Anlatıcı türleri ve bakış açıları.
Anlatıcı türleri kendi arasında ikiye ayrılmakta.
Birinci kişi ağzından anlatım ve üçüncü kişi ağzından anlatım olmak üzere.
Bakış açıları kendi arasında üçe ayrılmakta.
Kahraman bakış açısı, gözlemci bakış açısı, ilahi yani hakim bakış açısı olmak üzere.
Şimdi anlatıcı türlerinden başlayalım.
Birinci kişi ağzından anlatımın özelliklerine bakalım.
Birinci kişi ağzından anlatım, anlatıcı, olay ya da durumu yaşayan kişidir.
Yani burada anlatıcıdan kast ettiğimiz kişi yazar olan ya da durumu yaşamış olacak anlatımda.
Birinci tekil kişi yani ben ya da birinci çoğul kişi yani biz ekleri yer alır.
Tabii ekleri diyoruz bu yüklemimizde yer alacak ben ve biz kavramları ifadelerimizin içerisinde yer almış olacak.
Demek ki birinci kişi ağzından anlatımda ben kişisinin anlattığını ya da biz kişisinin anlattığını anlamak durumunda kalıyoruz.
Birinci kişi olduğundan dolayı.
Örneğimize bakalım.
Masmavi gökyüzüne bakmayı çok severim.
Bana özgürlüğü umudu anlattığını düşünürüm.
Biraz moralim bozuk olsa, kendimi üzgün hissetsem, hava o gün kapalı da olsa gözlerimi kapatır mavi bir gökyüzüne baktığımı hayal ederim.
Moralim düzelir, kendime gelirim.
Şimdi buradaki anlatıma baktığımız zaman severim diyor, düşünürüm.
Hissetsem gözlerimi kapatır, mavi bir gökyüzüne baktığımı hayal ederim.
Kendime gelirim.
Moralim düzelir derken burada hep ne var?
Ben kişisi anlatmış bunu.
Demek ki birinci kişi ağzından bir anlatım söz konusu.
Birinci kişi ağzından anlatım söz konusu.
Evet, birinci kişiyle anlatım da denilebilir buna.
İkisi de aynı şeydir.
Üçüncü kişi ağzından anlatım.
Anlatıcı, yani yazar olay ya da durumun içinde yer almaz.
Dışarıdan bir gözlemci gibi anlatım yapar.
Bu tür anlatımlarda üçüncü tekil kişi o veya üçüncü çoğul kişi onlar ekleri kullanılır.
O ya da onlar tabii ki ek değil.
O ya da onlar eklerini biz yüklemimizde göreceğiz.
Sadece paragraf içerisinde o ya da onlar ifadeleri de geçirilmekte.
Demek ki neymiş?
Yazar burada bir kahraman olarak karşımıza çıkmayacak.
Sadece dışarıda olan ya da duruma bakacak ve onu bize anlatmış olacak.
Ağır adımlarla sınıfa girdi.
Yavaşça sırasına oturdu, defterini kitabını çıkarıp sırasının üstüne koydu.
Öğretmen de gelmişti işte.
Ödevini açıp öğretmenin kontrol etmesini beklemeye başladı.
Şimdi buradaki ifadelere dikkat edelim.
Ağır adımlarla sınıfa girdi.
Kim o?
Görüyoruz ki yavaşça sırasına oturdu.
Yine aynı şekilde.
Sırasının üstüne koydu.
Öğretmeni de gelmişti, işte öğretmen de gelmişti.
Ödevini açıp öğretmenin kontrol etmesini beklemeye başladı.
Kimden bahsediliyor burada?
O kişisinden bahsediliyor.
Üçüncü kişi bir anlatım söz konusu ve yazar burada sadece gördüklerini tarafsız bir şekilde bize anlattı.
O zaman burada ne var?
Üçüncü kişi ağzından bir anlatım söz konusu.
Üçüncü kişiyle anlatım da denilebilir.
Anlatıcı türleri kendi arasında ikiye ayrılmakta.
Birinci kişi ağzından anlatım ve üçüncü kişi ağzından anlatım olmak üzere.
Bakış açıları kendi arasında üçe ayrılmakta.
Kahraman bakış açısı, gözlemci bakış açısı, ilahi yani hakim bakış açısı olmak üzere.
Şimdi anlatıcı türlerinden başlayalım.
Birinci kişi ağzından anlatımın özelliklerine bakalım.
Birinci kişi ağzından anlatım, anlatıcı, olay ya da durumu yaşayan kişidir.
Yani burada anlatıcıdan kast ettiğimiz kişi yazar olan ya da durumu yaşamış olacak anlatımda.
Birinci tekil kişi yani ben ya da birinci çoğul kişi yani biz ekleri yer alır.
Tabii ekleri diyoruz bu yüklemimizde yer alacak ben ve biz kavramları ifadelerimizin içerisinde yer almış olacak.
Demek ki birinci kişi ağzından anlatımda ben kişisinin anlattığını ya da biz kişisinin anlattığını anlamak durumunda kalıyoruz.
Birinci kişi olduğundan dolayı.
Örneğimize bakalım.
Masmavi gökyüzüne bakmayı çok severim.
Bana özgürlüğü umudu anlattığını düşünürüm.
Biraz moralim bozuk olsa, kendimi üzgün hissetsem, hava o gün kapalı da olsa gözlerimi kapatır mavi bir gökyüzüne baktığımı hayal ederim.
Moralim düzelir, kendime gelirim.
Şimdi buradaki anlatıma baktığımız zaman severim diyor, düşünürüm.
Hissetsem gözlerimi kapatır, mavi bir gökyüzüne baktığımı hayal ederim.
Kendime gelirim.
Moralim düzelir derken burada hep ne var?
Ben kişisi anlatmış bunu.
Demek ki birinci kişi ağzından bir anlatım söz konusu.
Birinci kişi ağzından anlatım söz konusu.
Evet, birinci kişiyle anlatım da denilebilir buna.
İkisi de aynı şeydir.
Üçüncü kişi ağzından anlatım.
Anlatıcı, yani yazar olay ya da durumun içinde yer almaz.
Dışarıdan bir gözlemci gibi anlatım yapar.
Bu tür anlatımlarda üçüncü tekil kişi o veya üçüncü çoğul kişi onlar ekleri kullanılır.
O ya da onlar tabii ki ek değil.
O ya da onlar eklerini biz yüklemimizde göreceğiz.
Sadece paragraf içerisinde o ya da onlar ifadeleri de geçirilmekte.
Demek ki neymiş?
Yazar burada bir kahraman olarak karşımıza çıkmayacak.
Sadece dışarıda olan ya da duruma bakacak ve onu bize anlatmış olacak.
Ağır adımlarla sınıfa girdi.
Yavaşça sırasına oturdu, defterini kitabını çıkarıp sırasının üstüne koydu.
Öğretmen de gelmişti işte.
Ödevini açıp öğretmenin kontrol etmesini beklemeye başladı.
Şimdi buradaki ifadelere dikkat edelim.
Ağır adımlarla sınıfa girdi.
Kim o?
Görüyoruz ki yavaşça sırasına oturdu.
Yine aynı şekilde.
Sırasının üstüne koydu.
Öğretmeni de gelmişti, işte öğretmen de gelmişti.
Ödevini açıp öğretmenin kontrol etmesini beklemeye başladı.
Kimden bahsediliyor burada?
O kişisinden bahsediliyor.
Üçüncü kişi bir anlatım söz konusu ve yazar burada sadece gördüklerini tarafsız bir şekilde bize anlattı.
O zaman burada ne var?
Üçüncü kişi ağzından bir anlatım söz konusu.
Üçüncü kişiyle anlatım da denilebilir.