Şimdi en kolay ilkeyi söylüyorum devletçilik.
Yani genelde ekonomiden bahs ediyordur.
Hemen bulunabilen bir ülke için de devletçilik de.
Biz neyi bilmemiz gerekir?
Bir devlet ekonomik faaliyetlere müdahale ediyorsa, yatırımların bir çoğunu devlet yapıyorsa orada devletçilik vardı mıydı?
Türkiye Cumhuriyeti ilk yıllarda kurulduğunda yeterli sermaye olmadığı için devletçilik temel ekonomik dayanağımız olmuştur, ilkemiz olmuştur diyebiliriz.
Bu arada çok karıştırılan bir durum var.
Yani devletçilik özel sektöre ve yabancı sermayeye karşı değildir.
Bunun anahtar kelimelere baktığımız zaman karma ekonomi, yani hem kapital liberal hem de yerel ekonomiyi kapsayabilir.
Planlı kalkınmayı genelde ortaya koyar.
Savunma planları yapar.
Mesela ordunun olması bile devletçilik dir.
Yani halkını koruyan bir ordu oluşturuyorsa, akıl savunmadır bu.
O da deli çileğe gider.
Devlet yatırım ve işletmeleri de zaten söylemiştik.
Gereç ile giren unsurlar.
Peki bu konuda neler yapıldı?
Mesela Sanayi ve Maden Bankası'nı kurulması, ekonomi, banka, dericilik, emlak ve eğitim bankasını kurulması, makro ekonomik devletçilik, yine birinci beş yıllık kalkınma planının ortaya konulması.
Bu ekonomik kalkınmada yine ikinci beş yıllık kalkınma planını hazırlanması.
Sümerbank'ın kurulması.
Bakın hep banka, ekonomik kalkınma planları, Etibank'ın kurulması, yine banka Denizbank'ın kurulması, Halk Bankasının kurulması, Merkez Bankasının oluşturulması, toprak reformu.
Bakın harçlar da giriyordu, devletle de giriyor.
Çünkü devlet toprak dağıtıyor.
Devletin toprağı.
Kamu iktisadi teşebbüslerinin kurulması.
Yani KİT diyoruz buna.
Bunlar da iktisadi, ekonomik teşebbüs olduğu için yine devletçiliği giriyor.
Maden Tetkik Arama Enstitüsü'nün kurulması, yabancı demiryollarının satın alınması, bakın yabancı bir demiryolu satın alıyorsa milliyetçiliğe de girer ekonomik işler olduğu için.
Yani bir yatırım olduğu için devletle de gider gibi.
Şimdi laiklik ilkesinin de halkçılık ilkesinin bir sonucu olduğunu biliyoruz.
Burada devlet tarafından yapılan banka, sermaye, para, işte fabrika, sanayi bunlardan bahsediyorsa bu devletçilik. Bir de burada mesela devlet ordu kuruyorsa, ordu oluşturuyorsa bakın o da denetime girer, onu da yazalım.
Yani ordu, savunma sanayii gibi.
Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz.
Mesela Atatürk Orman Çiftliği'nin kurulması gibi.
Eğitim, ulaşım, sağlık, güvenlik faaliyetlerinin devlet eliyle yerine getirilmesi gibi.
Mesela bir yere yol yapılıyordu, tünel, demiryolu yapılıyordu, bir yere okul yapılıyordu mesela.
Bakın bunlar hepsi gelecektir.
Bunlar aynı zamanda Kamu İktisadi Teşekkülleri de olarak karşınıza çıkabilir.
Yani devletçilik ilkesi en kolay bulunan ilkelerden birisidir.
Burada temel mantık ekonomiyle ilgili olup olmadığını görmek.
Inkılap çılık hemen hemen hepsini kapsayan ilke olarak bilinir.
Temel amaç inkılapları korumak ve geliştirmektir arkadaşlar.
Biz bunun kelime manasını biliyoruz.
Eskimiş kurumları kaldırarak yerine çağdaş kurumları getirmek anlamını taşır.
Yapılan bütün icraatlarla ilişkilidir.
Arkadaşlar bakalım şimdi çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı hedeflemiştir.
Halkın ihtiyaçlarına uygun yenilikler yapmayı yeğler.
Mesela durağan değildir.
Sürekli yenilik içinde olur.
Dinamiktir.
Yani modernleşmeyi hedefine koyar ve batılılaşma üzerine gider.
Burada yanlış anlaşılmasın.
Batılılaşma aslında bizde bir tabu haline geldi.
Halbuki burada Batılılaşma dan kastı büyük medeni devletler olabilme.
O zamanki ülkeler batılı ülkeler olduğu için böyle görünüyordu.
Şimdi hem doğuda hem batıda gelişme var.
Yani Mustafa Kemal Atatürk'ün istediği şu çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma amacı taşıyor.
Biz burada Batılı kalıbına girmemiz gerekiyor.
Bazen testlerde soruluyor ama yine de gerçekte biz tamamen körü körüne Batılılaşma mı?
Hayır değil.
Zaten anahtar kelimenin bizim çağdaşlaşma, yenileşme, yani muasır medeniyet seviyesine gitme modernleşme.
Bunları aklımıza getireceğiz.
Inkilap.
Bir de burada mesela inkilap diye okuyanlar var.
İnkilap diye okunmaz inkılap.
Yazın yazılışı da bu şekilde vesaire.
Buradan da bir şapkası olacak, onu okuyalım.
Bu devrim demektir.
Yani inkılap cılık.
Eskiyi atıp yerine yenisini getirmek anlamını taşır. İnkilap derse, köpekler anlamına vesaire geliyor.
Şimdi İnkılabı bütünleyici ilkeleri ne olur?
Mesela Ulusal Egemenlik dir özgürlük ve bağımsızlık.
Milli birlik ve beraberlik.
Yurtta barış, dünyada barış, akılcı ve bilimsellik, çağdaşlaşma.
Batılılaşma, insan ve insan sevgisi.
Mesela ulusal egemenlik dediği zaman hocam temel ilkesidir, cumhuriyetçilik dir.
Yani millet egemenlik alamıyorsa o da cumhuriyetçilik vardır.
Özgürlük ve bağımsızlık ne demektir?
Cumhuriyetçilik ve milliyetçiliği kapsar.
Özgürlük, cumhuriyetçilik, bağımsızlık, milliyetçilik, milli birlik ve beraberlik.
Bakın milliyetçilik aynı zamanda halkçılık da girer.
Ama burada en büyük temel ilke milliyetçilik.
Çünkü milli.
Birlik ve beraberliğin direk miydik?
Doğrudan ve dolaylı olarak neyi kapsar?
Halkçılık da kapsar.
Yurtta barış, dünyada barış.
Bakın milli politikamız milliyetçilik.
Çünkü hem dış politikada hem de iç politikada biz milli bir politika benimsemişlerdir.
Milliyetçilik, akılcılık ve bilimsellik, doğrudan laiklik, çağdaşlaşma ve batılılaşma yani devrim, inkılap çılık, insan ve insanlık sevgisi.
Bakın bak yurtta barış, dünyada barış diyorsan, insan ve insan sevgisi diyorsan milliyetçilik, halkçılık.
Şimdi Atatürkçü eğitim sisteminde milli hedef ve milli güçler.
Bunlar nedir bakalım.
Öncelikle politik gücümüzün olmasını istiyor.
Mesela yönetim biçimi.
Bizin dış politikamızın, iç politikamızın güçlü olması gerekli.
Buna biz politik yüklüyoruz.
Yani halkımızı ezdirmeyeceğiz.
Ekonomik güç, modernleşme kaynaklarımız, yeterli kullanma, daha çok kaynaklarımıza göre sanayi planlar oluşturma, bunların işlenmesi, işletilmesi kendi kendimize yetiyor mu, yetmiyor muyuz?
Ekonomik gücümüz önemli arkadaşlar.
Psiko sosyal güçten ne anlıyoruz?
Ülkemizin, halkının motivasyonu, morali, kültürel değerleri korunuyor mu, korunmuyor mu mesela?
Bu bizim psikososyal gücümüz.
Eğer bir toplumda insanların motivasyonu güç düşmüşse, insanlar huzursuz ise o toplumda gelişme beklenemez.
Askeri gücümüze baktığımız zaman silahlı kuvvetlerimiz organize olmuş mu, siyasete karışmış mı, karışmamış mı, teknolojik gelişmelere ayak uyduran bilmiş dünyadaki gücün neresinde?
Bu da önemli bir huzur, insan gücümüz, demografik güç yani nüfus sal gücümüz. Eğer nüfusta olarak diğer ülkelere nazaran güçlü isek, mesela bugün Çin, Hindistan bakın nüfus sal müşteri onlara biraz da koruyucu faktör.
Tedbir, nüfus, doğal güç varsa devletler o nüfusu besteye bilmeli.
Şimdi kafasına göre nüfus sal gücünü yükseltmeye çalışan ülkeler eğer refah düzeyini sağlayamazsa halkın o toplum yine yıkılır.
Yani nüfus sal güç önemli.
Evet ama ekonomiyle çok bağlantısı var.
Eğer senin nüfusunun yüksek olmasını istiyorsan ona göre bir alt yapın olması gerekiyor.
Jeopolitik gücümüz, coğrafi konumumuz dur.
Önemli.
Boğaz'da da önemli geçitlere, önemli alanlara sahipse bu bizim coğrafi konumuzu getiriyor.
Dünya üzerindeki coğrafi konumu ne kadar önemli olduğunu, yani o bölgelere yeraltı yerüstü kaynaklarının yakın olması, petrol, doğalgaz gibi veya denizden ürünler, yeraltı kaynakları gibi yerlere ne kadar yakınsa o bizim jeopolitik gücümüzü oluşturur.
Düşünsenize Türkiye'de uranyum yatakları, petrol, doğal gaz çıktığını, yani zaten dünyanın merkezinde bir yerdeyiz ve bir de bunlar olduğunu düşünürsek o zaman ne olur jeopolitik gücümüz artmış olur.
Maliye ve güç.
Biz örf ve adetlerimize uygun yaşıyor muyuz?
Bunlara sahip çıkıyor muyuz?
Az önce şurada söyledik.
Psikososyal güçte çok bağlantılı manevi güç, işte insanların manevi gücü yüksekse, psiko sosyal gücü de yüksek veya psiko sosyal gücü yükse ise manevi gücü yüksek diyebiliriz.
İnkılap açlık kavramında genelde bize sorularda şunlar çıkıyor mesela uluslararası saat ve takvimin kabulü.
Yine uluslararası rakamlar, sayıların kabulü, uluslararası ölçü birimleri kabulü, Latin alfabesinin kabulü, hafta tatilinin pazar gününe alınması gibi unsurları gördüğünüz zaman inkılap çılık diyebilirsiniz.
Daha öncekiler inkılap kılığa girer ama bunlar da ekstra girer.
Bunlar da bilmenizde fayda var diyoruz.
Yani genelde ekonomiden bahs ediyordur.
Hemen bulunabilen bir ülke için de devletçilik de.
Biz neyi bilmemiz gerekir?
Bir devlet ekonomik faaliyetlere müdahale ediyorsa, yatırımların bir çoğunu devlet yapıyorsa orada devletçilik vardı mıydı?
Türkiye Cumhuriyeti ilk yıllarda kurulduğunda yeterli sermaye olmadığı için devletçilik temel ekonomik dayanağımız olmuştur, ilkemiz olmuştur diyebiliriz.
Bu arada çok karıştırılan bir durum var.
Yani devletçilik özel sektöre ve yabancı sermayeye karşı değildir.
Bunun anahtar kelimelere baktığımız zaman karma ekonomi, yani hem kapital liberal hem de yerel ekonomiyi kapsayabilir.
Planlı kalkınmayı genelde ortaya koyar.
Savunma planları yapar.
Mesela ordunun olması bile devletçilik dir.
Yani halkını koruyan bir ordu oluşturuyorsa, akıl savunmadır bu.
O da deli çileğe gider.
Devlet yatırım ve işletmeleri de zaten söylemiştik.
Gereç ile giren unsurlar.
Peki bu konuda neler yapıldı?
Mesela Sanayi ve Maden Bankası'nı kurulması, ekonomi, banka, dericilik, emlak ve eğitim bankasını kurulması, makro ekonomik devletçilik, yine birinci beş yıllık kalkınma planının ortaya konulması.
Bu ekonomik kalkınmada yine ikinci beş yıllık kalkınma planını hazırlanması.
Sümerbank'ın kurulması.
Bakın hep banka, ekonomik kalkınma planları, Etibank'ın kurulması, yine banka Denizbank'ın kurulması, Halk Bankasının kurulması, Merkez Bankasının oluşturulması, toprak reformu.
Bakın harçlar da giriyordu, devletle de giriyor.
Çünkü devlet toprak dağıtıyor.
Devletin toprağı.
Kamu iktisadi teşebbüslerinin kurulması.
Yani KİT diyoruz buna.
Bunlar da iktisadi, ekonomik teşebbüs olduğu için yine devletçiliği giriyor.
Maden Tetkik Arama Enstitüsü'nün kurulması, yabancı demiryollarının satın alınması, bakın yabancı bir demiryolu satın alıyorsa milliyetçiliğe de girer ekonomik işler olduğu için.
Yani bir yatırım olduğu için devletle de gider gibi.
Şimdi laiklik ilkesinin de halkçılık ilkesinin bir sonucu olduğunu biliyoruz.
Burada devlet tarafından yapılan banka, sermaye, para, işte fabrika, sanayi bunlardan bahsediyorsa bu devletçilik. Bir de burada mesela devlet ordu kuruyorsa, ordu oluşturuyorsa bakın o da denetime girer, onu da yazalım.
Yani ordu, savunma sanayii gibi.
Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz.
Mesela Atatürk Orman Çiftliği'nin kurulması gibi.
Eğitim, ulaşım, sağlık, güvenlik faaliyetlerinin devlet eliyle yerine getirilmesi gibi.
Mesela bir yere yol yapılıyordu, tünel, demiryolu yapılıyordu, bir yere okul yapılıyordu mesela.
Bakın bunlar hepsi gelecektir.
Bunlar aynı zamanda Kamu İktisadi Teşekkülleri de olarak karşınıza çıkabilir.
Yani devletçilik ilkesi en kolay bulunan ilkelerden birisidir.
Burada temel mantık ekonomiyle ilgili olup olmadığını görmek.
Inkılap çılık hemen hemen hepsini kapsayan ilke olarak bilinir.
Temel amaç inkılapları korumak ve geliştirmektir arkadaşlar.
Biz bunun kelime manasını biliyoruz.
Eskimiş kurumları kaldırarak yerine çağdaş kurumları getirmek anlamını taşır.
Yapılan bütün icraatlarla ilişkilidir.
Arkadaşlar bakalım şimdi çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı hedeflemiştir.
Halkın ihtiyaçlarına uygun yenilikler yapmayı yeğler.
Mesela durağan değildir.
Sürekli yenilik içinde olur.
Dinamiktir.
Yani modernleşmeyi hedefine koyar ve batılılaşma üzerine gider.
Burada yanlış anlaşılmasın.
Batılılaşma aslında bizde bir tabu haline geldi.
Halbuki burada Batılılaşma dan kastı büyük medeni devletler olabilme.
O zamanki ülkeler batılı ülkeler olduğu için böyle görünüyordu.
Şimdi hem doğuda hem batıda gelişme var.
Yani Mustafa Kemal Atatürk'ün istediği şu çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma amacı taşıyor.
Biz burada Batılı kalıbına girmemiz gerekiyor.
Bazen testlerde soruluyor ama yine de gerçekte biz tamamen körü körüne Batılılaşma mı?
Hayır değil.
Zaten anahtar kelimenin bizim çağdaşlaşma, yenileşme, yani muasır medeniyet seviyesine gitme modernleşme.
Bunları aklımıza getireceğiz.
Inkilap.
Bir de burada mesela inkilap diye okuyanlar var.
İnkilap diye okunmaz inkılap.
Yazın yazılışı da bu şekilde vesaire.
Buradan da bir şapkası olacak, onu okuyalım.
Bu devrim demektir.
Yani inkılap cılık.
Eskiyi atıp yerine yenisini getirmek anlamını taşır. İnkilap derse, köpekler anlamına vesaire geliyor.
Şimdi İnkılabı bütünleyici ilkeleri ne olur?
Mesela Ulusal Egemenlik dir özgürlük ve bağımsızlık.
Milli birlik ve beraberlik.
Yurtta barış, dünyada barış, akılcı ve bilimsellik, çağdaşlaşma.
Batılılaşma, insan ve insan sevgisi.
Mesela ulusal egemenlik dediği zaman hocam temel ilkesidir, cumhuriyetçilik dir.
Yani millet egemenlik alamıyorsa o da cumhuriyetçilik vardır.
Özgürlük ve bağımsızlık ne demektir?
Cumhuriyetçilik ve milliyetçiliği kapsar.
Özgürlük, cumhuriyetçilik, bağımsızlık, milliyetçilik, milli birlik ve beraberlik.
Bakın milliyetçilik aynı zamanda halkçılık da girer.
Ama burada en büyük temel ilke milliyetçilik.
Çünkü milli.
Birlik ve beraberliğin direk miydik?
Doğrudan ve dolaylı olarak neyi kapsar?
Halkçılık da kapsar.
Yurtta barış, dünyada barış.
Bakın milli politikamız milliyetçilik.
Çünkü hem dış politikada hem de iç politikada biz milli bir politika benimsemişlerdir.
Milliyetçilik, akılcılık ve bilimsellik, doğrudan laiklik, çağdaşlaşma ve batılılaşma yani devrim, inkılap çılık, insan ve insanlık sevgisi.
Bakın bak yurtta barış, dünyada barış diyorsan, insan ve insan sevgisi diyorsan milliyetçilik, halkçılık.
Şimdi Atatürkçü eğitim sisteminde milli hedef ve milli güçler.
Bunlar nedir bakalım.
Öncelikle politik gücümüzün olmasını istiyor.
Mesela yönetim biçimi.
Bizin dış politikamızın, iç politikamızın güçlü olması gerekli.
Buna biz politik yüklüyoruz.
Yani halkımızı ezdirmeyeceğiz.
Ekonomik güç, modernleşme kaynaklarımız, yeterli kullanma, daha çok kaynaklarımıza göre sanayi planlar oluşturma, bunların işlenmesi, işletilmesi kendi kendimize yetiyor mu, yetmiyor muyuz?
Ekonomik gücümüz önemli arkadaşlar.
Psiko sosyal güçten ne anlıyoruz?
Ülkemizin, halkının motivasyonu, morali, kültürel değerleri korunuyor mu, korunmuyor mu mesela?
Bu bizim psikososyal gücümüz.
Eğer bir toplumda insanların motivasyonu güç düşmüşse, insanlar huzursuz ise o toplumda gelişme beklenemez.
Askeri gücümüze baktığımız zaman silahlı kuvvetlerimiz organize olmuş mu, siyasete karışmış mı, karışmamış mı, teknolojik gelişmelere ayak uyduran bilmiş dünyadaki gücün neresinde?
Bu da önemli bir huzur, insan gücümüz, demografik güç yani nüfus sal gücümüz. Eğer nüfusta olarak diğer ülkelere nazaran güçlü isek, mesela bugün Çin, Hindistan bakın nüfus sal müşteri onlara biraz da koruyucu faktör.
Tedbir, nüfus, doğal güç varsa devletler o nüfusu besteye bilmeli.
Şimdi kafasına göre nüfus sal gücünü yükseltmeye çalışan ülkeler eğer refah düzeyini sağlayamazsa halkın o toplum yine yıkılır.
Yani nüfus sal güç önemli.
Evet ama ekonomiyle çok bağlantısı var.
Eğer senin nüfusunun yüksek olmasını istiyorsan ona göre bir alt yapın olması gerekiyor.
Jeopolitik gücümüz, coğrafi konumumuz dur.
Önemli.
Boğaz'da da önemli geçitlere, önemli alanlara sahipse bu bizim coğrafi konumuzu getiriyor.
Dünya üzerindeki coğrafi konumu ne kadar önemli olduğunu, yani o bölgelere yeraltı yerüstü kaynaklarının yakın olması, petrol, doğalgaz gibi veya denizden ürünler, yeraltı kaynakları gibi yerlere ne kadar yakınsa o bizim jeopolitik gücümüzü oluşturur.
Düşünsenize Türkiye'de uranyum yatakları, petrol, doğal gaz çıktığını, yani zaten dünyanın merkezinde bir yerdeyiz ve bir de bunlar olduğunu düşünürsek o zaman ne olur jeopolitik gücümüz artmış olur.
Maliye ve güç.
Biz örf ve adetlerimize uygun yaşıyor muyuz?
Bunlara sahip çıkıyor muyuz?
Az önce şurada söyledik.
Psikososyal güçte çok bağlantılı manevi güç, işte insanların manevi gücü yüksekse, psiko sosyal gücü de yüksek veya psiko sosyal gücü yükse ise manevi gücü yüksek diyebiliriz.
İnkılap açlık kavramında genelde bize sorularda şunlar çıkıyor mesela uluslararası saat ve takvimin kabulü.
Yine uluslararası rakamlar, sayıların kabulü, uluslararası ölçü birimleri kabulü, Latin alfabesinin kabulü, hafta tatilinin pazar gününe alınması gibi unsurları gördüğünüz zaman inkılap çılık diyebilirsiniz.
Daha öncekiler inkılap kılığa girer ama bunlar da ekstra girer.
Bunlar da bilmenizde fayda var diyoruz.