Evet arkadaşlar Abdülmecit dönemini devam ediyoruz.
İkinci Mahmut'un ölümüyle beraber tahta çıkan padişahımız dinsiz otuz dokuz altmış bir adasına göre yapmıştır.
Özellikle Batı kültürüyle yetişmiş, iyi derecede Fransızca bilen bir padişahımız ve İkinci Mahmut'un reformlarını daha ileri taşımıştır.
Daha çok İngiltere yanlısı bir politika dediğini görüyoruz.
Bu arada Hünkar İskelesi anlaşmasını süresi bitmek üzere.
Rusya baskı yapıyor, bu anlaşmadan bir tane daha istiyorum diyor.
Ama İngiltere devreye girecek ve Hünkar İskelesi anlaşmasının özelliğini bitireceğiz.
Peki İngiltere'nin devreye girmesi ne demek?
Şu demek Londra Boğazlar Sözleşmesi demek.
Bakın İkinci Mahmut dönemindeki politikaların devam ettiğini görüyoruz.
Ama bu sefer İngiliz yanlısı bir politika devam ediyor.
Rusya'ya karşı İngiltere'nin desteğini alma tabi İngiltere de bizi sevdiği için yardım etmiyor.
Kendi çıkarlarını korumak için Rusya Osmanlı da etkin olmamalı diyor.
Yani o bölgeye girmemeli, Boğaz'a da girmemeli, Akdeniz'e girmemeli diyor.
Bu yüzden de İngiltere Osmanlı'yı koruma politikası izleyecek.
Ne zamana kadar?
1878 Berlin Anlaşması'na kadar.
Bakalım Londra Boğazlar Sözleşmesi neyi fes ediyor?
Bil boğazlar.
Osmanlı Yemen'de kalacaktır.
Yani bunu söyleme mercii İngiltere.
Bakın buna demek boğazlarda güç etmemizin, egemenliğimizin kısıtlanması demek.
2.
Boğazlar Barış Zamanı tüm devlerin savaş gemilerini kapalı olacaktır.
Bakın yine biz karar vermiyoruz, başkası karar veriyor.
Benim boğazından ne olacağına başkası karar veriyor.
Bakalım Osmanlı boğaza daki mutlak egemenliği son bulmuştur.
Bitti artık bu olay Hünkar İskelesi Antlaşması'na son kez kullanmıştı egemenliğini.
Ama artık kullanamayacak.
Boğazlar uluslararası bir statüye kavuştu.
Bu bizim için çok kötü bir olay ki Lozan'da bile biz boğazları alamıyoruz. Dikkat!
Şimdi İngiltere ve Fransa ne yapmış oldu.
Burada Rusya'nın Akdenize inmesini engellemiş oldu.
Rusya avucunu yaladı.
Bir daha Hünkar İskelesi anlaşması olmayacak ve boğazlar uluslararası statüye kavuştuğu için de Osmanlı için de kötü bir durum.
Abdülmecid döneminde diğer bir yaşanan olay Kırım Savaşı.
Onlara şunu söyleyebiliriz 1853 56 arasında olmuştur.
Yine Rusya'nın Balkanlardaki emelleri, Akdeniz'deki emellerini biliyoruz.
Şimdi Rusyanın buradaki amaçlarından biri Osmanlı'yı İngiltere de paylaşmak istiyor.
Böyle bir amaca girişti şimdi de ve İngiltere'nin ret cevabı vermesi bu konuda ileride ve var görüşmesinde bir daha böyle bir şey gündeme gelecek, onu söyleyeceğiz.
Yine kutsal yerler sorunu var.
Bir kere Kudüs'te Ortodoks Hristiyanların olması, Rusya bu bölgede kendine hak iddia ediyor, o bölgeleri ben kontrol edeceğim diyor.
Niye kutsal yerler sorunu var çünkü o bölgede daha fazla Ortodoks Hiristiyanlar.
Bu yüzden de Rusya buranın abisi olduğunu iddia ediyor.
Buradaki Hıristiyanlar için yeni haklar talep ediyor bizden.
İkincisi Rus elçisi.
Şimdi buradan Men adında virüs elçisi var.
Kendini bilmez, hadsiz bir şekilde davranışları var.
Daha çok protokol kurallarına uymadığını görüyoruz.
Yani bütün ortodoks hristiyan larının Rusya himayesine bırakılmasını istiyor bu Rus elçisi bence.
Tabi Osmanlı bunu reddediyor.
Burada olaylar vesaire yaşanıyor.
Şimdi bu birinci kısım olayın gelişmesi şöyle Rusya evvela ve bu alanı işgal ediyor arkadaşlar ve savaş Karadeniz'e sıçrayınca İngiltere, Fransa diyor ki eyvah tamam burada hemen devreye girecekler.
Rusya'nın Akdenize inmesinden endişe duydukları için bütün donanmalarına İstanbul'a üye olacaklar.
Rusya da buna mukabil ne yapacak, sen Osmanlı görürsün diyecek. O da gelip Karadeniz'deki Sinop baskınını yapacak bize.
Ve bundan sonda şunu göreceğiz.
Osmanlı daha da tehlike altına düştüğü için, böyle bir savaş tehlikesi oluştuğu için Avrupalılar yani İngiltere, Fransa, Piyemonte gelip Osmanlı'ya yardım edecekler ve Rusyayı savaşta inecekler.
Rusya hiç beklemediği bir ittifakla karşı karşıya kaldı ve bir çok cephede savaşıyordu ki daha önce Avusturya ile savaşı vardı onu kaybetti.
Bir de Osmanlı, Piyemonte, Fransa, İngiltereli savaştı.
Burayı da kaybetti.
Sonunda Paşa Paşa Paris Anlaşması'na gidip bakın.
19'uncu yüzyılda Osmanlı bir savaş kazandı ama Avrupalıların yardımıyla savaş kazandı ki bu Kırım Savaşı bakalım sonuçlarına neler oluyor?
Paris anlaşmasına bakacak.
Peki niye Avrupalıları bize yardım etti arkadaşım?
Bakalım şimdi bu dönemde 1808'de Rusya ve Avusturya isyanda.
Başarısız olup osmanlıya sığınan leh ve macar mültecileri ne osman idi adam işte bu da avrupanın takdirini kazanmamıza sebep olmuştu.
Bu bir iki.
Rusya'nın Akdeniz'e inme tehlikesi var.
O yüzden Avrupalılar bize yardım ediyor.
Yani Avrupalılar Kırım Savaşı neden bize yardım etti?
Şunlardan dolayı hızlıca bir de şuna da değinelim.
Kırım savaşında ilk defa modern hemşirelik oluşuyor.
Florent Martin yıl diye bir kadının Kırım savaşında askerlerimize yardım etmesi ve yaralı askerleri tedavi etmesi vesaire olayı var.
Ilk telgraf edilme Varna Kırım hattına çekilmiştir.
Çünkü Kırım'da olağanüstü olaylar yaşanıyor ve ilk defa bu savaşta İngiltere'den dış borç aldık.
Şimdi Paris'e değinelim.
Paris anlaşması Minsk'te 156 yılında şöyle bir amaç gitmiştir.
Osmanlı için iyi yanları da var, kötü yanları da var.
Birincisi Osman illeti artık Avrupa da elit sayılacak. Artı Osmanlı, Avrupa bundan yaralanacak.
Şimdi bu ikisini gördüğümüz zaman şunu diyebilirim.
Rusya'ya karşı bir koruma kalkanı elde ediyor.
Osman Toprak bütünlüğü Avrupa garantisi altına alınacak.
Ne Osman ne de Rusya.
Karadeniz'de donanma bulunmayacak.
Ama Osman için kötü bir anlaşma niye?
Savaşta kazanan taraf Osmanlı ama yenik muamelesi görmüş.
Tamam Rusya'yı anlarım, Karadeniz'de donanma bulundurmaya çok dersin ama Osmanlı'ya niye donanma bulundurma diyorsun ayrı.
Eflak ve Boğdan özerk hale gelecek, içişlerine serbest.
Dışişlerinde merkeze bağlı olacak.
Tuna Nehri ticari gemilerine açık olacaktı.
Şimdi burada ne oldu bakalım.
Osmanlı artık kendisini koruyamadığı ortaya çıktı.
Avrupa garantisine girerse Osmanlı'nın kendini koruyamadığını anlar.
İki şimdi savaşta Osmanlı'nın mağlup devlet izlenimi verilmiş.
Üç.
Avrupalılar Osmanlı iç işlerine karışacak bir şey elde etti.
Eflak ve Boğdan bölgesine özerklik verilerek.
Bu Paris kalkanı.
Bin 156 yılındaki Osmanlı üzerine oluşturulan kalkan 1878'de kaldırılacak.
Zaten bin 856 bin S 178 arası Rusya Osmanlı'ya saldırmıyor.
Bu yönüyle iyi.
Ama şu dönemden, şu döneme kadar bu de bizim içişlerimize kim karışıyor?
Avrupalılar karışıyor bu kötü.
Işte Paris Anlaşması da bu diyoruz.
Avrupa Birliği'nin ilk adımda diyebilir miyiz?
Derim.
Şimdi gelelim Abdülmecit hesaplarını.
Yönetim alanında yaptığı kitaplar, Tanzimat ıslahat fermanları yayınlamış olması Meclis'e.
Ali Tanzimat adında bir Meclis var.
Bu kanun ve tüzükleri hazırlıyor.
Ülkedeki ve Vilayet Nizamnamesi yayınlanmıştır.
Tabii bundan bir tane daha var, ilerde göreceğiz.
Yönetim anda.
Bunlar ekonomi alanında neler yaptı?
İlk defa dış borç alındı.
İngiltere'den Kırım Savaşı'nda olduğu bu ilk kağıt para bastırıldı.
Kaim adında yine ilk defa bankacılık fertlerin başladığını görüyoruz işte. Banka, Dersaadet ve Osmanlı Bankası gibi önemli bankalar kuruluyor burada.
Demiryolları ve telgraf yapımları başlamıştır ki, ilk demiryolları İzmir-Aydın arasını yapılacak.
Telgraf hatları da Kırım'a kadar çekiliyor, Edirne'den Kırım'a kadar çekiliyor.
Deniz yolları şirketi kuruluyor, şirketi Hayriye adıyla ve arazi kararnamesi çıkartılıyor.
Çünkü tımar sitemi kaldırılmıştı ya.
Şimdi burada topraklardan tasarruf edilecek.
Yani birçok kişiye toprak dağıtılacak, oradan da üretim elde edilecek.
Eğitim alanda yaptığı standartta şöyle daha Arın Muallim Okulları açıldı.
Yani erkek öğretmen okulları artık açılıyor.
Burada darül kelimesi savaş manasında kullanılmış olup yani eğitime ne kadar önem verdiğini gösteriyor.
Hemen hemen eğitimle ilgili hep böyle darül deniliyor.
Yani sanki böyle bir eğitim ordusu anlamı kazanıyor Osmanlı.
Burada bile ona verdiği önemi görebiliyoruz.
Kız rüştiye leri açılıyor artık.
Kızlar da ortaokullara gidebilecek Maarif Nezareti'ne kuruyor.
Maarif eğitim demek arkadaşlar okullar bu bakanlığa bağlanacak.
Günümüzde bu Milli Eğitim Bakanlığı olarak görebilirsiniz.
Encümeni Daniş.
Bakın ders kitapları burada basılıyor.
Bunlar aynı zamanda akademisyen, akademik gruplar.
İşte böyle bir eğitim sisteminin geliştirilmesi, eğitim sisteminin daha kaliteli olması için Encümeni Daniş dediğimiz bir kuruluş oluşturuluyor ilk defa Türk Müzesi bu dönemde açılmıştır.
Abdülmecit döneminde açılmıştır.
Yine Mülkiye dediğimiz okullar bu dönemde açılmıştır.
Ne demek hocam bu memur içten okullar.
İkinci Mahmud dönemde de buna benzer okullar vardı tabi o okul bu ismi aldı.
Artı ne oldu?
Memur yetiştirilir artık burada.
Eskiden memurlar deniliyordu Enderun'da ama şimdi artı Türk ve Müslümanlar da bu okulda bilgimiz oldu, ilk özel gazete olan tercümanı ahval çıkartıldı. Taburun yanında Ceride, Havadis, Tasvir i Efkar gibi gazetelerin de olduğunu bilenin şimdi ilk İdadi okullarına açıldığını görelim.
İdadi, lise bakın rüştiye demek.
Ortaokul kademesinde eğitim veren okullar.
İdadi lise kademesinde eğitim veren okullar.
Ziraat Mektebi'nin açıldığını görüyoruz.
Eğitimle yine aynı zamanda bundan bazıları.
Ekonomiyi de gireli askeri saflara baktığımız zaman Fransız İhtilali'nin getirmiş olduğu bu özellik bize askerlik vatan hizmeti haline geldi, ilk defa bu olay Fransız ihtilalinde oluşmuştu.
Yani Fransa'da normal bir yurttaş vatandaş askerliğini vatanı için yapıyordu ki vatani askerlik görevi diyoruz biz buna.
Fransa'da gelişen bir olay bu.
Sonra bu bize yansımış.
Vatan hizmeti haline gelen bir askerlik şuuru, anlayışı gelişmeye başlamış.
Bizde de yine jandarma teşkilatının bu dönemde kurulduğunu bile Abdülmecid'in hukuk alanda yaptığı işler ise birçok mahkeme görebiliriz.
Bu dönemde şeri mahkemeler yani dini mahkemeler var, azınlık mahkemeleri var.
Yani Ermeni, Yahudi, Rum ve cemaat mahkemeleri var.
Farklı cemaatlere mensup kişilerin mahkemeleri, bir de konsolosluk mahkemeleri var.
Şimdi bunların bu şekliyle ayrıldığını görelim.
Bir de Ceza Kanunu ile Ticaret Kanunu çıkartıldığını görüyoruz.
Yine bu dönemde arkadaşlar Dolmabahçe Sarayı'nın inşası başlıyor.
Beykoz Köşkü, Yıldız Kasrı Köşkü gibi sarayların yapıldığını görüyoruz.
Paralar buraya da harcanıyor.
Bu da Osmanlı borç içindeyken böyle yapılara girişmesi ki o dönemin bir modası diyebiliriz.
Yani ihtişamlı, güzel saraylar var gelişmiş ülkelerde.
Osman da bundan yararlanmak istemiş aslında böyle kendini göstermek istemiş.
Tabi elinde avucunda yokken böyle bir şeye girişmesi ekonominin.
Daha da bozulmasına sebep olmuş.
İkinci Mahmut'un ölümüyle beraber tahta çıkan padişahımız dinsiz otuz dokuz altmış bir adasına göre yapmıştır.
Özellikle Batı kültürüyle yetişmiş, iyi derecede Fransızca bilen bir padişahımız ve İkinci Mahmut'un reformlarını daha ileri taşımıştır.
Daha çok İngiltere yanlısı bir politika dediğini görüyoruz.
Bu arada Hünkar İskelesi anlaşmasını süresi bitmek üzere.
Rusya baskı yapıyor, bu anlaşmadan bir tane daha istiyorum diyor.
Ama İngiltere devreye girecek ve Hünkar İskelesi anlaşmasının özelliğini bitireceğiz.
Peki İngiltere'nin devreye girmesi ne demek?
Şu demek Londra Boğazlar Sözleşmesi demek.
Bakın İkinci Mahmut dönemindeki politikaların devam ettiğini görüyoruz.
Ama bu sefer İngiliz yanlısı bir politika devam ediyor.
Rusya'ya karşı İngiltere'nin desteğini alma tabi İngiltere de bizi sevdiği için yardım etmiyor.
Kendi çıkarlarını korumak için Rusya Osmanlı da etkin olmamalı diyor.
Yani o bölgeye girmemeli, Boğaz'a da girmemeli, Akdeniz'e girmemeli diyor.
Bu yüzden de İngiltere Osmanlı'yı koruma politikası izleyecek.
Ne zamana kadar?
1878 Berlin Anlaşması'na kadar.
Bakalım Londra Boğazlar Sözleşmesi neyi fes ediyor?
Bil boğazlar.
Osmanlı Yemen'de kalacaktır.
Yani bunu söyleme mercii İngiltere.
Bakın buna demek boğazlarda güç etmemizin, egemenliğimizin kısıtlanması demek.
2.
Boğazlar Barış Zamanı tüm devlerin savaş gemilerini kapalı olacaktır.
Bakın yine biz karar vermiyoruz, başkası karar veriyor.
Benim boğazından ne olacağına başkası karar veriyor.
Bakalım Osmanlı boğaza daki mutlak egemenliği son bulmuştur.
Bitti artık bu olay Hünkar İskelesi Antlaşması'na son kez kullanmıştı egemenliğini.
Ama artık kullanamayacak.
Boğazlar uluslararası bir statüye kavuştu.
Bu bizim için çok kötü bir olay ki Lozan'da bile biz boğazları alamıyoruz. Dikkat!
Şimdi İngiltere ve Fransa ne yapmış oldu.
Burada Rusya'nın Akdenize inmesini engellemiş oldu.
Rusya avucunu yaladı.
Bir daha Hünkar İskelesi anlaşması olmayacak ve boğazlar uluslararası statüye kavuştuğu için de Osmanlı için de kötü bir durum.
Abdülmecid döneminde diğer bir yaşanan olay Kırım Savaşı.
Onlara şunu söyleyebiliriz 1853 56 arasında olmuştur.
Yine Rusya'nın Balkanlardaki emelleri, Akdeniz'deki emellerini biliyoruz.
Şimdi Rusyanın buradaki amaçlarından biri Osmanlı'yı İngiltere de paylaşmak istiyor.
Böyle bir amaca girişti şimdi de ve İngiltere'nin ret cevabı vermesi bu konuda ileride ve var görüşmesinde bir daha böyle bir şey gündeme gelecek, onu söyleyeceğiz.
Yine kutsal yerler sorunu var.
Bir kere Kudüs'te Ortodoks Hristiyanların olması, Rusya bu bölgede kendine hak iddia ediyor, o bölgeleri ben kontrol edeceğim diyor.
Niye kutsal yerler sorunu var çünkü o bölgede daha fazla Ortodoks Hiristiyanlar.
Bu yüzden de Rusya buranın abisi olduğunu iddia ediyor.
Buradaki Hıristiyanlar için yeni haklar talep ediyor bizden.
İkincisi Rus elçisi.
Şimdi buradan Men adında virüs elçisi var.
Kendini bilmez, hadsiz bir şekilde davranışları var.
Daha çok protokol kurallarına uymadığını görüyoruz.
Yani bütün ortodoks hristiyan larının Rusya himayesine bırakılmasını istiyor bu Rus elçisi bence.
Tabi Osmanlı bunu reddediyor.
Burada olaylar vesaire yaşanıyor.
Şimdi bu birinci kısım olayın gelişmesi şöyle Rusya evvela ve bu alanı işgal ediyor arkadaşlar ve savaş Karadeniz'e sıçrayınca İngiltere, Fransa diyor ki eyvah tamam burada hemen devreye girecekler.
Rusya'nın Akdenize inmesinden endişe duydukları için bütün donanmalarına İstanbul'a üye olacaklar.
Rusya da buna mukabil ne yapacak, sen Osmanlı görürsün diyecek. O da gelip Karadeniz'deki Sinop baskınını yapacak bize.
Ve bundan sonda şunu göreceğiz.
Osmanlı daha da tehlike altına düştüğü için, böyle bir savaş tehlikesi oluştuğu için Avrupalılar yani İngiltere, Fransa, Piyemonte gelip Osmanlı'ya yardım edecekler ve Rusyayı savaşta inecekler.
Rusya hiç beklemediği bir ittifakla karşı karşıya kaldı ve bir çok cephede savaşıyordu ki daha önce Avusturya ile savaşı vardı onu kaybetti.
Bir de Osmanlı, Piyemonte, Fransa, İngiltereli savaştı.
Burayı da kaybetti.
Sonunda Paşa Paşa Paris Anlaşması'na gidip bakın.
19'uncu yüzyılda Osmanlı bir savaş kazandı ama Avrupalıların yardımıyla savaş kazandı ki bu Kırım Savaşı bakalım sonuçlarına neler oluyor?
Paris anlaşmasına bakacak.
Peki niye Avrupalıları bize yardım etti arkadaşım?
Bakalım şimdi bu dönemde 1808'de Rusya ve Avusturya isyanda.
Başarısız olup osmanlıya sığınan leh ve macar mültecileri ne osman idi adam işte bu da avrupanın takdirini kazanmamıza sebep olmuştu.
Bu bir iki.
Rusya'nın Akdeniz'e inme tehlikesi var.
O yüzden Avrupalılar bize yardım ediyor.
Yani Avrupalılar Kırım Savaşı neden bize yardım etti?
Şunlardan dolayı hızlıca bir de şuna da değinelim.
Kırım savaşında ilk defa modern hemşirelik oluşuyor.
Florent Martin yıl diye bir kadının Kırım savaşında askerlerimize yardım etmesi ve yaralı askerleri tedavi etmesi vesaire olayı var.
Ilk telgraf edilme Varna Kırım hattına çekilmiştir.
Çünkü Kırım'da olağanüstü olaylar yaşanıyor ve ilk defa bu savaşta İngiltere'den dış borç aldık.
Şimdi Paris'e değinelim.
Paris anlaşması Minsk'te 156 yılında şöyle bir amaç gitmiştir.
Osmanlı için iyi yanları da var, kötü yanları da var.
Birincisi Osman illeti artık Avrupa da elit sayılacak. Artı Osmanlı, Avrupa bundan yaralanacak.
Şimdi bu ikisini gördüğümüz zaman şunu diyebilirim.
Rusya'ya karşı bir koruma kalkanı elde ediyor.
Osman Toprak bütünlüğü Avrupa garantisi altına alınacak.
Ne Osman ne de Rusya.
Karadeniz'de donanma bulunmayacak.
Ama Osman için kötü bir anlaşma niye?
Savaşta kazanan taraf Osmanlı ama yenik muamelesi görmüş.
Tamam Rusya'yı anlarım, Karadeniz'de donanma bulundurmaya çok dersin ama Osmanlı'ya niye donanma bulundurma diyorsun ayrı.
Eflak ve Boğdan özerk hale gelecek, içişlerine serbest.
Dışişlerinde merkeze bağlı olacak.
Tuna Nehri ticari gemilerine açık olacaktı.
Şimdi burada ne oldu bakalım.
Osmanlı artık kendisini koruyamadığı ortaya çıktı.
Avrupa garantisine girerse Osmanlı'nın kendini koruyamadığını anlar.
İki şimdi savaşta Osmanlı'nın mağlup devlet izlenimi verilmiş.
Üç.
Avrupalılar Osmanlı iç işlerine karışacak bir şey elde etti.
Eflak ve Boğdan bölgesine özerklik verilerek.
Bu Paris kalkanı.
Bin 156 yılındaki Osmanlı üzerine oluşturulan kalkan 1878'de kaldırılacak.
Zaten bin 856 bin S 178 arası Rusya Osmanlı'ya saldırmıyor.
Bu yönüyle iyi.
Ama şu dönemden, şu döneme kadar bu de bizim içişlerimize kim karışıyor?
Avrupalılar karışıyor bu kötü.
Işte Paris Anlaşması da bu diyoruz.
Avrupa Birliği'nin ilk adımda diyebilir miyiz?
Derim.
Şimdi gelelim Abdülmecit hesaplarını.
Yönetim alanında yaptığı kitaplar, Tanzimat ıslahat fermanları yayınlamış olması Meclis'e.
Ali Tanzimat adında bir Meclis var.
Bu kanun ve tüzükleri hazırlıyor.
Ülkedeki ve Vilayet Nizamnamesi yayınlanmıştır.
Tabii bundan bir tane daha var, ilerde göreceğiz.
Yönetim anda.
Bunlar ekonomi alanında neler yaptı?
İlk defa dış borç alındı.
İngiltere'den Kırım Savaşı'nda olduğu bu ilk kağıt para bastırıldı.
Kaim adında yine ilk defa bankacılık fertlerin başladığını görüyoruz işte. Banka, Dersaadet ve Osmanlı Bankası gibi önemli bankalar kuruluyor burada.
Demiryolları ve telgraf yapımları başlamıştır ki, ilk demiryolları İzmir-Aydın arasını yapılacak.
Telgraf hatları da Kırım'a kadar çekiliyor, Edirne'den Kırım'a kadar çekiliyor.
Deniz yolları şirketi kuruluyor, şirketi Hayriye adıyla ve arazi kararnamesi çıkartılıyor.
Çünkü tımar sitemi kaldırılmıştı ya.
Şimdi burada topraklardan tasarruf edilecek.
Yani birçok kişiye toprak dağıtılacak, oradan da üretim elde edilecek.
Eğitim alanda yaptığı standartta şöyle daha Arın Muallim Okulları açıldı.
Yani erkek öğretmen okulları artık açılıyor.
Burada darül kelimesi savaş manasında kullanılmış olup yani eğitime ne kadar önem verdiğini gösteriyor.
Hemen hemen eğitimle ilgili hep böyle darül deniliyor.
Yani sanki böyle bir eğitim ordusu anlamı kazanıyor Osmanlı.
Burada bile ona verdiği önemi görebiliyoruz.
Kız rüştiye leri açılıyor artık.
Kızlar da ortaokullara gidebilecek Maarif Nezareti'ne kuruyor.
Maarif eğitim demek arkadaşlar okullar bu bakanlığa bağlanacak.
Günümüzde bu Milli Eğitim Bakanlığı olarak görebilirsiniz.
Encümeni Daniş.
Bakın ders kitapları burada basılıyor.
Bunlar aynı zamanda akademisyen, akademik gruplar.
İşte böyle bir eğitim sisteminin geliştirilmesi, eğitim sisteminin daha kaliteli olması için Encümeni Daniş dediğimiz bir kuruluş oluşturuluyor ilk defa Türk Müzesi bu dönemde açılmıştır.
Abdülmecit döneminde açılmıştır.
Yine Mülkiye dediğimiz okullar bu dönemde açılmıştır.
Ne demek hocam bu memur içten okullar.
İkinci Mahmud dönemde de buna benzer okullar vardı tabi o okul bu ismi aldı.
Artı ne oldu?
Memur yetiştirilir artık burada.
Eskiden memurlar deniliyordu Enderun'da ama şimdi artı Türk ve Müslümanlar da bu okulda bilgimiz oldu, ilk özel gazete olan tercümanı ahval çıkartıldı. Taburun yanında Ceride, Havadis, Tasvir i Efkar gibi gazetelerin de olduğunu bilenin şimdi ilk İdadi okullarına açıldığını görelim.
İdadi, lise bakın rüştiye demek.
Ortaokul kademesinde eğitim veren okullar.
İdadi lise kademesinde eğitim veren okullar.
Ziraat Mektebi'nin açıldığını görüyoruz.
Eğitimle yine aynı zamanda bundan bazıları.
Ekonomiyi de gireli askeri saflara baktığımız zaman Fransız İhtilali'nin getirmiş olduğu bu özellik bize askerlik vatan hizmeti haline geldi, ilk defa bu olay Fransız ihtilalinde oluşmuştu.
Yani Fransa'da normal bir yurttaş vatandaş askerliğini vatanı için yapıyordu ki vatani askerlik görevi diyoruz biz buna.
Fransa'da gelişen bir olay bu.
Sonra bu bize yansımış.
Vatan hizmeti haline gelen bir askerlik şuuru, anlayışı gelişmeye başlamış.
Bizde de yine jandarma teşkilatının bu dönemde kurulduğunu bile Abdülmecid'in hukuk alanda yaptığı işler ise birçok mahkeme görebiliriz.
Bu dönemde şeri mahkemeler yani dini mahkemeler var, azınlık mahkemeleri var.
Yani Ermeni, Yahudi, Rum ve cemaat mahkemeleri var.
Farklı cemaatlere mensup kişilerin mahkemeleri, bir de konsolosluk mahkemeleri var.
Şimdi bunların bu şekliyle ayrıldığını görelim.
Bir de Ceza Kanunu ile Ticaret Kanunu çıkartıldığını görüyoruz.
Yine bu dönemde arkadaşlar Dolmabahçe Sarayı'nın inşası başlıyor.
Beykoz Köşkü, Yıldız Kasrı Köşkü gibi sarayların yapıldığını görüyoruz.
Paralar buraya da harcanıyor.
Bu da Osmanlı borç içindeyken böyle yapılara girişmesi ki o dönemin bir modası diyebiliriz.
Yani ihtişamlı, güzel saraylar var gelişmiş ülkelerde.
Osman da bundan yararlanmak istemiş aslında böyle kendini göstermek istemiş.
Tabi elinde avucunda yokken böyle bir şeye girişmesi ekonominin.
Daha da bozulmasına sebep olmuş.