1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye

Evet arkadaşlar bu videomuzda da 1960 ve 80 arası ve bin dokuz yüz seksen sonrası hikayeleri birlikte işleyeceğiz.
Şimdi arkadaşlar biliyoruz ki biz ilk hikaye örnekleri mizi Tanzimat döneminde verdik.
Ama özellikle Cumhuriyet dönemi sonrasında hikaye türünde önemli bir gelişim görülüyor.
Arkadaşlar ve öykü alanındaki başarılı eserler 1960 sonrası hikaye geleneğinde de aynen devam ediyor arkadaşlar.
Şimdi daha önceki dönemlerde hikayenin altyapısı iyice geliştirildiği için 1960'lı yıllara gelindiğinde hikaye bağımsız bir tür olarak gelişimine devam ediyor.
Arkadaşlar bu dönem hikayeleri bireysel duyarlılıkta, toplumsal çizgide ve milli dini çizgi gibi çeşitli anlayışlar da eserler veriyor arkadaşlar.
Yine söylemiştim zaten 1960 sonrası dönemde ve 60'lı dönemlerde başarılı eserler veriliyor.
Eee bu dönemde yazarlar modernizmin ve post modernizm akımlarıyla birlikte hikayeyi teknik ve anlatım olarak geliştiriyor arkadaşlar.
Ve bu dönemde eser veren yazar sayısı artıyor.
Bununla birlikte öykülerde konu ve anlayış olarak çeşitlilik ortaya çıkıyor.
Arkadaşlar.
Hani konular genel olarak standart ama tabiki de yine de bir takım çeşitlilikleri ön planda oluyor arkadaşlar.
1960'lı yıllarda kahramanlar toplumun her kesiminden seçiliyor arkadaşlar ve 60'lı yılların siyasi ve sosyal ortamı hikayeye taşınıyor.
60 ve 80 arasındaki hikayelere bakacak olursak.
Mustafa Kutlu, Orhan Duru, Sevinç Lokum, Füruzan, Adalet Ağaoğlu, Nezihe Meriç, Nedim Gürsel.
Bakın bu sanatçılar çok çıkar.
Sorular da Leyla Erbil, Sevgi Soysal, Pınar Kür gibi sanatçılar.
Arkadaşlar bin dokuz yüz altmış ve 80 arası sanatçıları mıdır?
Bunlara dikkat ediyoruz.
60 sonrası hikaye yönetimlerinde bakacak olursak arkadaşlar bu dönemde görülen hikaye anlayışları.
İşte bireyin iç dünyasını ele alan toplumsal, gerçekçi, dini ve milli duyarlılıkta yazılan hikayeler olmak üzere bu başlıklarda incelenebilir arkadaşlar.
Yine mesela 1970'li yıllarda modern hikayelerin yanında postmodern etkisindeki hikaye örnekleri de veriliyor arkadaşlar.
Bu bizim için önemli.
Siyasi, toplumsal ve günlük konularda da eserler veriliyor.
1980'li yıllarla birlikte günlük yaşamdaki insan hayatı, kadının toplumdaki yeri ve çocuklar eserlerde işlenmeye başlıyor.
İşte 1990'lı yıllarda yazılan hikayelerde de bireyin merkeze alındığını görüyoruz arkadaşlar.
Yani 1980 sonrasında hem bireysel kırılmaların hem de edebiyat anlayışımızda derin yüzleşmenin yaşandığı bir sürece giriyoruz.
Biz ve sanatçılar siyasi ve toplumsal olaylardan dolayı bireysel konulara yöneliyorlar.
İstanbul'a duyulan özlem, İstanbul'un değişen çehresi, yalnızlık, bunalım, yüzleşme gibi konular işleniyor.
Arkadaşlar yeni anlatım olanakları kullanılıyor.
Nazan Bekiroğlu, Murathan Mungan, Sadık Yalsızuçanlar, Murat Gülsoy, Nazlı Eray, Cemal Şakar var mesela.
Nursel Duruel var, Necip Tosun var, Şebnem Işık Güzel var ama arkadaşlar buradaki yazdığımız sanatçılar ve hikayeleri bilirsek sorularda ya da sınavlarda herhangi bir sıkıntı yaşamayız.
Sıkça Sorular Sorular

 

1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye

 

1960 sonrası Türk edebiyatında hikâye, önemli bir gelişim göstermiştir. Bu dönemde, edebi alanda birçok yenilik ortaya çıkmıştır ve özellikle hikâye türünde bu yenilikler etkisini göstermiştir. 1960 sonrası Türk hikâyesi, yerleşik kalıplardan uzaklaşarak, yeni tarzlar ve teknikler deneyen yazarlar sayesinde daha çeşitli ve zengin bir hale gelmiştir.

Bu dönemde, özellikle Oğuz Atay, Adalet Ağaoğlu, Bilge Karasu, Yusuf Atılgan, Orhan Duru, Tomris Uyar gibi yazarlar, hikâye türünde önemli eserler vermişlerdir. Bu yazarların hikâyeleri, toplumsal değişimlere, bireysel sorunlara ve insan psikolojisine odaklanarak, okuyucuları derinden etkilemiştir.

Ayrıca, 1960 sonrası Türk hikâyesinde gerçeküstücü ve postmodernist öğeler de sık sık kullanılmıştır. Bu tarz, geleneksel anlatı tekniklerine alternatif bir yaklaşım getirmiş ve hikâye türünün sınırlarını genişletmiştir.

Sonuç olarak, 1960 sonrası Türk edebiyatında hikâye türü, yenilikçi yazarların eserleriyle zenginleşmiş ve daha çeşitli hale gelmiştir. Bu dönemde ortaya çıkan eserler, Türk edebiyatının zengin birikimine katkıda bulunmuştur.


1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri

 

1960 sonrası Türk edebiyatında hikâye türü, geleneksel kalıplardan uzaklaşarak yenilikçi bir anlayışla ele alınmıştır. Bu dönemde Türk hikâyesinin öne çıkan özellikleri şunlardır:

 

  1. Toplumsal Eleştiri: 1960'lı yıllarda Türkiye'de sosyal ve siyasal değişimler yaşanmıştır. Bu değişimler, yazarların hikâyelerine de yansımıştır. Yazarlar, toplumsal eleştiri yaparak, güncel sorunlara dikkat çekmişlerdir.
  2. İnsan Psikolojisi: 1960'lı yıllardan itibaren, hikâyelerde insan psikolojisi daha ön plana çıkmıştır. Yazarlar, karakterlerin iç dünyalarını ve duygularını betimlemek için yoğun bir şekilde çaba göstermişlerdir.
  3. Gerçeküstücülük: 1960 sonrası Türk hikâyesinde gerçeküstücü öğeler sıklıkla kullanılmıştır. Bu tarz, geleneksel anlatı tekniklerine alternatif bir yaklaşım getirmiş ve hikâye türünün sınırlarını genişletmiştir.
  4. Postmodernist Yaklaşım: 1960 sonrası Türk hikâyesinde postmodernist öğeler de yer almıştır. Bu yaklaşım, hikâyelerde gerçek ve kurgu arasındaki sınırları bulanıklaştırarak, okuyuculara farklı bir okuma deneyimi sunmuştur.
  5. Dil ve Anlatım: 1960 sonrası Türk hikâyesinde dil ve anlatım özellikleri değişmiştir. Yazarlar, dil ve anlatımı, karakterlerin iç dünyasını yansıtacak şekilde kullanmışlardır. Böylece, hikâyeler daha derin ve etkileyici bir hale gelmiştir.
  6. Yeni Teknikler: Bu dönemde, yazarlar farklı teknikler deneyerek hikâyelerini daha ilginç ve etkileyici hale getirmeye çalışmışlardır. Örneğin, Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar romanında kullandığı "roman içi roman" tekniği, Türk edebiyatında yenilikçi bir yaklaşım olarak kabul edilmiştir.

Sonuç olarak, 1960 sonrası Türk edebiyatında hikâye türü, geleneksel kalıplardan uzaklaşarak, yeni teknikler ve yaklaşımlarla ele alınmıştır. Bu yenilikler, Türk hikâyesini zenginleştirmiş ve okuyuculara farklı bir okuma deneyimi sunmuştur.


1960 Sonrası Hikâye Konuları Nelerdir?

 

1960 sonrası Türk edebiyatında hikâye konuları geniş bir yelpazede ele alınmıştır. Bu dönemde Türk hikâyesinin öne çıkan konuları şunlardır:

 

  1. Toplumsal Sorunlar: 1960'lı yıllar Türkiye'sinde toplumsal ve siyasal değişimler yaşanmıştır. Bu dönemde yazarlar, toplumsal sorunlara dikkat çekerek, okuyucuları bilinçlendirmeyi amaçlamışlardır. Özellikle, kentleşme, göç, yoksulluk, işsizlik, eğitim ve kadın hakları gibi konular hikâyelerde sıkça ele alınmıştır.
  2. İnsan İlişkileri: Türk hikâyesinde insan ilişkileri de önemli bir konu olarak ele alınmıştır. Aile, dostluk, sevgi, evlilik, aşk ve cinsellik gibi konular, yazarlar tarafından farklı perspektiflerle işlenmiştir.
  3. Kimlik Sorunu: Türk hikâyesinde kimlik sorunu, özellikle 1980'li yıllardan sonra önem kazanmıştır. Kültürel kimlik, ulusal kimlik, etnik kimlik, cinsiyet kimliği ve bireysel kimlik gibi konular, hikâyelerde sıklıkla ele alınmıştır.
  4. Geçmiş ve Bellek: Türk hikâyesinde geçmiş ve bellek kavramları, yazarlar tarafından farklı şekillerde işlenmiştir. Özellikle, toplumsal bellek, kişisel bellek ve tarihsel bellek gibi konular, hikâyelerde sıkça yer almıştır.
  5. Gerçeküstücü Konular: 1960 sonrası Türk hikâyesinde gerçeküstücü konular sıklıkla ele alınmıştır. Bu tarz hikâyelerde rüyalar, hayaller, fantastik olaylar, mitolojik figürler ve metafiziksel kavramlar gibi konular işlenmiştir.
  6. Postmodern Konular: 1980'li yıllardan sonra, Türk hikâyesinde postmodern konular da öne çıkmıştır. Bu tarz hikâyelerde gerçeklik, kurgu, metin ve okur- yazar ilişkisi gibi konular işlenmiştir.

Sonuç olarak, 1960 sonrası Türk hikâyesinde farklı konular işlenmiş ve yazarlar, yenilikçi yaklaşımlarla hikâye türünü zenginleştirmiştir. Toplumsal sorunlar, insan ilişkileri, kimlik sorunu, geçmiş ve bellek, gerçeküstücü konular ve postmodern konular, Türk hikâyesinin öne çıkan konuları arasındadır.


1960 Sonrası Hikayelerde Hangi Akımlar Etkili Olmuştur?

 

1960 sonrası Türk hikâyesinde birçok edebi akım etkili olmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır:

 

  1. Toplumcu Gerçekçilik: 1960'lı yıllarda Türk edebiyatında etkili olan Toplumcu Gerçekçilik akımı, hikâye alanında da kendini göstermiştir. Bu akımın temel özelliği, toplumsal gerçekçiliği esas alarak, toplumun sorunlarına ve insanların yaşamlarına dair eleştirel bir bakış açısı geliştirmekti.
  2. Postmodernizm: 1980'li yıllardan sonra Türk hikâyesinde postmodernizm etkili olmuştur. Bu akım, gerçeklik algısını sorgulayarak, kurgusal ve ironik bir tarzı benimser. Ayrıca, metin ve okur- yazar ilişkisini de ele alır.
  3. Sürrealizm: Türk hikâyesinde sürrealizm, özellikle 1960'lı yıllarda etkili olmuştur. Bu akım, gerçeküstücü bir tarzı benimser ve rüyalar, hayaller, fantastik olaylar, mitolojik figürler gibi unsurları içerir.
  4. Yeni Gerçekçilik: 1990'lı yıllardan sonra Türk hikâyesinde Yeni Gerçekçilik akımı etkili olmuştur. Bu akım, Toplumcu Gerçekçilik'ten farklı olarak, bireysel gerçekçilik üzerinde durur ve insanın iç dünyasına odaklanır.
  5. Postkolonyalizm: Son yıllarda Türk hikâyesinde postkolonyalizm etkili olmaya başlamıştır. Bu akım, emperyalizm ve sömürgecilikle mücadeleyi esas alarak, edebiyatın toplumsal ve siyasal işlevine vurgu yapar.

Sonuç olarak, Türk hikâyesinde 1960 sonrası birçok edebi akım etkili olmuştur. Toplumcu Gerçekçilik, postmodernizm, sürrealizm, Yeni Gerçekçilik ve postkolonyalizm gibi akımlar, Türk hikâyesinin farklı dönemlerinde kendini göstermiştir. Bu akımlar, hikâyelerde işlenen konuları ve tarzları önemli ölçüde etkilemiştir.


1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Yazarları

 

1960 sonrası Türk edebiyatında hikâye yazan birçok önemli yazar bulunmaktadır. Bazıları şunlardır:

 

  1. Oğuz Atay: Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Oğuz Atay, hikâye alanında da oldukça başarılı eserler vermiştir. Tutunamayanlar adlı romanıyla tanınan Atay'ın hikâyeleri, postmodernizm akımının özelliklerini taşır.
  2. Orhan Kemal: Türk hikâyesinin en önemli yazarlarından biri olan Orhan Kemal, toplumcu gerçekçi tarzda kaleme aldığı eserleriyle tanınmaktadır. İnce Memed adlı romanıyla dünya çapında üne kavuşan yazarın hikâyeleri de oldukça başarılıdır.
  3. Bilge Karasu: Postmodernizm akımının önde gelen isimlerinden olan Bilge Karasu, hikâyelerinde de farklı bir tarzı benimsemiştir. Gece adlı eseriyle ün kazanan yazar, özellikle dil ve anlam oyunlarına yer verir.
  4. Adalet Ağaoğlu: Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından Adalet Ağaoğlu, hem roman hem de hikâye alanında başarılı eserler vermiştir. Ağaoğlu'nun hikâyeleri, toplumun sorunlarına eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşır.
  5. Attila İlhan: Türk edebiyatının önemli isimlerinden Attila İlhan, hikâyelerinde genellikle toplumsal konuları ele alır. Kuşatma adlı eseriyle ün kazanan yazar, toplumcu gerçekçilik akımının özelliklerini taşır.
  6. Sait Faik Abasıyanık: Türk hikâyesinin en önemli isimlerinden biri olan Sait Faik Abasıyanık, özellikle İstanbul'un kültürel dokusunu yansıtan hikâyeleriyle tanınmaktadır. Abasıyanık'ın eserleri, Türk hikâyesi tarihinde önemli bir yere sahiptir.
  7. Murathan Mungan: Postmodernizm akımının önde gelen isimlerinden biri olan Murathan Mungan, hikâyelerinde dil oyunlarına ve ironiye yer verir. Yine de, Mungan'ın eserleri genellikle toplumsal konuları ele alır ve toplumun sorunlarına eleştirel bir bakış açısı sunar.

1980 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye


1980 sonrası Türk edebiyatında hikâye, özellikle toplumsal ve siyasal konulara odaklanarak geniş bir alanda gelişim göstermiştir. Bu dönemde hikâyecilikte özellikle postmodernizm, yıkıcılık, absürdizm ve gerçeküstücülük gibi akımların etkisi görülmüştür. Ayrıca, öykü kitapları da popüler hale gelmiş ve edebiyat piyasasında yerini almıştır.


1980 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri

 

1980 sonrası Türk edebiyatında hikâyelerde birçok yeni özellik ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında şunlar sayılabilir:

 

  1. Siyasal ve Toplumsal Konular: 1980 sonrası dönemde Türk edebiyatında hikâyelerde siyasal ve toplumsal konular öne çıkmıştır. Hikâyelerde sıkça işlenen konular arasında insan hakları, toplumsal cinsiyet rolleri, göç, işsizlik ve yoksulluk gibi konular yer almaktadır.
  2. Postmodernizm: Postmodernizm akımının etkisi, 1980 sonrası Türk edebiyatında hikâyelere de yansımıştır. Postmodern hikâyelerde genellikle gerçeklik, kimlik, bellek, zaman ve mekân gibi kavramlar sorgulanır. Postmodern hikâyelerde kahramanlar genellikle kendilerini tanımlama, kimlik arayışı gibi konularla uğraşırlar.
  3. Yıkıcılık: 1980 sonrası dönemde Türk edebiyatında hikâyelerde yıkıcılık etkisi görülmektedir. Bu tarz hikâyelerde genellikle bir dünya çöküşü, umutsuzluk ve kaos hüküm sürmektedir. Kahramanlar genellikle hayatta kalma mücadelesi verirler.
  4. Absürdizm ve Gerçeküstücülük: 1980 sonrası Türk edebiyatında hikâyelerde absürdizm ve gerçeküstücülük akımlarının etkisi görülmektedir. Bu tarz hikâyelerde gerçeklikle bağları kopmuş, fantastik olaylar ve düşünceler öne çıkar.
  5. İroni ve Mizah: 1980 sonrası Türk edebiyatında hikâyelerde ironi ve mizah unsurları sıkça kullanılmaktadır. Bu tarz hikâyelerde genellikle absürd, tuhaf veya sıradışı olaylar, durumlar veya karakterler üzerinden mizahi eleştiri yapılır.

1980 Sonrası Hikâye Konuları Nelerdir?

 

1980 sonrası Türk edebiyatında hikâyelerde birçok farklı konu işlenmektedir. Bunlar arasında şunlar sayılabilir:

 

  1. Toplumsal Sorunlar: Hikâyelerde sıklıkla toplumsal sorunlar ele alınmaktadır. Bu konular arasında yoksulluk, işsizlik, göç, ayrımcılık, kadın sorunları ve insan hakları gibi konular yer almaktadır.
  2. Kişisel ve Psikolojik Sorunlar: Hikâyelerde aynı zamanda kişisel ve psikolojik sorunlar da ele alınmaktadır. Bunlar arasında özgüven eksikliği, yalnızlık, aşk, kaygı, depresyon ve kimlik arayışı gibi konular yer almaktadır.
  3. Tarihi ve Kültürel Konular: Bazı hikâyelerde tarihi ve kültürel konular işlenmektedir. Bu konular arasında Osmanlı İmparatorluğu dönemi, Cumhuriyet dönemi, göçmen hayatı ve Anadolu kültürü gibi konular yer almaktadır.
  4. Postmodern Konular: Postmodern hikâyelerde genellikle gerçeklik, kimlik, bellek, zaman ve mekân gibi kavramlar sorgulanır. Bu tür hikâyelerde genellikle ironi, parodi ve mizah unsurları da kullanılmaktadır.
  5. Korku ve Gerilim: Bazı hikâyelerde korku ve gerilim unsurları kullanılmaktadır. Bu tür hikâyelerde genellikle ürkütücü olaylar, gizemli karakterler ve esrarengiz mekânlar öne çıkmaktadır.
  6. Fantastik ve Bilim Kurgu Konuları: Bazı hikâyelerde fantastik ve bilim kurgu konuları ele alınmaktadır. Bu tür hikâyelerde genellikle farklı dünyalar, robotlar, uzaylılar ve zaman yolculuğu gibi konular işlenmektedir.

1980 Sonrası Hikayelerde Hangi Akımlar Etkili Olmuştur?

 

1980 sonrası Türk edebiyatında hikâyelerde birçok farklı akım etkili olmuştur. Bunlar arasında şunlar sayılabilir:

 

  1. Yeni Gerçekçilik: 1980 sonrası Türk edebiyatında hikâyelerde Yeni Gerçekçilik akımı etkili olmuştur. Bu akım, gerçek hayattan alınan malzemelerin edebiyata yansıtılması ve toplumsal gerçekliğin betimlenmesi üzerine odaklanır.
  2. Postmodernizm: Postmodernizm akımı da 1980 sonrası Türk edebiyatında hikâyelere yansımıştır. Bu akım, gerçeklik kavramını sorgular ve anlatı teknikleri ile oyunlar oynar.
  3. Kültürel ve Etnik Çeşitlilik: 1980 sonrası Türk edebiyatında hikâyelerde kültürel ve etnik çeşitlilik önem kazanmıştır. Türk edebiyatı içinde yer alan farklı kültürlerin, yaşam biçimlerinin, düşünce sistemlerinin ve değerlerinin işlendiği hikâyeler sıkça görülmektedir.
  4. Feminizm: 1980 sonrası Türk edebiyatında hikâyelerde feminizm akımının etkisi görülmüştür. Bu akım, kadın hakları ve kadınların toplumdaki yerleri konusunda farkındalık yaratmaya yöneliktir.
  5. İroni ve Mizah: Bazı hikâyelerde ironi ve mizah unsurları da görülmektedir. Bu tür hikâyelerde genellikle toplumsal meselelere eğlenceli bir bakış açısı getirilir.
  6. Psikolojik Gerilim: Son dönem Türk edebiyatında hikâyelerde psikolojik gerilim teması da oldukça yaygındır. Bu tür hikâyelerde karakterlerin iç dünyaları, duyguları ve karanlık yönleri ön plana çıkarılmaktadır.

1980 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Yazarları

 

1980 sonrası Türk edebiyatında hikâye türünde birçok önemli yazar ortaya çıkmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:

 

  1. Oğuz Atay: Türk edebiyatının önemli yazarlarından Oğuz Atay, Tutunamayanlar ve Tehlikeli Oyunlar gibi eserleriyle hikâye türünde de iz bırakmıştır.
  2. Adalet Ağaoğlu: Adalet Ağaoğlu, Yüksek Gerilim ve Bir Düğün Gecesi gibi önemli hikâye kitaplarına imza atmıştır.
  3. Yusuf Atılgan: Yusuf Atılgan, Anayurt Oteli ve Canistan gibi eserleriyle hikâye türünde de öne çıkmıştır.
  4. Orhan Pamuk: Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Sessiz Ev, Beyaz Kale ve Öteki Renkler gibi kitaplarında hikâye türüne yer vermiştir.
  5. Bilge Karasu: Bilge Karasu, Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı ve Gece gibi eserleriyle modern Türk edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarındandır.
  6. Murathan Mungan: Murathan Mungan, Şairin Romanı, Eski 45'likler ve Kadından Kentler gibi eserleriyle hikâye türünde de kendine özgü bir yer edinmiştir.
  7. İhsan Oktay Anar: İhsan Oktay Anar, Puslu Kıtalar Atlası, Amat gibi eserleriyle fantastik hikâye türüne farklı bir bakış açısı getirmiştir.
  8. Leylâ Erbil: Leylâ Erbil, Türk edebiyatında modernist bir yazar olarak kabul edilir ve Tuhaf Bir Kadın, Gecede gibi hikâyeleriyle edebiyat dünyasında iz bırakmıştır.
  9. Ayfer Tunç: Ayfer Tunç, Umutsuz Ev Kadınları, Dünya Ağrısı gibi eserleriyle günümüzdeki önemli hikâye yazarları arasında yer almaktadır.

Bu isimler, Türk edebiyatında hikâye türünde öne çıkan bazı yazarlardır ancak tabii ki daha birçok önemli yazar da bulunmaktadır.


1960 Sonrası Hikaye Yönelimleri

 

1960 sonrasında Türk edebiyatında hikaye anlatımında çeşitli yenilikler ve yönelimler görülmüştür. Bunlar arasında şu önemli eğilimler sayılabilir:

  1. Toplumcu Realizm: 1960'larda başlayan toplumsal değişimler ve siyasi olaylar, edebiyatta da etkisini göstermiştir. Toplumcu realizm akımı, yoksul halkın yaşam koşullarını, toplumsal sorunları, sömürüyü ve baskıyı anlatan hikayelerle kendini göstermiştir.

  2. Postmodernizm: 1980'lerde Türk edebiyatında postmodernizm akımı etkili olmuştur. Bu akım, gerçekliği sorgulayan, anlatıları parçalayan, metinler arası ilişkileri ortaya koyan hikayeleri içermiştir.

  3. Psikolojik Gerçekçilik: 1970'lerde Türk hikayeciliğinde psikolojik gerçekçilik akımı etkili olmuştur. Bu akım, insanın iç dünyasını, psikolojik çatışmalarını ve travmalarını konu alan hikayeleri içermiştir.

  4. Köy Edebiyatı: 1960'larda Türk edebiyatında köy ve köylü hayatını anlatan hikayeler önem kazanmıştır. Bu hikayelerde köy hayatının sert koşulları, yoksulluk, göç, yabancılaşma gibi konular işlenmiştir.

  5. Feminizm: 1980'lerden itibaren Türk edebiyatında feminizm etkili olmuştur. Bu akım, kadının toplumsal konumunu, ayrımcılığı ve sömürüyü konu alan hikayeleri içermiştir.

Bu yönelimlerin yanı sıra, Türk hikayeciliği 1960 sonrasında daha kişisel, öznel ve farklı anlatım biçimlerine yönelmiştir. Özellikle genç yazarlar, geleneksel anlatım biçimlerini terk ederek, daha özgün ve deneysel anlatım biçimleri kullanmaya başlamıştır.


1960 Sonrası Türk Hikayesinde Anlatım Biçimleri ve Teknikleri

 

1960 sonrası Türk hikayeciliğinde anlatım biçimleri ve teknikleri çeşitlenmiş, yeni teknikler deneyen yazarlar ortaya çıkmıştır. İşte bu dönemde kullanılan bazı anlatım biçimleri ve teknikleri:

  1. İç Monolog: Hikayenin karakteri tarafından söylenen, ancak başka bir karakter tarafından duyulmayan iç seslerdir. İç monolog tekniği, karakterin duygusal durumunu, düşüncelerini ve iç çatışmalarını okura yansıtmak için kullanılır.

  2. Bilinç Akışı: Karakterin bilinçaltında sürekli değişen düşüncelerinin ve hislerinin birebir yansıtıldığı anlatım tekniğidir.

  3. Geriye Dönüş: Hikayenin başından geriye doğru anlatıldığı anlatım tekniğidir. Bu teknik, karakterlerin geçmişte yaşadıkları olayları ve bu olayların karakterler üzerindeki etkilerini anlatmak için kullanılır.

  4. Çoklu Anlatıcı: Birden fazla karakterin aynı hikayede anlatıcılık yapmasıdır. Bu teknik, farklı bakış açılarını okura sunarak olayların farklı yönlerini göstermeyi amaçlar.

  5. Simgesel Anlatım: Sembolizm, hikayede kullanılan imgelerin farklı anlamlar yüklenmesi ve okurun bu imgeleri yorumlaması üzerine kuruludur. Bu teknik, okura hikayedeki mesajları daha etkili bir şekilde iletmeyi amaçlar.

  6. İroni: İroni, hikayede oluşan durumların beklenenin tam tersi şekilde gelişmesidir. Bu teknik, okura bir durumun komik ya da acımasız yönlerini göstermek için kullanılır.

  7. Parodi: Başka bir eserin taklit edilmesi veya alay edilmesi üzerine kuruludur. Bu teknik, eski eserlerin yeniden yorumlanmasını sağlar ve okura farklı bir bakış açısı sunar.

Bu tekniklerin yanı sıra, Türk hikayeciliği 1960 sonrasında daha kişisel, öznel ve farklı anlatım biçimlerine yönelmiştir. Bu dönemde özellikle genç yazarlar, geleneksel anlatım biçimlerini terk ederek, daha özgün ve deneysel anlatım biçimleri kullanmaya başlamıştır.


Küçürek (Minimal) Hikaye

 

Küçürek hikaye, aynı zamanda minimal hikaye veya flaş kurgu olarak da bilinir, son derece kısa ve öz hikayelerdir. Genellikle 50 ila 150 kelime arasında değişir ve okuyucunun hayal gücüne dayalı bir şekilde hızlıca anlamlandırılabilen bir an öyküsüdür.

Bu tür hikayelerde, genellikle herhangi bir karakter, yer veya olayın tam olarak tanımlanması yapılmaz. Bunun yerine, yalnızca hikayenin özünü oluşturan ana hatlar ve yönler anlatılır. Küçürek hikayelerde, bir ana fikir veya mesajı yansıtan, anlamlı bir sona odaklanılır.

Bu tür hikayeler, kısa sürede yoğun bir deneyim sunmak için kullanılabileceği gibi, yazarların yaratıcılıklarını ve hikaye anlatma becerilerini geliştirmeleri için de kullanılabilir. Ayrıca, okuyucuların kısa sürede bir hikaye okumalarını ve anlamlandırmalarını sağlar.

1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri 1 / 1
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye