Evet arkadaşlar bu videomuzda da paragrafta konu ve ana düşünce üzerinden sorulara bakacağız.
Sorular üzerinden konumuzu, paragraf sorularımızı daha iyi anlayacağız arkadaşlar.
Şimdi arkadaşlar bir metnin konusunu bulmak için bu metinde ya da paragrafta ne anlatılmıştır sorusu sorulmalıdır.
Ya arkadaşlar biz paragrafta konu ya da ada düşünce sorularını çözerken metnin üzerinde en çok durulan şey nedir?
Metnin konusu nedir?
Bunun üzerinde duracağız arkadaşlar.
Yani paragrafın herhangi bir bölümündeki bir cümlede geçen ifadeyi aşağıda aramayacak mısın?
Paragrafta en çok neyden bahsedildi?
Buna dikkat edeceğiz arkadaşlar.
Peki bu sorular nasıldır?
Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?
Diyebilir.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmuştur diyebilir.
Ya da bu parçada aşağıdakilerden hangisinden yakın almaktadır ya da hangisinden söz edilmektedir?
Diyebilir arkadaşlar.
O yüzden biz parça mızı çok iyi okuyup paragrafın genelinde en çok neyden bahsedildi, buna bakmak zorundayız.
Önce tabii ki de sorumuzu okuyoruz.
Demişiz ki bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisinden yakınmak hatadır.
Yakınmak ne demek arkadaşlar?
Şikayet etmek demek hoşnut olmadığı bir durumu bize anlatmış.
Şimdi parça mıza bakalım.
Boy boy sanat eseri çıkarmak için elde bir takım reçeteler bulunsaydı, dünya da sanattan ve eleştiriden daha kolay bir şey olmazdı.
Yani sana kimse bir reçete sunmaz, sana kimse ne yapman gerektiğini söylemez.
Senin bir yönergenin yok.
Eleştiriyi düzgün bir şekilde yap, sanatını düzgün bir şekilde yap demek istiyor arkadaşlar.
O zaman sanat reçeteye uymaktan, eleştiri de eserin reçeteye uygun olup olmadığını göstermekten öteye gidemezdi.
Böyle reçete yazanlar edebiyat aleminde görülmemiş değildir yani.
Bunu yapanlar var mı?
Var diyor.
Fakat bu reçetelere göre yazılan şeylerde ne kaldı yani unutulup gitti demek istiyor. Sanat eserlerini objektif, yani nesnel yorum katmadan değerlendirmek isteyenlerin çoğu dine, ahlaka, cemiyete uygunluğu değer ölçüsü olarak ele alıyor.
Bu ölçümlerin ne yanlış hükümlere sebep olduğunu, şahane eserlerin bile bu yanlış hükümlerden kurtulamadığını eleştiri yazılarından anlamak güç bir iş değildir diyor.
Esrarlı bir düzenleme işi olan sanat eserini bizde uyandırdığı heyecan ile yoklamak ve macera mızı değil onun estetik macerasını anlatmak gerekir diyor.
Yani arkadaşlar sen gidip de kendi macerasını anlatma.
Öznel olma, nesnel ol, düzgün eleştiri yap diyor.
Yani işini düzgün yap diyor eleştirmenlere.
O zaman bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisinden yakınmak dadır demiş.
Bakıyoruz, eleştirmenlerin görevinin bilincinde olmamasından.
Sanatçının yaratıcılığını kısıtlayan yaklaşımlardan.
Sanatı belirli tanımlara yerleştirmek isteyenlerden.
Eleştirinin kolay bir iş olarak algılanmasından.
Yapıtların belirli sanat anlayışlarıyla değerlendirilmemesi.
Bir kere adam zaten belirli sanat anlayışına göre değerlendir demiyor.
Eleştiri kolay bir iş değildir evet ama genelde bundan bahsetmiyor.
Sanatçının yaratıcılığını kısıtlayan yaklaşımlardan bu da parçada yok.
Evet, eleştirmenlerin görevinin bilincinde olmasını istiyor ama asıl şikayet ettiği bu değil.
Cevap Ceyhun arkadaşlar belirli tanımlara yerleştirmek isteyenlerden şikayet ediyor.
Belirli tanım ne demek arkadaşlar?
Buradaki anahtar kelime miz bizim nedir?
Reçete nedir?
Reçete ne demek?
Belirli bir tanım demek.
On tane eleştirmen olsa, ben hepsine bir reçete versem desem ki sen bu eleştiriyi böyle yapacaksın.
Sen bu kitabın bu kısımlarını eleştirecek misin?
Sen bu kısımlara asla dokunmayacak mısın?
Onlardan söz etmeyeceksin.
Yani eleştirmenlere böyle bir tanım, reçete vermek doğru değil diyor.
Sen böyle yaparsan şair eserler bile unutulup gider diyor arkadaşlar.
O yüzden paragrafı çok çok iyi anlamamız gerekiyor. Bu soruda ne demişiz?
Anlatıcı bu parçadaki sözleriyle aşağıdakilerden hangisini vurgulamak istemiştir?
Demiş.
O zaman bizim yine paragrafta en çok anlatılan ifadeyi bulmamız gerekiyor.
Ana fikri bulalım arkadaşlar.
Kimi şeyler vardır ki kuşkusuz yaşanmadan öğrenilen tez bilinemez.
Öyle şeyler de vardır ki, birilerinin de çıkıp önceden söylemesi, uyarması, anlatması gerekir.
Bunlar aynı yolda yürütmeden de öğrenilecek şeyler.
Bu nedenle dönüp de aldığıma baktığımda diye başlayan yazılar öteden beri ilgimi çeker.
Meraklı kandırır beni.
Neler yaşamış, neler biriktirmiş hep bu düşüncelerle.
Sarılalım anı kitaplarına, günlüklere, yaşam tutanaklarını.
Başkalarının hayat.
Artırdıkları ile kendimi zaman kazanmak isterim diyor arkadaşlar.
Yani burada bu parçayı yazan anılara, günlüklere değer veriyormuş.
Yani her şeyi benim yaşamama gerek yok.
Ben her şeyi yaşayarak öğrenemedim.
Bazen de başkalarının bana anlatması, uyarması gerekiyor diyor arkadaşlar.
Bakalım neyi vurgulamak istemiş.
Bireysel hayatı konu alan yazı türlerinin önemli olduğu.
Evet, günlük anı bireysel hayatı konu alıyor ama adamın vurgulamak istediği bu değil.
Deneyimlerden yararlanarak, zaman kaybetmeden kimliğini bulmak istediği bir kalsın.
Usta yazarların tecrübelerini paylaşmaktan çekilmemesi gerektiği hayır bir tecrübeden bahsediyor.
Ama bunu paylaşıp paylaşmanın doğru ya da yanlış olduğunu bize söylemedi.
Yaşamın zorluklarıyla mücadele etmenin yollarının kolay olmadığı yaşam zorlukları da gelir olarak bahsedilmedi.
Büyüklerin öğütlerini kulak ardı edilmemesi gerektiği burada herhangi bir örgütten, nasihatten bahsetmedi.
Cevap Burs olur arkadaşlar deneyimlerden yararlanarak ne demek istiyor?
Başkalarının hayattan artırdıkları ile kendime zaman kazanırım.
Burada ne diyor?
Zaman kaybetmeden kimliğimi bulurum.
Yani yaşanmadan öğrenilemedi.
Evet ama bazı şeylerde birinin çıkıp bana anlatması gerekiyor.
Tecrübelerini benimle paylaşması gerekiyor.
Deneyimlerinden Ben yararlanmamız lazım demek istiyor arkadaşlar. O yüzden buradaki en çok bahsedilen şey deneyimlerden yararlanarak zaman kaybetmeden kimliğimi bulayım.
Yani ben zarar görmeden bazı şeylerin önüne geçebilirim diyor.
Bir diğer sorumuza bakalım bu parçada Nazım Hikmet'le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi anlatılır diyor.
Yani asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Diyor.
Asıl anlatılmak istenen, dikkat ediyoruz.
Nazım Hikmet'in en zayıf tarafı şüphesiz kendinden çok daha az sanatkar olunmaya, KOSKİ gibi Rus sanatçıların taklitçisi olmasıdır.
Ama Türk diline belki de taklit ettiği şairlerin kendi dillerine veri bildiklerinden çok daha üstün bir ses getirdi.
Yani diyor ki Nazım Hikmet, Çaykovski iyi taklit ediyor, evet ona özeniyor ama diyor.
Bu eskiden de ileri gidiyor diyor.
Çaykovski'nin kendi edebiyatını getirdiklerinden Nazım Hikmet daha çok şey getirdi, daha üstün bir ses getirdi diyor.
Nazım Hikmet'in bazı şiirlerindeki dil o kadar musiki ehlidir ki.
Örneğin bir şiirinde Volga mahkumlarının uzaktan duyulan, yaklaştıkça çoğalan sorunda tekrar uzaklaşarak yavaş yavaş kaybolan seslerini duymamak mümkün değildir.
Şairi şeylerin de Türkçenin sesleri, yabancı etkileri çok daha üstündedir diyor.
Ulusal zenginliklerden yararlanmasını mı anlatmak istedi?
Hayır.
Yabancı sanatçıların etkisinde kalmasından bahsetti.
Ama asıl anlatmak istediği bu mu?
Hayır.
Yerli temaları yüz çevirmesi.
Evet, yabancı yazarlardan etkileniyor ama yerliye de yüz çeviriyor demedik.
Geleneksel şiir biçimlerinden yararlanması.
Burada musiki demiş ama geleneksel şiir biçimleri sadece yabancılardan etkilenmedi, milli unsurlardan etkilendi de demedi.
Asıl anlatmak istediği Edirne arkadaşlar şiirlerinde ahenk unsurlarını önem veriyor mu?
Evet veriyor.
Bunu yaparken nasıl yapıyor?
Bu eskiden etkileniyor.
Evet ama ahenk unsurlarını, yani musikiyi, sesleri öyle bir kullanıyor ki etkilendiği yazarın bile önüne geçiyor arkadaşlar.
Sorular üzerinden konumuzu, paragraf sorularımızı daha iyi anlayacağız arkadaşlar.
Şimdi arkadaşlar bir metnin konusunu bulmak için bu metinde ya da paragrafta ne anlatılmıştır sorusu sorulmalıdır.
Ya arkadaşlar biz paragrafta konu ya da ada düşünce sorularını çözerken metnin üzerinde en çok durulan şey nedir?
Metnin konusu nedir?
Bunun üzerinde duracağız arkadaşlar.
Yani paragrafın herhangi bir bölümündeki bir cümlede geçen ifadeyi aşağıda aramayacak mısın?
Paragrafta en çok neyden bahsedildi?
Buna dikkat edeceğiz arkadaşlar.
Peki bu sorular nasıldır?
Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?
Diyebilir.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmuştur diyebilir.
Ya da bu parçada aşağıdakilerden hangisinden yakın almaktadır ya da hangisinden söz edilmektedir?
Diyebilir arkadaşlar.
O yüzden biz parça mızı çok iyi okuyup paragrafın genelinde en çok neyden bahsedildi, buna bakmak zorundayız.
Önce tabii ki de sorumuzu okuyoruz.
Demişiz ki bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisinden yakınmak hatadır.
Yakınmak ne demek arkadaşlar?
Şikayet etmek demek hoşnut olmadığı bir durumu bize anlatmış.
Şimdi parça mıza bakalım.
Boy boy sanat eseri çıkarmak için elde bir takım reçeteler bulunsaydı, dünya da sanattan ve eleştiriden daha kolay bir şey olmazdı.
Yani sana kimse bir reçete sunmaz, sana kimse ne yapman gerektiğini söylemez.
Senin bir yönergenin yok.
Eleştiriyi düzgün bir şekilde yap, sanatını düzgün bir şekilde yap demek istiyor arkadaşlar.
O zaman sanat reçeteye uymaktan, eleştiri de eserin reçeteye uygun olup olmadığını göstermekten öteye gidemezdi.
Böyle reçete yazanlar edebiyat aleminde görülmemiş değildir yani.
Bunu yapanlar var mı?
Var diyor.
Fakat bu reçetelere göre yazılan şeylerde ne kaldı yani unutulup gitti demek istiyor. Sanat eserlerini objektif, yani nesnel yorum katmadan değerlendirmek isteyenlerin çoğu dine, ahlaka, cemiyete uygunluğu değer ölçüsü olarak ele alıyor.
Bu ölçümlerin ne yanlış hükümlere sebep olduğunu, şahane eserlerin bile bu yanlış hükümlerden kurtulamadığını eleştiri yazılarından anlamak güç bir iş değildir diyor.
Esrarlı bir düzenleme işi olan sanat eserini bizde uyandırdığı heyecan ile yoklamak ve macera mızı değil onun estetik macerasını anlatmak gerekir diyor.
Yani arkadaşlar sen gidip de kendi macerasını anlatma.
Öznel olma, nesnel ol, düzgün eleştiri yap diyor.
Yani işini düzgün yap diyor eleştirmenlere.
O zaman bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisinden yakınmak dadır demiş.
Bakıyoruz, eleştirmenlerin görevinin bilincinde olmamasından.
Sanatçının yaratıcılığını kısıtlayan yaklaşımlardan.
Sanatı belirli tanımlara yerleştirmek isteyenlerden.
Eleştirinin kolay bir iş olarak algılanmasından.
Yapıtların belirli sanat anlayışlarıyla değerlendirilmemesi.
Bir kere adam zaten belirli sanat anlayışına göre değerlendir demiyor.
Eleştiri kolay bir iş değildir evet ama genelde bundan bahsetmiyor.
Sanatçının yaratıcılığını kısıtlayan yaklaşımlardan bu da parçada yok.
Evet, eleştirmenlerin görevinin bilincinde olmasını istiyor ama asıl şikayet ettiği bu değil.
Cevap Ceyhun arkadaşlar belirli tanımlara yerleştirmek isteyenlerden şikayet ediyor.
Belirli tanım ne demek arkadaşlar?
Buradaki anahtar kelime miz bizim nedir?
Reçete nedir?
Reçete ne demek?
Belirli bir tanım demek.
On tane eleştirmen olsa, ben hepsine bir reçete versem desem ki sen bu eleştiriyi böyle yapacaksın.
Sen bu kitabın bu kısımlarını eleştirecek misin?
Sen bu kısımlara asla dokunmayacak mısın?
Onlardan söz etmeyeceksin.
Yani eleştirmenlere böyle bir tanım, reçete vermek doğru değil diyor.
Sen böyle yaparsan şair eserler bile unutulup gider diyor arkadaşlar.
O yüzden paragrafı çok çok iyi anlamamız gerekiyor. Bu soruda ne demişiz?
Anlatıcı bu parçadaki sözleriyle aşağıdakilerden hangisini vurgulamak istemiştir?
Demiş.
O zaman bizim yine paragrafta en çok anlatılan ifadeyi bulmamız gerekiyor.
Ana fikri bulalım arkadaşlar.
Kimi şeyler vardır ki kuşkusuz yaşanmadan öğrenilen tez bilinemez.
Öyle şeyler de vardır ki, birilerinin de çıkıp önceden söylemesi, uyarması, anlatması gerekir.
Bunlar aynı yolda yürütmeden de öğrenilecek şeyler.
Bu nedenle dönüp de aldığıma baktığımda diye başlayan yazılar öteden beri ilgimi çeker.
Meraklı kandırır beni.
Neler yaşamış, neler biriktirmiş hep bu düşüncelerle.
Sarılalım anı kitaplarına, günlüklere, yaşam tutanaklarını.
Başkalarının hayat.
Artırdıkları ile kendimi zaman kazanmak isterim diyor arkadaşlar.
Yani burada bu parçayı yazan anılara, günlüklere değer veriyormuş.
Yani her şeyi benim yaşamama gerek yok.
Ben her şeyi yaşayarak öğrenemedim.
Bazen de başkalarının bana anlatması, uyarması gerekiyor diyor arkadaşlar.
Bakalım neyi vurgulamak istemiş.
Bireysel hayatı konu alan yazı türlerinin önemli olduğu.
Evet, günlük anı bireysel hayatı konu alıyor ama adamın vurgulamak istediği bu değil.
Deneyimlerden yararlanarak, zaman kaybetmeden kimliğini bulmak istediği bir kalsın.
Usta yazarların tecrübelerini paylaşmaktan çekilmemesi gerektiği hayır bir tecrübeden bahsediyor.
Ama bunu paylaşıp paylaşmanın doğru ya da yanlış olduğunu bize söylemedi.
Yaşamın zorluklarıyla mücadele etmenin yollarının kolay olmadığı yaşam zorlukları da gelir olarak bahsedilmedi.
Büyüklerin öğütlerini kulak ardı edilmemesi gerektiği burada herhangi bir örgütten, nasihatten bahsetmedi.
Cevap Burs olur arkadaşlar deneyimlerden yararlanarak ne demek istiyor?
Başkalarının hayattan artırdıkları ile kendime zaman kazanırım.
Burada ne diyor?
Zaman kaybetmeden kimliğimi bulurum.
Yani yaşanmadan öğrenilemedi.
Evet ama bazı şeylerde birinin çıkıp bana anlatması gerekiyor.
Tecrübelerini benimle paylaşması gerekiyor.
Deneyimlerinden Ben yararlanmamız lazım demek istiyor arkadaşlar. O yüzden buradaki en çok bahsedilen şey deneyimlerden yararlanarak zaman kaybetmeden kimliğimi bulayım.
Yani ben zarar görmeden bazı şeylerin önüne geçebilirim diyor.
Bir diğer sorumuza bakalım bu parçada Nazım Hikmet'le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi anlatılır diyor.
Yani asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Diyor.
Asıl anlatılmak istenen, dikkat ediyoruz.
Nazım Hikmet'in en zayıf tarafı şüphesiz kendinden çok daha az sanatkar olunmaya, KOSKİ gibi Rus sanatçıların taklitçisi olmasıdır.
Ama Türk diline belki de taklit ettiği şairlerin kendi dillerine veri bildiklerinden çok daha üstün bir ses getirdi.
Yani diyor ki Nazım Hikmet, Çaykovski iyi taklit ediyor, evet ona özeniyor ama diyor.
Bu eskiden de ileri gidiyor diyor.
Çaykovski'nin kendi edebiyatını getirdiklerinden Nazım Hikmet daha çok şey getirdi, daha üstün bir ses getirdi diyor.
Nazım Hikmet'in bazı şiirlerindeki dil o kadar musiki ehlidir ki.
Örneğin bir şiirinde Volga mahkumlarının uzaktan duyulan, yaklaştıkça çoğalan sorunda tekrar uzaklaşarak yavaş yavaş kaybolan seslerini duymamak mümkün değildir.
Şairi şeylerin de Türkçenin sesleri, yabancı etkileri çok daha üstündedir diyor.
Ulusal zenginliklerden yararlanmasını mı anlatmak istedi?
Hayır.
Yabancı sanatçıların etkisinde kalmasından bahsetti.
Ama asıl anlatmak istediği bu mu?
Hayır.
Yerli temaları yüz çevirmesi.
Evet, yabancı yazarlardan etkileniyor ama yerliye de yüz çeviriyor demedik.
Geleneksel şiir biçimlerinden yararlanması.
Burada musiki demiş ama geleneksel şiir biçimleri sadece yabancılardan etkilenmedi, milli unsurlardan etkilendi de demedi.
Asıl anlatmak istediği Edirne arkadaşlar şiirlerinde ahenk unsurlarını önem veriyor mu?
Evet veriyor.
Bunu yaparken nasıl yapıyor?
Bu eskiden etkileniyor.
Evet ama ahenk unsurlarını, yani musikiyi, sesleri öyle bir kullanıyor ki etkilendiği yazarın bile önüne geçiyor arkadaşlar.