Deyim Nedir?
Deyim, dilin figüratif veya mecazi anlamları kullanarak oluşturduğu sabit ifadelerdir. Bir deyim, kelime kelime alındığında tam anlamıyla anlaşılmayabilir ve birebir çeviriyle açıklanamaz. Genellikle özel bir anlam taşıyan bu tür ifadeler, dilin renk ve zenginliğini artırır ve iletişimde daha etkili ve çarpıcı ifadeler kullanmamızı sağlar.
Deyimler, bir toplumun veya dilin özelliklerine özgü olabilir ve belli bir bölgede veya toplulukta yaygın olarak kullanılırlar. Ayrıca, deyimler zaman içinde ortaya çıkabilir, değişebilir ve yeni deyimler dilimize kazandırılabilir. Dilin kullanıldığı edebiyat, günlük konuşmalar, hikayeler ve yazılı metinlerde sıkça rastlanan deyimler, dilin renkli ve etkileyici bir şekilde kullanılmasını sağlar.
Deyimlerin Özellikleri Nelerdir?
Deyimler, dilin renk ve zenginliğini artıran ve genellikle mecazi anlam içeren sabit ifadelerdir. Deyimlerin özellikleri şunlardır:
- Mecazi anlam: Deyimler, kelime kelime alındığında tam anlamıyla anlaşılmayabilir ve sözlük anlamından farklı bir mecazi anlam taşırlar. Bu nedenle deyimlerin anlamını birebir çeviriyle açıklamak mümkün olmayabilir.
- Sabit ifadeler: Deyimler, dilde sabitlenmiş ifadelerdir ve genellikle belirli bir düzene veya kalıba sahiptirler. Bu nedenle deyimler, değiştirilmeden ve tümüyle kullanılarak ifade edilirler.
- Dilin renkli kullanımı: Deyimler, dilin renkli ve etkileyici kullanımını sağlar. Yazı dilinde ve konuşma dilinde sıkça rastlanırlar ve anlatılanları daha canlı ve etkileyici hale getirirler.
- Toplumsal ve kültürel miras: Deyimler, belli bir toplumun veya kültürün dil özelliklerine özgü olabilirler. Dolayısıyla, bir toplumun ortak hafızasının ve kültürel mirasının bir parçasıdırlar.
- İletişimde etkin kullanım: Deyimler, iletişimde daha etkili ve çarpıcı ifadeler kullanmak için tercih edilir. Özellikle edebiyatta, hikaye anlatımında ve günlük konuşmalarda yaygın olarak kullanılırlar.
- Nesilden nesle aktarım: Deyimler, çoğu zaman nesilden nesle aktarılarak yaşatılmıştır. Bir toplumda yaygın olarak kullanılan deyimler, yeni kuşaklara aktarılarak dilin zenginliğinin ve kültürel birikiminin sürdürülmesine katkı sağlar.
- Çeşitlilik: Her dilde birçok deyim bulunur ve farklı durumlar için farklı deyimler kullanılabilir. Deyimler, dilin çeşitliliğini ve esnekliğini yansıtır.
Deyimler, dilin canlılığını ve derinliğini gösteren önemli bir dil özelliğidir. İnsanların günlük iletişimde, edebiyatta ve hikaye anlatımında deyimleri kullanması, dilin etkin bir şekilde kullanılmasını sağlar.
Deyim Örnekleri
Yaka silkmek: Bir kişi ya da durumdan sıkılmak.
Ateş püskürmek: Aşırı derecede sinirlenmek, kızmak.
Göze girmek: İlgi ve değer kazanmak.
Pabucu dama atılmak: Önemini kaybetmek
Dolap çevirmek: Birilerinden habersiz gizlice iş çevirenler için kullanılır.
Yelkenleri suya indirmek: Israrından vazgeçip karşı tarafın isteklerini kabul etmek, kabullenmek
Zıvanadan çıkmak: Çok öfkelenmek, sinirlenmek, delirmek anlamlarında kullanılır.
Ok yaydan çıkmak: Geri dönülemeyecek bir adım atmak, iş yapmak
Öpüp başına koymak: Bir şeyi memnuniyetle karşılamak, severek kabul etmek
Ağzı laf yapmak: Güzel ve ikna edici konuşmak
Ağızdan düşürmemek: Sürekli bir şeyden bahsetmek
Kafadan atmak: Bir konuda bilgi sahibi olmadan konuşmak
Kara gün dostu: Sıkıntılı ve kötü günlerde yanında olan dost
Kesenin ağzını açmak: Fazladan para harcamaya başlamak
Yüzünü gören cennetlik: Uzun bir süre ortalıkta gözükmeyen kişi
Beş parasız: Zengin olmamak, varlıklı olmayan kişi
Biçilmiş kaftan: Bir iş ya da durum için en uygunu olmak
Bir köşeye çekilmek: Tüm işleri bırakıp olanlara karışmamak
Borusu ötmek: Sözü geçmek, korkulan kişi olmak
İsim Tamlaması Biçiminde Olan Deyimler
Ateş pahası, ekmek kapısı, balık istifi, eşek şakası, anasının gözü vb.
Sıfat Tamlaması Biçiminde Olan Deyimler
Kara cahil, deli fişek, yarım ağız, püsküllü bela vb.
Kurallı Bileşik Sıfat Biçiminde Olan Deyimler
Çenesi düşük, içten pazarlıklı, eli açık, maymun iştahlı, gözü kara vb.
Mastar Grubu Biçiminde Olan Deyimler
Acemilik çekmek, ciğeri beş para etmemek, suratı bir karış asılmak, iki ayağını bir pabuca sokmak, etekleri zil çalmak, göz dikmek, aldırış etmemek vb.
Cümle Biçiminde Olan Deyimler
Adet yerini bulsun. Dostlar alışverişte görsün. Delik büyük yama küçük. Fol yok yumurta yok. Ayıkla pirincin taşını vb.
Atasözü Nedir?
Atasözü, halk arasında yaygın olarak kullanılan, deneyim ve bilgelik içeren kısa ve özlü cümlelerdir. Bu cümleler, nesilden nesle aktarılarak birçok kişi tarafından benimsenmiş ve kullanılmıştır. Atasözleri, genellikle toplumun değerleri, ahlaki öğütler, doğru davranış biçimleri, yaşamın gerçekleri ve deneyimlerle ilgili bilgileri içerir. Türkçede de yaygın olan atasözleri, dilimize özgü ve zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Bu atasözleri sayesinde birçok insan, günlük yaşamlarında karşılaştıkları durumlara yönelik bilgelik dolu tavsiyeler alır ve bu sözleri paylaşarak iletişim kurar.
Atasözlerinin Özellikleri Nelerdir?
- Özlü ve kısa ifadeler: Atasözleri genellikle çok kısa ve öz anlatımlardır. Birkaç kelimede bile derin bir anlam taşıyabilirler.
- Deneyime dayalı bilgelik: Atasözleri, toplum içindeki deneyimlerden ve yaşanmışlıklardan elde edilen bilgelikleri yansıtır. Nesilden nesle aktarılarak günümüze kadar gelmişlerdir.
- Toplumsal ve kültürel bağlam: Atasözleri, bir toplumun değerlerini, geleneklerini, ahlaki kurallarını ve kültürel özelliklerini yansıtır. Bu nedenle bir kültürün önemli bir parçasıdır.
- Evrensel geçerlilik: Bazı atasözleri belirli bir toplumun deneyimlerine dayansa da, çoğu atasözü evrensel bir mesaj içerir ve farklı kültürlerde de anlamlı olabilir.
- Öğüt verme amacı: Atasözleri, yaşamın farklı yönleriyle ilgili öğütler ve tavsiyeler verme amacı taşır. İnsanlara doğru yolu göstermeye, ders almaya ve bilgelik kazanmaya yardımcı olur.
- İmgeleme ve mecazlar: Atasözleri, sıkça kullanılan imgeler ve mecazlar içerir. Bu sayede anlatılmak istenen düşünce ve duygu daha etkili bir şekilde ifade edilir.
- Ritmik yapı: Birçok atasözü, ritmik bir yapıya sahiptir ve akılda daha kolay kalır. Bu nedenle ezberlemesi ve hatırlaması daha kolaydır.
- Sade dil kullanımı: Atasözleri, genellikle basit ve anlaşılır bir dil kullanır. Bu da onların geniş kitleler tarafından kullanılmasını ve anlaşılmasını sağlar.
Atasözü Örnekleri
- Damlaya damlaya göl olur.”
Anlamı: Küçük görünen bir etki, zamanla birikerek büyük sonuçlara yol açabilir. - “Akıllı oğlan evde oturmaz.”
Anlamı: Zeki ve becerikli insanlar, işlerini yerine getirmek için sürekli aktif olmalıdır. - “El eli yıkar, yüz yüzü.”
Anlamı: Birlikte hareket ederek, işler daha hızlı ve verimli bir şekilde tamamlanabilir. - “Dost kara günde belli olur.”
Anlamı: Zor zamanlarda gerçek dostlarınızı ve destekçilerinizi tanırsınız. - “Her taşın altından kurbağa çıkmaz.”
Anlamı: Her sıkıntılı durumun altında büyük bir sorun veya tehlike yatmaz. - “İyi dost kara günde belli olur.”
Anlamı: Zor durumlarda, gerçek dostlarınızın kim olduğunu anlarsınız. - “Yavaş yavaş dağlar bile delinir.”
Anlamı: Sabırla ve azimle, zorlu ve büyük işler dahi başarılabilecektir. - “İşleyen demir pas tutmaz.”
Anlamı: Sürekli çalışan ve üretken olan kişiler, yeteneklerini kaybetmezler. - “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.”
Anlamı: Bir kişinin arkadaşları, o kişi hakkında ipuçları verir ve kişiliğini yansıtır. - “Herkes kendi gölgesinin peşinden koşar.”
Anlamı: İnsanlar genellikle kişisel çıkarlarını düşünür ve kendi hedeflerini takip ederler. - “Akıl akıldan üstündür.”
Anlamı: Bir insanın bilgisi ve zekası, diğer insanların bilgisine ve zekasına üstünlük sağlar. - “Acele işe şeytan karışır.”
Anlamı: İşleri aceleye getirmek, hatalara ve sorunlara neden olabilir. - Acıkmış kudurmuştan beterdir.
Anlamı: Bir şeyden uzun süre yoksun kalan kimse, onu gördüğü anda ele geçirmek ister; kendinden geçercesine ona saldırır, sanki kudurmuş gibidir, gözü hiçbir şeyi görmez, tek düşündüğü uzun süre yokluğunu çektiği o nesnedir. - Ağaç yaş iken eğilir.
Anlamı: Çocuklar mutlaka küçük yaşta eğitilmelidirler. Bu yaşlarda işlenmeye, her türlü bilgiyle donatılmaya elverişlidirler. Zaman geçip de büyüdükçe eğitilmeleri zorlaşır. Yaşlı insan kolay kolay eğitilmez. Onlar tıpkı kuru bir ağaç gibidirler. Eğilmezler, buna zorlanırlarsa kırılırlar. Bu sebeple onlara yeni bir davranış kazandırmak imkânsız gibidir. - Ateş düştüğü yeri yakar.
Anlamı: Bir felâket ya da üzücü olay gerçek anlamda ona uğrayana, yalnızca ilgili kimselere acı verir; onların yüreklerini yakar. Başkalarının, uzak kimselerin duydukları acı, gösterdikleri üzüntü ise yüzeyseldir; kalıcı değil, gelip geçicidir. - Bir elin nesi var iki elin sesi var.
Anlamı: İnsanın gücü sınırlıdır. Bunun için büyük işlerin üstesinden tek başına gelemez. Bu tür işleri başarabilmek için başkalarıyla işbirliğine, dayanışmaya girer. Güçleri birleştirerek zor işlerin altından böylelikle kalkar. - Gülme komşuna, gelir başına.
Anlamı: Birinin başına gelen kötü bir durum, gün olur senin de başına gelir. Başına gelen felâkete başkalarının gülmesi seni nasıl incitirse, senin başkalarının kötü hâline gülmen de onları incitir. O hâlde birilerinin başına gelen kötü durumdan ötürü, onlarla sakın alay etme. - Gülü seven dikenine katlanır.
Anlamı: Seven kişi, sevdiği kimse veya sevdiği iş yüzünden başına gelecek sıkıntılara ses çıkarmadan katlanır. Bilir ki, sevdiğini elde etmek için birçok güçlüğe göğüs germek, fedakârlıkta bulunmak zorundadır. - Kaçan balık büyük olur.
Anlamı: Çok önemsiz, çok küçük de olsa, her nedense elden kaçırılan fırsat ah vah edilerek gözde büyütülür. - Kurunun yanında yaş da yanar.
Anlamı: Bir düzeni kurmak, huzuru sağlamak için girişilen bir eylem sırasında suç işlemiş kötülerin yanı sıra, suçsuzların da cezalandırıldığı ve zarara uğratıldığı görülür. - Sakınılan göze çöp batar.
Anlamı: Üzerine çok düşülen şeyler daha çok kazaya ve zarara uğrar. Olabileceği düşünülen kötü durumlara karşı önlem almak gereklidir, ancak orta bir yol izlemeli, aşırılığa düşülmemelidir. - Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış.
Anlamı: İstediği etkiyi yapmaktan çok uzak kalan kişi küser, darılır; ne var ki; karşısındaki kişi, onun bu durumunu bilip anlamaz. - Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Anlamı: Hayatını yalancılık üzerine oturtmuş olan insanlar, kendi yalanlarına destek olacak tedbirleri alırlar; bunun için de gerekli titizliği gösterip masrafa girerler.
Atasözlerinin Biçim Özellikleri
Atasözleri, biçim yönünden diğer yazı türlerine göre farklı özellikler gösterir. Öykü, roman, şiir, deneme gibi yazı türleri pek çok cümlenin bir araya gelmesi ve anlam yönünden bütünleşmesiyle oluşur. Buna karşın atasözleri genellikle bir, en fazla iki cümleden oluşur. Bütün duygu ve düşünceler bu tek cümleye sığdırılır. Bu cümleler kişiden kişiye değişmez. Halkın ortak malıdır ve halk tarafından aynı biçimde söylenir. Atasözlerinde biçim özellikleri şu başlıklar altında toplanabilir:
Atasözlerinde Kalıplaşma
Atasözleri bir toplumun ortak kullandığı kalıplaşmış sözlerdir. Bu nedenle herhangi bir kimse, atasözlerindeki sözcükleri ya da sözcüklerin sırasını değiştiremez. Örneğin “Dikensiz gül olmaz.” atasözü “Gül dikensiz olmaz.” şeklinde söylenemez.
Cümle Türlerine Göre Atasözleri
Türkçede bulunan bütün cümle türlerine atasözlerinde de rastlanır. Atasözleri kısa ve özlü sözler olduğu için genelde bir veya iki cümleden oluşur. Daha uzun cümlelerden oluşan Türk atasözlerinin sayısı azdır. Atasözlerinde kullanılan cümle türleri şu şekilde sıralanabilir:
Yalın Cümle
Atasözlerinin çoğu yalın cümle biçimindedir. İçinde yalnızca bir yargı bulunan atasözleri genellikle yalın cümleler biçiminde anlatılır. Örneğin; “Ağaç kökünden yıkılır”, “Damlaya damlaya göl olur” ve “Vakit nakittir”.
Birleşik Cümle
İçinde iki yargı bulunan atasözleri genelde birleşik cümle biçiminde kurulur. Örneğin, “Dağ ne kadar yüce olsa, yol üstünden aşar”, “Erkek aslan aslan da, dişi aslan aslan değil mi?”, “Elin ağzı torba değil ki büzesin”.
Devrik Cümle
Atasözlerinde şiirsel bir anlatıma özen gösterildiğinden pek çok atasözü devrik cümlelerle kurulmuştur. Örneğin, “Gülme komşuna, gelir başına”, “Besle kargayı, oysun gözünü”, “Sık gidersen dostuna, yatar arka üstüne”.
Ad Cümleleriyle Kurulan Atasözleri
Ad cümleleriyle kurulan atasözlerinde yüklem ad ya da ad soylu sözcüklerden oluşur. Örneğin, “Almak kolay, ödemek güçtür”, “Akıl için yol birdir”, “İki el bir baş içindir”.
Eylem Cümleleriyle Kurulan Atasözleri
Eylem tümceleriyle kurulan atasözlerinde yüklem eylem olur. Eylem tümcesiyle kurulan atasözlerinin sayısı ad tümcesiyle kurulanlara nazaran daha çoktur. Örneğin, “Can boğazdan gelir”, “Zorla güzellik olmaz”, “İki at bir kazığa bağlanamaz.”.
Atasözlerinde Kipler
Atasözleri, uzun tarihî bir süreçte oluştuğu ve çağlar boyu geçerli olduğu için genellikle geniş zaman kipiyle kurulmuştur. Doğrudan öğüt veren atasözlerinde emir kipinin kullanıldığı görülmektedir. öyküleme ya da rivayet biçiminde söylenen atasözlerinde belirsiz geçmiş zaman kipinin kullanıldığı görülür. Belirli geçmiş zaman ve şimdiki zaman kipleriyle kurulmuş atasözü sayısı oldukça azdır.
- Geniş Zaman Kipiyle Kurulmuş Atasözleri: Örneğin, “Ağır kazan geç kaynar”, “Bir başa bir göz yeter”, “Boş çuval ayakta durmaz”, “damlaya damlaya göl olur”
- Belirsiz Geçmiş Zaman Fiiliyle Kurulmuş Atasözleri: Örneğin, “İnsanoğlu çiğ süt emmiş”, “Yaş yetmiş, iş bitmiş”, “Yılan sokan uyumuş, aç kalan uyumamış”.
- Soru Kipiyle Kurulmuş Atasözleri: Örneğin, “Akıl olmayınca ne yapsın sakal?”, “Tok ne bilir aç hâlinden?”, “Her sakallıyı baban mı sanırsın?”
- İstek Kipiyle Kurulmuş Atasözleri: Örneğin, “Ağır git ki yol alasın”, “Sabah ola, hayır ola”, “Baba malı tez tükenir, evlât gerek kazana”.
- Emir Kipiyle Kurulmuş Atasözleri: Örneğin, “Baş kes, yaş kesme”, “Önce düşün, sonra söyle”, “Bin bilsen de bir bilene danış”.
Atasözü ve Deyim Arasındaki Farklar
Atasözü ve deyim, dilimizin zenginliğini ve derinliğini gösteren iki önemli edebi ve sözlü geleneklerdir. İşte atasözü ve deyim arasındaki farklar:
Atasözü:
- Toplumsal öğütler içerir: Atasözleri, toplumsal değerleri yansıtan ve genellikle ahlaki öğütler içeren kısa ve özlü cümlelerdir. Nesiller boyunca deneyimler ve bilgeliklerin birikimi sonucu oluşmuşlardır.
- Anonim ve nesilden nesle aktarılmıştır: Atasözleri, anonim yani belirli bir kişiye veya yazarına atfedilmemiş sözlerdir. Bir toplumdan diğerine ve nesilden nesle aktarılarak yaşatılmışlardır.
- Genellikle doğru ve evrensel geçerliliğe sahiptir: Atasözleri, birçok durumda doğru olduğu kabul edilen evrensel mesajlar taşır. Çeşitli kültürlerde benzer anlamlara gelirler.
- Anlamı açıktır: Atasözlerinin anlamı genellikle açıktır ve doğrudan anlaşılabilirler.
Deyim:
- Dilin renk ve zenginliğini arttırır: Deyimler, dilin anlatımını canlandıran ve zenginleştiren ifadelerdir. Kelime kelime alındığında anlamı farklı olabilir, ancak bir bütün olarak kullanıldıklarında farklı bir anlam taşırlar.
- Mecazi anlam içerir: Deyimler, genellikle mecaz ve imgelerle doludur. Dolaylı bir şekilde bir şey ifade ederler ve birebir anlamları ile kullanılmazlar.
- Anlamı açıklamak gerekir: Deyimlerin anlamı çoğu zaman birebir çeviride anlaşılmaz. Bu nedenle anlamını anlatmak veya açıklamak gerekebilir.
- Belirli bir toplum veya kültüre özgü olabilir: Deyimler, bazen belli bir toplumun veya bölgenin dil özelliklerine özgü olabilirler.
Atasözleri ve Deyimlerin Ortak Özellikleri
Atasözleri ve deyimler, dilimizin zenginliğini ve derinliğini yansıtan sözlü geleneklerimiz olup, ortak özellikleri şunlardır:
- Sözlü gelenekler: Hem atasözleri hem de deyimler, sözlü geleneklerimizin önemli bir parçasıdır. Nesiller boyunca ağızdan ağza aktarılarak yaşatılmışlardır.
- Toplumsal ve kültürel miras: Atasözleri ve deyimler, bir toplumun değerlerini, ahlaki kurallarını, deneyimlerini ve kültürel özelliklerini yansıtır. Dolayısıyla, bir toplumun ortak hafızasının bir parçasıdırlar.
- Özlü ifadeler: Her ikisi de özlü ve kısa ifadelerdir. Anlamı birkaç kelimeyle ifade edebilecek kadar öz ve etkili olmaları önemli bir özellikleridir.
- Anonim yapı: Hem atasözleri hem de deyimler, anonimdir yani belirli bir kişiye veya yazarına atfedilmemişlerdir.
- Söz sanatı: Atasözleri ve deyimler, dilde söz sanatının güzel örnekleridir. Mecazlar, imgeler ve benzetmelerle dolu olmaları, dilin renkli kullanımını sağlar.
- İletişimde sık kullanım: Atasözleri ve deyimler, günlük konuşmalarda ve yazılı metinlerde sıkça kullanılır. İnsanlar, iletişimde daha etkili ve çarpıcı ifadeler kullanmak için bunlara başvururlar.
- Evrensel geçerlilik: Bazı atasözleri ve deyimler, belirli bir toplumun deneyimlerine dayansa da, çoğu evrensel mesajlar içerir ve farklı kültürlerde de anlamlı olabilirler.