Endokrin bezlerin çalışması ve hormonların etkileri geri bildirimli olarak denetlenir.
Böylece homeostasi sağlanabilir.
Birey geri bildirim mekanizması olmasaydı, homeostasi sağlanamayacağından yaşamını yitirebilirdi.
Geri bildirim mekanizması; pozitif geri bildirim ve negatif geri bildirim olmak üzere ikiye ayrılır.
Pozitif geri bildirimde hormon salgısı artırılırken, negatif geri bildirimde hormon salgısı baskılanır.
Yani aslında söylemek istediğim şey şu: diyelim ki A hormonunun kandaki miktarı artmış.
Eğer B hormonunun da kandaki miktarı artıyorsa, bu durumda bu pozitif geri bildirimdir.
Ancak başka bir örneğe bakalım.
Mesela C hormonunun kandaki miktarı artsın.
Ancak bu durumda D hormonunun kandaki miktarı azalıyorsa, bu da negatif geri bildirime örnektir diyebiliriz.
Her iki geri bildirimin birlikte çalıştığı ya da sadece birisinin devrede olduğu mekanizmalar bulunmaktadır.
Şimdi bunu örnekler üzerinden inceleyelim.
Örneğin hipotalamus, ki hipotalamus vücudumuzda çok önemli bir homeostasi merkezidir.
TRH adı verilen bir hormon üretir.
Ve bu ürettiği hormonla hipofiz bezini uyarır.
Hipofiz bezi bu uyarıyı aldıktan sonra, TSH hormonu üretir ve bu hormon sayesinde gider ve tiroit bezini uyarır.
Daha sonrasında tiroit bezinden tiroksin hormonu salgılanır.
Evet, aslında burada pozitif geri bildirimler görüyoruz.
Yani TRH hormonunun hipofiz bezini uyarması ve ardından TSH salgılanması aslında pozitif geri bildirimdir.
Ya da TSH hormonunun tiroidi uyarması ve bunun da ardından tiroksinin artışı yine pozitif geri bildirimdir.
Ancak tiroksin belli bir noktadan sonra hem hipofiz bezine hem de hipotalamus üzerine negatif geri bildirim yapar.
Bu arada geri bildirim yerine bazen "feedback" kelimesi de kullanılabilir.
Şimdi, tiroksin hipotalamus ve hipofize negatif geri bildirim yapıyorsa, o zaman bu şu demektir; demek ki artık TRH salgılanmayacak veya TSH hormonu salgılamayacak.
Bu arada TRH hormonunun diğer adı da RF'dir.
Buna salgılatıcı hormon da diyoruz.
Şimdi başka bir örnek daha yapalım.
Yine tabii ki hipotalamus üzerinden gidiyoruz.
Şimdi de hipotalamus GnRH adı verilen bir hormon üretsin.
Bu hormon yine hipofiz bezini uyarır.
Ve hipofiz bezi bu hormon sayesinde FSH ve LH hormonlarını üretir.
Evet hatırlayalım, bu hormonlar folikülleri uyarıyordu.
Yani yumurtalıklarda bulunan foliküller uyarılır.
Ve biliyoruz ki foliküllerden az miktarda östrojen salgılanmaktadır.
Evet, şimdi burada bulunan az miktardaki östrojen gider ve hipofiz bezi üzerinde negatif geri bildirim yapar.
Evet, yani burada az miktardaki östrojen aslında salgıyı azaltıcı yönde etki gösterir.
Tabii ki zamanla foliküller büyür.
Ve bu sefer büyüyen foliküllerden çok miktarda östrojen hormonu salgılanmaya başlar.
Şimdi, bu durumda çok miktardaki östrojen bu sefer hipofiz bezi üzerine pozitif geri bildirim yapar.
Yani bu ne demek olur?
Salgılamaya devam et.
Çünkü ne olacak?
Folikül eğer östrojen hormonu daha çok salgılanırsa iyice olgunlaşacak ve bu sayede de ovulasyon gerçekleşmiş olacak.
Böylece homeostasi sağlanabilir.
Birey geri bildirim mekanizması olmasaydı, homeostasi sağlanamayacağından yaşamını yitirebilirdi.
Geri bildirim mekanizması; pozitif geri bildirim ve negatif geri bildirim olmak üzere ikiye ayrılır.
Pozitif geri bildirimde hormon salgısı artırılırken, negatif geri bildirimde hormon salgısı baskılanır.
Yani aslında söylemek istediğim şey şu: diyelim ki A hormonunun kandaki miktarı artmış.
Eğer B hormonunun da kandaki miktarı artıyorsa, bu durumda bu pozitif geri bildirimdir.
Ancak başka bir örneğe bakalım.
Mesela C hormonunun kandaki miktarı artsın.
Ancak bu durumda D hormonunun kandaki miktarı azalıyorsa, bu da negatif geri bildirime örnektir diyebiliriz.
Her iki geri bildirimin birlikte çalıştığı ya da sadece birisinin devrede olduğu mekanizmalar bulunmaktadır.
Şimdi bunu örnekler üzerinden inceleyelim.
Örneğin hipotalamus, ki hipotalamus vücudumuzda çok önemli bir homeostasi merkezidir.
TRH adı verilen bir hormon üretir.
Ve bu ürettiği hormonla hipofiz bezini uyarır.
Hipofiz bezi bu uyarıyı aldıktan sonra, TSH hormonu üretir ve bu hormon sayesinde gider ve tiroit bezini uyarır.
Daha sonrasında tiroit bezinden tiroksin hormonu salgılanır.
Evet, aslında burada pozitif geri bildirimler görüyoruz.
Yani TRH hormonunun hipofiz bezini uyarması ve ardından TSH salgılanması aslında pozitif geri bildirimdir.
Ya da TSH hormonunun tiroidi uyarması ve bunun da ardından tiroksinin artışı yine pozitif geri bildirimdir.
Ancak tiroksin belli bir noktadan sonra hem hipofiz bezine hem de hipotalamus üzerine negatif geri bildirim yapar.
Bu arada geri bildirim yerine bazen "feedback" kelimesi de kullanılabilir.
Şimdi, tiroksin hipotalamus ve hipofize negatif geri bildirim yapıyorsa, o zaman bu şu demektir; demek ki artık TRH salgılanmayacak veya TSH hormonu salgılamayacak.
Bu arada TRH hormonunun diğer adı da RF'dir.
Buna salgılatıcı hormon da diyoruz.
Şimdi başka bir örnek daha yapalım.
Yine tabii ki hipotalamus üzerinden gidiyoruz.
Şimdi de hipotalamus GnRH adı verilen bir hormon üretsin.
Bu hormon yine hipofiz bezini uyarır.
Ve hipofiz bezi bu hormon sayesinde FSH ve LH hormonlarını üretir.
Evet hatırlayalım, bu hormonlar folikülleri uyarıyordu.
Yani yumurtalıklarda bulunan foliküller uyarılır.
Ve biliyoruz ki foliküllerden az miktarda östrojen salgılanmaktadır.
Evet, şimdi burada bulunan az miktardaki östrojen gider ve hipofiz bezi üzerinde negatif geri bildirim yapar.
Evet, yani burada az miktardaki östrojen aslında salgıyı azaltıcı yönde etki gösterir.
Tabii ki zamanla foliküller büyür.
Ve bu sefer büyüyen foliküllerden çok miktarda östrojen hormonu salgılanmaya başlar.
Şimdi, bu durumda çok miktardaki östrojen bu sefer hipofiz bezi üzerine pozitif geri bildirim yapar.
Yani bu ne demek olur?
Salgılamaya devam et.
Çünkü ne olacak?
Folikül eğer östrojen hormonu daha çok salgılanırsa iyice olgunlaşacak ve bu sayede de ovulasyon gerçekleşmiş olacak.