Günümüzde bakteri kökenli hastalıklar yaygın olarak görülmektedir.
Bu hastalıklarla mücadelede antibiyotikler kullanılmaktadır.
Antibiyotiklerin yanlış seçilmesi, kullanım süresine uyulmaması ve çok sık kullanılması bakterilerin antibiyotiğe direncini arttırmaktadır.
Bakterilerin antibiyotiklere direnç kazanmaları doğal seçilim mekanizmasıyla gerçekleşmektedir.
Antibiyotik direnci bakterinin hayatta kalma çabasıdır.
Antibiyotik tedavilerinde zayıf olan bakteriler antibiyotiklerden etkilenerek yok olmakta; güçlü olanlar hayatta kalıp nesillerini devam ettirmektedir.
Şimdi bu şekli inceleyelim.
Bunların petri kabı olduğunu düşünün.
İlk başta buradaki petri kabının içerisine bu antibiyotiğe duyarlı bakteriler ve antibiyotiğe dirençli bakteriler ekleniyor.
Sonra da antibiyotik ekleniyor.
Belirli bir süre bekleniyor ve gördüğünüz gibi dirençli bakteriler hayatta kaldı; ancak duyarlı olan bakteriler öldü.
Duyarlılık, hassaslık demektir.
Sonra besi ortamında yine belli bir süre bekleniyor.
Antibiyotiğe dirençli olan ve hayatta kalan bakterilerin ilgili genleri plazmitleri aracılığıyla diğer bakterilere aktardığı gözleniyor.
Böylece diğer bakteriler de antibiyotiğe direnç geliştirmiş oldu.
Bakterilerin antibiyotiğe direnç geliştirmelerinin diğer nedenleri ise antibiyotik dozunun düşük olması ve geçirdikleri mutasyonlardır.
Direnç geliştiren bakteri ile mücadele etmek için antibiyotik dozunun arttırılması ve kullanım süresinin ayarlanması veya daha etkili antibiyotiklerin kullanılması gerekmektedir; ancak bakteriler bu antibiyotiklere de direnç geliştirebilir.
Hangi bakterinin hangi antibiyotiğe direnç gösterdiğini tespit etmek amacıyla laboratuvarlarda antibiyogram testi yapılır.
Antibiyogram testi ile gereksiz antibiyotik kullanımının önüne geçilmiş olur.
Tarım arazilerinde istenmeyen bitki, mantar, böcek ve mikroorganizmaların çoğalmasını engelleyerek zararlarını azaltmak için kullanılan zirai ilaçlara pestisit adı verilir.
Pestisitlerin tarımsal üretim, bahçecilik, ormancılık, hayvancılık, toplum hijyeni, böcek kontrolü, ev ve bahçeler gibi çok geniş kullanım alanları bulunmaktadır.
Pestisitlerden olan herbisitler ise istenmeyen, yabancı veya rakip bitkilerin çoğalmasını kontrol altında tutan kimyasal ilaçlardır.
Tarım ürünlerinin verimini düşüren yabani otlarla mücadelede herbisitler kullanılmaktadır.
Kullanılan pestisit ve herbisitlerin zaman içinde etkilerini kaybetmesi ortamda istenmeyen canlı türlerinin pestisit ve herbisitlere direnç geliştirmelerinden kaynaklanır.
Belirli pestisitlerin sıklıkla kullanılması doğal olarak pestisit ve herbisitlere dirençli olan bireylerin doğal seçilim mekanizmasıyla ortamda kalmasına; dirençsiz olan diğer bireylerin ise yok olmasına sebep olur.
Böylece pestisit ve herbisite dirençli bireylerin sayıları zamanla artar.
Bunu şekil üzerinde inceleyelim.
Burada pestisite dirençli gene sahip böcekler ve pestisite dirençli gene sahip olmayan böcekler var.
Buraya pestisit uygulanır.
Belirli bir süre beklenir.
Pestisite dirençli bireyler hayatta kalırken; dirençsiz olanlar ölür ve sonra pestisit direncine sahip bireyler yeni nesil oluşturur.
Dirençli popülasyonlar insanların daha sık aralıklarla ve çok miktarda ilaçlama yapmasına yol açar.
Bu uygulamalar çevre kirliliğini arttırır.
Dünyada ve ülkemizde pamuk üretiminde zararlılara karşı pestisitler kullanılmıştır.
Bu durum sonucu pamuk zararlısı böceklerde pestisitlere karşı direnç oluşmuş ve büyük ekonomik kayıplar meydana gelmiştir.
Dünyada yaygın olarak görülen sıtma hastalığını önlemek amacıyla Dünya Sağlık Örgütü'nün başlattığı program çerçevesinde DTT uygulaması anofel cinsi sivrisineklerin bu pestisitlere karşı direnç kazanmaları sonucu başarısız olmuştur.
Tarımsal alanlarda zararlı bitkilerin herbisitlere karşı dirençli olmasını sağlayan bir diğer faktör de geçirdikleri mutasyonlardır.
Çevresel etmenlerden dolayı DNA'nın nükleotit dizisinde meydana gelen değişimlere mutasyon diyoruz.
Her iki durumda da dayanıklı olmayı sağlayan genler kalıtım yoluyla yeni nesil bitkilere aktarılıyor.
Böylece pestisit ve herbisitler zaman içerisinde etkilerini kaybeder.
Pestisitler, tarımsal arazilere, ormanlara ve bahçelere uygulandığında hava, su ve toprağa karışır.
Buradan da ortamda yaşayan canlılara aktarılarak besin zincirine dahil olur.
Bu hastalıklarla mücadelede antibiyotikler kullanılmaktadır.
Antibiyotiklerin yanlış seçilmesi, kullanım süresine uyulmaması ve çok sık kullanılması bakterilerin antibiyotiğe direncini arttırmaktadır.
Bakterilerin antibiyotiklere direnç kazanmaları doğal seçilim mekanizmasıyla gerçekleşmektedir.
Antibiyotik direnci bakterinin hayatta kalma çabasıdır.
Antibiyotik tedavilerinde zayıf olan bakteriler antibiyotiklerden etkilenerek yok olmakta; güçlü olanlar hayatta kalıp nesillerini devam ettirmektedir.
Şimdi bu şekli inceleyelim.
Bunların petri kabı olduğunu düşünün.
İlk başta buradaki petri kabının içerisine bu antibiyotiğe duyarlı bakteriler ve antibiyotiğe dirençli bakteriler ekleniyor.
Sonra da antibiyotik ekleniyor.
Belirli bir süre bekleniyor ve gördüğünüz gibi dirençli bakteriler hayatta kaldı; ancak duyarlı olan bakteriler öldü.
Duyarlılık, hassaslık demektir.
Sonra besi ortamında yine belli bir süre bekleniyor.
Antibiyotiğe dirençli olan ve hayatta kalan bakterilerin ilgili genleri plazmitleri aracılığıyla diğer bakterilere aktardığı gözleniyor.
Böylece diğer bakteriler de antibiyotiğe direnç geliştirmiş oldu.
Bakterilerin antibiyotiğe direnç geliştirmelerinin diğer nedenleri ise antibiyotik dozunun düşük olması ve geçirdikleri mutasyonlardır.
Direnç geliştiren bakteri ile mücadele etmek için antibiyotik dozunun arttırılması ve kullanım süresinin ayarlanması veya daha etkili antibiyotiklerin kullanılması gerekmektedir; ancak bakteriler bu antibiyotiklere de direnç geliştirebilir.
Hangi bakterinin hangi antibiyotiğe direnç gösterdiğini tespit etmek amacıyla laboratuvarlarda antibiyogram testi yapılır.
Antibiyogram testi ile gereksiz antibiyotik kullanımının önüne geçilmiş olur.
Tarım arazilerinde istenmeyen bitki, mantar, böcek ve mikroorganizmaların çoğalmasını engelleyerek zararlarını azaltmak için kullanılan zirai ilaçlara pestisit adı verilir.
Pestisitlerin tarımsal üretim, bahçecilik, ormancılık, hayvancılık, toplum hijyeni, böcek kontrolü, ev ve bahçeler gibi çok geniş kullanım alanları bulunmaktadır.
Pestisitlerden olan herbisitler ise istenmeyen, yabancı veya rakip bitkilerin çoğalmasını kontrol altında tutan kimyasal ilaçlardır.
Tarım ürünlerinin verimini düşüren yabani otlarla mücadelede herbisitler kullanılmaktadır.
Kullanılan pestisit ve herbisitlerin zaman içinde etkilerini kaybetmesi ortamda istenmeyen canlı türlerinin pestisit ve herbisitlere direnç geliştirmelerinden kaynaklanır.
Belirli pestisitlerin sıklıkla kullanılması doğal olarak pestisit ve herbisitlere dirençli olan bireylerin doğal seçilim mekanizmasıyla ortamda kalmasına; dirençsiz olan diğer bireylerin ise yok olmasına sebep olur.
Böylece pestisit ve herbisite dirençli bireylerin sayıları zamanla artar.
Bunu şekil üzerinde inceleyelim.
Burada pestisite dirençli gene sahip böcekler ve pestisite dirençli gene sahip olmayan böcekler var.
Buraya pestisit uygulanır.
Belirli bir süre beklenir.
Pestisite dirençli bireyler hayatta kalırken; dirençsiz olanlar ölür ve sonra pestisit direncine sahip bireyler yeni nesil oluşturur.
Dirençli popülasyonlar insanların daha sık aralıklarla ve çok miktarda ilaçlama yapmasına yol açar.
Bu uygulamalar çevre kirliliğini arttırır.
Dünyada ve ülkemizde pamuk üretiminde zararlılara karşı pestisitler kullanılmıştır.
Bu durum sonucu pamuk zararlısı böceklerde pestisitlere karşı direnç oluşmuş ve büyük ekonomik kayıplar meydana gelmiştir.
Dünyada yaygın olarak görülen sıtma hastalığını önlemek amacıyla Dünya Sağlık Örgütü'nün başlattığı program çerçevesinde DTT uygulaması anofel cinsi sivrisineklerin bu pestisitlere karşı direnç kazanmaları sonucu başarısız olmuştur.
Tarımsal alanlarda zararlı bitkilerin herbisitlere karşı dirençli olmasını sağlayan bir diğer faktör de geçirdikleri mutasyonlardır.
Çevresel etmenlerden dolayı DNA'nın nükleotit dizisinde meydana gelen değişimlere mutasyon diyoruz.
Her iki durumda da dayanıklı olmayı sağlayan genler kalıtım yoluyla yeni nesil bitkilere aktarılıyor.
Böylece pestisit ve herbisitler zaman içerisinde etkilerini kaybeder.
Pestisitler, tarımsal arazilere, ormanlara ve bahçelere uygulandığında hava, su ve toprağa karışır.
Buradan da ortamda yaşayan canlılara aktarılarak besin zincirine dahil olur.