Herkese Merhabalar.
Kunduz'un yedinci sınıf sosyal bilgiler dersi.
Altıncı ünite konusu olan Atatürk ve demokrasi konusuna hepiniz hoş geldiniz.
Bugün sizlerle birlikte Atatürk'ün Türk demokrasi tarihine yaptığı katkılardan detaylı bir şekilde bahsedeceğiz.
Hazırsa hemen başlayalım.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çocukluk yıllarından itibaren en büyük amacı Türk milletinin demokratik ve özgür hür bir sistem içerisinde yaşaması idi.
Hayatı boyunca bu amaç için Mustafa Kemal Atatürk çalışmıştır.
Zaten demokratik ve hür bir sistem ancak ve ancak demokrasi ile olabilmektedir.
Milli Mücadele dönemine başta baktığımızda yani Kurtuluş Savaşı dönemini incelediğimizde Amasya genelgesini görüyoruz.
Sevgili arkadaşlar, Atatürk Amasya genelgesine milletin bağımsızlığını yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır maddesini koymuştur.
Bakın burada milletin bağımsızlığını, yine milletin azmi evet ama kararı da kurtaracaktır cümlesi milli egemenliğin önemini ilk kez vurgulayan cümledir.
Milli egemenlik, halkın yönetimi, halk egemenliği demektir.
Yine Milli Mücadele döneminde Erzurum Kongresi'ne geldiğimizde Kuvayı Milliyeci etkin milli iradeyi hakim kılmak esastır.
Bakın milli iradeyi hakim kılmak esastır maddesi yine demokrasiye geçeceği, getirileceğinin sinyallerinin verildiğini bizlere gösteriyor.
Çünkü milli irade halkın yönetimi demektir.
Nihayet 23 Nisan 1920'ye geldiğimizde bir kurum açılıyor ki, zaten milli egemenlik deyince aklımıza gelen ilk kurum burasıdır sevgili arkadaşlar.
Neresi?
Türkiye Büyük Millet Meclisi, TBMM'nin açılmasına liderlik yapıyor.
Milli iradeye dayanan meclisin açılmasına öncü olması, Mustafa Kemal Atatürk'ün milli egemenliğe ve demokrasiye verdiği önemi bizlere bir kez daha göstermiş oluyor.
Tabi Atatürk'ün milli mücadele sürecinden sonra da demokrasiye yaptığı bazı katkıları vardır arkadaşlar.
Sadece milli mücadele sürecinde kalmamış, daha sonraki süreçte de yapılan bazı inkılapları ile demokrasi desteklenmiştir. Inkılap kavramı burada yenilik demektir.
Ne oldu mesela?
1 Kasım 1922 tarihinde Osmanlı saltanatı kaldırıldı.
Yönetim anlayışı babadan oğula geçiyordu.
İşte bu sistem kaldırıldı.
Bu zaten milli egemenlik, demokrasi yolunda atılan en büyük adımlardan bir tanesidir.
Sevgili arkadaşlar, yine 29 Ekim 1923 tarihine geldiğimizde Cumhuriyet ilan edildi ve yine aynı şekilde partilerin olması, demokrasilerde olmazsa olmaz kurumlardan olan partilerin korunması gerektiği anlaşıldı ve Atatürk tarafından bizzat Cumhuriyet Halk Fırkası açıldı.
Fırka demek parti demektir.
1925 yılına geldiğimizde Medeni Kanun ile kadın erkek eşitliği sağlanmış oldu ve 1930 yılından itibaren kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmeye başlandı ve 1934 yılına geldiğimizde kadınlar milletvekili olma hakkını elde ettiler.
İşte bu gibi yenilikler ya da inkılapları dediğimiz şeyler demokrasi çalışmalarını güçlendirmiştir.
Atatürk döneminde bizzat onun destekleri ile çok partili hayata geçiş çalışmaları da yapılmıştır.
Atatürk, 1923 yılında kendi partisi olan Halk Fırkası nı kuruyor.
Demokraside çoğulculuk ilkesi gereği başka partilerin kurulmasını da istiyor.
Bir parti ile demokrasinin olmayacağını bildiği için birden fazla partinin olması gerektiğini vurguluyor.
Zaten bu doğrultuda 1924 yılına geldiğimizde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve 1930 yılına geldiğimizde Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kuruluşlarını bizzat Mustafa Kemal Atatürk desteklemiştir.
Bakın burada sizleri şaşırtacak bir nokta var.
Atatürk kendi partisinin karşısına yeni partiler kurulmasını istiyor.
Çünkü demokrasinin işlerlik kazanabilmesi için çok partili hayatın olması gerekir.
Mustafa Kemal bunu bildiği için çok partili hayata geçmek istiyor.
Sevgili arkadaşlar.
Bu durum zaten Atatürk'ün demokrasiye verdiği önemi bizlere bir kez daha gösteriyor.
Kunduz'un yedinci sınıf sosyal bilgiler dersi.
Altıncı ünite konusu olan Atatürk ve demokrasi konusuna hepiniz hoş geldiniz.
Bugün sizlerle birlikte Atatürk'ün Türk demokrasi tarihine yaptığı katkılardan detaylı bir şekilde bahsedeceğiz.
Hazırsa hemen başlayalım.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çocukluk yıllarından itibaren en büyük amacı Türk milletinin demokratik ve özgür hür bir sistem içerisinde yaşaması idi.
Hayatı boyunca bu amaç için Mustafa Kemal Atatürk çalışmıştır.
Zaten demokratik ve hür bir sistem ancak ve ancak demokrasi ile olabilmektedir.
Milli Mücadele dönemine başta baktığımızda yani Kurtuluş Savaşı dönemini incelediğimizde Amasya genelgesini görüyoruz.
Sevgili arkadaşlar, Atatürk Amasya genelgesine milletin bağımsızlığını yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır maddesini koymuştur.
Bakın burada milletin bağımsızlığını, yine milletin azmi evet ama kararı da kurtaracaktır cümlesi milli egemenliğin önemini ilk kez vurgulayan cümledir.
Milli egemenlik, halkın yönetimi, halk egemenliği demektir.
Yine Milli Mücadele döneminde Erzurum Kongresi'ne geldiğimizde Kuvayı Milliyeci etkin milli iradeyi hakim kılmak esastır.
Bakın milli iradeyi hakim kılmak esastır maddesi yine demokrasiye geçeceği, getirileceğinin sinyallerinin verildiğini bizlere gösteriyor.
Çünkü milli irade halkın yönetimi demektir.
Nihayet 23 Nisan 1920'ye geldiğimizde bir kurum açılıyor ki, zaten milli egemenlik deyince aklımıza gelen ilk kurum burasıdır sevgili arkadaşlar.
Neresi?
Türkiye Büyük Millet Meclisi, TBMM'nin açılmasına liderlik yapıyor.
Milli iradeye dayanan meclisin açılmasına öncü olması, Mustafa Kemal Atatürk'ün milli egemenliğe ve demokrasiye verdiği önemi bizlere bir kez daha göstermiş oluyor.
Tabi Atatürk'ün milli mücadele sürecinden sonra da demokrasiye yaptığı bazı katkıları vardır arkadaşlar.
Sadece milli mücadele sürecinde kalmamış, daha sonraki süreçte de yapılan bazı inkılapları ile demokrasi desteklenmiştir. Inkılap kavramı burada yenilik demektir.
Ne oldu mesela?
1 Kasım 1922 tarihinde Osmanlı saltanatı kaldırıldı.
Yönetim anlayışı babadan oğula geçiyordu.
İşte bu sistem kaldırıldı.
Bu zaten milli egemenlik, demokrasi yolunda atılan en büyük adımlardan bir tanesidir.
Sevgili arkadaşlar, yine 29 Ekim 1923 tarihine geldiğimizde Cumhuriyet ilan edildi ve yine aynı şekilde partilerin olması, demokrasilerde olmazsa olmaz kurumlardan olan partilerin korunması gerektiği anlaşıldı ve Atatürk tarafından bizzat Cumhuriyet Halk Fırkası açıldı.
Fırka demek parti demektir.
1925 yılına geldiğimizde Medeni Kanun ile kadın erkek eşitliği sağlanmış oldu ve 1930 yılından itibaren kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmeye başlandı ve 1934 yılına geldiğimizde kadınlar milletvekili olma hakkını elde ettiler.
İşte bu gibi yenilikler ya da inkılapları dediğimiz şeyler demokrasi çalışmalarını güçlendirmiştir.
Atatürk döneminde bizzat onun destekleri ile çok partili hayata geçiş çalışmaları da yapılmıştır.
Atatürk, 1923 yılında kendi partisi olan Halk Fırkası nı kuruyor.
Demokraside çoğulculuk ilkesi gereği başka partilerin kurulmasını da istiyor.
Bir parti ile demokrasinin olmayacağını bildiği için birden fazla partinin olması gerektiğini vurguluyor.
Zaten bu doğrultuda 1924 yılına geldiğimizde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve 1930 yılına geldiğimizde Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kuruluşlarını bizzat Mustafa Kemal Atatürk desteklemiştir.
Bakın burada sizleri şaşırtacak bir nokta var.
Atatürk kendi partisinin karşısına yeni partiler kurulmasını istiyor.
Çünkü demokrasinin işlerlik kazanabilmesi için çok partili hayatın olması gerekir.
Mustafa Kemal bunu bildiği için çok partili hayata geçmek istiyor.
Sevgili arkadaşlar.
Bu durum zaten Atatürk'ün demokrasiye verdiği önemi bizlere bir kez daha gösteriyor.