Afetlerin Genel Özellikleri ve Dağılışı

Arkadaşlar bu videomuzda doğal afetlerden bahsedeceğiz.
Doğal afetlerden hangisinin hangi grupta yer aldığını öncelikli olarak bilmemiz gerek.
O yüzden bu sınıflandırmaya bakalım.
Jeolojik kökenli olanlar deprem, volkanizma ve tsunami.
Meteorolojik kökenli olanlar fırtına, kuraklık, çığ.
Hidrolojik kökenli olanlar sel, taşkın.
Jeomorfoloji kökenli olanlar kütle hareketleriyle erozyonu bu grup içerisinde alabiliriz.
Şimdi o zaman bu afetleri ise tek tek incelemeye başlayalım.
Bunlardan birincisi deprem.
Deprem levha hareketiyle kırık alanlarda görülen sıkışma, bükülme gibi hareketlenmelerdir.
Depremlerin yaygın oldukları alanlar aktif deprem kuşakları yani Pasifik Kuşak, Alp Himalaya Kuşağı ve Atlas Okyanusu'nun bulunmuş olduğu alandan geçmektedir.
Şimdi biz bu deprem alanlarının görüldüğü kesimleri harita üzerinde de inceleyecek olursak, Pasifik kuşağın bulunmuş olduğu kesim depremin görüldüğü, Atlas Okyanusu ortasını bulmuş olduğu alan Alp Himalaya kuşağı olarak adlandırdığımız kesim ve yine Pasifik kuşağı bulmuş olduğu kesim.
Doğu Afrika'nın bulunmuş olduğu alanlarda biz deprem afetini görebiliriz.
Şimdi bir diğer afetimiz ise tsunami.
Tsunami ise okyanus altında meydana gelen tektonik depremler sonucunda oluşan dev dalgalardır.
Yani deprem hatlarının geçtiği alanlarda tsunamiyi görebiliriz.
Ancak tabii okyanusların bulunmuş olduğu kesimlerde.
O zaman pasifik hattın geçmiş olduğu şu kesimlerde de okyanus olduğuna göre buralarda var.
Yine özellikle Japonya'nın bulunmuş olduğu alan çok etkilenir.
Şu kesimler de var.
Mesela buradan da deprem hattı geçiyor.
Ancak burada bir okyanusa kıyısı olmadığı için etkisini göremeyiz çok fazla.
O yüzden tsunami hani bu kesimlerde verirse çeldiricidir.
Genelde okyanusa kıyısı olan ve deprem hattının bulunmuş olduğu kesimlerde tsunamiyi görebiliriz.
Depremle ilişkili olduğu için de jeolojik karakterli bir afettir.
Bir diğer afetimiz volkanik patlamalar.
Volkanik patlama sonucunda dışarıya çıkan malzemenin canlı yaşamını olumsuz etkilemesidir.
Yine deprem hatlarıyla paralel alanlarda görülür.
Pasifik kuşak, Alp Himalaya kuşağı, Atlas Okyanusu'nun ortası ve Doğu Afrika'da görülmektedir arkadaşlar.
Bir diğeri şiddetli fırtınalar.
Ani basınç farkına bağlı olarak tropikal alçak basınç alanlarında görülmektedir.
Sağanak yağışlara neden olurlar.
Su baskınları yaşanır, deniz seviyesinde yükselmeler meydana gelir ve haliyle de canlı yaşamı da bu durumdan olumsuz olarak etkilenir.
Baktığımız zaman tropikal kuşağı bulunmuş olduğu kesimde ama okyanusların bulunmuş olduğu alanlarda iç kesimlerde değil zaten o bölgelerde orman varlığı var.
O bölgelerde rüzgar şiddet bulamaz.
Şu kesimlerin bulunmuş olduğu alanlarda görebiliriz.
Farklı bölgelerde farklı isimler alıyordu.
Mesela Hint Okyanusu'nun bulunmuş olduğu alanlarda, yine Meksika Körfezi'nin bulunmuş olduğu alanlarda hurikein tayfun gibi isimler alırlar.
Şimdi bir diğer afetimiz ise arkadaşlar kuraklık.
Herhangi bir zaman diliminde yağışın azalmasıyla meydana gelir ve kuraklığın sonucunda ekosistemde bozulmalar meydana gelir.
Hidrolojik kökenli denge bozuklukları olur.
Doğal kaynaklar yok olur, canlı çeşidi etkilenir, göçler yaşanır.
Bitki ve su kaynakları azalır.
Özellikle arkadaşlar bu durum meydana gelir ve kuraklığı biz Orta Asya'nın bulunmuş olduğu kesimde ve çöl çevrelerinde görebiliriz.
Bir diğer faktörümüz ise doğal afete neden olan çığ faktörü.
Dağlık ve engebeli bölgelerde kar kütlesinin yamaç boyunca hareketiyle oluşur.
O zaman dağlık alanlarda göreceğiz biz bunları.
And Dağları, İskandinav Dağları, Himalayalar, yine ülkemizde Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinde bulunmuş olduğu alanda görebiliriz.
Çığ dediği zaman kutupların bulunmuş olduğu alanlara değil de dağlık alanlara gitmemiz lazım.
Mesela kayalık dağlarını bulunmuş olduğu kesimlere, şu bölgede özellikle Himalayalar'ın bulunmuş olduğu kesimlere, İskandinav dağlarının bulunduğu kesimlere gitmemiz gerek arkadaşlar buna da dikkat edelim.
Harita verdiği zaman haritalı sorularda, yani çığda dağlık alanları arayacağız.
Şimdi bir diğeri ise sel ve taşkın.
Sağanak yağış, ani kar erimeleri sonucunda oluşur.
Karların erken erimesi, toprağın geçirgen olmaması, bitki örtüsüne özellikle tahrip etmesi, bitkilerin köklerini, suyu çekememesi, yine akarsu yataklarının yerleşime açılması, sel ve taşkın faaliyetlerini etkilemektedir ve sel ve taşkından korumak için de bitki örtüsü özellikle korunmalı, bitki varlığı yetiştirilmeli, alt yapı çalışmaları yapılmalı, dere yatakları ıslah edilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde Karadeniz bölgesinde biz bunu sıklıkla görüyoruz ve sel ve taşkın faktörünü.
Bunun dışında dünya üzerinde de sorarsa hepinizin bildiği gibi muson iklim bölgesinde yaz döneminde çok ani yağışlar oluştuğu için sel ve taşkını da neden olmaktadır.
İşte şimdi bir diğer afetimiz ile devam edelim.
Bir diğeri ise erozyon.
Erozyon ise sel ve rüzgarın etkisiyle toprağın verimli kısmının taşınmasını ifade etmektedir.
Nedenlerine baktığımız zaman o bölgede bitki örtüsünün cılız olması, sağanak yağışlar, arazinin eğim yönünde sürülmesi ve arazinin özellikle toprağın taşınmasına yardımcı olur eğim yönde sürmek, anız yakılması yani mahsul elde ettikten sonra kalan toprakta kalan parçaların yakılması, meraların aşırı otlatılması, erken otlatılması, yine nadasa bırakmayan toprağa bir yıl ekıp bir yıl boş bırakma bu durumlar erozyonu sebep olmakta.
Erozyon nasıl engelleyebiliriz?
Bu durumların tam tersiyle yani toprağa hiçbir şekilde bitkisiz bırakmamamız lazım.
Nadas yöntemi yerine nöbetleşe ekim yapmamız lazım.
Ama toprağa her daim farklı ürünlerle ekmemiz lazım.
Anız yakmamalıyız.
Yine arazi eğimi yönüne değil, eğim yönünün dikine sürmeliyiz, bu durumlara dikkat etmemiz gerekiyor.
Ülkemizde de özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde erozyon durumu mevcut.
Şimdi bir diğer afetimiz ise heyelan.
Özellikle eğimli yamaçlarda toprağın bir bölümünün yamaç boyunca yer değiştirmesi.
Heyelan nedenlerine baktığımız zaman özellikle arazi ve eğimi fazla olması, yine depreme bağlı titreşim sonrasında toprak tabakasını aşağı kayması ve arazinin yanlış kullanılması da etkilemektedir.
Özellikle heyelandan korunmak için su kanalları açılmalı, istinat duvarları yapılmalıdır ve yamaç dengesini bozacak çalışmalardan kaçınılması gerekmektedir.
Ülkemizde heyelan da Karadeniz bölgesinde yine dünyada Muson asyasının bulunmuş olduğu kesimde görmekteyiz.
Yağışların fazla düştüğü özellikle ülkemizde ve ilkbahar dönemlerinde ve sonbahar dönemlerinde, yine dünyada mesela muson asyası çevresinde yaz döneminde heyelanı fazlaca görmekteyiz.
Çevre ve Toplum
Afetlerin Genel Özellikleri ve Dağılışı 1 / 2
Afetlerin Genel Özellikleri ve Dağılışı
Afetlerin Genel Özellikleri ve Dağılışı