Kunduz Türkçe cümlenin ilettiği duygu ve düşünceler konu anlatım videosundan herkese merhaba arkadaşlar.
Şimdi bu tarz sorular şöyle gelecek, bana bir cümle verecek ve bu cümleden çıkarttığımız duyguyu soracak.
Veya bu cümle de iletilen düşünceyi isteyecek.
Benden belli başlı en çok çıkan duygu ve düşünceleri sıraladım.
Bunları hem anlatalım hem de örnek verelim istiyorum bakalım.
İlk olarak eleştiriden başlayalım.
Arkadaşlar, eleştiri, olumlu veya olumsuz değerlendirme.
Yapılan cümleler nedir?
Şimdi biz toplum olarak ve bireysel olarak eleştiriyi hep olumsuz olarak düşünüyoruz.
Ancak eleştiri olumlu da yapılabilir.
Bunu bilmemiz gerekiyor.
Hemen bakalım.
Yazarın dili çok etkileyiciydi.
Şimdi ben burada yazarın dilinin etkili olduğunu söyledim.
Yani yazarın eseri hakkında olumlu bir değerlendirme yaptım.
Bu yüzden olumlu eleştiri yapmış oldum.
İkinci duygum, düşüncem, ikaz yani uyarı cümleleri oluşabilecek kötü durumu engellemek için önceden söylenen cümleler midir?
Yani bir kişinin başına kötü bir şey gelmesin diye.
Ben o kişiyi olaydan önce uyarıyorum.
Bu cümleleri de uyarı yani ikaz cümlesi denilir.
Hemen bakalım.
Yerler ıslak.
Dikkatli olun.
Şimdi ben burada diyorum ki yerler ıslak düşebilirsiniz.
Bu yüzden siz düşmeden önce yerlerin ıslak olduğu bilgisini veriyorum ve dikkatli olmanız gerektiğini söylüyorum.
Yani sizi uyarmış oldum.
Uyarı içeren cümle oldu.
Devam ediyorum.
Önyargı cümleleri.
Arkadaşlar önyargı bir durum.
Bir kişi veya bir varlık.
Bir olay için önceden yargıda bulunulan cümleler nedir?
Zaten adından da belli ön yargı.
Yargıyı önceden söylüyorum.
Bilmeden, tanımadan, zamanı gelmeden, önceden bir yargıda bulunuyorum.
Bakalım yazarın yarın çıkacak kitabı.
Çok beğenilecek.
Bakın daha kitap çıkmamış.
Yazarın kitabını okuyup beğeniler, beğeni beğenmeyenler ortaya çıkmamış.
Bu yüzden de ben bu yazarın kitabıyla ilgili önceden beğenilecek diye bir yargıda bulundum ve dikkat edin olumlu bir şey söyledim. Yani önyargı illa olumsuz olacak diye bir kural yok.
Olumlu da olabilir, olumsuz da olabilir.
Aynı eleştiri gibi burada da ön yargıda da önceden bir yargıda bulundum, geldim yakınmaya.
Arkadaşlar yakınma, şikayet edilen cümleleri bildirir.
Yalnız şikayet derken birinin gidip birini müdüre söylemesi, anne babaya söylemesi veya büyük birine söylemesi demek değil.
Şikayet bir durumdan edinilen şikayet dir.
Yani illa gidip birine bir şey söylemiyorum.
Bakalım nasıl oluyor bu çocuk bir türlü odasını toplamıyor.
Bakın burada birine gidip birini şikayet etmedim veya bir dilekçe yazmadım.
Polise söylemedim.
Yakınma bir durumdan edinilen şikayet.
Daha çok kişiler kendi kendine söylenir bu konuda.
En çok da anneler.
Bu çocuk bir türlü odasını toplamıyor diyerek çocuğun odasını toplanmaması konusunda şikayet ediyorum.
Sürekli söyleniyor.
Geldim tanık sağmaya.
Arkadaşlar kanıksamış alınmayı, tepki vermemeyi ifade eden cümleler nedir?
Şöyle düşünün.
Çarşıda gidiyorsunuz bir kere düştünüz.
Çok tanırsınız.
Kalktınız beş adım daha attınız, yine tanırsınız etrafa bakarsınız.
Düştüğünüzde beş adım daha attınız, yine düştünüz.
Bu sefer ne yaparsınız, iki kıkır dersiniz, halinize gülersiniz.
Sonra ayağa kalkarsınız.
Yani utanmayı, etrafa bakmayı üzülmeyin, bırakırsınız yani siz bu düşme olayını.
Kanık Sorarsınız yani bu düşme olayına çalışırsınız, tepki vermez hale gelirsiniz.
Bakalım nasıl oluyor?
Onun bu sözleri beni artık üzmüyor.
Bakın onun sözleri daha önceden beni üzüyor muş.
Evet, bir tepki gösteriyor muyum?
Ama artık beni üzmüyor.
Yani tepki vermiyorum.
Yani onun bu sözlerine alıştım demek istiyorum.
Devam ediyorum.
Sitem arkadaşlar.
Sitem kırgınlığı ve kırgınlığı ve üzüntüyü dile getiren cümleler nedir?
Bir kişiye yapılan yanlış bir davranış sonucunda kişinin üzüntüsünü, kırgınlığını dile getirdiği cümleler nedir?
Yalnız burada üzüntü, kırgınlık derken böyle kavga etmiyoruz. Sadece duygumuzu, düşüncemizi sakin bir şekilde karşı tarafa aktarıyoruz.
Örneğin çok yakın arkadaşlarının sinemaya gitti ve sizi çağrılmadığını düşünün.
Onları gördüğünüzde dersiniz ki beni çıkarmanızı beklerdim.
Beni niye çıkarmadınız, çıkarırsınız diye düşünmüştüm.
Bu tarz kırgınlığını ifade ettiğiniz cümleler, sitem, cümleler midir?
Bakalım buraya kadar geldin de.
Bize uğramadan mı?
Bakın.
Bir kişinin yakını onların evinin yakınına kadar gelmiş, daha sonra onu görmemiş.
Ve o kişi de bu yanlış davranış sonucunda kırgınlığını dile getiriyor.
Buraya kadar geldin de bize uğramadan mı?
Sana kırıldım, sen beni üzdüğünü demek istiyor.
Geldim Nazım sana ve küçümsemeye.
Arkadaşlar anımsama ve küçümseme, ikisi de yetersiz görme duygusudur.
Yetersiz görme duygusu.
İkisinde de bir şeyleri yetersiz görüyoruz.
Ancak neleri yetersiz görüyoruz?
Azim Soma'da insan dışındaki varlıkları yetersiz görürüm.
Küçümseme de de insanı yetersiz görürüm.
Bakalım nasıl oluyor?
Bu para bana nasıl yetsin?
Şimdi büyüdünüz, size harçlık veriyor diye düşünelim.
Siz de o kişiye döner.
Dersiniz ki Bu para bana nasıl yetsin?
Siz burada verilen parayı yetersiz görüyorsunuz.
Yani insan dışındaki bir varlığa yetersiz görme duygusu besliyorsunuz.
Ve bunu dile getirdiğiniz cümle yazım sama cümlesi olur.
Küçümseme ise insana ait yetersiz görme duygu suyu.
Hemen bakalım bu çocuk.
Okuyacak da adam olacak.
Şimdi burada bir kişi bir çocuğu yani bir kişiyi yetersiz görüyor.
Yani insana karşı bir yetersiz görme duygusu besliyor ve bunu dile getirdiği cümlede küçümseme cümlesi olur.
Geldim varsayıma, olasılık tahmin.
Üçünü aynı anda söylemek istiyorum arkadaşlar.
Üçü de ilerisi hakkında düşüncelerin ifade edildiği cümledir.
Ama arada fark var.
Varsayım cümlesi söylemek istiyorsam bir olayın sonucu bellidir.
Ben bu sonucu belli olan olayı tam tersiyle düşündürür. Yani olumlu sonuçlar aldıysa olumsuz sonuçlanmış gibi düşündürür.
Tüm olumsuz sonuçlar aldıysa olumlu sonuçlandırmış gibi düşünürüm.
Şimdi şöyle düşünelim bir çocuk tam yeri düşüyordu.
O an annesi geldi.
Şimdi çocuk yere düşüyordu.
Annesi geldi onu tuttu.
Çocuk düşmedi.
Bakın olayın sonucu belli.
Çocuk düşmedi.
Tam tersini söyleyip düşündürür.
Sen varsayım olur.
Tut ki o an annesi gelmedi.
Bakın bu bir varsayım cümlesidir.
Sonuç belliydi.
Çocuk tam düşüyordu.
Annesi geldiği çocuğu tuttu.
Çocuk düşmedi.
Ama ben tam tersini düşündüğümü bir cümle söylersem bu varsayım cümlesi olur.
Tut ki o an annesi gelmedi, ne olurdu demek istiyorum.
Düşündürmek istiyorum.
Karşı tarafı ve bu varsayım cümleleri genellikle tut ki farz etki.
Varsayalım ki.
Ya gibi kelimelerle başlar.
Geldim olasılık cümlelerine.
Şimdi varsayımda sonuç belliydi.
Tam tersini düşündürüyordu.
Olasılık da arkadaşlar.
Sonucu belli olmayan bir durum için ifade kullanıyorum.
Şimdi sabah evden çıktığımı düşünelim.
Anneme diyorum ki geç gelebilirim.
Şimdi sabah ve anneme bu cümleyi söylüyorum.
Geç gelebilirim.
Şimdi akşam olmuş mu?
Olmamış.
Geç gelip gelmeyeceğim belli mi?
Değil.
Ama ben ilerisi için olabilirdik.
Durumunu söylüyorum.
Olasılık cümleleri için hep şunu düşünün.
Yüzde elli elli.
Şimdi az önce ne demiştim.
Ben evden çıkarken anneme diyorum ki geç gelebilirim, yüzde elli geç gelebilirim, yüzde elli geç gelmeye bilirim de daha sonuç belli değil.
Akşam geç gelebilirim.
Ama gelmeye bilirim de tekrar söylüyorum yüzde elli elli olasılık bildiriyorum ben burada.
Çünkü sonucu belli değil.
Geldim tahmine.
Şimdi varsayımda sonuç belli idi.
Tam tersini söylüyordum.
Olasılıkta sonuç belli değildi.
Yüzde elli elli ihtimalle söylüyordum.
Tahmin denilince arkadaşlar aklınıza hava durumu gelsin.
Ekranlarda sürekli hava durum tahmin raporları veriliyor ve biz yarın için, sonraki gün için, bir hafta sonrası için, bazen on beş gün sonrası için hava durumuna bakıyoruz. Bakın öncesinde bir şeyler veriliyor, bize bir bilgi veriliyor ve buna tahmin diyoruz.
Ancak tahmini varsayım ve olasılık dan ayıran bir nokta var.
Önceden elde olan bilgiler ile ilerisi için yargıda bulunma.
Şimdi hava durumu nasıl elde ediyor bu bilgiyi?
Önce havaya bir uçak salıyor.
Hepiniz görmüşsünüzdür.
Sessiz böyle beyaz uçaklar geçer, dümdüz bir duman bırakır arkasında işte onların meteoroloji gönderiyor arkadaşlar ve havanın akımını, sıcak havayı, soğuk havayı, rüzgarı ölçüyor ve ilerisi için tahminde bulunup bize hava durumunu söylüyor.
Yarın hava 28 derece olabilir.
Elimde bir bilgi var.
Hava durumu, tahmin raporları var.
Bunlardan yola çıkarak ilerisi için tahminde bulunuyorum.
Geldim yansımaya.
Arkadaşlar yansıma, inkar etme demek.
Çok yaparız.
Mesela öğretmen sana dedi ki Niye konuşuyorsun dedi.
Sen de ben mi konuştum diyorsun.
Yani ben mi konuştum derken aslında öğretmenin dediğini inkar ediyorsun arkadaşlar hemen bakalım ben hiç öyle der miyim?
Biri bana demiş ki Sen niye böyle böyle dedin, ben de inkar ediyorum demedim demek istiyorum.
Ben hiç öyle şey der miyim diyorum ve yansımış oluyorum.
Geldim üslup yani biçem cümlelerine.
Arkadaşlar üslup yani biçem.
Bir yazarın dili nasıl kullandığını anlatan cümleler nedir?
Yazarın kelime seçmesi, kelimeleri sıralaması, kelime oyunu yapması.
Bu hep yazarın diliyle alakalıdır ve üst yazarın dilini ifade eden cümleler de üslup yani biçem cümlesi olur yazarın seçtiği kelimeler.
Oldukça akıcı üslup yapmış veya akıcı dil yapmış diyelim.
Şimdi bakın ben burada yazarın eserinde dilini nasıl kullandığını ifade ediyorum.
Bu yüzden de bu cümle, cümle, üslup yani biçem cümlesi.
Şimdi bu tarz sorular şöyle gelecek, bana bir cümle verecek ve bu cümleden çıkarttığımız duyguyu soracak.
Veya bu cümle de iletilen düşünceyi isteyecek.
Benden belli başlı en çok çıkan duygu ve düşünceleri sıraladım.
Bunları hem anlatalım hem de örnek verelim istiyorum bakalım.
İlk olarak eleştiriden başlayalım.
Arkadaşlar, eleştiri, olumlu veya olumsuz değerlendirme.
Yapılan cümleler nedir?
Şimdi biz toplum olarak ve bireysel olarak eleştiriyi hep olumsuz olarak düşünüyoruz.
Ancak eleştiri olumlu da yapılabilir.
Bunu bilmemiz gerekiyor.
Hemen bakalım.
Yazarın dili çok etkileyiciydi.
Şimdi ben burada yazarın dilinin etkili olduğunu söyledim.
Yani yazarın eseri hakkında olumlu bir değerlendirme yaptım.
Bu yüzden olumlu eleştiri yapmış oldum.
İkinci duygum, düşüncem, ikaz yani uyarı cümleleri oluşabilecek kötü durumu engellemek için önceden söylenen cümleler midir?
Yani bir kişinin başına kötü bir şey gelmesin diye.
Ben o kişiyi olaydan önce uyarıyorum.
Bu cümleleri de uyarı yani ikaz cümlesi denilir.
Hemen bakalım.
Yerler ıslak.
Dikkatli olun.
Şimdi ben burada diyorum ki yerler ıslak düşebilirsiniz.
Bu yüzden siz düşmeden önce yerlerin ıslak olduğu bilgisini veriyorum ve dikkatli olmanız gerektiğini söylüyorum.
Yani sizi uyarmış oldum.
Uyarı içeren cümle oldu.
Devam ediyorum.
Önyargı cümleleri.
Arkadaşlar önyargı bir durum.
Bir kişi veya bir varlık.
Bir olay için önceden yargıda bulunulan cümleler nedir?
Zaten adından da belli ön yargı.
Yargıyı önceden söylüyorum.
Bilmeden, tanımadan, zamanı gelmeden, önceden bir yargıda bulunuyorum.
Bakalım yazarın yarın çıkacak kitabı.
Çok beğenilecek.
Bakın daha kitap çıkmamış.
Yazarın kitabını okuyup beğeniler, beğeni beğenmeyenler ortaya çıkmamış.
Bu yüzden de ben bu yazarın kitabıyla ilgili önceden beğenilecek diye bir yargıda bulundum ve dikkat edin olumlu bir şey söyledim. Yani önyargı illa olumsuz olacak diye bir kural yok.
Olumlu da olabilir, olumsuz da olabilir.
Aynı eleştiri gibi burada da ön yargıda da önceden bir yargıda bulundum, geldim yakınmaya.
Arkadaşlar yakınma, şikayet edilen cümleleri bildirir.
Yalnız şikayet derken birinin gidip birini müdüre söylemesi, anne babaya söylemesi veya büyük birine söylemesi demek değil.
Şikayet bir durumdan edinilen şikayet dir.
Yani illa gidip birine bir şey söylemiyorum.
Bakalım nasıl oluyor bu çocuk bir türlü odasını toplamıyor.
Bakın burada birine gidip birini şikayet etmedim veya bir dilekçe yazmadım.
Polise söylemedim.
Yakınma bir durumdan edinilen şikayet.
Daha çok kişiler kendi kendine söylenir bu konuda.
En çok da anneler.
Bu çocuk bir türlü odasını toplamıyor diyerek çocuğun odasını toplanmaması konusunda şikayet ediyorum.
Sürekli söyleniyor.
Geldim tanık sağmaya.
Arkadaşlar kanıksamış alınmayı, tepki vermemeyi ifade eden cümleler nedir?
Şöyle düşünün.
Çarşıda gidiyorsunuz bir kere düştünüz.
Çok tanırsınız.
Kalktınız beş adım daha attınız, yine tanırsınız etrafa bakarsınız.
Düştüğünüzde beş adım daha attınız, yine düştünüz.
Bu sefer ne yaparsınız, iki kıkır dersiniz, halinize gülersiniz.
Sonra ayağa kalkarsınız.
Yani utanmayı, etrafa bakmayı üzülmeyin, bırakırsınız yani siz bu düşme olayını.
Kanık Sorarsınız yani bu düşme olayına çalışırsınız, tepki vermez hale gelirsiniz.
Bakalım nasıl oluyor?
Onun bu sözleri beni artık üzmüyor.
Bakın onun sözleri daha önceden beni üzüyor muş.
Evet, bir tepki gösteriyor muyum?
Ama artık beni üzmüyor.
Yani tepki vermiyorum.
Yani onun bu sözlerine alıştım demek istiyorum.
Devam ediyorum.
Sitem arkadaşlar.
Sitem kırgınlığı ve kırgınlığı ve üzüntüyü dile getiren cümleler nedir?
Bir kişiye yapılan yanlış bir davranış sonucunda kişinin üzüntüsünü, kırgınlığını dile getirdiği cümleler nedir?
Yalnız burada üzüntü, kırgınlık derken böyle kavga etmiyoruz. Sadece duygumuzu, düşüncemizi sakin bir şekilde karşı tarafa aktarıyoruz.
Örneğin çok yakın arkadaşlarının sinemaya gitti ve sizi çağrılmadığını düşünün.
Onları gördüğünüzde dersiniz ki beni çıkarmanızı beklerdim.
Beni niye çıkarmadınız, çıkarırsınız diye düşünmüştüm.
Bu tarz kırgınlığını ifade ettiğiniz cümleler, sitem, cümleler midir?
Bakalım buraya kadar geldin de.
Bize uğramadan mı?
Bakın.
Bir kişinin yakını onların evinin yakınına kadar gelmiş, daha sonra onu görmemiş.
Ve o kişi de bu yanlış davranış sonucunda kırgınlığını dile getiriyor.
Buraya kadar geldin de bize uğramadan mı?
Sana kırıldım, sen beni üzdüğünü demek istiyor.
Geldim Nazım sana ve küçümsemeye.
Arkadaşlar anımsama ve küçümseme, ikisi de yetersiz görme duygusudur.
Yetersiz görme duygusu.
İkisinde de bir şeyleri yetersiz görüyoruz.
Ancak neleri yetersiz görüyoruz?
Azim Soma'da insan dışındaki varlıkları yetersiz görürüm.
Küçümseme de de insanı yetersiz görürüm.
Bakalım nasıl oluyor?
Bu para bana nasıl yetsin?
Şimdi büyüdünüz, size harçlık veriyor diye düşünelim.
Siz de o kişiye döner.
Dersiniz ki Bu para bana nasıl yetsin?
Siz burada verilen parayı yetersiz görüyorsunuz.
Yani insan dışındaki bir varlığa yetersiz görme duygusu besliyorsunuz.
Ve bunu dile getirdiğiniz cümle yazım sama cümlesi olur.
Küçümseme ise insana ait yetersiz görme duygu suyu.
Hemen bakalım bu çocuk.
Okuyacak da adam olacak.
Şimdi burada bir kişi bir çocuğu yani bir kişiyi yetersiz görüyor.
Yani insana karşı bir yetersiz görme duygusu besliyor ve bunu dile getirdiği cümlede küçümseme cümlesi olur.
Geldim varsayıma, olasılık tahmin.
Üçünü aynı anda söylemek istiyorum arkadaşlar.
Üçü de ilerisi hakkında düşüncelerin ifade edildiği cümledir.
Ama arada fark var.
Varsayım cümlesi söylemek istiyorsam bir olayın sonucu bellidir.
Ben bu sonucu belli olan olayı tam tersiyle düşündürür. Yani olumlu sonuçlar aldıysa olumsuz sonuçlanmış gibi düşündürür.
Tüm olumsuz sonuçlar aldıysa olumlu sonuçlandırmış gibi düşünürüm.
Şimdi şöyle düşünelim bir çocuk tam yeri düşüyordu.
O an annesi geldi.
Şimdi çocuk yere düşüyordu.
Annesi geldi onu tuttu.
Çocuk düşmedi.
Bakın olayın sonucu belli.
Çocuk düşmedi.
Tam tersini söyleyip düşündürür.
Sen varsayım olur.
Tut ki o an annesi gelmedi.
Bakın bu bir varsayım cümlesidir.
Sonuç belliydi.
Çocuk tam düşüyordu.
Annesi geldiği çocuğu tuttu.
Çocuk düşmedi.
Ama ben tam tersini düşündüğümü bir cümle söylersem bu varsayım cümlesi olur.
Tut ki o an annesi gelmedi, ne olurdu demek istiyorum.
Düşündürmek istiyorum.
Karşı tarafı ve bu varsayım cümleleri genellikle tut ki farz etki.
Varsayalım ki.
Ya gibi kelimelerle başlar.
Geldim olasılık cümlelerine.
Şimdi varsayımda sonuç belliydi.
Tam tersini düşündürüyordu.
Olasılık da arkadaşlar.
Sonucu belli olmayan bir durum için ifade kullanıyorum.
Şimdi sabah evden çıktığımı düşünelim.
Anneme diyorum ki geç gelebilirim.
Şimdi sabah ve anneme bu cümleyi söylüyorum.
Geç gelebilirim.
Şimdi akşam olmuş mu?
Olmamış.
Geç gelip gelmeyeceğim belli mi?
Değil.
Ama ben ilerisi için olabilirdik.
Durumunu söylüyorum.
Olasılık cümleleri için hep şunu düşünün.
Yüzde elli elli.
Şimdi az önce ne demiştim.
Ben evden çıkarken anneme diyorum ki geç gelebilirim, yüzde elli geç gelebilirim, yüzde elli geç gelmeye bilirim de daha sonuç belli değil.
Akşam geç gelebilirim.
Ama gelmeye bilirim de tekrar söylüyorum yüzde elli elli olasılık bildiriyorum ben burada.
Çünkü sonucu belli değil.
Geldim tahmine.
Şimdi varsayımda sonuç belli idi.
Tam tersini söylüyordum.
Olasılıkta sonuç belli değildi.
Yüzde elli elli ihtimalle söylüyordum.
Tahmin denilince arkadaşlar aklınıza hava durumu gelsin.
Ekranlarda sürekli hava durum tahmin raporları veriliyor ve biz yarın için, sonraki gün için, bir hafta sonrası için, bazen on beş gün sonrası için hava durumuna bakıyoruz. Bakın öncesinde bir şeyler veriliyor, bize bir bilgi veriliyor ve buna tahmin diyoruz.
Ancak tahmini varsayım ve olasılık dan ayıran bir nokta var.
Önceden elde olan bilgiler ile ilerisi için yargıda bulunma.
Şimdi hava durumu nasıl elde ediyor bu bilgiyi?
Önce havaya bir uçak salıyor.
Hepiniz görmüşsünüzdür.
Sessiz böyle beyaz uçaklar geçer, dümdüz bir duman bırakır arkasında işte onların meteoroloji gönderiyor arkadaşlar ve havanın akımını, sıcak havayı, soğuk havayı, rüzgarı ölçüyor ve ilerisi için tahminde bulunup bize hava durumunu söylüyor.
Yarın hava 28 derece olabilir.
Elimde bir bilgi var.
Hava durumu, tahmin raporları var.
Bunlardan yola çıkarak ilerisi için tahminde bulunuyorum.
Geldim yansımaya.
Arkadaşlar yansıma, inkar etme demek.
Çok yaparız.
Mesela öğretmen sana dedi ki Niye konuşuyorsun dedi.
Sen de ben mi konuştum diyorsun.
Yani ben mi konuştum derken aslında öğretmenin dediğini inkar ediyorsun arkadaşlar hemen bakalım ben hiç öyle der miyim?
Biri bana demiş ki Sen niye böyle böyle dedin, ben de inkar ediyorum demedim demek istiyorum.
Ben hiç öyle şey der miyim diyorum ve yansımış oluyorum.
Geldim üslup yani biçem cümlelerine.
Arkadaşlar üslup yani biçem.
Bir yazarın dili nasıl kullandığını anlatan cümleler nedir?
Yazarın kelime seçmesi, kelimeleri sıralaması, kelime oyunu yapması.
Bu hep yazarın diliyle alakalıdır ve üst yazarın dilini ifade eden cümleler de üslup yani biçem cümlesi olur yazarın seçtiği kelimeler.
Oldukça akıcı üslup yapmış veya akıcı dil yapmış diyelim.
Şimdi bakın ben burada yazarın eserinde dilini nasıl kullandığını ifade ediyorum.
Bu yüzden de bu cümle, cümle, üslup yani biçem cümlesi.