Evet şimdi öncelikle kloroplastın yapısını hatırlayalım.
Kloroplast çift zarlı fotosentez yapan bir organeldi.
İç kısmında stroma sıvısı bulunuyordu.
Hatta stromada da DNA, RNA ve ribozom gibi yapılar vardı.
Aynı zamanda üçüncü bir zar sistemi olan tilakoit zar bulunduruyordu.
Tilakoitlerde üst üste gelerek granumları oluşturuyordu.
Burada içeride bir boşluk bulunur.
Bu boşluğa tilakoit boşluk deniliyor.
Hatırlarsanız tilakoit zarda da ETS elemanları bulunuyordu.
Yani elektron taşıma sistemi elemanları.
Şimdi bunun bir tanesini incelediğimizi düşünelim. Fotosentezin ışığa bağımlı reaksiyonları gerçekleşirken elektronların tilakoit zararlardan geçişi sırasında stromadaki hidrojen iyonları tilakoit zarlar arasındaki boşluğa doğru pompalanır.
Yani şu dış kısım stroma, içerisi tilakoit boşluk ve burası da tilakoit zar.
İçeriye hidrojen iyonlarını da çizdim. Işığa bağımlı reaksiyonlarda suyun fotolizi de gerçekleşiyordu.
Suyun fotolizi sonucu oluşan hidrojen iyonları da aynı şekilde tilakoit boşlukta biriktirilir.
Tilakoit boşlukta hidrojen iyonlarının miktarının artması sonucu tilakoit zarın iç kısmı pozitif, dış kısmı ise negatif yüklenir.
Böylece zarın iç ve dış kısmı arasında elektrostatik fark oluşur.
Bu fark ATP sentezinde bir pil gibi enerji kaynağı olarak görev yapar.
Tilakoit boşlukta bulunan hidrojen iyonları ATP sentaz enzimi yardımıyla stroma sıvısına tekrar geri gönderilir.
İşte bu geçiş sırasında ATP sentaz enzimi yardımıyla ATP sentezlenir.
Burada ATP sentezlenirken ışık enerjisine ihtiyaç duyulduğu için bu olaya fotofosforilasyon da diyoruz.
İşte bu anlattığım mekanizma kemiozmotik hipotez ile açıklanıyor.
Bilmemiz gereken en önemli şey hidrojen iyonlarının tilakoit boşluktan stroma sıvısına geçerken ATP sentezleniyor olması.
Evet böylece ışığa bağımlı reaksiyonlarda ATP'nin nasıl üretildiğini de öğrenmiş olduk.
Kloroplast çift zarlı fotosentez yapan bir organeldi.
İç kısmında stroma sıvısı bulunuyordu.
Hatta stromada da DNA, RNA ve ribozom gibi yapılar vardı.
Aynı zamanda üçüncü bir zar sistemi olan tilakoit zar bulunduruyordu.
Tilakoitlerde üst üste gelerek granumları oluşturuyordu.
Burada içeride bir boşluk bulunur.
Bu boşluğa tilakoit boşluk deniliyor.
Hatırlarsanız tilakoit zarda da ETS elemanları bulunuyordu.
Yani elektron taşıma sistemi elemanları.
Şimdi bunun bir tanesini incelediğimizi düşünelim. Fotosentezin ışığa bağımlı reaksiyonları gerçekleşirken elektronların tilakoit zararlardan geçişi sırasında stromadaki hidrojen iyonları tilakoit zarlar arasındaki boşluğa doğru pompalanır.
Yani şu dış kısım stroma, içerisi tilakoit boşluk ve burası da tilakoit zar.
İçeriye hidrojen iyonlarını da çizdim. Işığa bağımlı reaksiyonlarda suyun fotolizi de gerçekleşiyordu.
Suyun fotolizi sonucu oluşan hidrojen iyonları da aynı şekilde tilakoit boşlukta biriktirilir.
Tilakoit boşlukta hidrojen iyonlarının miktarının artması sonucu tilakoit zarın iç kısmı pozitif, dış kısmı ise negatif yüklenir.
Böylece zarın iç ve dış kısmı arasında elektrostatik fark oluşur.
Bu fark ATP sentezinde bir pil gibi enerji kaynağı olarak görev yapar.
Tilakoit boşlukta bulunan hidrojen iyonları ATP sentaz enzimi yardımıyla stroma sıvısına tekrar geri gönderilir.
İşte bu geçiş sırasında ATP sentaz enzimi yardımıyla ATP sentezlenir.
Burada ATP sentezlenirken ışık enerjisine ihtiyaç duyulduğu için bu olaya fotofosforilasyon da diyoruz.
İşte bu anlattığım mekanizma kemiozmotik hipotez ile açıklanıyor.
Bilmemiz gereken en önemli şey hidrojen iyonlarının tilakoit boşluktan stroma sıvısına geçerken ATP sentezleniyor olması.
Evet böylece ışığa bağımlı reaksiyonlarda ATP'nin nasıl üretildiğini de öğrenmiş olduk.