Şimdiki konumuz toplumsal alandaki gelişmeler olacak.
Burada ilk bilmemiz bilmemiz gereken kanun Şapka Kanunu 1925 yılı.
Nedenlerine baktığımızda Türk milletinin modernleşmesini dışa yansıtmak, toplumda bir kıyafet birliğini sağlamak, bütün anlam ve görünüşüyle çağdaş bir toplum yaratmak amacıyla Şapka Kanunu çıkartılıyor.
Atatürk şapkayı ilk olarak Kastamonu şehrinde tanıtıyor.
Gezi yoluyla halkın tepkisini ölçmek istedi arkadaşlar Kastamonu'daki tanıtımla birlikte.
İlkelere baktığımızda Şapka Kanunu, halkçılık ve inkılapçılık ile bağdaşıyor arkadaşlar.
Devam edecek olursak arkadaşlar.
Kılık Kıyafet Kanunu 1934 yılına gidiyoruz.
Şapka inkılabı toplum tarafından kabul görmesi üzerine 1934 yılında bazı kisvelerin giyilmeyeceğine dair kanun çıkartıldı.
Bu kanun ile hangi din olursa olsun ibadethaneler dışında herhangi bir dini kıyafet giymek yasaklandı arkadaşlar.
Böylece giyim kuşam konusunda birlik sağlanmış oldu.
Evet, devam edecek olursak bir sonraki hususumuz, tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması 30 Kasım 1925 tarihi.
Nedenlerine baktığımızda ilk olarak söylememiz gereken Osmanlı'nın ilk zamanlarında birlik ve beraberliği sağlayan kurumların başında bu tür oluşumlar bulunmaktaydı arkadaşlar.
Zamanla bu tür kurumlar zamanla birlik ve beraberlik duygusunu zayıflatmaya başlatmış.
Bu kurumların başındakiler şahsi menfaatleri için halkın dini duygularını sömürmeye başlamış ve ajanların tarikatlar üzerine faaliyetler yürütmesi, tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması nedenleri arkadaşlar.
Şimdi sonuçlarına bakacak olursak arkadaşlar ilk söylememiz gereken çağdaşlaşma ve laikleşme adında önemli bir adım atıldı.
Din sömürücü oluşumlar kapatıldı.
Şeyh, derviş ve mürit gibi unvanlar yasaklandı.
Büyük din alimleri ve padişah türbeleri hariç diğer tüm türbeler kapatıldı arkadaşlar.
Tekke ve zaviye kararlarıyla birlikte ilkelere baktığımızda laiklik, halkçılık ve inkılapçılık, tekke ve zaviyelerin içinde bulunuyor arkadaşlar.
Bir diğer konumuz takvim, saat ve ölçülerdeki değişiklikler arkadaşlar.
İlk olarak nedenlerine baktığımızda Türklerin kullandığı Hicri ve Rumi takvim ile Avrupalıların kullandığı Miladi takvim arasındaki zaman farkı ayrıca ölçülerin farklı olması ticari anlamda da zorlukların yaşanmasına sebep oluyordu arkadaşlar.
Batılı ülkeleri ile yaşanan ekonomik ve sosyal sıkıntıları gidermek amacıyla çağdaş ülkelerle eşit hale gelmek amacıyla ve ülke içinde ölçüde ve zamanda birlik sağlamak amacıyla takvim, saat ve ölçülerde değişiklik yapıldı.
Arkadaşlar sonuçlarına baktığımızda çağdaşlaşma yolunda önemli bir adım atıldı.
Avrupalı devletleri ile ticaret sorunları çözüldü.
Toplumda yaşanan ikilikler de çözüldü arkadaşlar böylelikle.
Bir sonraki konumuz Soyadı Kanunu 1934 yılına gidiyoruz, bu sefer nedenlerine baktığımızda askerlik, eğitim, mahkeme ve miras gibi birçok resmi işlemde karışıklıklar meydana geliyordu arkadaşlar.
Sonuçlarına baktığımızda karışıklıkların önüne geçildi.
Ayrıcalık belirtilen lakaplar kaldırıldı.
Türkçe olmayan soy isimlerin önüne geçildi.
Meclis tarafından Mustafa Kemal'e Atatürk soyadı verildi arkadaşlar.
İlkelere baktığımızda soyadı kanununun içinde halkçılık, milliyetçilik ve inkılapçılık bulunuyor arkadaşlar.
Toplumsal değişimlerle ilgili son konumuz arkadaşlar modern Türk kadını olacak.
1926 yılında çıkarılan Medeni Kanun ile kadınlar erkeklerle toplumda eşit hale gelmişti arkadaşlar.
Fakat Medeni Kanunuyla kadınlar herhangi bir siyasi hak elde edememişti.
Türk kadınına verilen siyasi haklara baktığımızda 1930 yılında belediye seçimlerinde, 1933 yılında muhtarlık seçimlerinde ve 1934 yılında milletvekili seçimlerinde seçme seçilme hakkı elde etti arkadaşlar.
Nitekim 1935 yılında yapılan seçimlerde 18 kadın milletvekili Meclis'e girmişti arkadaşlar.
Şimdi sorularımıza bakacak olursak arkadaşlar ilk sorumuz tekke ve zaviyelerin kapatılması en çok hangi Atatürk ilkesiyle ilişkilendirilir demişiz.
Burada halkçılık, cumhuriyetçilik ve milliyetçiliği en çok olarak nitelendiremeyiz.
Fakat laiklik en çok olarak tekke ve zaviyelerin kapatılmasına nitelendirebileceğimiz ilkelerden bir tanesi.
Çünkü laiklikle beraber din ve devlet işleri birbirine ayrılıyordu ve laik bir devlet anlayışı hakimdi.
Bu yüzden cevabımız burada D şıkkı arkadaşlar.
İkinci sorumuza geçecek olursak soyadı kanunundan önce ne gibi sorunlar yaşanmaktaydı demişiz.
Osmanlı'da arkadaşlar soyadı yoktu.
Genellikle insanlar aile unvanlarıyla birlikte çağırılıyorlardı ve bu durumda birçok soruna yol açıyordu.
Çünkü aynı isimde veya aynı baba adına sahip insanlar toplumda çok fazlaydı.
Örneğin Mehmetoğlu Ali gibi isimlerle çağrılıyor.
Bu yüzden askerlik, eğitim, mahkeme ve miras gibi sorunlar, sorunlar yaşanıyordu arkadaşılar miras konularında.
Sorunlarımız da bu şekilde arkadaşlar soyadı kanunundan önce.
Burada ilk bilmemiz bilmemiz gereken kanun Şapka Kanunu 1925 yılı.
Nedenlerine baktığımızda Türk milletinin modernleşmesini dışa yansıtmak, toplumda bir kıyafet birliğini sağlamak, bütün anlam ve görünüşüyle çağdaş bir toplum yaratmak amacıyla Şapka Kanunu çıkartılıyor.
Atatürk şapkayı ilk olarak Kastamonu şehrinde tanıtıyor.
Gezi yoluyla halkın tepkisini ölçmek istedi arkadaşlar Kastamonu'daki tanıtımla birlikte.
İlkelere baktığımızda Şapka Kanunu, halkçılık ve inkılapçılık ile bağdaşıyor arkadaşlar.
Devam edecek olursak arkadaşlar.
Kılık Kıyafet Kanunu 1934 yılına gidiyoruz.
Şapka inkılabı toplum tarafından kabul görmesi üzerine 1934 yılında bazı kisvelerin giyilmeyeceğine dair kanun çıkartıldı.
Bu kanun ile hangi din olursa olsun ibadethaneler dışında herhangi bir dini kıyafet giymek yasaklandı arkadaşlar.
Böylece giyim kuşam konusunda birlik sağlanmış oldu.
Evet, devam edecek olursak bir sonraki hususumuz, tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması 30 Kasım 1925 tarihi.
Nedenlerine baktığımızda ilk olarak söylememiz gereken Osmanlı'nın ilk zamanlarında birlik ve beraberliği sağlayan kurumların başında bu tür oluşumlar bulunmaktaydı arkadaşlar.
Zamanla bu tür kurumlar zamanla birlik ve beraberlik duygusunu zayıflatmaya başlatmış.
Bu kurumların başındakiler şahsi menfaatleri için halkın dini duygularını sömürmeye başlamış ve ajanların tarikatlar üzerine faaliyetler yürütmesi, tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması nedenleri arkadaşlar.
Şimdi sonuçlarına bakacak olursak arkadaşlar ilk söylememiz gereken çağdaşlaşma ve laikleşme adında önemli bir adım atıldı.
Din sömürücü oluşumlar kapatıldı.
Şeyh, derviş ve mürit gibi unvanlar yasaklandı.
Büyük din alimleri ve padişah türbeleri hariç diğer tüm türbeler kapatıldı arkadaşlar.
Tekke ve zaviye kararlarıyla birlikte ilkelere baktığımızda laiklik, halkçılık ve inkılapçılık, tekke ve zaviyelerin içinde bulunuyor arkadaşlar.
Bir diğer konumuz takvim, saat ve ölçülerdeki değişiklikler arkadaşlar.
İlk olarak nedenlerine baktığımızda Türklerin kullandığı Hicri ve Rumi takvim ile Avrupalıların kullandığı Miladi takvim arasındaki zaman farkı ayrıca ölçülerin farklı olması ticari anlamda da zorlukların yaşanmasına sebep oluyordu arkadaşlar.
Batılı ülkeleri ile yaşanan ekonomik ve sosyal sıkıntıları gidermek amacıyla çağdaş ülkelerle eşit hale gelmek amacıyla ve ülke içinde ölçüde ve zamanda birlik sağlamak amacıyla takvim, saat ve ölçülerde değişiklik yapıldı.
Arkadaşlar sonuçlarına baktığımızda çağdaşlaşma yolunda önemli bir adım atıldı.
Avrupalı devletleri ile ticaret sorunları çözüldü.
Toplumda yaşanan ikilikler de çözüldü arkadaşlar böylelikle.
Bir sonraki konumuz Soyadı Kanunu 1934 yılına gidiyoruz, bu sefer nedenlerine baktığımızda askerlik, eğitim, mahkeme ve miras gibi birçok resmi işlemde karışıklıklar meydana geliyordu arkadaşlar.
Sonuçlarına baktığımızda karışıklıkların önüne geçildi.
Ayrıcalık belirtilen lakaplar kaldırıldı.
Türkçe olmayan soy isimlerin önüne geçildi.
Meclis tarafından Mustafa Kemal'e Atatürk soyadı verildi arkadaşlar.
İlkelere baktığımızda soyadı kanununun içinde halkçılık, milliyetçilik ve inkılapçılık bulunuyor arkadaşlar.
Toplumsal değişimlerle ilgili son konumuz arkadaşlar modern Türk kadını olacak.
1926 yılında çıkarılan Medeni Kanun ile kadınlar erkeklerle toplumda eşit hale gelmişti arkadaşlar.
Fakat Medeni Kanunuyla kadınlar herhangi bir siyasi hak elde edememişti.
Türk kadınına verilen siyasi haklara baktığımızda 1930 yılında belediye seçimlerinde, 1933 yılında muhtarlık seçimlerinde ve 1934 yılında milletvekili seçimlerinde seçme seçilme hakkı elde etti arkadaşlar.
Nitekim 1935 yılında yapılan seçimlerde 18 kadın milletvekili Meclis'e girmişti arkadaşlar.
Şimdi sorularımıza bakacak olursak arkadaşlar ilk sorumuz tekke ve zaviyelerin kapatılması en çok hangi Atatürk ilkesiyle ilişkilendirilir demişiz.
Burada halkçılık, cumhuriyetçilik ve milliyetçiliği en çok olarak nitelendiremeyiz.
Fakat laiklik en çok olarak tekke ve zaviyelerin kapatılmasına nitelendirebileceğimiz ilkelerden bir tanesi.
Çünkü laiklikle beraber din ve devlet işleri birbirine ayrılıyordu ve laik bir devlet anlayışı hakimdi.
Bu yüzden cevabımız burada D şıkkı arkadaşlar.
İkinci sorumuza geçecek olursak soyadı kanunundan önce ne gibi sorunlar yaşanmaktaydı demişiz.
Osmanlı'da arkadaşlar soyadı yoktu.
Genellikle insanlar aile unvanlarıyla birlikte çağırılıyorlardı ve bu durumda birçok soruna yol açıyordu.
Çünkü aynı isimde veya aynı baba adına sahip insanlar toplumda çok fazlaydı.
Örneğin Mehmetoğlu Ali gibi isimlerle çağrılıyor.
Bu yüzden askerlik, eğitim, mahkeme ve miras gibi sorunlar, sorunlar yaşanıyordu arkadaşılar miras konularında.
Sorunlarımız da bu şekilde arkadaşlar soyadı kanunundan önce.