Hücre Zarı ve Hücre Çeperi

Hücre zarı, hücreyi cansız çevreden ve  diğer hücrelerden ayıran yapıdır.
Hücrenin   iç ve dış ortamı arasındaki sınırı oluşturur ve  kontrollü madde alışverişini sağlar.
Hücre zarı   seçici geçirgen bir yapıya sahiptir.
Bu özelliği  sayesinde bazı maddeler hücre zarından geçerken   bazıları da geçemez.
Hücre zarı canlıdır.  Bu nedenle enerji gerektiren faaliyetleri   gerçekleştirebilir.
Ayrıca esnek olduğu için  şekil ve yüzey değişikliği gösterebilir.
Hücre   zarı saydamdır.
Bu nedenle hücre içindeki yapılar  mikroskop yardımıyla görülebilir.
Mikroskobik   boyutta olan hücre zarının kalınlığı yaklaşık  yüz angstrom kadardır.
Bilim insanları hücre zarı   ile ilgili çeşitli modeller ortaya koymuştur.  Günümüzde kabul gören akıcı mozaik zar modeli  açıklanmıştır.
Şimdi bu modeli inceleyelim.   Ben buraya çok basitçe hücre zarının  kısımlarını çizdim.
Bunların her biri   fosfolipit.
Fosfolipitler zarın yapısında  iki sıra halinde dizilir ve akıcılığı sağlar.   Proteinler fosfolipit moleküllerinin arasına  gömülüdür.
Bazı proteinler kanal proteini   şeklindedir.
Bu ortası açıklıktır ve buraya por  adını veriyoruz.
Proteinler mozaik görünümünü   oluşturur.
Porlar sayesinde bazı moleküller  zardan geçer.
Aynı zamanda bazı moleküller   fosfolipit tabakasından da geçebilir.  Fosfolipitin yağ olduğunu hatırlayın.   Proteinlerden de bahsettik.
O zaman acaba  karbonhidratlar nerede?
Karbonhidratlar   hücre zarının dışa bakan yüzeyinde proteinlere  bağlanarak glikoproteinleri, lipitlere bağlanarak   glikolipitleri oluşturur.
Hatırlarsanız glikoz  karbonhidratların yapı taşlarından biriydi.
Bu   glikolipit ve glikoproteinler sayesinde hücre  kimlik kazanır.
Yani hücre özgünlük sağlar.
Bu   glikolipit ve glikoprotein sayesinde hücre zarı  seçici geçirgen özellik kazanmıştır diyebiliriz.   Hayvansal organizmalarda hücre zarının yapısında  bir lipit çeşidi daha bulunur.
O da buralarda   yeşille gösterdiğim kolesterol.
Kolesterol  sıcaklıktaki değişikliklerin hücre zarına   verebileceği zararları önleyen tampon bir molekül  olarak rol oynar.
Kolesterol bir steroiddir,   bitkilerde bulunmaz.
Bu arada bu kısmı sitoplazma,  bu kısmı da hücre dışı olarak düşünebilirsiniz.   Yani glikolipit ve glikoproteinler hücre dışına  bakan kısımda bulunur.
Fosfolipitlerin yapısını   da hatırlıyoruzdur sanırım.
Hidrofobik olan ve  yağ asitlerinden oluşan kuyruk kısmı birbirine   dönecek ve içe bakacak şekilde konumlanmıştır.  Hidrofilik olan baş kısım ise dış kısma bakar.   Fosfolipit tabaka suyun hücreye giriş ve çıkışını  büyük oranda engeller.
Ayrıca hücre zarında enzim   görevi gören başka proteinler de vardır.
Hücre  zarı hücreye şekil verir ve hücrenin bütünlüğünü   korur.
Hücreyi dış etmenlere karşı korur.  Biraz önce glikolipit ve glikoproteinlerin   hücreye özgünlük kattığını söylemiştim.
Bunlara  reseptör görevi görüyor da deriz.
Bu reseptörler   sayesinde besin, hormon ve mikroorganizmaların  tanınmasını sağlar.
Ayrıca hücrelerin birbiriyle   bağlantısı ve iletişimini de hücre zarı sağlar.  Bazı canlılarda hücre zarının üzerinde hücre   çeperi bulunur.
Hücre çeperi ve hücre duvarı  aynı anlama gelir.
Hücre duvarı cansızdır.   Bu nedenle tam geçirgendir.
Hücre duvarının  üzerinde bulunan basit geçitlerden madde geçişi   olur.
Ayrıca esnek değildir.
Hücre duvarı hücre  zarına göre daha kalın ve dayanıklı bir yapıya   sahiptir.
Bu nedenle bazı canlıları mekanik  etkilere karşı korur.
Hücre duvarı bulunduran   canlıları BAMBA şeklinde kodlayabilirsiniz.  Bunlar bakteriler, arkeler, mantarlar,   bitkiler ve alglerdir.
Bunların hepsi aslında  birer alem.
Algler de protista aleminde yer alır.   Bakterilerde hücre duvarı peptidoglikan yapıdadır.  Arkelerde hücre duvarı çoğunlukla protein içeren   pseudopeptidoglikan yani yalancı peptidoglikan  yapıdadır.
Mantarların hücre duvarının ana maddesi   ise kitindir.
Hatırlarsanız kitin yapısında  azot bulunduran bir polisakkarittir.
Bitkilerin   hücre duvarında ağırlıklı olarak selüloz  bulunur.
Ancak pektin, lignin, süberin gibi   polisakkaritler de bulunabilir.
Alglerde de hücre  duvarı selüloz yapısındadır.
Hayvanlarda ve amip,   öglena, paramesyum gibi bazı protista  alemine ait canlılarda hücre duvarı bulunmaz.