Herkese merhaba.
Kunduz'un sosyal bilgiler dersi yedinci sınıf dördüncü ünite konusu olan özgür düşünce ve bilim konusuna hepiniz hoş geldiniz.
Bu gün sizlerle birlikte bilimin gelişmesinin en önemli ayağı olan özgür düşünceyi detaylı bir şekilde işleyeceğiz.
Hazırsanız hemen başlayalım.
Arkadaşlar bilimin ilerlemesi ve bilimsel çalışmaların yapılabilmesi için ilk ve en önemli koşul özgür düşünce ortamının olmasıdır.
Eğer özgür düşünce ortamı olmadığı zaman bilimin ilerlemesi ve gelişmesi mümkün değildir.
Tarihte insanların düşüncelerini özgürce ifade edebildikleri ortamlarda yeni fikirlerin ortaya çıkması ve bilimin gelişmesi çok daha kolay olmuştur.
Biz buna bir örnek vermek istersek kesinlikle Anadolu uygarlıklarından olan iyonları örnek verebiliriz.
Iyonlar Anadolu'da Ege Denizi kıyısında kurulmuş bir devlettir.
Arkadaşlar medeniyettir.
Iyonlar bilime ve bilim insanlara çok değer vermişler ve özgür düşünceyi serbest bırakmışlardır.
İnsanların düşünce özgürlüğünü taşımışlardır.
Zaten bu sayede bakın Pisagor, Thales, Hipokrat, Homeros ve Diyojen gibi çok önemli bilim insanları özgür düşünce sayesinde iyi onlarda bir çalışmalarını yapabilmiş der ve bilim üretmişlerdir.
Sevgili arkadaşlar.
Orta Çağ dediğimiz döneme geldiğimizde, Avrupa'ya baktığımızda özgür düşünce ortamına karşı olan ve sadece kilisenin söylediklerini doğru kabul edildiği bir düşünce anlayışı hakimdi.
Bunu daha önce de görmüştük.
Neydi bu düşünce skolastik düşünceyi yani?
Kesinlikle kilise ne derse o olur, onun dışına çıkılmaz düşüncesi.
Zaten böyle bir ortamda bilimin gelişmesi de tamamen beklenemez diyoruz.
Avrupa'da skolastik düşüncenin yani baskıcı bir düşüncenin hakim olduğu bir ortamda Türk İslam devletleri bilim insanlarına özgür düşünce imkanı tanımıştır ve bu sayede Türk İslam Devletleri altın çağını yaşamışlardır. Türk İslam Devletleri hükümdarları da aynı zamanda bilim insanlarına değer vermiş ve bilim insanlarını desteklemişlerdir.
Arkadaşlar buna bir örnek verecek olursak, daha önceki konuda da işlediğimiz gibi Fatih Sultan Mehmet'in, Osmanlı Devletinin imparatoru olan Fatih Sultan Mehmed'in Ali Kuşçu İstanbul'a davet etmesi, baş müderris yapması ve onun için yüz bin akçe maaş vermesi bilim insanına değer verdiğini göstermektedir.
Bir diğer Türk İslam Devleti olan Gazneliler de ise Sultan Gazneli Mahmut, Biruni yi himayesi altına alıyor ve onun için şu sözleri kullanıyor O benim için sarayı mın en değerli hazinesidir diyor.
Arkadaşlar bakın düşünebilir.
Düşünebiliyor musunuz, bir sultan, bir devlet yöneticisi, sarayının en değerli hazinesi dediği kişi bir bilim insanıdır.
Bu da zaten Türk İslam devletlerinin bilime ne kadar değer verdiklerini göstermektedir.
Şimdi gelelim bir diğer durumumuza.
Avrupa'da bazı olaylar oluyor ve bunlarla birlikte ne oluyordu?
Skolastik düşünce yıkılıyordu.
Hemen o olayları sizlerle birlikte tekrar hatırlayalım.
Biz bunları sizlerle birlikte izlemiştik.
O yüzden boşluk bıraktık arkadaşlar.
Mesela bu olaylardan bir tanesi Rönesans bilim, teknoloji, bilim, kültür, sanat, edebiyat alanında gelişmeler oluyordu Avrupa'da.
Sonrasında kilisenin düşünceleri sorgulanıyor olduğu ve reform ortaya çıkıyordu.
Veye ne olurdu arkadaşlar.
Aydınlanma çağı oluyordu.
Aydınlanma çağı ile birlikte skolastik düşünce yıkılıyor.
Deney ve gözleme önem verilmeye başlanıyor sevgili arkadaşlar.
Sonrasında yine dünyada özgürlük, eşitlik, adalet gibi ilkelerin yayıldığı bir dönem var.
Bunu da sizlere sorduk arkadaşlar.
Hatırlayacaksınız bu dönem Fransız İhtilali de değil mi?
Fransız İhtilali ile birlikte bazı kavramlar yayılmaya başlamıştı. Özgürlük, eşitlik, adalet gibi ilkeler özgür düşüncenin gelişimine katkı sunmuştu.
1948'deki yıllara geldiğimizde ise Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi yayınlanıyor ve özgür düşünce kavramı uluslararası belgelerle de koruma altına alınmış oluyor.
Arkadaşlar.
Türkiye Cumhuriyeti dönemine geldiğimizde ise Cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk uygarlık düzeyine ulaşmayı hedeflemiştir.
Bunu zaten çok defa sözleriyle vurgulamıştır.
Bunun için dünyada yaşanan gelişmelerin takip edilmesi gerektiğini vurgulamış ve bunu istemiştir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Hayatta en hakiki mürşit ilimdir sözü ve Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır sözleri zaten bilimin ve özgür düşüncenin önemini vurguladığını bizlere göstermektedir.
Bakın bilimin öneminden ve Cumhuriyet fikir serbestliği fikir serbestliğini demektir.
Özgür düşünmektir.
Bunu desteklediğini, Mustafa Kemal Atatürk'ün bunu desteklediğini bizlere göstermektedir.
Bugüne baktığımızda ise ülkemizde düşünce özgürlüğü, düşünceyi açıklama ve bilim hürriyeti Anayasamız tarafından koruma altına alınmıştır.
Biz bunu nereden biliyoruz?
Anayasamızın yirmi beşinci maddesinde düşünce ve kanaat hürriyetini de görüyoruz.
Bunu arkadaşlar ne diyor?
Anayasamızın yirmi beşinci maddesi herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir diyor.
Anayasamızın 26'ncı maddesi ifade özgürlüğünü vurguluyor.
Diyor ki herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim ya da başka yollarla tek başına ya da toplu olarak açıklama ve yayma hürriyetine sahiptir diyor.
Anayasamızın yirmi yedinci maddesine geldiğimizde ise bilim ve sanat özgürlüğünü görüyoruz.
Herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma yapma hakkına sahiptir denilmiş.
Yani günümüzde de bu düşüncelerimiz, bu haklarımız, bu özgürlüklerimiz anayasamız tarafından koruma altına alınmıştır.
Kunduz'un sosyal bilgiler dersi yedinci sınıf dördüncü ünite konusu olan özgür düşünce ve bilim konusuna hepiniz hoş geldiniz.
Bu gün sizlerle birlikte bilimin gelişmesinin en önemli ayağı olan özgür düşünceyi detaylı bir şekilde işleyeceğiz.
Hazırsanız hemen başlayalım.
Arkadaşlar bilimin ilerlemesi ve bilimsel çalışmaların yapılabilmesi için ilk ve en önemli koşul özgür düşünce ortamının olmasıdır.
Eğer özgür düşünce ortamı olmadığı zaman bilimin ilerlemesi ve gelişmesi mümkün değildir.
Tarihte insanların düşüncelerini özgürce ifade edebildikleri ortamlarda yeni fikirlerin ortaya çıkması ve bilimin gelişmesi çok daha kolay olmuştur.
Biz buna bir örnek vermek istersek kesinlikle Anadolu uygarlıklarından olan iyonları örnek verebiliriz.
Iyonlar Anadolu'da Ege Denizi kıyısında kurulmuş bir devlettir.
Arkadaşlar medeniyettir.
Iyonlar bilime ve bilim insanlara çok değer vermişler ve özgür düşünceyi serbest bırakmışlardır.
İnsanların düşünce özgürlüğünü taşımışlardır.
Zaten bu sayede bakın Pisagor, Thales, Hipokrat, Homeros ve Diyojen gibi çok önemli bilim insanları özgür düşünce sayesinde iyi onlarda bir çalışmalarını yapabilmiş der ve bilim üretmişlerdir.
Sevgili arkadaşlar.
Orta Çağ dediğimiz döneme geldiğimizde, Avrupa'ya baktığımızda özgür düşünce ortamına karşı olan ve sadece kilisenin söylediklerini doğru kabul edildiği bir düşünce anlayışı hakimdi.
Bunu daha önce de görmüştük.
Neydi bu düşünce skolastik düşünceyi yani?
Kesinlikle kilise ne derse o olur, onun dışına çıkılmaz düşüncesi.
Zaten böyle bir ortamda bilimin gelişmesi de tamamen beklenemez diyoruz.
Avrupa'da skolastik düşüncenin yani baskıcı bir düşüncenin hakim olduğu bir ortamda Türk İslam devletleri bilim insanlarına özgür düşünce imkanı tanımıştır ve bu sayede Türk İslam Devletleri altın çağını yaşamışlardır. Türk İslam Devletleri hükümdarları da aynı zamanda bilim insanlarına değer vermiş ve bilim insanlarını desteklemişlerdir.
Arkadaşlar buna bir örnek verecek olursak, daha önceki konuda da işlediğimiz gibi Fatih Sultan Mehmet'in, Osmanlı Devletinin imparatoru olan Fatih Sultan Mehmed'in Ali Kuşçu İstanbul'a davet etmesi, baş müderris yapması ve onun için yüz bin akçe maaş vermesi bilim insanına değer verdiğini göstermektedir.
Bir diğer Türk İslam Devleti olan Gazneliler de ise Sultan Gazneli Mahmut, Biruni yi himayesi altına alıyor ve onun için şu sözleri kullanıyor O benim için sarayı mın en değerli hazinesidir diyor.
Arkadaşlar bakın düşünebilir.
Düşünebiliyor musunuz, bir sultan, bir devlet yöneticisi, sarayının en değerli hazinesi dediği kişi bir bilim insanıdır.
Bu da zaten Türk İslam devletlerinin bilime ne kadar değer verdiklerini göstermektedir.
Şimdi gelelim bir diğer durumumuza.
Avrupa'da bazı olaylar oluyor ve bunlarla birlikte ne oluyordu?
Skolastik düşünce yıkılıyordu.
Hemen o olayları sizlerle birlikte tekrar hatırlayalım.
Biz bunları sizlerle birlikte izlemiştik.
O yüzden boşluk bıraktık arkadaşlar.
Mesela bu olaylardan bir tanesi Rönesans bilim, teknoloji, bilim, kültür, sanat, edebiyat alanında gelişmeler oluyordu Avrupa'da.
Sonrasında kilisenin düşünceleri sorgulanıyor olduğu ve reform ortaya çıkıyordu.
Veye ne olurdu arkadaşlar.
Aydınlanma çağı oluyordu.
Aydınlanma çağı ile birlikte skolastik düşünce yıkılıyor.
Deney ve gözleme önem verilmeye başlanıyor sevgili arkadaşlar.
Sonrasında yine dünyada özgürlük, eşitlik, adalet gibi ilkelerin yayıldığı bir dönem var.
Bunu da sizlere sorduk arkadaşlar.
Hatırlayacaksınız bu dönem Fransız İhtilali de değil mi?
Fransız İhtilali ile birlikte bazı kavramlar yayılmaya başlamıştı. Özgürlük, eşitlik, adalet gibi ilkeler özgür düşüncenin gelişimine katkı sunmuştu.
1948'deki yıllara geldiğimizde ise Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi yayınlanıyor ve özgür düşünce kavramı uluslararası belgelerle de koruma altına alınmış oluyor.
Arkadaşlar.
Türkiye Cumhuriyeti dönemine geldiğimizde ise Cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk uygarlık düzeyine ulaşmayı hedeflemiştir.
Bunu zaten çok defa sözleriyle vurgulamıştır.
Bunun için dünyada yaşanan gelişmelerin takip edilmesi gerektiğini vurgulamış ve bunu istemiştir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Hayatta en hakiki mürşit ilimdir sözü ve Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır sözleri zaten bilimin ve özgür düşüncenin önemini vurguladığını bizlere göstermektedir.
Bakın bilimin öneminden ve Cumhuriyet fikir serbestliği fikir serbestliğini demektir.
Özgür düşünmektir.
Bunu desteklediğini, Mustafa Kemal Atatürk'ün bunu desteklediğini bizlere göstermektedir.
Bugüne baktığımızda ise ülkemizde düşünce özgürlüğü, düşünceyi açıklama ve bilim hürriyeti Anayasamız tarafından koruma altına alınmıştır.
Biz bunu nereden biliyoruz?
Anayasamızın yirmi beşinci maddesinde düşünce ve kanaat hürriyetini de görüyoruz.
Bunu arkadaşlar ne diyor?
Anayasamızın yirmi beşinci maddesi herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir diyor.
Anayasamızın 26'ncı maddesi ifade özgürlüğünü vurguluyor.
Diyor ki herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim ya da başka yollarla tek başına ya da toplu olarak açıklama ve yayma hürriyetine sahiptir diyor.
Anayasamızın yirmi yedinci maddesine geldiğimizde ise bilim ve sanat özgürlüğünü görüyoruz.
Herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma yapma hakkına sahiptir denilmiş.
Yani günümüzde de bu düşüncelerimiz, bu haklarımız, bu özgürlüklerimiz anayasamız tarafından koruma altına alınmıştır.