Bitkilerde terlemenin kontrolü ve gaz alışverişi çoğunlukla yaprakların yüzeyinde bulunan stoma ile sağlanır.
Bitkilerin yaşadığı ortam şartlarına göre stomaların yapraktaki yerleri ve sayıları değişiklik gösterir.
Örneğin kurak bölge bitkilerinde stoma yaprak alt yüzeyinde az sayıda ve epidermisin içinde gömülü haldedir. Nemli bölgelerde yaşayan bitkilerde ise stoma yaprağın üst yüzeyinde, fazla sayıda ve epidermisten dışarı doğru uzanmış şekildedir. Stoma epidermis hücrelerinin özelleşmesi yani farklılaşması sonucu oluşur.
Hemen stomanın yapısını hatırlayalım.
Ortada stoma açıklığı bulunuyor ve burada da bekçi kilit hücreler var.
Bekçi hücreler kloroplast bulundurur yani fotosentez yaparlar.
Etrafta ise komşu olan epidermis hücreleri bulunuyor.
Bekçi hücrelerin birbirine bakan çeperleri kalındır.
Burayı biraz kalınlaştırıyorum.
Komşu hücreye bakan çeperleri ise incedir.
Çeperler arasındaki bu kalınlık farkı stomaların açılıp kapanmasında önemli rol oynar. Bekçi hücreler yeterli ışık varlığında fotosentez yapar.
Fotosentez sonucu oluşan besin maddeleri bekçi hücrelerinin ozmotik basıncını arttırır. Aynı zamanda komşu epidermis hücrelerinden bekçi hücrelere potasyum iyonu girişi olur.
Bu durum ozmotik basıncı biraz daha arttırır.
Böylece komşu hücrelerden bekçi hücrelere ozmozla su geçer.
Bekçi hücrelere suyun girişi turgor basıncını arttırır.
Turgor basıncının artması, bekçi hücrelerinde dışa bakan ince çeperleri kalın çeperlere göre daha çok esneterek iter ve bekçi hücrelerinin arasındaki açıklık genişler. Böylece stoma açılmış olur.
Sol tarafta stomanın açık halini görüyorsunuz.
Stomanın kapanması, açılmanın tersine işleyen olaylarıyla gerçekleşir. Karanlıkta bekçi hücrelerinde fotosentez durur ve potasyum iyonları komşu hücrelere geçer.
Bu durumda bekçi hücrelerinin ozmotik basıncı düşer.
Komşu hücrelere ozmozla su geçişi gerçekleşir.
Turgor basıncı düşen bekçi hücreleri arasındaki boşluk kapanır.
Fark ettiyseniz turgor basıncı su İle bağlantılı yani bir hücrede suyun artması turgor basıncını artırırken, bir hücrede suyun azalması turgor basıncını azaltıyor.
Sol tarafta stomanın kapanmış halini görüyorsunuz.
Çeşitli çevresel etmenlerin etkisiyle de stoma kapanabilir.
Suyun azlığının yarattığı etki bekçi hücrelerde apsesik asit hormonunun üretilmesini sağlar.
Apsesik asitin üretimi asitliğin artmasını ve stomanın kapanmasını sağlar.
Sıcaklığın artmasıyla birlikte mezofil tabakasındaki hücrelerin solunum hızı da artar.
Solunumda açığa çıkan karbondioksit yapraktaki hava boşluklarında birikir.
Hava boşluklarındaki karbondioksit konsantrasyonunun artması stomaların gündüzleri dahi kısa süreli kapalı kalmasını sağlar yani stomalar sadece gece kapanır dersek yanlış bir şey söylemiş oluruz.Stomalar gündüz de kapanabilir.
Bitkilerin yaşadığı ortam şartlarına göre stomaların yapraktaki yerleri ve sayıları değişiklik gösterir.
Örneğin kurak bölge bitkilerinde stoma yaprak alt yüzeyinde az sayıda ve epidermisin içinde gömülü haldedir. Nemli bölgelerde yaşayan bitkilerde ise stoma yaprağın üst yüzeyinde, fazla sayıda ve epidermisten dışarı doğru uzanmış şekildedir. Stoma epidermis hücrelerinin özelleşmesi yani farklılaşması sonucu oluşur.
Hemen stomanın yapısını hatırlayalım.
Ortada stoma açıklığı bulunuyor ve burada da bekçi kilit hücreler var.
Bekçi hücreler kloroplast bulundurur yani fotosentez yaparlar.
Etrafta ise komşu olan epidermis hücreleri bulunuyor.
Bekçi hücrelerin birbirine bakan çeperleri kalındır.
Burayı biraz kalınlaştırıyorum.
Komşu hücreye bakan çeperleri ise incedir.
Çeperler arasındaki bu kalınlık farkı stomaların açılıp kapanmasında önemli rol oynar. Bekçi hücreler yeterli ışık varlığında fotosentez yapar.
Fotosentez sonucu oluşan besin maddeleri bekçi hücrelerinin ozmotik basıncını arttırır. Aynı zamanda komşu epidermis hücrelerinden bekçi hücrelere potasyum iyonu girişi olur.
Bu durum ozmotik basıncı biraz daha arttırır.
Böylece komşu hücrelerden bekçi hücrelere ozmozla su geçer.
Bekçi hücrelere suyun girişi turgor basıncını arttırır.
Turgor basıncının artması, bekçi hücrelerinde dışa bakan ince çeperleri kalın çeperlere göre daha çok esneterek iter ve bekçi hücrelerinin arasındaki açıklık genişler. Böylece stoma açılmış olur.
Sol tarafta stomanın açık halini görüyorsunuz.
Stomanın kapanması, açılmanın tersine işleyen olaylarıyla gerçekleşir. Karanlıkta bekçi hücrelerinde fotosentez durur ve potasyum iyonları komşu hücrelere geçer.
Bu durumda bekçi hücrelerinin ozmotik basıncı düşer.
Komşu hücrelere ozmozla su geçişi gerçekleşir.
Turgor basıncı düşen bekçi hücreleri arasındaki boşluk kapanır.
Fark ettiyseniz turgor basıncı su İle bağlantılı yani bir hücrede suyun artması turgor basıncını artırırken, bir hücrede suyun azalması turgor basıncını azaltıyor.
Sol tarafta stomanın kapanmış halini görüyorsunuz.
Çeşitli çevresel etmenlerin etkisiyle de stoma kapanabilir.
Suyun azlığının yarattığı etki bekçi hücrelerde apsesik asit hormonunun üretilmesini sağlar.
Apsesik asitin üretimi asitliğin artmasını ve stomanın kapanmasını sağlar.
Sıcaklığın artmasıyla birlikte mezofil tabakasındaki hücrelerin solunum hızı da artar.
Solunumda açığa çıkan karbondioksit yapraktaki hava boşluklarında birikir.
Hava boşluklarındaki karbondioksit konsantrasyonunun artması stomaların gündüzleri dahi kısa süreli kapalı kalmasını sağlar yani stomalar sadece gece kapanır dersek yanlış bir şey söylemiş oluruz.Stomalar gündüz de kapanabilir.