Kaslar kemiklerle birlikte vücuda şekil verir. Kasların temel görevi vücudun veya bulundukları organların hareketini sağlamaktır.
Hemen bir örnek verelim.
İskelet kaslarının kasılıp gevşemesi sayesinde konuşma, nefes alıp - verme, yürüme, koşma, yüzme gibi çeşitli hareketleri gerçekleştiririz.
Kaslar, kas dokusundan oluşmuştur.
Kas dokusunda yer alan kas lifleri kas hücresi olarak adlandırılır.
Kas hücreleri oldukça özelleşmiştir.
Kas hücrelerinin zarına sarkolemma, plazmasına sarkoplazma, endoplazmik retikulumuna sarkoplazmik retikulum adı verilir. Kas hücrelerinde kasılıp gevşemeyi sağlayan, aktin ve miyozin proteinlerinden oluşmuş filamentler bulunur.
Bunlara iplikçikler de denir.
Bu iplikçikler bir araya gelerek miyofibrilleri oluşturur.
Bu arada kas dokumuzun enerji ihtiyacı çok fazladır.
Bu nedenle de tabii ki kas hücrelerinde bol miktarda mitokondri bulunur diyebiliriz.
Şimdi gelelim iskelet kası organizasyonuna.
En küçük yapıdan büyüğe doğru sıralayalım.
Burada miyozin filamenti bulunuyor, diğer tarafında ise aktin flamenti. Evet biraz önce de dediğim gibi, bu ikisi birlikte miyofibrilleri oluşturur. Yani şimdi de burasının miyofibril olduğunu söyleyebiliriz.
Miyofibriller de bir araya gelerek kas liflerini oluşturur.
Sonra kas lifleri bir araya gelerek kas demetlerini, kas demetleri de bir araya gelerek kası oluşturur.
Kaslar; düz kas, kalp kası ve iskelet kası olmak üzere üç çeşittir.
İlk olarak düz kası inceleyelim.
Düz kas iç organların yapısında bulunur.
Mekik şeklindeki hücrelerden oluşmuştur. Bu hücreler tek çekirdekli olup aktin ve miyozin filamentler hücre boyunca düzenli olarak sıralanmadığından düz kaslarda bantlaşma görülmez. Zaten eğer bantlaşma olsaydı bunların da üzerine şöyle çizgiler çizerdim.
Düz kaslar yavaş kasılıp yavaş gevşer.
Bu kasların kasılıp gevşemesi otonom sinir sistemi tarafından düzenlenir.
Yani bu nedenle istemsiz hareket ederler.
Sinirsel, hormonal ve fiziksel uyarılarla kasılırlar.
Peki o zaman bu durumda düz kaslar vücudumuzda nerede bulunur?
Hemen istemsiz çalışan organları düşünebilirsiniz.
Mesela solunum, sindirim, dolaşım, üreme ve boşaltım sistemlerini oluşturan organların yapısında düz kas bulunur diyebiliriz. Şimdi gelelim kalp kasına.
Tabii ki kalbin yapısında yer alır.
Silindirik hücreleri dallanmalar yapar.
Hücreleri genellikle tek çekirdeklidir ve çok miktarda mitokondri içerir.
Miyozin ve aktin filamentlerin düzenli diziliminden dolayı kalp kası hücreleri mikroskop altında çizgili görünür.
Bu hücreler çizgili olmaları nedeniyle iskelet kası hücrelerine benzerler ve hızlı kasılırlar.
Ancak aynı zamanda istemsiz çalışmaları nedeniyle düz kas hücrelerine de benzerlik gösterirler.
Bu durumda çalışmaları otonom sinir sistemi tarafından düzenlenir diyebiliriz.
Kalp kası hücreleri otonom sinir sistemi tarafından impuls almadan da kasılıp gevşeyebilir.
Bu özelliği ile kalp kası diğer kaslardan ayrılır.
Şimdi sıra geldi iskelet kasına.
Vücudumuzda en çok bulunan kas çeşididir. Bu kaslar iskelete tutunur.
İskelet kaslarının işlevleri beyin kontrolünde gerçekleştiği için istemli olarak çalışır.
Mikroskop altında çizgili görünür.
İskelet kasına bu nedenle çizgili kas da denir.
Ancak kalp kası da çizgiliydi değil mi?
Bu nedenle ikisini birbiriyle karıştırmayalım. Burada her bir lif uzun silindir şeklinde tek bir hücredir ve iskelet kası hücreleri çok sayıda çekirdek içerir.
Çünkü bu hücrelerin her biri embriyonik dönemde çok sayıda hücrenin kaynaşmasıyla oluşmuştur.
Aynı zamanda iskelet kası hücreleri oksijen depolayabilen ve demir içeren miyoglobin bulundurur.
Yalnız bunu hemoglobinle karıştırmayalım.
Çünkü hemoglobin kanımızda bulunan, oksijen ve karbondioksit taşıyan bir moleküldür.
Miyoglobin ise dediğim gibi iskelet kasında bulunur, oksijen depolar.
Hatta fok gibi bazı deniz canlıları suyun altına daldıkları zaman miyoglobinde bulunan oksijeni kullanırlar.
Bu arada kaslarımızın kırmızı görünmesinin sebebi de miyoglobindir.
İskelet kasları hızlı kasılır ve çabuk yorulur.
Normalde oksijenli solunum yaparak ATP üretirler ancak bazı durumlarda laktik asit fermantasyonu da yapabilirler.
Evet biraz da tendonlardan bahsedelim. Kaslar kemiklere tendonlarla bağlanır. Yani tendonlar kasları kemiklere bağlayan bağ doku liflerinden oluşmuş yapıdır.
Tendonlarda kasılma olayı gözlenmez ve fiziksel gerilmelere karşı dayanıklıdır.
Bu arada vücudumuzdaki bazı kaslar birbirine zıt çalışır.
Bu kaslara antagonist kaslar denir.
Antagonist kaslardan biri kasılırken diğeri gevşer.
Böylece iki farklı yönde dengeli ve hızlı hareket sağlanır.
Kolun üst kısmında yer alan pazu kasları antagonist kaslara örnek verilebilir.
Aynı anda kasılan ya da aynı anda gevşeyen kaslara sinerjist kas denmektedir. Buna örnek olarak da karın kasları verilebilir.
Hemen bir örnek verelim.
İskelet kaslarının kasılıp gevşemesi sayesinde konuşma, nefes alıp - verme, yürüme, koşma, yüzme gibi çeşitli hareketleri gerçekleştiririz.
Kaslar, kas dokusundan oluşmuştur.
Kas dokusunda yer alan kas lifleri kas hücresi olarak adlandırılır.
Kas hücreleri oldukça özelleşmiştir.
Kas hücrelerinin zarına sarkolemma, plazmasına sarkoplazma, endoplazmik retikulumuna sarkoplazmik retikulum adı verilir. Kas hücrelerinde kasılıp gevşemeyi sağlayan, aktin ve miyozin proteinlerinden oluşmuş filamentler bulunur.
Bunlara iplikçikler de denir.
Bu iplikçikler bir araya gelerek miyofibrilleri oluşturur.
Bu arada kas dokumuzun enerji ihtiyacı çok fazladır.
Bu nedenle de tabii ki kas hücrelerinde bol miktarda mitokondri bulunur diyebiliriz.
Şimdi gelelim iskelet kası organizasyonuna.
En küçük yapıdan büyüğe doğru sıralayalım.
Burada miyozin filamenti bulunuyor, diğer tarafında ise aktin flamenti. Evet biraz önce de dediğim gibi, bu ikisi birlikte miyofibrilleri oluşturur. Yani şimdi de burasının miyofibril olduğunu söyleyebiliriz.
Miyofibriller de bir araya gelerek kas liflerini oluşturur.
Sonra kas lifleri bir araya gelerek kas demetlerini, kas demetleri de bir araya gelerek kası oluşturur.
Kaslar; düz kas, kalp kası ve iskelet kası olmak üzere üç çeşittir.
İlk olarak düz kası inceleyelim.
Düz kas iç organların yapısında bulunur.
Mekik şeklindeki hücrelerden oluşmuştur. Bu hücreler tek çekirdekli olup aktin ve miyozin filamentler hücre boyunca düzenli olarak sıralanmadığından düz kaslarda bantlaşma görülmez. Zaten eğer bantlaşma olsaydı bunların da üzerine şöyle çizgiler çizerdim.
Düz kaslar yavaş kasılıp yavaş gevşer.
Bu kasların kasılıp gevşemesi otonom sinir sistemi tarafından düzenlenir.
Yani bu nedenle istemsiz hareket ederler.
Sinirsel, hormonal ve fiziksel uyarılarla kasılırlar.
Peki o zaman bu durumda düz kaslar vücudumuzda nerede bulunur?
Hemen istemsiz çalışan organları düşünebilirsiniz.
Mesela solunum, sindirim, dolaşım, üreme ve boşaltım sistemlerini oluşturan organların yapısında düz kas bulunur diyebiliriz. Şimdi gelelim kalp kasına.
Tabii ki kalbin yapısında yer alır.
Silindirik hücreleri dallanmalar yapar.
Hücreleri genellikle tek çekirdeklidir ve çok miktarda mitokondri içerir.
Miyozin ve aktin filamentlerin düzenli diziliminden dolayı kalp kası hücreleri mikroskop altında çizgili görünür.
Bu hücreler çizgili olmaları nedeniyle iskelet kası hücrelerine benzerler ve hızlı kasılırlar.
Ancak aynı zamanda istemsiz çalışmaları nedeniyle düz kas hücrelerine de benzerlik gösterirler.
Bu durumda çalışmaları otonom sinir sistemi tarafından düzenlenir diyebiliriz.
Kalp kası hücreleri otonom sinir sistemi tarafından impuls almadan da kasılıp gevşeyebilir.
Bu özelliği ile kalp kası diğer kaslardan ayrılır.
Şimdi sıra geldi iskelet kasına.
Vücudumuzda en çok bulunan kas çeşididir. Bu kaslar iskelete tutunur.
İskelet kaslarının işlevleri beyin kontrolünde gerçekleştiği için istemli olarak çalışır.
Mikroskop altında çizgili görünür.
İskelet kasına bu nedenle çizgili kas da denir.
Ancak kalp kası da çizgiliydi değil mi?
Bu nedenle ikisini birbiriyle karıştırmayalım. Burada her bir lif uzun silindir şeklinde tek bir hücredir ve iskelet kası hücreleri çok sayıda çekirdek içerir.
Çünkü bu hücrelerin her biri embriyonik dönemde çok sayıda hücrenin kaynaşmasıyla oluşmuştur.
Aynı zamanda iskelet kası hücreleri oksijen depolayabilen ve demir içeren miyoglobin bulundurur.
Yalnız bunu hemoglobinle karıştırmayalım.
Çünkü hemoglobin kanımızda bulunan, oksijen ve karbondioksit taşıyan bir moleküldür.
Miyoglobin ise dediğim gibi iskelet kasında bulunur, oksijen depolar.
Hatta fok gibi bazı deniz canlıları suyun altına daldıkları zaman miyoglobinde bulunan oksijeni kullanırlar.
Bu arada kaslarımızın kırmızı görünmesinin sebebi de miyoglobindir.
İskelet kasları hızlı kasılır ve çabuk yorulur.
Normalde oksijenli solunum yaparak ATP üretirler ancak bazı durumlarda laktik asit fermantasyonu da yapabilirler.
Evet biraz da tendonlardan bahsedelim. Kaslar kemiklere tendonlarla bağlanır. Yani tendonlar kasları kemiklere bağlayan bağ doku liflerinden oluşmuş yapıdır.
Tendonlarda kasılma olayı gözlenmez ve fiziksel gerilmelere karşı dayanıklıdır.
Bu arada vücudumuzdaki bazı kaslar birbirine zıt çalışır.
Bu kaslara antagonist kaslar denir.
Antagonist kaslardan biri kasılırken diğeri gevşer.
Böylece iki farklı yönde dengeli ve hızlı hareket sağlanır.
Kolun üst kısmında yer alan pazu kasları antagonist kaslara örnek verilebilir.
Aynı anda kasılan ya da aynı anda gevşeyen kaslara sinerjist kas denmektedir. Buna örnek olarak da karın kasları verilebilir.