, romanlara göre daha kısa olduğu için genellikle tek bir karakter üzerine odaklanır ve o karakterin iç dünyasına daha fazla yer verir. Hikâyelerde, kahramanların çevreleri, yaşadıkları ortam, sosyal durumları ve içinde bulundukları zaman dilimi de önemli bir yer tutar.


Hikâyenin Özellikleri Nelerdir?

 

Hikaye; yaşanmış veya yaşanabilecek olayları yer ve zaman unsurlarına bağlı olarak anlatan, kısa kurmaca yazılardır.  Hikayenin genel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

 

  • Kısa olması yönüyle romandan ayrılır. Diğer özellikleri romanla benzerdir.
  • Tek bir olay çevresinde gelişir, geniş yer tasvirlerine başvurulmaz.
  • Dar bir kişi kadrosu vardır.
  • Giriş ( serim ), gelişme ( düğüm ), sonuç ( çözüm) bölümlerinden oluşur.
  • Belli bir zaman dilimi, yaşamdan kesit bir an aktarılır.
  • Batı edebiyatında ortaya çıkmıştır.
  • Olay ve durum ol ak üzere iki ana kola ayrılır.
  • Dünyada ilk hikaye örneği Boccaccio’nun “Decameron” adlı hikâyesidir. Türk edebiyatında batılı anlamda ilk hikaye örneği ise Sami Paşazade’nin “ Küçük Şeyler” adlı hikayesidir.

Tanzimat Edebiyatında Hikaye

 

Tanzimat Edebiyatı dönemi, 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu'nda gerçekleşen modernleşme hareketlerinin bir yansımasıdır. Bu dönemde hikaye, Batı edebiyatının etkisiyle Türk edebiyatında yaygınlaşmaya başladı ve birçok yazar tarafından benimsendi. Tanzimat Edebiyatı'nda hikayeler genellikle gazete ve dergilerde tefrika edilerek yayınlandı.

Tanzimat Edebiyatı'nda hikayeler, toplumsal değişimleri ele alarak, insanların hayatlarındaki değişimleri, aşkı, sosyal sınıflar arasındaki çekişmeleri, modernleşme sürecindeki çelişkileri, Batılılaşma ve yenileşme çabalarını konu edinirler. Bu dönemde hikayelerin amacı, okuyucuya bir mesaj vermekti.

Tanzimat Edebiyatı'nda hikayelerin dili, daha önceki dönemlere göre daha sade ve anlaşılır bir şekilde kullanıldı. Yazarlar, dildeki arılaşma hareketi çerçevesinde, halkın anlayabileceği bir dille yazmaya özen gösterdiler. Hikayelerdeki anlatım tarzı da önceki dönemlerdeki aşırı süslü ve şiirsel tarzın aksine daha yalın ve sade bir şekilde yapıldı.

Tanzimat Edebiyatı'nın önde gelen hikaye yazarları arasında Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Recaizade Mahmud Ekrem, Şemsettin Sami, Ahmet Vefik Paşa, Fatma Aliye Hanım, Nabizade Nazım, Hüseyin Rahmi Gürpınar gibi isimler yer alır.


Tanzimat Edebiyatında Hikayenin Özellikleri

 

Tanzimat Edebiyatı döneminde hikayenin özellikleri şunlardır:

 

  1. Yeni bir edebi tarz: Tanzimat Edebiyatı döneminde hikaye, yeni bir edebi tarz olarak kabul edildi. Bu dönemde, Batı edebiyatından etkilenen yazarlar, hikayeyi anlatım biçimi olarak benimsediler.
  2. Sade ve anlaşılır dil: Tanzimat Edebiyatı dönemi hikayeleri, sade ve anlaşılır bir dil kullanılarak kaleme alındı. Bu sayede, hikayelerin okuyucular tarafından daha kolay anlaşılması sağlandı.
  3. Realizm: Tanzimat Edebiyatı dönemi hikayelerinde, gerçekçilik ön plandaydı. Yazarlar, toplumun sorunlarını, gerçek hayattan kesitleri hikayelerine yansıttılar.
  4. Toplumsal eleştiri: Tanzimat Edebiyatı dönemi hikayelerinde, toplumsal eleştiri önemli bir yer tutar. Yazarlar, toplumun sorunlarını eleştirirken, okuyuculara da çözüm önerileri sunarlar.
  5. İnsan psikolojisi: Tanzimat Edebiyatı dönemi hikayelerinde, insan psikolojisi önemli bir yere sahiptir. Yazarlar, karakterlerin iç dünyalarını anlatarak, okuyucuların duygusal dünyalarına hitap etmeye çalışırlar.
  6. Milli duygu: Tanzimat Edebiyatı dönemi hikayelerinde, milli duygu önemli bir yer tutar. Yazarlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun zor durumundaki milli duygularını hikayelerine yansıtırlar.

Tanzimat Edebiyatında Hikaye Temsilcileri

 

Tanzimat edebiyatı dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nda Batılılaşma ve modernleşme hareketlerinin başladığı dönemdir. Bu dönemde hikaye, batılı anlamda yazılmaya başlanmıştır ve edebi türler arasında önemli bir yer edinmiştir. Tanzimat edebiyatında hikaye yazan bazı temsilciler şunlardır:

 

  1. Şemsettin Sami: "Tercüme-i Manzume", "Tercüme-i Hikayat-ı Beşer" gibi eserleriyle tanınmıştır.
  2. Ahmet Mithat Efendi: "Letaif-i Rivayat", "Hikayat-ı Sevdalı Gönül" gibi eserleriyle hikayecilik alanında önemli eserler vermiştir.
  3. Recaizade Mahmut Ekrem: "Araba Sevdası", "Ziya Bey" gibi romanları kadar "Sergüzeşt" adlı hikayesiyle de edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir.
  4. Namık Kemal: "Cezmi", "İntibah" gibi romanlarının yanı sıra "Hüseyin Fellah" gibi hikayeleriyle de dikkat çekmiştir.
  5. Nabizade Nazım: "Zehra", "Karabibik" gibi hikayeleriyle Tanzimat edebiyatının önde gelen hikaye yazarlarındandır.
Hikâye
Tanzimat Dönemi’nde Hikâye 1 / 1
Tanzimat Dönemi’nde Hikâye
Tanzimat Dönemi’nde Hikâye