Z kuşağını anlamak konusu zamanın ve koşulların hızla değiştiği bu dönemde eğitimcilerin, ebeveynlerin aklına takılabiiliyor. Hızla değişen dünya şartlarında, birbirini takip eden nesiller de farklı özellikler kazanmaya başladı. Bugün sık sık duyduğumuz X, Y, Z kuşağı kavramları, değişen jenerasyonların özelliklerini, alışkanlıklarını ve hayattan beklentilerini anlatıyor. Z kuşağı bireyleri tanımak ve anlamak da daha sağlıklı ve verimli bir iletişimin ilk şartı. Peki Z kuşağı özellikleri nedir? Bu kuşağın bireyleri ile iletişim kurarken nelere dikkat edilmelidir?
Z Kuşağını Anlamak
Z Kuşağı Nedir?
1980’den önce doğmuş nesli X, 1980-2000 arası doğmuş nesli ise Y kuşağı olarak adlandırıyor literatür. Bu durumda da 2000’den sonra doğmuş, yani şu an 20 yaş ve altında bulunan milenyum sonrası bireyleri Z kuşağına ait oluyor.
Bu neslin en belirleyici özelliği teknoloji ile olan bağı. Milenyumdan sonra teknoloji sayesinde hayatımızda her şey daha erişilebilir, daha hızlı tüketilebilir oldu. Bu hızlı değişim furyasının içine doğan Z kuşağına ait bireyler de doğal olarak çabuk düşünen, çabuk yaşayan, çabuk tüketen, çabuk elde eden ve elde ettiğini çabuk bırakmak isteyen bireyler oldular.
Z Kuşağı İle İletişim
Z kuşağı ile sağlıklı iletişimin ilk şartı, değişimi kabullenmek. Yani genelde velilerin ya da üst jenerasyonlara ait bireylerin ilk yaklaşımı, kendi çocuklukları / gençlikleri ile bu kuşağı karşılaştırmak oluyor. Ancak içinde bulunduğumuz dünya düzeninin kısa sürede çok değiştiğini düşünürsek, bu kıyaslama çok da verimli bir iletişime kapı açmıyor.
Etraflarında dikkat dağıtıcı pek çok unsur olduğunu, kendilerini ifade etme şekillerinin değiştiğini kabul etmek gerekiyor. Z kuşağı genelde diğer nesillere göre daha bireyci, özgürlükçü kabul ediliyor. O nedenle ebeveynlerin zamanında ayıp, yanlış, anormal görülen çoğu alışkanlık ve davranış, Z kuşağına gelindiğinde normal ve sıradan oluyor.
Velilerin Dikkat Etmesi Gerekenler
Bu kuşağın şu an, hayallerine ve hedeflerine giden yolda ilerlediklerini düşünürsek, aile içi iletişim de epey kritik yol oynuyor. Her durumda yapmanız gereken yangına körükle gitmek yerine uzlaşmacı, sakinleştirici davranmaktır. Tabii ki yeri geldiğinde çocuğunuzun eksiklerini, yanlışlarını konuşmalısınız ancak bu konuşmalar çocuğunuz duygusal anlamda hazır değilken olmamalı. Yoksa daha kötü bir sonuç alabilirsiniz. Diğer önerilerimiz için Veliler İçin Altın Değerinde 5 Tavsiye yazımızı inceleyebilirsiniz. Aynı zamanda MEB tarafından yayınlanan Veliler için Bülten de size bu yolda yardımcı olacaktır.