Cumhuriyetin ilk yıllarında iç politikadan devam ediyoruz.
Çok partili hayata geçiş aşamaları çalışmalarını göreceğiz.
Bunun ilki Halk Fırkası'nın kurulması ile gerçekleşiyor, ilerki adı Cumhuriyet Halk Fırkası olacak göreceğiz.
Hükümet işlerini daha iyi hale getirmek istiyorlar.
Bakalım sebeplerini.
Bu fırka dokuz.
İlki esas alınarak kurulmuştur.
Burada Mustafa Kemal'in ilkeleriyle beraber yine bağımsızlık, ulusal egemenlik, ulusal bağımsızlık gibi kavramlar barındırıyor içerisinde.
Bu ukde dediğimiz ilkelerdir, bilelim.
Yine Temel Sivas Kongresi alınmıştır.
Niye temelinde Sivas Kongresi alınmıştır?
Çünkü Sivas Kongresi çok önemli bir toplantıydı.
Ülke genelinde bütün cemiyetler birleştirilmişti.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa yı Hukuk Cemiyeti adı altında tek bir örgütlenmeye gidilmişti.
Ülkenin her bir yanından gelen temsilciler vardı, katılımcılar vardı.
Ülkenin kaderi hakkında kararlar burada verilmişti diyebiliriz.
Zaten Sivas Kongresi bir hükümet gibi davranıyordu.
Mesela batı cephesi komutanını kendi atıyordu.
Dışişleri bakanlarını seçiyordu.
Yani burada bir temsil heyeti vardı ama hükümet gibiydi.
Yani ülkemizin çekirdeğini oluşturan yer diyebiliriz.
Peki 10 Kasım 1924'te parti adı Cumhuriyet Halk Fırkası olarak belirlendi mi?
Evet.
Partinin ikinci kongresinde Nutuk'un okunduğunu bilelim.
Yine çift dereceli seçim sistemini kullandığını görüyoruz.
Çift dereceli seçim sisteminden bahsetmiştim.
Icraatların birçoğu bu parti döneminde yapılmıştır.
Çünkü 1950 yılına kadar bu parti ayakta kalıyor.
Yani yirmi üçten elliye kadar Cumhuriyet Halk Fırkası iktidarda kalacak.
Bu sebeple de hemen hemen birçok inkılabı da Cumhuriyet Halk Fırkası yapmış oluyor.
Yine Mustafa Kemal ölümü sonrası İsmet İnönü'nün parti başkanlığını yaptığını bilelim.
Parti başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı da olabiliyordu.
Bu sistemde ilk parti başkanı Mustafa Kemal aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı da yapıyordu. Ki bazı kurulan siyasi partiler bunu kabul etmiyordu arkadaşlar.
Ona da ileride değineceğim.
Cumhuriyet tarihinde en uzun süre iktidarda kalan parti Cumhuriyet Halk Fırkası olmuştur diyebiliriz.
1950'den sonra Demokrat Parti'nin seçimleri kazanmasıyla beraber artık Cumhuriyet Halk Fırkası muhalefet partisi olarak görmeye başlayacağız.
Şimdi niye partiler kurulmak isteniyor?
Bir kere cumhuriyetin ilk dönemlerinde, yani birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde zaten belirli gruplar vardı.
Milletvekilleri kendi içlerinde belli gruplar oluşturmuşlardı.
İstiklal, tersane, yeşil ordu işte ıslahat halk zümresi gibi.
Birinci grup, ikinci grup diye grupları vardı.
Şimdi bu gruplardan en ağır vatanı müdafaa hukuk grubudur arkadaşlar.
Genelde bu grup birinci grup oluşturmuştur.
Diğerleri de ise ikinci grup oluşur.
Şunu bilelim tüm bunların yaşatmış olduğu olumsuzlukları bir kenara bırakıp partili hayata geçme dönemi Cumhuriyet Halk Fırkası ile başlamış diyoruz.
Genelde Cumhuriyet Halk Fırkası'nın da temelinde ne vardır?
Müdafaa yı Hukuk Grubu vardır.
O da Sivas Kongresi'nde Rumeli ve Anadolu Müdafaa i Hukuk Grubu olarak kurulmuştur.
Bu şekilde bilelim.
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki iç politikada ikinci partimiz, çok partili hayata geçiş aşamalarında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası nı göreceğiz.
Bu da 17 Kasım 1914'te Cumhuriyet halk rızasına muhalif olarak kurulmuştur.
Kimler tarafından kurulduğunu bilelim.
Kazım Karabekir, Refet Bey, Adnan Bey, Rauf Bey, Ali Fuat Paşa gibi.
Peki bu kurucular hem ordu mensubu hem de siyasetle uğraşır hale gelmişlerdi.
Şimdi buraya dikkat!
Bunlar kurmuş olduğu partiyle beraber ilk muhalefet partisini oluşturmuşlardır.
Yani Cumhuriyet tarihi ilk muhalefet partisi budur.
Genel başkanlarını Kazım Karabekir dir. Şimdi az önceki deyimi tekrar gelelim.
Hocam, bunlar hem ordu mensubu hem de siyasetçi.
Peki burada ne olacak?
Mustafa Kemal'in şöyle bir şartı var ya orduda bulunur ya siyasette.
Bu sebepten dolayı bu kişiler ordu görevinden istifa edip sadece siyasette bulunacaklar.
Bunu da bilelim.
Bu parti merkeziyetçi diye karşıdır.
Genelde merkezci politikaların önünün alınması, yani daha serbest yerinden yönetim ilkesini benimsemişlerdir.
Yani her bölgenin kendi özelliği olduğu için bölgesel yönetimlerin daha iyi olacağını iddia ediyorlar.
Daha önce bu görüşte ademi merkeziyetçilik vardı Prens Sabahattin in.
İşte Terakkiperver de böyle bir görüşe sahip.
Yine dini inançlara ve fikirlere saygılı olacağını belirtiyor bu partiye.
Özellikle parti içerisinde bulunan insanlar hilafet yanlısı oldukları için bunu da deme gereksinimi duymuşlardır.
Bu partinin bünyesinin daha fazla kalabalık hale gelmesini sağlıyor.
Çünkü hala ülkede hilafet yanlıları bulunmakta.
Bunlar partiyi dolduruyor.
Ekonomide ise liberalizmi savunmuştur.
Yani özel teşebbüsü savunuyor.
Yani dış yatırımcı, yabancı yatırımcı ülkemde yatırım yapabilir.
Kendi özelindeki işte parası sermayesi olanlar da ülkemde yatırım yapabilirler.
Bunu dışa açık, özgür bir ticari sistem demek.
Liberalizm bu şekilde bir yöntem benimsemişlerdir.
Seçim sistemine baktığımızda ise tek dereceli seçim sistemini görüyoruz.
Yani milletvekillerini, başkanı, başbakanları halkın doğrudan seçmesi sistemi.
Günümüzde bunu kullanıyoruz.
İşte Cumhuriyet Halk Fırkası çift dereceli seçim sistemini kullanıyordu.
Ama bunlar diyor ki ne hayır tek dereceli olmasını diyoruz.
Zaten 1950 yılına kadar arkadaşlar çift dereceli seçim sistemi uygulanmıştır.
1950'li ve sonrasında tek dereceli göreceğiz.
Cumhurbaşkanlığı makamının siyasi parti başkandan ayrılmasını istemişlerdir.
Mesela burada şunu söyleyebiliriz. Mustafa Kemal hem Cumhurbaşkanıydı hem de Cumhuriyet Halk Fırkası'nın başkanıydı.
Buradaki partililer diyor ki Ne hayır, biz bunu kabul etmiyoruz.
Cumhurbaşkanı olduğun müddet parti başkanlığı düşer.
Bunu istiyorlar Terakkiperver üyeleri.
Tabi bu da uygulanamayacak.
Bu dönemde devlete ait arazilerin topraksız köylüye dağıtılmasını istemişler.
İleride bunu Cumhuriyet Halk Fırkası gerçekleştirecek.
Toplumsal ve siyasal yapılanmanın zamana yayılmasını da istemişlerdir.
Yani birden bire icraatlar yapılsın istemiyorlar.
Bunu yavaş ve zamanına göre yapmak istemişler.
Bu şekilde telkinlerde bulunmuşlar.
Cumhuriyet Halk Fırkası na bu partinin handikapı ne?
Cumhuriyet ve inkılap lara karşı gruplar genelde bu partide toplanmışlardır ve etkili olmaya başlamışlardır.
Halife yanlıları da bu partiye destek verince işler biraz daha yoldan çıkmaya başlıyor.
Son olarak da Şeyh Sait isyanında buradaki partideki isimlerin bazıları adının geçmesi sebebiyle bu partiye 1925 yılında kapatılacak.
Şeyh Said'i de ilerde detaylı göreceğiz.
Şeyh Sait İsyanı, Doğu'da ciddi anlamda Türk ordusu uğraştıran bir isyan.
İngiliz destekli isyan ve Doğu'da bir Kürt devleti kurmayı amaçlayan din elden gidiyor diye propaganda yapan bir isyan idi.
Tabi isyanın sonucunda Musul'u kaybettik.
Şeyh Sait isyanına baktığımızda şunu görüyoruz.
Bir kere inkılap olarak karşı tutum sergileyen kişiler burada İngiltere'nin desteğini alan bir isyan.
Halifeliğin geri gelmesini isteyenlerin olduğu grupların çıkarmış olduğu bir isyan.
Hilafetin yeniden gelmesini isteyenlerin çıkarmış olduğu bir isyan.
Yine saltanatı isteyenler, doğuda bir Kürt devleti kurmak isteyenlerin çıkarmış olduğu isyan olarak geçiyor.
Bu isyanda İngilizlerin ciddi bir desteği var.
Çünkü bu sıralarda manidardır.
Türkiye ile İngiltere arasında Musul meseleleri görüşüyordu. Bu Musul meselesi çözüme kavuşmamış.
Bu yüzden de Şeyh Sait Doğu'da belli kişileri harekete geçirmiş ve bu isyana destek vermiş.
Demin Musul meselesi de Şeyh Sait isyandan sonra İngiltere'ye bırakılmak zorunda kalacak.
Çünkü bu isyan öyle yerlere yayılıyor ki Elazığ'ı, Muş, Bitlis, Erzurum, Diyarbakır bölgeleri.
Burada çok şiddetli isyanlar var ve bu isyanlar zar zor bastırılmıştır.
Gençler Türk ordusunun burada yıpranması, ondan dolayı da durumu fırsat bilen İngiltere ne yapacak?
Musul'a çökecek, Musul'u bizden alacak.
Ona da ilerde değineceğim.
Musul meselesinde Aman Şeyh Sait ile birebir bağlantısı olduğunu bilin.
Bu isyanda din elden gidiyor gibi bir propaganda olduğunu görüyorsunuz.
Çünkü 1925 yılına kadar bir çok inkılap yapıldı.
Saltanat kaldırdığı hilafet kaldırıldı.
İşte yeni yeni kurumlar oluşturmaya başlanıyor.
Şeyh Sait bunların hepsini o saf inanan insanlar üzerinde kullanmıştır.
Yani din elden gidiyor böyle yapılıyor.
Halife bizi kaldırdılar, saltanatı kaldırdılar derken insanları buna inandırmış dir.
Şeyh Sait ve bu isyanda uğraşan Türk ordusu da yıpranmış zaten savaştan yeni çıkan bir ordu ve bir de bu üstümüze gelince yıpranmıştı diyebiliriz.
Sonuç olarak ilk defa çok partili hayat denemesi başarısız oldu.
Ne kapatıldı?
Terakkiperver Partisi kapatıldı.
Ee Musul'da kaybetmemize sebep oldu mu?
Evet.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin önlemleri ne olmuştu?
Takrir i Sükun Kanunu çıkarmış olması, İstiklal Mahkemeleri kurmuş olması, o da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin önlemleriyle Takrir i Sükun, isyan bölgelerinde sokağa çıkma yasağını öngörüyordu.
İstiklal Mahkemeleri ise kim bu isyana karışmış ise genelde birçoğu idam edildi diyebiliriz.
Şeyh Sait isyanda bu kadar arkadaşlar.
Çok partili hayata geçiş aşamaları çalışmalarını göreceğiz.
Bunun ilki Halk Fırkası'nın kurulması ile gerçekleşiyor, ilerki adı Cumhuriyet Halk Fırkası olacak göreceğiz.
Hükümet işlerini daha iyi hale getirmek istiyorlar.
Bakalım sebeplerini.
Bu fırka dokuz.
İlki esas alınarak kurulmuştur.
Burada Mustafa Kemal'in ilkeleriyle beraber yine bağımsızlık, ulusal egemenlik, ulusal bağımsızlık gibi kavramlar barındırıyor içerisinde.
Bu ukde dediğimiz ilkelerdir, bilelim.
Yine Temel Sivas Kongresi alınmıştır.
Niye temelinde Sivas Kongresi alınmıştır?
Çünkü Sivas Kongresi çok önemli bir toplantıydı.
Ülke genelinde bütün cemiyetler birleştirilmişti.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa yı Hukuk Cemiyeti adı altında tek bir örgütlenmeye gidilmişti.
Ülkenin her bir yanından gelen temsilciler vardı, katılımcılar vardı.
Ülkenin kaderi hakkında kararlar burada verilmişti diyebiliriz.
Zaten Sivas Kongresi bir hükümet gibi davranıyordu.
Mesela batı cephesi komutanını kendi atıyordu.
Dışişleri bakanlarını seçiyordu.
Yani burada bir temsil heyeti vardı ama hükümet gibiydi.
Yani ülkemizin çekirdeğini oluşturan yer diyebiliriz.
Peki 10 Kasım 1924'te parti adı Cumhuriyet Halk Fırkası olarak belirlendi mi?
Evet.
Partinin ikinci kongresinde Nutuk'un okunduğunu bilelim.
Yine çift dereceli seçim sistemini kullandığını görüyoruz.
Çift dereceli seçim sisteminden bahsetmiştim.
Icraatların birçoğu bu parti döneminde yapılmıştır.
Çünkü 1950 yılına kadar bu parti ayakta kalıyor.
Yani yirmi üçten elliye kadar Cumhuriyet Halk Fırkası iktidarda kalacak.
Bu sebeple de hemen hemen birçok inkılabı da Cumhuriyet Halk Fırkası yapmış oluyor.
Yine Mustafa Kemal ölümü sonrası İsmet İnönü'nün parti başkanlığını yaptığını bilelim.
Parti başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı da olabiliyordu.
Bu sistemde ilk parti başkanı Mustafa Kemal aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı da yapıyordu. Ki bazı kurulan siyasi partiler bunu kabul etmiyordu arkadaşlar.
Ona da ileride değineceğim.
Cumhuriyet tarihinde en uzun süre iktidarda kalan parti Cumhuriyet Halk Fırkası olmuştur diyebiliriz.
1950'den sonra Demokrat Parti'nin seçimleri kazanmasıyla beraber artık Cumhuriyet Halk Fırkası muhalefet partisi olarak görmeye başlayacağız.
Şimdi niye partiler kurulmak isteniyor?
Bir kere cumhuriyetin ilk dönemlerinde, yani birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde zaten belirli gruplar vardı.
Milletvekilleri kendi içlerinde belli gruplar oluşturmuşlardı.
İstiklal, tersane, yeşil ordu işte ıslahat halk zümresi gibi.
Birinci grup, ikinci grup diye grupları vardı.
Şimdi bu gruplardan en ağır vatanı müdafaa hukuk grubudur arkadaşlar.
Genelde bu grup birinci grup oluşturmuştur.
Diğerleri de ise ikinci grup oluşur.
Şunu bilelim tüm bunların yaşatmış olduğu olumsuzlukları bir kenara bırakıp partili hayata geçme dönemi Cumhuriyet Halk Fırkası ile başlamış diyoruz.
Genelde Cumhuriyet Halk Fırkası'nın da temelinde ne vardır?
Müdafaa yı Hukuk Grubu vardır.
O da Sivas Kongresi'nde Rumeli ve Anadolu Müdafaa i Hukuk Grubu olarak kurulmuştur.
Bu şekilde bilelim.
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki iç politikada ikinci partimiz, çok partili hayata geçiş aşamalarında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası nı göreceğiz.
Bu da 17 Kasım 1914'te Cumhuriyet halk rızasına muhalif olarak kurulmuştur.
Kimler tarafından kurulduğunu bilelim.
Kazım Karabekir, Refet Bey, Adnan Bey, Rauf Bey, Ali Fuat Paşa gibi.
Peki bu kurucular hem ordu mensubu hem de siyasetle uğraşır hale gelmişlerdi.
Şimdi buraya dikkat!
Bunlar kurmuş olduğu partiyle beraber ilk muhalefet partisini oluşturmuşlardır.
Yani Cumhuriyet tarihi ilk muhalefet partisi budur.
Genel başkanlarını Kazım Karabekir dir. Şimdi az önceki deyimi tekrar gelelim.
Hocam, bunlar hem ordu mensubu hem de siyasetçi.
Peki burada ne olacak?
Mustafa Kemal'in şöyle bir şartı var ya orduda bulunur ya siyasette.
Bu sebepten dolayı bu kişiler ordu görevinden istifa edip sadece siyasette bulunacaklar.
Bunu da bilelim.
Bu parti merkeziyetçi diye karşıdır.
Genelde merkezci politikaların önünün alınması, yani daha serbest yerinden yönetim ilkesini benimsemişlerdir.
Yani her bölgenin kendi özelliği olduğu için bölgesel yönetimlerin daha iyi olacağını iddia ediyorlar.
Daha önce bu görüşte ademi merkeziyetçilik vardı Prens Sabahattin in.
İşte Terakkiperver de böyle bir görüşe sahip.
Yine dini inançlara ve fikirlere saygılı olacağını belirtiyor bu partiye.
Özellikle parti içerisinde bulunan insanlar hilafet yanlısı oldukları için bunu da deme gereksinimi duymuşlardır.
Bu partinin bünyesinin daha fazla kalabalık hale gelmesini sağlıyor.
Çünkü hala ülkede hilafet yanlıları bulunmakta.
Bunlar partiyi dolduruyor.
Ekonomide ise liberalizmi savunmuştur.
Yani özel teşebbüsü savunuyor.
Yani dış yatırımcı, yabancı yatırımcı ülkemde yatırım yapabilir.
Kendi özelindeki işte parası sermayesi olanlar da ülkemde yatırım yapabilirler.
Bunu dışa açık, özgür bir ticari sistem demek.
Liberalizm bu şekilde bir yöntem benimsemişlerdir.
Seçim sistemine baktığımızda ise tek dereceli seçim sistemini görüyoruz.
Yani milletvekillerini, başkanı, başbakanları halkın doğrudan seçmesi sistemi.
Günümüzde bunu kullanıyoruz.
İşte Cumhuriyet Halk Fırkası çift dereceli seçim sistemini kullanıyordu.
Ama bunlar diyor ki ne hayır tek dereceli olmasını diyoruz.
Zaten 1950 yılına kadar arkadaşlar çift dereceli seçim sistemi uygulanmıştır.
1950'li ve sonrasında tek dereceli göreceğiz.
Cumhurbaşkanlığı makamının siyasi parti başkandan ayrılmasını istemişlerdir.
Mesela burada şunu söyleyebiliriz. Mustafa Kemal hem Cumhurbaşkanıydı hem de Cumhuriyet Halk Fırkası'nın başkanıydı.
Buradaki partililer diyor ki Ne hayır, biz bunu kabul etmiyoruz.
Cumhurbaşkanı olduğun müddet parti başkanlığı düşer.
Bunu istiyorlar Terakkiperver üyeleri.
Tabi bu da uygulanamayacak.
Bu dönemde devlete ait arazilerin topraksız köylüye dağıtılmasını istemişler.
İleride bunu Cumhuriyet Halk Fırkası gerçekleştirecek.
Toplumsal ve siyasal yapılanmanın zamana yayılmasını da istemişlerdir.
Yani birden bire icraatlar yapılsın istemiyorlar.
Bunu yavaş ve zamanına göre yapmak istemişler.
Bu şekilde telkinlerde bulunmuşlar.
Cumhuriyet Halk Fırkası na bu partinin handikapı ne?
Cumhuriyet ve inkılap lara karşı gruplar genelde bu partide toplanmışlardır ve etkili olmaya başlamışlardır.
Halife yanlıları da bu partiye destek verince işler biraz daha yoldan çıkmaya başlıyor.
Son olarak da Şeyh Sait isyanında buradaki partideki isimlerin bazıları adının geçmesi sebebiyle bu partiye 1925 yılında kapatılacak.
Şeyh Said'i de ilerde detaylı göreceğiz.
Şeyh Sait İsyanı, Doğu'da ciddi anlamda Türk ordusu uğraştıran bir isyan.
İngiliz destekli isyan ve Doğu'da bir Kürt devleti kurmayı amaçlayan din elden gidiyor diye propaganda yapan bir isyan idi.
Tabi isyanın sonucunda Musul'u kaybettik.
Şeyh Sait isyanına baktığımızda şunu görüyoruz.
Bir kere inkılap olarak karşı tutum sergileyen kişiler burada İngiltere'nin desteğini alan bir isyan.
Halifeliğin geri gelmesini isteyenlerin olduğu grupların çıkarmış olduğu bir isyan.
Hilafetin yeniden gelmesini isteyenlerin çıkarmış olduğu bir isyan.
Yine saltanatı isteyenler, doğuda bir Kürt devleti kurmak isteyenlerin çıkarmış olduğu isyan olarak geçiyor.
Bu isyanda İngilizlerin ciddi bir desteği var.
Çünkü bu sıralarda manidardır.
Türkiye ile İngiltere arasında Musul meseleleri görüşüyordu. Bu Musul meselesi çözüme kavuşmamış.
Bu yüzden de Şeyh Sait Doğu'da belli kişileri harekete geçirmiş ve bu isyana destek vermiş.
Demin Musul meselesi de Şeyh Sait isyandan sonra İngiltere'ye bırakılmak zorunda kalacak.
Çünkü bu isyan öyle yerlere yayılıyor ki Elazığ'ı, Muş, Bitlis, Erzurum, Diyarbakır bölgeleri.
Burada çok şiddetli isyanlar var ve bu isyanlar zar zor bastırılmıştır.
Gençler Türk ordusunun burada yıpranması, ondan dolayı da durumu fırsat bilen İngiltere ne yapacak?
Musul'a çökecek, Musul'u bizden alacak.
Ona da ilerde değineceğim.
Musul meselesinde Aman Şeyh Sait ile birebir bağlantısı olduğunu bilin.
Bu isyanda din elden gidiyor gibi bir propaganda olduğunu görüyorsunuz.
Çünkü 1925 yılına kadar bir çok inkılap yapıldı.
Saltanat kaldırdığı hilafet kaldırıldı.
İşte yeni yeni kurumlar oluşturmaya başlanıyor.
Şeyh Sait bunların hepsini o saf inanan insanlar üzerinde kullanmıştır.
Yani din elden gidiyor böyle yapılıyor.
Halife bizi kaldırdılar, saltanatı kaldırdılar derken insanları buna inandırmış dir.
Şeyh Sait ve bu isyanda uğraşan Türk ordusu da yıpranmış zaten savaştan yeni çıkan bir ordu ve bir de bu üstümüze gelince yıpranmıştı diyebiliriz.
Sonuç olarak ilk defa çok partili hayat denemesi başarısız oldu.
Ne kapatıldı?
Terakkiperver Partisi kapatıldı.
Ee Musul'da kaybetmemize sebep oldu mu?
Evet.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin önlemleri ne olmuştu?
Takrir i Sükun Kanunu çıkarmış olması, İstiklal Mahkemeleri kurmuş olması, o da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin önlemleriyle Takrir i Sükun, isyan bölgelerinde sokağa çıkma yasağını öngörüyordu.
İstiklal Mahkemeleri ise kim bu isyana karışmış ise genelde birçoğu idam edildi diyebiliriz.
Şeyh Sait isyanda bu kadar arkadaşlar.