Cumhuriyetin İlanı ve Halifeliğin Kaldırılması

Şimdi Lozan Antlaşması'nda hangi konularda taviz verdik, hangisi çözülemedi, hangisi lehimize çözülen konular, hangisi aleyhimize çözülen konular bunlara direnir.
Birincisi Lozan'da taviz vermediğimiz konular, Ermeni toprak talebi ve kapitülasyonlar iki.
Lozan'da çözümlenemeyen konu Musul meselesidir.
Lozan'da lehimize çözülen konular nelerdir?
Ermeni toprak talebi bakın burada çözülememiş de bizim lehimize dir.
Kapitülasyonlar bu ikisi cepte.
Batı Trakya sınırı, dış borçlar, yabancı okullar, azınlıklar, patrikhane statüsü.
Bunlar bizim lehimize çözülmüştür.
Hepsi.
Lozan'da aleyhimize olan konular nelerdir?
Boğazlar ileride ele geçireceğiz tamamını.
1936 yılında nötr anlaşmasıyla.
Ama şu an Lozan'da aleyhimize çözüldü.
Yine adalar meselesi.
Ege Adaları.
Onlar tamamıyla aleyhimize çözüldü.
Hiçbir şekilde ada ileride alamayacağız.
Hataya baktığımızda evet Lozan'da aleyhimize.
Onu da ileride alacağız.
Şöyle artık koydukları mı ileride lehimize döndüreceğiz diyoruz.
Şimdi de Cumhuriyet'in ilanına bakalım.
29 Ekim 1923.
Bir kere burada Meclis hükümeti sistemi yeterli olmaması, 1921 Anayasası'nda milli egemenlik ilkesinin kabul edilmiş olması.
Yine 29 Ekim 1923'te Ali Fethi Okyar hükümetinin istifa etmesiyle hükümet bunalımının yaşanması.
Bütün bu sebeplerden dolayı bir rejim eksikliği var.
Çünkü saltanat da kaldırılmıştı.
Meclis hükümet sistemi ülkeyi yönetiyordu.
Ama bu da nereye kadar?
Savaş dönemi bitti.
Şimdi artık diplomatik evreler başlayacak.
Yani yeni bir ülke var elimizde.
Ne yapılması gerekiyor, siyasi parti olması gerekiyor, bir rejimin belirlenmesi gerekiyor gibi konular var.
Tabi burada Mustafa Kemal'in hazırladığı bir kanun tasarısı var.
O mecliste kabul ediliyor.
Bu şekilde cumhuriyet ilan edilmiş oluyor. Meclis hükümet sisteminden niye geçilmiş oldu.
Cumhuriyetle beraber artık kabine sistemine geçildiğini görüyoruz.
Meclis hükümet sistemi olağanüstü bir sistemdi.
Kurtuluş Savaşı'nı idare ediyordu demiştik.
Peki bu sistemde.
Ne oldu?
Ne demek kabine sistemi cumhurbaşkanı, başbakanı seçer, başbakanda bakanları seçer ve kurulan yeni hükümet meclis onayına sunulur.
Kabul edilirse o hükümetle artık yola gidilir diyoruz.
İlk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal, ilk Başbakanımız İsmet İnönü, ilk Meclis Başkanı Ali Fethi Okyar olmuştur diyor.
Şimdi Cumhuriyetle Cumhuriyetçilik tanımını karıştırmayalım.
Cumhuriyet temel devrimdir.
Cumhuriyetçilik ise temel ilçemizdir.
Arkadaşlar bunu da bilelim.
Peki Cumhuriyetin ilanı ile ne oldu?
Bir kere rejim sorunu çözülmüş oldu.
En azından devlet başkanının kim olduğu konusunda yaşanan tartışmalar bitmiş oldu.
Çift dereceli seçim sistemine geçildiğini görüyoruz.
Burada çift dereceli seçim sistemine geçilmiştir.
Şimdi bir çift dereceli seçim sistemi var.
Bir tek dereceli seçim sistem var.
Bunlardan hangisi daha iyi?
Tek dereceli.
Peki niye çift dereceli seçim sistemi kabul edilmiş?
Ülke daha yeni bu sisteme giriyor.
İleride tabi daha demokratik sisteme geçileceğini göreceğiz.
Özellikle biz bunu söyleyebiliriz.
Çift dereceli seçim sistemi ne demektir bakalım.
Burada önce halk milletvekilini seçecek kişileri seçer, sonra seçilen kişiler de milletvekillerini seçer.
Bu durum bize göre şu an demokratik değil.
Ama o dönemi en iyi sistemi bu.
Peki ileride bunun düzeltilmesi istenecek mi?
Tabii çok az.
Zaten geçince çift dereceli değil de tek dereceli olması istenmiştir.
Bundan sonra artık devlet ne oldu?
Türkiye Cumhuriyeti adını aldığımı evet ulusal egemenlik yolunda önemli bir adım atıldığını evet 1921 Anayasasında yapılan değişikler olmuştur. Devletin şekli cumhuriyet, devletin dini, İslamiyet, başkenti Ankara ifadelerini almış oldu diyoruz.
Cumhuriyetin ilanıyla beraber yapılacak inkılapları da daha net bir şekilde göreceğiz.
Halifeliğin kaldırılması 3 Mart 1924.
Arkadaşlar şimdi neden halifeliği kaldırmak istiyorlar?
Tek tek sayalım.
Abdülmecid'in tavır ve davranışları kendini bir devlet başkanı gibi görüyor.
Önemli devlet başkanları önce buraya geliyor, burada ağırlanıyor, sonra Ankara'ya gidiyor.
Böyle bir unsur var.
Halifeliğin eski rejim taraftarlarının sığınacağı bir liman haline gelmiş olması.
Burada Mustafa Kemal'in yakın silah arkadaşlarının da olduğunu görüyoruz.
Bazı devletlerin halifeliğin korunması hakkında hükümete baskı yapması, yani halifeliği kaldırın yalım, onu koruyalım, onun yapısını devam ettirelim gibi baskılar var ve yurt dışından da ciddi baslar geliyor bize.
Hatta halifelik kaldırılmasını diye Mustafa Kemal'e dahi halifelik teklif etmişlerdir.
Ama Mustafa Kemal bunu kabul etmemiştir.
Yine ulusal egemenlik ilkesine ters düşmesi, arkadaşlar halifeliğin yine laiklik ilkesine ters düşmesi ve en önemlisi yapılacak inkılapları önünde engel oluşturması diyoruz.
Şimdi buradaki en büyük tehlike iki başlı bir yönetim gibi oluşum olması.
Bunlardan dolayı 3 Mart 1924'te hilafetin kaldırılması ve Osmanlı hanedanının yurt dışına gönderilmesi kararı alınmıştır.
Bu Halit.
Kaldırılmasıyla beraber Osmanlı ailesi toplu şekilde artık yurt dışına gönderilecek.
Artık sığınacakları bir yer kalmadı halifelik için.
Peki bununla beraber gelen bazı kanunları da sayalım.
Tevhid i Tedrisat Kanunu, Eğitim ve Öğretim Kanunu çıkartıldı burada. Eğitim ve öğretimde etkinlik son bulmuş oldu.
Artık bunlar birleştiriliyor.
Bütün eğitim kurumları tek bir çatı altında toplanıyor, Milli Eğitim Bakanı'na bağlanıyor.
Yine Harbiye i Umumi Vekaleti, yani Savaş Bakanlığı kaldırılıyor, yerine Milli Savunma Bakanlığı kuruluyor ve Genel Kurmay Başkanlığı oluşturuluyor.
Artı, Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırmıyor.
Bu iki kurumdur.
Mesela Şehriye, Din İşleri Bakanlığı onun yerine kuruluyor.
Hocam Diyanet İşleri Bakanlığı kuruluyor.
Evkaf ne demek?
Vakıfların çoğulu.
Vakıflar da kaldırılıyor.
Onun yerine Vakıflar Genel Müdürlüğü kuruluyor.
Peki halifeliğin kaldırılmasına beraber Osmanlı ailesinin yurt dışına çıkmasıyla beraber ne olacak?
Eski rejim yolunun artık kapandığını görüyoruz.
Ümmetçilik arayışları sona erecek.
Laikliğin en önemli aşaması artık gerçekleşmiş oldu.
Bu laiklikle atılan ikinci adım olmuş oluyor ve yapılacak olan inkılapları da önü açılmış oldu.
Tüm hepsine baktığımız zaman şunu görürüz.
Ulusal egemenlik daha da güçlendiriliyor.
Yani toplum İslamcı, ümmetçi bir yapıdan milli bir yapıya, ulusal bir yapıya kavuşturmaya çalışılıyor.
Bunu görüyoruz burada diyebiliriz.
Burada dipnot vermek gerekirse ordu ile siyaset birbirinden ayrılmış olduğu.
Niye?
Harbiye Umum Vekaleti halifeliğe bağlıydı.
Bu şekilde kaldırılmış olması, yeni bakanlıkların oluşturmuş olması ordu ve siyaseti birden ayırmıştır diyebiliriz.
Şeriye ve Evkaf Vekaleti de yine halifeye bağlı olan bir kurum olduğu için kaldırıldı.
Yerine yeni kurumlar oluşturuldu.
Vakıflar Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri.
Bu da din ve dünya işlerinin ayrıldığını gösterir.
İşte halifeliğin kaldırılması ve sonuçları.
Önemini bu şekilde görmüş olduk.