Döllenme, ikincil oosit ile spermin haploit çekirdeğinin kaynaşmasıdır.
Bu kaynaşmanın olabilmesi için öncelikle spermin baş kısmındaki çekirdeğin yumurtaya girmesi gerekir.
Dişi üreme sistemine bırakılan milyonlarca spermden bir bölümü yumurtalık kanalında canlı kalmayı başarıp bu kanaldaki yumurtaya doğru ilerler; diğer spermler ise ölür.
Yumurtanın ürettiği bazı kimyasal maddeler spermi yumurtaya çeker.
Bu kimyasallara fertilizin adı da veriliyor.
Sperm yumurtaya ulaştığında yumurtanın dış tarafındaki zona pellucida adı verilen jel yapıya temas eder.
Burada yumurta bulunuyor.
Bu morla gösterdiğim yapı ise zona pellucida.
Zona pellucida üzerinde türe özgü reseptörler bulunur.
Bu nedenle spermler sadece kendi türüne ve çok yakın türlere ait yumurta hücresini dölleyebilir.
İç kısımda yumurta çekirdeği var.
Yani anneye ait DNA burada bulunuyor.
Sarı ile gösterdiğim yapı ise yumurtanın zarı.
Gördüğümüz gibi spermler yumurtaya ulaşmış.
Bu spermi inceleyelim.
Spermin yapısını hatırlıyorsunuzdur.
Uç kısmında akrozom bulunuyordu.
Akrozomdan salınan enzimler zona pellucidayı eriterek bir açıklık oluşturur.
Sonrasında spermin çekirdeği yumurtaya gider.
Spermin mitokondri bulunduran orta kısmı ve kamçısı yumurta içine girmez.
Bu esnada metafaz-2 evresinde bekleyen ikincil oosit mayozunu tamamlar.
İki çekirdeğin kaynaşmasıyla döllenme gerçekleşmiş olur ve zigot oluşur.
Bir yumurtayı sadece bir sperm dölleyebilir.
Çünkü sperm ve yumurta zarı kaynaştıktan sonra yumurtadaki enzimler yardımıyla sertleşen zona pellucida diğer spermlerin girişini engeller.
Oluşan zigot mitoz bölünmeler geçirerek yumurta kanalında siller ve düz kasların yardımıyla rahime doğru taşınır.
Rahim duvarına gömülür ve böylece hamilelik gerçekleşir.
Birçok çift çeşitli biyolojik nedenlerle çocuk sahibi olamamaktadır.
Bu duruma kısırlık denir.
Kısırlığın pek çok nedeni olabilir.
Erkekte sperm sayısının azlığı, spermlerin yeterince hareketli olmaması, kadında yumurtanın serbest hale gelememesi, yumurta kanallarının tıkalı olması bunlardan bazılarıdır.
Kısırlık tipine göre uygun tedavi seçenekleri bulunmaktadır.
Bu tedavi seçeneklerinden birisi de in vitro fertilizasyon yöntemidir.
Bu yöntemde hormon ve ilaç takviyesiyle çok sayıda yumurta elde edilir.
Laboratuvar ortamında olgun yumurtaların alınıp yanlarına hareketli spermlerin bırakılmasıyla gerçekleştirilir.
Yumurtanın döllenmesi sonucu oluşan zigot rahme yerleştirilir.
Metafaz-2 aşamasındaki ikincil oositin sitoplazmasına tek bir sperm çekirdeği mikro pipet yardımıyla yerleştirilirse bu yöntem mikroenjeksiyon yöntemi adını alır.
Laboratuvar koşullarında gerçekleştirilen bu işlemler sonrası elde edilen döllenmiş yumurtalar; ısı, nem oksijen ve karbondioksit oranları özel olarak belirlenmiş rahime benzer bir besin ortamında bir süre bekletilir.
İlk bölünmelerini geçiren embriyo anne rahmine yerleştirilir.
Bu in vitro yöntemler tüp bebek uygulamaları olarak isimlendirilmektedir.
İn vitro, dış ortam yani laboratuvar ortamı oluyor.
Eskiden erkeğin temelinde sperm olmadığı durumlarda uygulanamayan in vitro fertilizasyon yöntemi, gelişen teknoloji ile sperm sayısı az olan erkeklerde testisten sperm bulmak mümkün hale gelmiştir.
Testisten sperm alma yönteminde küçük bir cerrahi işlemle testis içine girilir.
Mikrocerrahi ile testis içindeki geniş ve dolgun sperm kanalları tespit edilir ve bu bölgelerden örnekler alınır.
Embriyonun rahme iyi bir şekilde tutunabilmesi için zona pellucidanın yırtılması gerekir.
Bu nedenle yuvalama denilen teknikle zona pellucida zarı üzerinde lazer kullanılarak delikler açılır.
Bir diğer in vitro fertilizasyon yöntemi de blastokist transferidir.
Normal işleyişte döllenmiş yumurta ikinci veya üçüncü günde rahme yerleştiriliyordu.
Burada altıncı güne kadar beklenir.
Bu durum doğal gebelik sürecinin de benzeridir.
Blastokist daha ileri bir safadır.
Böylece embriyonun rahme tutunup gelişmesi kolaylaşır ve sağlıklı gebelik ihtimali artar.
Blastokistin ne olduğunu bir sonraki videoda da konuşuyor olacağız.
Biraz da çoğul gebelikleri konuşalım.
İkizlik en sık rastlanan çoğul gebelik türüdür.
Tek yumurta ikizleri ve çift yumurta ikizleri şeklinde olabilmektedir.
Tek yumurta ikizliğinde yumurtlama ve döllenme olayları normal olarak gerçekleşir.
Döllenmenin ardından embriyonun erken gelişim dönemlerinde farklı aşamalarda hücreler birbirinden ayrılarak iki embriyo oluşturur.
Bunların genetik yapıları aynıdır.
Yani cinsiyetleri ve kan grupları aynı olur.
Çift yumurta ikizlerinde aynı veya farklı yumurtalıkta eş zamanlı olarak foliküller gelişir.
Yumurtlama ile 2 adet oosit yumurta kanalına bırakılır.
Bu oositler ayrı ayrı döllenir ve rahime ulaştıklarında ikisi de buraya gömülür.
Bu tür ikizlikte sadece kardeş benzerliği görülür.
Cinsiyetleri ve kan grupları farklı olabilir.
Çoğul gebelikler ikizlik dışında üçüz, dördüz, beşiz şeklinde de görülebilir.
Bu gebeliklerde genellikle fetüs sayısı arttıkça anne ve bebeğin sağlığı olumsuz etkilenmektedir.
Bu kaynaşmanın olabilmesi için öncelikle spermin baş kısmındaki çekirdeğin yumurtaya girmesi gerekir.
Dişi üreme sistemine bırakılan milyonlarca spermden bir bölümü yumurtalık kanalında canlı kalmayı başarıp bu kanaldaki yumurtaya doğru ilerler; diğer spermler ise ölür.
Yumurtanın ürettiği bazı kimyasal maddeler spermi yumurtaya çeker.
Bu kimyasallara fertilizin adı da veriliyor.
Sperm yumurtaya ulaştığında yumurtanın dış tarafındaki zona pellucida adı verilen jel yapıya temas eder.
Burada yumurta bulunuyor.
Bu morla gösterdiğim yapı ise zona pellucida.
Zona pellucida üzerinde türe özgü reseptörler bulunur.
Bu nedenle spermler sadece kendi türüne ve çok yakın türlere ait yumurta hücresini dölleyebilir.
İç kısımda yumurta çekirdeği var.
Yani anneye ait DNA burada bulunuyor.
Sarı ile gösterdiğim yapı ise yumurtanın zarı.
Gördüğümüz gibi spermler yumurtaya ulaşmış.
Bu spermi inceleyelim.
Spermin yapısını hatırlıyorsunuzdur.
Uç kısmında akrozom bulunuyordu.
Akrozomdan salınan enzimler zona pellucidayı eriterek bir açıklık oluşturur.
Sonrasında spermin çekirdeği yumurtaya gider.
Spermin mitokondri bulunduran orta kısmı ve kamçısı yumurta içine girmez.
Bu esnada metafaz-2 evresinde bekleyen ikincil oosit mayozunu tamamlar.
İki çekirdeğin kaynaşmasıyla döllenme gerçekleşmiş olur ve zigot oluşur.
Bir yumurtayı sadece bir sperm dölleyebilir.
Çünkü sperm ve yumurta zarı kaynaştıktan sonra yumurtadaki enzimler yardımıyla sertleşen zona pellucida diğer spermlerin girişini engeller.
Oluşan zigot mitoz bölünmeler geçirerek yumurta kanalında siller ve düz kasların yardımıyla rahime doğru taşınır.
Rahim duvarına gömülür ve böylece hamilelik gerçekleşir.
Birçok çift çeşitli biyolojik nedenlerle çocuk sahibi olamamaktadır.
Bu duruma kısırlık denir.
Kısırlığın pek çok nedeni olabilir.
Erkekte sperm sayısının azlığı, spermlerin yeterince hareketli olmaması, kadında yumurtanın serbest hale gelememesi, yumurta kanallarının tıkalı olması bunlardan bazılarıdır.
Kısırlık tipine göre uygun tedavi seçenekleri bulunmaktadır.
Bu tedavi seçeneklerinden birisi de in vitro fertilizasyon yöntemidir.
Bu yöntemde hormon ve ilaç takviyesiyle çok sayıda yumurta elde edilir.
Laboratuvar ortamında olgun yumurtaların alınıp yanlarına hareketli spermlerin bırakılmasıyla gerçekleştirilir.
Yumurtanın döllenmesi sonucu oluşan zigot rahme yerleştirilir.
Metafaz-2 aşamasındaki ikincil oositin sitoplazmasına tek bir sperm çekirdeği mikro pipet yardımıyla yerleştirilirse bu yöntem mikroenjeksiyon yöntemi adını alır.
Laboratuvar koşullarında gerçekleştirilen bu işlemler sonrası elde edilen döllenmiş yumurtalar; ısı, nem oksijen ve karbondioksit oranları özel olarak belirlenmiş rahime benzer bir besin ortamında bir süre bekletilir.
İlk bölünmelerini geçiren embriyo anne rahmine yerleştirilir.
Bu in vitro yöntemler tüp bebek uygulamaları olarak isimlendirilmektedir.
İn vitro, dış ortam yani laboratuvar ortamı oluyor.
Eskiden erkeğin temelinde sperm olmadığı durumlarda uygulanamayan in vitro fertilizasyon yöntemi, gelişen teknoloji ile sperm sayısı az olan erkeklerde testisten sperm bulmak mümkün hale gelmiştir.
Testisten sperm alma yönteminde küçük bir cerrahi işlemle testis içine girilir.
Mikrocerrahi ile testis içindeki geniş ve dolgun sperm kanalları tespit edilir ve bu bölgelerden örnekler alınır.
Embriyonun rahme iyi bir şekilde tutunabilmesi için zona pellucidanın yırtılması gerekir.
Bu nedenle yuvalama denilen teknikle zona pellucida zarı üzerinde lazer kullanılarak delikler açılır.
Bir diğer in vitro fertilizasyon yöntemi de blastokist transferidir.
Normal işleyişte döllenmiş yumurta ikinci veya üçüncü günde rahme yerleştiriliyordu.
Burada altıncı güne kadar beklenir.
Bu durum doğal gebelik sürecinin de benzeridir.
Blastokist daha ileri bir safadır.
Böylece embriyonun rahme tutunup gelişmesi kolaylaşır ve sağlıklı gebelik ihtimali artar.
Blastokistin ne olduğunu bir sonraki videoda da konuşuyor olacağız.
Biraz da çoğul gebelikleri konuşalım.
İkizlik en sık rastlanan çoğul gebelik türüdür.
Tek yumurta ikizleri ve çift yumurta ikizleri şeklinde olabilmektedir.
Tek yumurta ikizliğinde yumurtlama ve döllenme olayları normal olarak gerçekleşir.
Döllenmenin ardından embriyonun erken gelişim dönemlerinde farklı aşamalarda hücreler birbirinden ayrılarak iki embriyo oluşturur.
Bunların genetik yapıları aynıdır.
Yani cinsiyetleri ve kan grupları aynı olur.
Çift yumurta ikizlerinde aynı veya farklı yumurtalıkta eş zamanlı olarak foliküller gelişir.
Yumurtlama ile 2 adet oosit yumurta kanalına bırakılır.
Bu oositler ayrı ayrı döllenir ve rahime ulaştıklarında ikisi de buraya gömülür.
Bu tür ikizlikte sadece kardeş benzerliği görülür.
Cinsiyetleri ve kan grupları farklı olabilir.
Çoğul gebelikler ikizlik dışında üçüz, dördüz, beşiz şeklinde de görülebilir.
Bu gebeliklerde genellikle fetüs sayısı arttıkça anne ve bebeğin sağlığı olumsuz etkilenmektedir.