Herkese Merhabalar.
Kunduz'un 6'ncı sınıf sosyal bilgiler dersi.
Altıncı ünite.
Egemenliğin kaynağına göre farklı yönetim biçimleri dersine hepiniz hoş geldiniz.
Bugün dünyada yaygın olan yönetim biçimlerini beraber detaylıca işleyeceğiz.
Hemen başlayalım.
Konumuzun başında demokrasi kavramıyla karşılaşıyoruz.
Nedir bu demokrasi?
Demokrasi, halkın kendi kendini yönetmesi esasına dayalı yönetim biçimidir.
Kısaca biz bu yönetim biçimine halk egemenliği ya da halkın egemenliği diyebiliriz.
Arkadaşlar diyeceksiniz ki demokraside halk kendi kendini nasıl yönetir?
Birazdan demokratik devletlerde olan temel ilkelere bakınca zaten anlayacaksınız arkadaşlar.
Demokratik yönetimlerin dayandığı bazı temel ilkeler vardır.
Şimdi sizlerle beraber demokrasi olan ülkelerdeki demokrasinin temel ilkelerine bir bakalım.
İlk sırada milli egemenlik kavramı var.
Ya da halkın egemenliği diyebiliriz biz buna.
Nedir bu?
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde yönetme gücünün halkın elinde olmasıdır.
Halk bu yetkiyi nasıl kullanır?
İşte biraz önceki sorunuzun cevabı burada geliyor.
Ya doğrudan kullanır.
Der ki Ben aday olacağım, seçimlere katılacağım.
Millet vekili belediye başkanı olacağım der.
Ya da der ki Benim işim bu değil, ben milletvekillerini seçeceğim der.
Bakın milletvekilleri aracılığıyla bu işi kullanır.
Ama belli süreliğine arkadaşlar demokrasi olan ülkelerde sınırsız bir seçme yoktur.
4 yılda ya da 5 yılda devletlerin kurallarına göre seçimler vardır.
Ya doğrudan katılır insanlar ya da oy vererek kendi yöneticilerini seçerler.
İşte halkın kendi kendini yönetmesi kavramı buradan gelmektedir.
Bir diğer temel ilkemiz demokraside eşitliktir.
Demokrasilerde kanunlar önünde herkes nedir?
Arkadaşlar eşittir.
Kimsenin kimseden üstünlüğü yoktur.
Kanunlar, yasalar herkese aynı şekilde uygulanır.
Hiçbir gurubun, hiçbir kişinin ayrıcalığı ya da üstünlüğü yoktur.
Eşitlik kavramı bu demektir.
Geçelim.
Bir diğer temel ilke özgürlük, kişinin hür iradesi ile başkasına zarar vermeden dilediğini yapabilme hissidir. Bakın buraya kadar bir bölüm kişinin hür iradesiyle istediğini yapması ama başkasına zarar vermeden yapması demokraside vardır.
Başkasına zarar verdiği an da orada özgürlük biter.
Geçelim.
Bir demokrasinin bir diğer temel ilkesi olan katılım ilkesine.
Halkın yöneticileri seçtikten sonra onların yönetimle ilgili kararlarını etkileyen bilmesi ve değiştirebilme sesidir.
İnsanlar yöneticilerin kararlarını etkileme bilirler.
Hatta bu kararları değiştirebilirler.
Nasıl yaparlar, bunu kamu oyu oluşturarak yaparlar.
İşte demokrasilerde bu durum vardır.
Diyelim ki hoşumuza gitmeyen bir durum olduğunda tepki gösteririz.
Yöneticilerimiz bunu ne yaparlar, değiştirebilirler.
İşte bu halkın demokrasideki katılım ilkesine uyduğunu gösterir.
Bir diğer temel ilke çoğunluk.
Nedir bu çoğunluk?
Seçimlerde en çok oyu alan kişi ya da partinin ülkeyi millet adına bakan bizim adımıza yönetme hakkına sahip olmasıdır.
Birinci sırada çıkan kişi, seçimden birinci sırada çıkan kişi ya da parti çoğunluk ilkesine göre demokraside devleti yönetir.
Bir diğer temel ilkemiz çoğulculuk.
Arkadaşlar bakın dikkat edin birisi çoğunluk, birisi çoğulculuk.
Nedir çoğulculuk.
Halkın önünde birden fazla seçeneğin olması, farklı görüşlerin farklı düşüncedeki siyasi partiler ile temsil edilmesidir.
Bugün sizlere siyasi parti dediğimizde hemen aklınıza bazı parti isimleri gelecektir.
Türkiye'de büyük olarak ismini bildiğimiz 25 26 civarında parti, toplamda 100'ü geçkin parti vardır.
Bu da halkın önünde birden fazla seçeneğin olması demektir.
Şuna benzetme bilirsiniz.
Sınıf başkanlığı seçiminde bir aday olursa sadece o birine verebilirsiniz.
Ama birden fazla aday olursa orada ne yapabilirsiniz?
Kıyaslama yapabilirsiniz.
İşte çoğulculuk da birden fazla partinin ülke yönetimine aday olmasıdır.
Gelelim dünyada yaygın olarak kullanılan yönetim biçimlerine.
Öncelikle monarşi kavramıyla başlayacağız.
Bir yönetim biçimidir. Nasıl bir yönetim biçimi?
Arkadaşlar bu yönetim biçimine göre yönetme yetkisi bir kişinin elindedir.
Bakın sadece ve sadece bir kişi var burada.
Bu kişiye, toplumlara göre Hristiyan toplumlarında kral denilmiş, İslami toplumlarda sultan denilmiş, padişah denilmiş, han denilmiş.
Yine Hristiyan toplumlarında imparator denilmiş.
Yani bir kişi var, farklı ünvanlar alıyor.
Devleti o bir kişi yönetiyor.
Gelelim özelliklerine.
Yöneticinin emirleri kanun sayılır ve kesinlikle sorgulanmaz dı.
Yani yönetici ne derse o, bir kişi ne derse o doğrudur.
Peki yönetim nasıl değişiyor burada?
Bir yönetici ülkeyi ölene kadar yönetir.
Öldükten sonra yerine kim geçermiş arkadaşlar?
Erkek çocuğu geçermiş.
Yani oğlu geçermiş.
Biz buna ne diyoruz biliyor musunuz?
Biz buna saltanat sistemi diyoruz.
Babadan oğula geçen yönetim biçimine saltanat sistemi diyoruz.
Monarşi ilerde yönetim kesinlikle seç.
Halkın kesinlikle seçme seçilme hakkı yoktur.
Halk burada seçme seçilme yapmaz.
Bir kişi vardır soylu bir kişi yerine o öldükten sonra oğlu geçer.
Tarihte bunun örneği var mı?
Tabi ki var arkadaşlar.
Sizlerle beraber daha önceki konularda işlediğimiz.
Türk devletleri Orta Asya Türk devletlerini monarşi ile yönetilmiştir.
Mesela Asya Hun Devleti, mesela Göktürkler, Uygurlar tamamen monarşi yani bir kişinin yönetimiyle ilerlemiştir.
Geçelim.
Bir diğer yönetim biçimimiz olan oligarşiye.
Oligarşi de ülkeyi yönetme yetkisi bir grup ya da ayrıcalıklı bir zümrenin elindedir.
Bu grup dışında ülke yönetiminde halk, halkın kesinlikle söz hakkı yoktur.
Bakın burada bir grup var.
Bu grup genellikle tarihe baktığımız zaman ya askerler olmuş, ya soylular olmuş, ya zenginler olmuş.
Burada belli bir grup yönetiyor.
Onların dışında kimse yönetime katılamıyor.
Gücü elinde bulunduran gurup devletin kurumlarının tümünü kontrol altına almıştır. Türk tarihinde oligarşi hiçbir zaman uygulanmamış arkadaşlar.
Dünyada uygulanan devletler var mı?
Var.
Bundan beş on yıl önce hala hatta hala Suriye dediğimiz topraklarda oligarşi uygulanmakta.
Gecenin bir diğer yönetim şekli olan TEOG, Asiye.
Bu yönetim biçiminde devlet dini kurallara göre yönetilir.
Bakın dikkat edin devlet dini kurallara göre yönetiliyor ve devlet tanrı adına din adamları tarafından yönetiliyor.
Devleti yönetenler sadece tanrıya hesap veriyor.
Yani halka hesap verme falan yok.
Sadece Tanrıya hesap verme ve Tanrı adına yönetme var.
Bu yönetim şeklinde de yine halkın söz hakkı yoktur.
Peki TEOG Rossi'nin örneği var mı?
Tabii ki var.
Bugün dünyada TEOG Asiye verilebilecek en güzel örnek.
Vatikan dediğimiz devlettir.
Vatikan'da bir Papa var.
Devleti Papa yönetiyor.
Aynı zamanda dini liderdir de kendisi.
Devleti TEOG pratiğe göre yönetir.
Türk tarihinde var mı?
Evet var.
Osmanlı Devletinde Halife ünvanı kullanılmaya başlamasıyla birlikte hem monarşi hem de TEOG vasi birlikte uygulanmıştır.
Geçelim.
Dünyadaki en modern, medeni ve aslında insan fıtratına en uygun olan yönetim biçimine.
Cumhuriyet ülke yönetimi.
Bu yönetim biçiminde kimin elindedir?
Halkın elindedir.
Devlet yöneticilerini belirli sürelerle kim seçer?
Arkadaşlar halk seçer.
Bakın sınırsız değil biz seçiyoruz.
Kaç yıllığına, dört yıllığına ya da beş yıllığına beğenmediğimiz zaman ne yapabiliriz?
Beş yıl sonraki seçimlerde değiştirebiliriz.
Cumhuriyetin bize sağladığı bir güzelliktir bu.
Cumhuriyette herkes kanunlar önünde eşittir.
Kimsenin birbirinden üstünlüğü ya da ayrıcalığı yoktur.
Cumhuriyette insan hakları, yaşama hakları kanunlarla koruma altına alınmıştır.
Cumhuriyet zaten demokrasiyle benzer kavramlardır ve dünyada günümüzde en yaygın olarak kullanılan yönetim biçimidir.
Zaten bugün Türkiye Cumhuriyeti de cumhuriyetle yönetilen bir devlettir.
Kunduz'un 6'ncı sınıf sosyal bilgiler dersi.
Altıncı ünite.
Egemenliğin kaynağına göre farklı yönetim biçimleri dersine hepiniz hoş geldiniz.
Bugün dünyada yaygın olan yönetim biçimlerini beraber detaylıca işleyeceğiz.
Hemen başlayalım.
Konumuzun başında demokrasi kavramıyla karşılaşıyoruz.
Nedir bu demokrasi?
Demokrasi, halkın kendi kendini yönetmesi esasına dayalı yönetim biçimidir.
Kısaca biz bu yönetim biçimine halk egemenliği ya da halkın egemenliği diyebiliriz.
Arkadaşlar diyeceksiniz ki demokraside halk kendi kendini nasıl yönetir?
Birazdan demokratik devletlerde olan temel ilkelere bakınca zaten anlayacaksınız arkadaşlar.
Demokratik yönetimlerin dayandığı bazı temel ilkeler vardır.
Şimdi sizlerle beraber demokrasi olan ülkelerdeki demokrasinin temel ilkelerine bir bakalım.
İlk sırada milli egemenlik kavramı var.
Ya da halkın egemenliği diyebiliriz biz buna.
Nedir bu?
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde yönetme gücünün halkın elinde olmasıdır.
Halk bu yetkiyi nasıl kullanır?
İşte biraz önceki sorunuzun cevabı burada geliyor.
Ya doğrudan kullanır.
Der ki Ben aday olacağım, seçimlere katılacağım.
Millet vekili belediye başkanı olacağım der.
Ya da der ki Benim işim bu değil, ben milletvekillerini seçeceğim der.
Bakın milletvekilleri aracılığıyla bu işi kullanır.
Ama belli süreliğine arkadaşlar demokrasi olan ülkelerde sınırsız bir seçme yoktur.
4 yılda ya da 5 yılda devletlerin kurallarına göre seçimler vardır.
Ya doğrudan katılır insanlar ya da oy vererek kendi yöneticilerini seçerler.
İşte halkın kendi kendini yönetmesi kavramı buradan gelmektedir.
Bir diğer temel ilkemiz demokraside eşitliktir.
Demokrasilerde kanunlar önünde herkes nedir?
Arkadaşlar eşittir.
Kimsenin kimseden üstünlüğü yoktur.
Kanunlar, yasalar herkese aynı şekilde uygulanır.
Hiçbir gurubun, hiçbir kişinin ayrıcalığı ya da üstünlüğü yoktur.
Eşitlik kavramı bu demektir.
Geçelim.
Bir diğer temel ilke özgürlük, kişinin hür iradesi ile başkasına zarar vermeden dilediğini yapabilme hissidir. Bakın buraya kadar bir bölüm kişinin hür iradesiyle istediğini yapması ama başkasına zarar vermeden yapması demokraside vardır.
Başkasına zarar verdiği an da orada özgürlük biter.
Geçelim.
Bir demokrasinin bir diğer temel ilkesi olan katılım ilkesine.
Halkın yöneticileri seçtikten sonra onların yönetimle ilgili kararlarını etkileyen bilmesi ve değiştirebilme sesidir.
İnsanlar yöneticilerin kararlarını etkileme bilirler.
Hatta bu kararları değiştirebilirler.
Nasıl yaparlar, bunu kamu oyu oluşturarak yaparlar.
İşte demokrasilerde bu durum vardır.
Diyelim ki hoşumuza gitmeyen bir durum olduğunda tepki gösteririz.
Yöneticilerimiz bunu ne yaparlar, değiştirebilirler.
İşte bu halkın demokrasideki katılım ilkesine uyduğunu gösterir.
Bir diğer temel ilke çoğunluk.
Nedir bu çoğunluk?
Seçimlerde en çok oyu alan kişi ya da partinin ülkeyi millet adına bakan bizim adımıza yönetme hakkına sahip olmasıdır.
Birinci sırada çıkan kişi, seçimden birinci sırada çıkan kişi ya da parti çoğunluk ilkesine göre demokraside devleti yönetir.
Bir diğer temel ilkemiz çoğulculuk.
Arkadaşlar bakın dikkat edin birisi çoğunluk, birisi çoğulculuk.
Nedir çoğulculuk.
Halkın önünde birden fazla seçeneğin olması, farklı görüşlerin farklı düşüncedeki siyasi partiler ile temsil edilmesidir.
Bugün sizlere siyasi parti dediğimizde hemen aklınıza bazı parti isimleri gelecektir.
Türkiye'de büyük olarak ismini bildiğimiz 25 26 civarında parti, toplamda 100'ü geçkin parti vardır.
Bu da halkın önünde birden fazla seçeneğin olması demektir.
Şuna benzetme bilirsiniz.
Sınıf başkanlığı seçiminde bir aday olursa sadece o birine verebilirsiniz.
Ama birden fazla aday olursa orada ne yapabilirsiniz?
Kıyaslama yapabilirsiniz.
İşte çoğulculuk da birden fazla partinin ülke yönetimine aday olmasıdır.
Gelelim dünyada yaygın olarak kullanılan yönetim biçimlerine.
Öncelikle monarşi kavramıyla başlayacağız.
Bir yönetim biçimidir. Nasıl bir yönetim biçimi?
Arkadaşlar bu yönetim biçimine göre yönetme yetkisi bir kişinin elindedir.
Bakın sadece ve sadece bir kişi var burada.
Bu kişiye, toplumlara göre Hristiyan toplumlarında kral denilmiş, İslami toplumlarda sultan denilmiş, padişah denilmiş, han denilmiş.
Yine Hristiyan toplumlarında imparator denilmiş.
Yani bir kişi var, farklı ünvanlar alıyor.
Devleti o bir kişi yönetiyor.
Gelelim özelliklerine.
Yöneticinin emirleri kanun sayılır ve kesinlikle sorgulanmaz dı.
Yani yönetici ne derse o, bir kişi ne derse o doğrudur.
Peki yönetim nasıl değişiyor burada?
Bir yönetici ülkeyi ölene kadar yönetir.
Öldükten sonra yerine kim geçermiş arkadaşlar?
Erkek çocuğu geçermiş.
Yani oğlu geçermiş.
Biz buna ne diyoruz biliyor musunuz?
Biz buna saltanat sistemi diyoruz.
Babadan oğula geçen yönetim biçimine saltanat sistemi diyoruz.
Monarşi ilerde yönetim kesinlikle seç.
Halkın kesinlikle seçme seçilme hakkı yoktur.
Halk burada seçme seçilme yapmaz.
Bir kişi vardır soylu bir kişi yerine o öldükten sonra oğlu geçer.
Tarihte bunun örneği var mı?
Tabi ki var arkadaşlar.
Sizlerle beraber daha önceki konularda işlediğimiz.
Türk devletleri Orta Asya Türk devletlerini monarşi ile yönetilmiştir.
Mesela Asya Hun Devleti, mesela Göktürkler, Uygurlar tamamen monarşi yani bir kişinin yönetimiyle ilerlemiştir.
Geçelim.
Bir diğer yönetim biçimimiz olan oligarşiye.
Oligarşi de ülkeyi yönetme yetkisi bir grup ya da ayrıcalıklı bir zümrenin elindedir.
Bu grup dışında ülke yönetiminde halk, halkın kesinlikle söz hakkı yoktur.
Bakın burada bir grup var.
Bu grup genellikle tarihe baktığımız zaman ya askerler olmuş, ya soylular olmuş, ya zenginler olmuş.
Burada belli bir grup yönetiyor.
Onların dışında kimse yönetime katılamıyor.
Gücü elinde bulunduran gurup devletin kurumlarının tümünü kontrol altına almıştır. Türk tarihinde oligarşi hiçbir zaman uygulanmamış arkadaşlar.
Dünyada uygulanan devletler var mı?
Var.
Bundan beş on yıl önce hala hatta hala Suriye dediğimiz topraklarda oligarşi uygulanmakta.
Gecenin bir diğer yönetim şekli olan TEOG, Asiye.
Bu yönetim biçiminde devlet dini kurallara göre yönetilir.
Bakın dikkat edin devlet dini kurallara göre yönetiliyor ve devlet tanrı adına din adamları tarafından yönetiliyor.
Devleti yönetenler sadece tanrıya hesap veriyor.
Yani halka hesap verme falan yok.
Sadece Tanrıya hesap verme ve Tanrı adına yönetme var.
Bu yönetim şeklinde de yine halkın söz hakkı yoktur.
Peki TEOG Rossi'nin örneği var mı?
Tabii ki var.
Bugün dünyada TEOG Asiye verilebilecek en güzel örnek.
Vatikan dediğimiz devlettir.
Vatikan'da bir Papa var.
Devleti Papa yönetiyor.
Aynı zamanda dini liderdir de kendisi.
Devleti TEOG pratiğe göre yönetir.
Türk tarihinde var mı?
Evet var.
Osmanlı Devletinde Halife ünvanı kullanılmaya başlamasıyla birlikte hem monarşi hem de TEOG vasi birlikte uygulanmıştır.
Geçelim.
Dünyadaki en modern, medeni ve aslında insan fıtratına en uygun olan yönetim biçimine.
Cumhuriyet ülke yönetimi.
Bu yönetim biçiminde kimin elindedir?
Halkın elindedir.
Devlet yöneticilerini belirli sürelerle kim seçer?
Arkadaşlar halk seçer.
Bakın sınırsız değil biz seçiyoruz.
Kaç yıllığına, dört yıllığına ya da beş yıllığına beğenmediğimiz zaman ne yapabiliriz?
Beş yıl sonraki seçimlerde değiştirebiliriz.
Cumhuriyetin bize sağladığı bir güzelliktir bu.
Cumhuriyette herkes kanunlar önünde eşittir.
Kimsenin birbirinden üstünlüğü ya da ayrıcalığı yoktur.
Cumhuriyette insan hakları, yaşama hakları kanunlarla koruma altına alınmıştır.
Cumhuriyet zaten demokrasiyle benzer kavramlardır ve dünyada günümüzde en yaygın olarak kullanılan yönetim biçimidir.
Zaten bugün Türkiye Cumhuriyeti de cumhuriyetle yönetilen bir devlettir.