Oksijenin Taşınması

Bu videomuzda oksijenin taşınmasını konuşuyor  olacağız.
Ancak öncelikle hemoglobinin yapısı ve   özelliklerinden bahsetmek istiyorum.
Hemoglobin  kanımızda oksijen ve karbondioksit gazlarını   taşıyan protein yapılı bir moleküldür.
Solunum  gazları ile tersinir tepkime verir.
Yani tersinir   tepkime verir derken kolayca bağlanıp ayrılıyor  olmasından bahsediyorum.
Hemoglobin nerede   hangi gazın derişimi fazlaysa o gaza bağlanma  eğilimindedir.
4 adet polipeptit zincirden oluşur.   Burada gösterdiğim her bir renkli kısım polipeptit  zinciri ifade ediyor.
Bu ortadakiler ise demir   atomu içeren Hem gruplarıdır.
Yani hemoglobinin  yapısında demir bulunur.
Hem gruplarında oksijen   taşınır.
Bir alyuvarın içerisinde yaklaşık 250  milyon hemoglobin bulunur.
Bu arada hemoglobin   yapısında bulunan demir sayesinde kanımıza  kırmızı rengini de verir.
Solunum gazları   ile tersinir tepkime verdiğini biraz önce  söylemiştim.
Hemoglobin karbonmonoksit ile   tersinir tepkime vermez.
Bu durumda hemoglobin  karbonmonoksitten kolay kolay ayrılamaz ve soba   zehirlenmesi dediğimiz duruma yol açar.
Şimdi  oksijenin kanımızda nasıl taşındığını konuşalım.   Alveollerle alınan oksijenin yüzde 3'ü  kan plazmasında çözünmüş halde taşınır,   geri kalan yüzde 97'lik kısım ise alyuvarların  içinde bulunan hemoglobine bağlanarak taşınır.   Burada alveoller var burada ise alveollerin  etrafını saran kılcal damarlar.
Şimdi nefes   aldınız ve alveollerinizin içerisine oksijen  doldu.
Oksijen sonra buradan çıkar ve difüzyonla   önce kan plazmasına ardından da alyuvarın  içerisine geçer.
Bu olay difüzyonla yani çoktan   aza doğru gerçekleştiği için ATP tüketilmez.  Oksijen alyuvarın içerisinde hemoglobine bağlanır   ve böylece oksihemoglobin oluşur.
Bu moleküle  oksihemoglobin adını veriyoruz.
Daha sonra bu   alyuvar ve haliyle alyuvarın içerisinde  bulunan oksihemoglobin damarlar sayesinde   doku kılcallarına kadar ulaşır.
Taşıdığımız bu  oksijeni doku hücrelerine göndermemiz gerekecek.   Şu anda bunun içerisinde oksihemoglobin var.  Bu sefer alveol kılcallarındaki tepkimenin   tam tersi gerçekleşecek.
Yani hemoglobin  ve oksijen birbirinden ayrılacak.
Sonra   buradaki oksijen alyuvarın içinden çıkıp önce kan  plazmasına ardından doku sıvısına ve ardından da   doku hücrelerine geçecek.
Hücrelerimizin dışında  bulunan sıvıya da doku sıvısı diyorduk değil mi?
   Bu tepkimelerin enzimsiz gerçekleştiğini de ayrıca  belirtmek istiyorum.
Ve tabii ki oksijenin doku   hücrelerine geçişi de difüzyonla gerçekleşti.
Bu  nedenle ATP harcanmadı.
Son olarak Bohr etkisinden   bahsedelim.
Doku kılcallarında hücrelerin  oksijenli solunumu sonucu karbondioksit miktarı   artar.
Karbondioksitin su ile birleşmesiyle  karbonik asit oluşturulur.
Karbonik asit   bikarbonat iyonlarına ve hidrojen iyonlarına  ayrışır.
Ortamdaki hidrojen iyonlarının yoğunluğu   pH'ı düşürür ve asitlik artar.
Hidrojen  iyonlarının artışı hemoglobinin oksijeni   bırakma eğilimini arttırır.
İşte buna Bohr etkisi  diyoruz.
Bohr etkisi sayesinde dokular oksijen   bakımından zenginleşir.
Bunu grafik üzerinden  inceleyelim.
Burası hemoglobinin doygunluk   yüzdesini gösteriyor.
Burası ise kandaki oksijen  basıncını.
Kanımızın normal pH'ının 7,4 olduğunu   hatırlıyorsunuzdur.
Kandaki oksijen basıncının  Burada normal kan pH'ında hemoglobinin doygunluk  yüzdesi 50 iken düşük kan pH'ında hemoglobinin   doygunluk yüzdesi de düşmüş ve 40 olmuş.  Yani pH'ın azalması hemoglobinin oksijene   olan doygunluğunu azaltmış.
Bu durum hemoglobinin  oksijeni bırakmasına sebep olur.
Oksijen dokulara   geçer öylece dokular oksijen bakımından  zenginleşir.
Hemoglobin tabii ki oksijeni   bıraktıktan sonra karbondioksite bağlanacak.  Bunu da başka bir videoda konuşuyor olacağız.
Solunum Sistemi
Solunum Gazlarının Taşınması 1 / 2
Oksijenin Taşınması
Oksijenin Taşınması