Bitkide kök, gövde, yaprak ve meyvelerin üzerini örten dokuya örtü doku diyoruz. Örtü doku hem bitkinin su kaybını azaltır hem de toksik maddelerin bitki vücuduna girişini sınırlandırır.
Aynı zamanda metabolik olaylarda kullanılan oksijen ve karbondioksitin bitkiye giriş çıkışına da izin verir.
Örtü dokuyu oluşturan hücreler canlı ise epidermis, ölü ise periderm ya da peridermis adını alır.
İlk olarak epidermis hücrelerini konuşalım.
Biraz önce de dediğim gibi epidermis canlı hücrelerdir. Sıkıca paketlenmiştir ve hücreler arası boşlukları yoktur.
Tek sıra hücre tabakasından oluşur.
Otsu bitkilerin yüzeyine, odunsu bitkilerin de yaprak ve genç dallarının üstünü örter.
Yani aslında bitkinin genç kısımlarında bulunur.
Hücreleri canlı, büyük kofullu, az sitoplazmalı ve kloroplastsızdır.
Yani epidermis hücreleri fotosentez yapamaz.
Epidermis hücrelerinin dış çevreye bakan özelleşmiş çeperlerinde bu hücrelerin salgısından oluşan mumsu kütikula tabakası bulunur.
Kütikula tabakasının suya olan geçirgenliği çok azdır.
Bu tabaka ayrıca ışığı yansıtmada önemli bir role sahiptir. Böylece yaprakların aşırı ısınmasını da önler. Bitkilerin yaşadığı ortamın iklim koşullarına göre kütikula kalınlığı değişkenlik gösterir. Kurak ortam bitkilerinde kütikula tabakası kalın, nemli ortam bitkilerinde ise incedir.
Toprak altındaki kök epidermisinin yüzeyinde kütikula bulunmaz.
Kütikula, ışık geçirgenliğini azalttığı için fotosentez üzerinde olumsuz bir etkisi de vardır.
Epidermisin farklılaşmasıyla stoma, tüy, emergens ve hidatot gibi yapılar oluşur. Bunların diğer isimlerini de yanlarına yazdım. İlk olarak Stoma'yla yani gözenekle başlayalım. Stomalar bitkinin yapraklarında ve genç bitki gövdelerinde epidermisin farklılaşmasıyla oluşan canlı hücrelerdir.
Genellikle yaprağın alt epidermisinde yoğun olarak bulunur.
Stoma, stoma açıklığı ve onu kuşatan bekçi hücrelerden meydana gelir.
Bunlara bazen kilit hücresi de deniliyor.
Bekçi hücrelerinin çevresindeki epidermis hücreleri de komşu hücreler adını alır. Çoğu bitki de stomalar gündüz açık gece kapalıdır. Stomalar açık olduğunda karbondioksitin yaprağa girmesine, oksijenin yapraktan dışarı çıkmasına izin verilerek fotosentez sırasında gaz alışverişi sağlanır.
Ayrıca stoma terleme yapar.
Stomalardan su buharı atılır yani su gaz şeklinde atılır. İçerisinde mineral ve tuz bulunmaz. Stoma terleme ile ısı düzenlenmesini sağlar.
Bekçi hücrelerin birbirine bakan çeperleri kalındır.
Dışarı bakan çeperler ise daha incedir.
Stomalar turgor basıncının etkisiyle açılıp kapanır.
Bu kalın iç çeper ve ince dış çeper de bu duruma yardım eder.
Bekçi hücreler kloroplasti içerir ve haliyle fotosentez yapar.
Kurak ortam bitkilerinde stomalar az sayıda ve genellikle yaprağın alt yüzeyinde bulunur.
Nemli ortam bitkilerinde stomalar çok sayıda ve yaprağın her iki yüzeyinde, su bitkilerinde ise stomalar yaprağın üst yüzeyinde bulunur.
Su bitkilerinde su içinde kalan kısımlarda stoma bulunmaz Ayrıca toprak altı organlarda bulunan kök epidermisinde de yine stoma bulunmaz.
Tüyler epidermis hücrelerinden dışarıya doğru uzanan çıkıntılar şeklindedir. Tüy hücreleri de epidermis hücreleri gibi kloroplastsızdır.
Çeşitli bitkilerde farklı görevleri olan türlere rastlanır.
Mesela yaprakda örtü tüyleri vardır.
Yapraktaki örtü tüyleri stomaları doğrudan rüzgar almaktan korur ve epidermisin yüzeyindeki terlemeyi azaltır. Tüyler oluşan su buharını tutarak kuru ve rüzgarlı havalarda bitkinin buharlaşma yoluyla su kaybını da önler.
Yoğun tüy tabakası ışığı yansıtır ve yaprağın aşırı ısınmasını da önler.
Kökte emici tüyler bulunur.
Bu tüyler topraktaki su ve suda çözülmüş minerallerin emilimini sağlar.
Isırgan otu yaprağında savunma tüyleri bulunur.
Bunlar hayvanlara ve diğer etkenlere karşı bitkiyi korur.
Nane gibi bitkilerde salgı tüyleri bulunur yani bunlar aromatik koku salgılar.
Sarmaşık gibi bitkilerde ise tırmanıcı tutunma tüyleri bulunur. Bu arada salgı tüyleri tozlaşmaya da yardım eder. Diken, tabii ki savunmada görev alır.
Biraz önce anlattığım tüyler dikenlerden daha incedir çünkü tüylerin yapısında sadece epidermis hücreleri bulunurken dikenlerin yapısında epidermis, parankima ve iletim demetleri de bulunur. Epidermisten farklılaşan bir diğer yapı da Hidatotlar yani su savaklarıdır.
Bunlar yaprak uçlarında ve kenarlarda bulunan açıklıklardır. Atmosfer neminin fazla ve terleme hızının düşük olduğu zamanlarda bitkideki fazla suyun damlalar halinde atılmasını sağlar.
Bu olaya damlama (Gutasyon) da denir.
Hidatotlardan su ile birlikte mineral ve tuz da atılır.
Hidatotların açılıp kapanma özelliği de yoktur.
Hidatotlar, suyu taşıyan odun boruları olan ksilemle bağlantılıdır.
Dersin başında örtü dokuyu epidermis ve peridermis olarak ikiye ayırmıştık. Epidermisi bitirdik şimdi peridermise geliyoruz. Buna mantar doku da diyoruz.
Peridermis bitkinin aslında yaşlandığını gösterir.
Kök ve gövdenin üzerini örten epidermis, bitki yaşlandıkça enine kalınlaşma nedeniyle parçalandığından yerini periderme bırakır.
Periderm mantar kambiyumu tarafından oluşturulur.
Periderm hücreleri cansızdır.
Mantar doku hücrelerinin çeperlerinde süverin yani mantar özü biriktiğinden bu doku suya geçirimsiz bir tabaka haline gelir ve bitkinin su kaybını önler.
Bitkiyi sıcak, soğuk ve mekanik etkilerden korur.
Periderm üzerinde lentisel (kovucuk) da denilen açıklıklar bulunur. Lentiseller aslında stomanın görevini yapar yani gaz alışverişini sağlar.
Az da olsa buhar halinde su kaybına neden olur.
Lentisel, stomalar gibi canlı değildir.
Cansızdır, yani açılıp kapanmaz.
Aynı zamanda metabolik olaylarda kullanılan oksijen ve karbondioksitin bitkiye giriş çıkışına da izin verir.
Örtü dokuyu oluşturan hücreler canlı ise epidermis, ölü ise periderm ya da peridermis adını alır.
İlk olarak epidermis hücrelerini konuşalım.
Biraz önce de dediğim gibi epidermis canlı hücrelerdir. Sıkıca paketlenmiştir ve hücreler arası boşlukları yoktur.
Tek sıra hücre tabakasından oluşur.
Otsu bitkilerin yüzeyine, odunsu bitkilerin de yaprak ve genç dallarının üstünü örter.
Yani aslında bitkinin genç kısımlarında bulunur.
Hücreleri canlı, büyük kofullu, az sitoplazmalı ve kloroplastsızdır.
Yani epidermis hücreleri fotosentez yapamaz.
Epidermis hücrelerinin dış çevreye bakan özelleşmiş çeperlerinde bu hücrelerin salgısından oluşan mumsu kütikula tabakası bulunur.
Kütikula tabakasının suya olan geçirgenliği çok azdır.
Bu tabaka ayrıca ışığı yansıtmada önemli bir role sahiptir. Böylece yaprakların aşırı ısınmasını da önler. Bitkilerin yaşadığı ortamın iklim koşullarına göre kütikula kalınlığı değişkenlik gösterir. Kurak ortam bitkilerinde kütikula tabakası kalın, nemli ortam bitkilerinde ise incedir.
Toprak altındaki kök epidermisinin yüzeyinde kütikula bulunmaz.
Kütikula, ışık geçirgenliğini azalttığı için fotosentez üzerinde olumsuz bir etkisi de vardır.
Epidermisin farklılaşmasıyla stoma, tüy, emergens ve hidatot gibi yapılar oluşur. Bunların diğer isimlerini de yanlarına yazdım. İlk olarak Stoma'yla yani gözenekle başlayalım. Stomalar bitkinin yapraklarında ve genç bitki gövdelerinde epidermisin farklılaşmasıyla oluşan canlı hücrelerdir.
Genellikle yaprağın alt epidermisinde yoğun olarak bulunur.
Stoma, stoma açıklığı ve onu kuşatan bekçi hücrelerden meydana gelir.
Bunlara bazen kilit hücresi de deniliyor.
Bekçi hücrelerinin çevresindeki epidermis hücreleri de komşu hücreler adını alır. Çoğu bitki de stomalar gündüz açık gece kapalıdır. Stomalar açık olduğunda karbondioksitin yaprağa girmesine, oksijenin yapraktan dışarı çıkmasına izin verilerek fotosentez sırasında gaz alışverişi sağlanır.
Ayrıca stoma terleme yapar.
Stomalardan su buharı atılır yani su gaz şeklinde atılır. İçerisinde mineral ve tuz bulunmaz. Stoma terleme ile ısı düzenlenmesini sağlar.
Bekçi hücrelerin birbirine bakan çeperleri kalındır.
Dışarı bakan çeperler ise daha incedir.
Stomalar turgor basıncının etkisiyle açılıp kapanır.
Bu kalın iç çeper ve ince dış çeper de bu duruma yardım eder.
Bekçi hücreler kloroplasti içerir ve haliyle fotosentez yapar.
Kurak ortam bitkilerinde stomalar az sayıda ve genellikle yaprağın alt yüzeyinde bulunur.
Nemli ortam bitkilerinde stomalar çok sayıda ve yaprağın her iki yüzeyinde, su bitkilerinde ise stomalar yaprağın üst yüzeyinde bulunur.
Su bitkilerinde su içinde kalan kısımlarda stoma bulunmaz Ayrıca toprak altı organlarda bulunan kök epidermisinde de yine stoma bulunmaz.
Tüyler epidermis hücrelerinden dışarıya doğru uzanan çıkıntılar şeklindedir. Tüy hücreleri de epidermis hücreleri gibi kloroplastsızdır.
Çeşitli bitkilerde farklı görevleri olan türlere rastlanır.
Mesela yaprakda örtü tüyleri vardır.
Yapraktaki örtü tüyleri stomaları doğrudan rüzgar almaktan korur ve epidermisin yüzeyindeki terlemeyi azaltır. Tüyler oluşan su buharını tutarak kuru ve rüzgarlı havalarda bitkinin buharlaşma yoluyla su kaybını da önler.
Yoğun tüy tabakası ışığı yansıtır ve yaprağın aşırı ısınmasını da önler.
Kökte emici tüyler bulunur.
Bu tüyler topraktaki su ve suda çözülmüş minerallerin emilimini sağlar.
Isırgan otu yaprağında savunma tüyleri bulunur.
Bunlar hayvanlara ve diğer etkenlere karşı bitkiyi korur.
Nane gibi bitkilerde salgı tüyleri bulunur yani bunlar aromatik koku salgılar.
Sarmaşık gibi bitkilerde ise tırmanıcı tutunma tüyleri bulunur. Bu arada salgı tüyleri tozlaşmaya da yardım eder. Diken, tabii ki savunmada görev alır.
Biraz önce anlattığım tüyler dikenlerden daha incedir çünkü tüylerin yapısında sadece epidermis hücreleri bulunurken dikenlerin yapısında epidermis, parankima ve iletim demetleri de bulunur. Epidermisten farklılaşan bir diğer yapı da Hidatotlar yani su savaklarıdır.
Bunlar yaprak uçlarında ve kenarlarda bulunan açıklıklardır. Atmosfer neminin fazla ve terleme hızının düşük olduğu zamanlarda bitkideki fazla suyun damlalar halinde atılmasını sağlar.
Bu olaya damlama (Gutasyon) da denir.
Hidatotlardan su ile birlikte mineral ve tuz da atılır.
Hidatotların açılıp kapanma özelliği de yoktur.
Hidatotlar, suyu taşıyan odun boruları olan ksilemle bağlantılıdır.
Dersin başında örtü dokuyu epidermis ve peridermis olarak ikiye ayırmıştık. Epidermisi bitirdik şimdi peridermise geliyoruz. Buna mantar doku da diyoruz.
Peridermis bitkinin aslında yaşlandığını gösterir.
Kök ve gövdenin üzerini örten epidermis, bitki yaşlandıkça enine kalınlaşma nedeniyle parçalandığından yerini periderme bırakır.
Periderm mantar kambiyumu tarafından oluşturulur.
Periderm hücreleri cansızdır.
Mantar doku hücrelerinin çeperlerinde süverin yani mantar özü biriktiğinden bu doku suya geçirimsiz bir tabaka haline gelir ve bitkinin su kaybını önler.
Bitkiyi sıcak, soğuk ve mekanik etkilerden korur.
Periderm üzerinde lentisel (kovucuk) da denilen açıklıklar bulunur. Lentiseller aslında stomanın görevini yapar yani gaz alışverişini sağlar.
Az da olsa buhar halinde su kaybına neden olur.
Lentisel, stomalar gibi canlı değildir.
Cansızdır, yani açılıp kapanmaz.