Kozmos olayı arasında yarı geçirgen zar bulunan iki ortam veya iki hücre arasındaki suyun hareketini ifade eder.
Seçici geçirgen zar, suda çözünen büyük moleküllerin geçişine izin vermezken suyun geçişine izin verir.
Bu durumda su çok yoğun olduğu yerden az yoğun olduğu yere doğru geçer.
Burada cam bir beher bulunduğunu düşünün.
Bu be here bağırsak gibi seçici geçirgen bir zarla ikiye bölelim.
Bölgelerden bir tarafa saf su, diğerine de yoğun su kros yani çay şekeri çözeltisi koyalım.
Su kros seçici geçirgen zarından geçemeyecek kadar büyük moleküllere sahiptir.
Hatırlarsanız sık rol zaten bir diş saklar, aittir ve diş sakka elitler sindirilmiş beden hücre zarından geçemezler.
Su molekülleri zar dan kolayca geçebilir.
Biraz daha bekleyince kap içerisinde böyle bir görünüm oluşur.
Saf suyun bulunduğu bölgeden Scrolls çözeltisi nin bulunduğu bölgeye doğru O.J.
Pozla su geçişi olur.
Böylece bu bölgedeki su seviyesinin yükseldiği görülür.
Bu deney bize aynı zamanda kozmos olayının cansız bir ortamda da meydana gelebileceğini gösterir.
Oğuz Bozdağ a tepe harcanması şimdi Oğuz matik basınç terimini öğrenelim.
Hücrelerin çoğu yaklaşık yüzde 75 oranında suya sahiptir.
Bu nedenle sitoplazma belli yoğunluğa sahip bir çözelti olarak düşünülebilir.
Yüksek yoğunluktaki çözelti de bulunan çözünmüş maddelerin su almak için yaptıkları emme kuvvetine otomotik basınç denir.
Otomotik basınç çözünen madde miktarıyla doğru orantılı çözücü madde miktarı ile ters orantılıdır.
Çözelti deki çözünmüş madde miktarı ne kadar fazla ise otomotik basınç o kadar yüksek ya da çözelti deki çözücü madde miktarı ne kadar fazla ise otomotik basınç o kadar düşüktür.
Su daima otomotik basıncın yüksek olduğu yere doğru hareket eder.
Şimdiyi, çözelti çeşitlerini inceleyelim.
Kabın içerisindeki mavi kısım çözelti ifade ediyor.
Pembe olan ise hücreyi mesela hücre de yüzde 10 glikoz sahip olsun.
Çözelti de hücre öz suyu ile aynı yoğunluğa sahip olan çözelti ler izotop jeoteknik çözelti olarak adlandırılır.
Fotonik çözelti içine konulan bir hücrenin hacminde değişiklik olmaz.
Çünkü hücre ve ortam arasındaki kozmos olayı ile birim zamanda yer değiştiren su molekülü sayısı eşittir.
Hücrenin sitoplazma ısınma göre daha yoğun olan yani çözünen madde miktarı daha fazla olan çözelti lere hipersonik çözelti denir.
Hipersonik çözelti içine konulan bir hücre su kaybeder.
Çünkü çözeltinin oz motif basıncı daha yüksektir ve suyun hareket yönü hücreden dışarıya doğru olur.
Bir hücrenin bu şekilde su kaybetmesine plaj molins diyoruz.
Sitoplazma göre daha az yoğun olan yani çözünen madde miktarı daha az olan çözelti lere pipo tonik çözelti denir.
Gördüğünüz gibi hücrenin yoğunluğu yüzde 10 ancak çözeltinin yoğunluğu yüzde 5.
Bir hücre botanik çözeltinin içine koyulur.
Sağ dış ortamdan su alacağı için hücrenin hacmi artar.
Daha önceden plazma poli donmuş bir hücreyi alıp platonik bir çözeltinin içine koyarsak bu durumda hücrenin de plaj moniz olduğunu söyleriz ve plaj molins aslında hücrenin su alarak tekrar eski haline dönmesidir.
Fotonik çözelti içine koyulan hücrelerin hacminde bir değişiklik olmadığını söylemiştim.
İşte bu nedenle göz ve burun damlaları izotop 12 dir.
Böylece tedavi sırasında hücrelerin plazma ya da plazma alize olması engellenmiş olur.
Şimdi bu hücreye hipersonik bir çözeltinin içine koyduğumuzu düşünelim.
Bu hücre hipersonik çözeltinin içerisinde düz üşür yani su kaybeder ve plazma alize uğraş.
Sonra plazma olmuş bu hücreyi alalım ve platonik bir çözeltinin içine koyalım.
Bu sefer hücre de plazma alize olur.
Yani tekrar su alır ve eski haline döner.
Şimdi başka bir örnek daha yapalım.
Bu hücreyi aldık ve hipersonik ortama koyduk.
Evet, artık öğrendik değil mi?
Hipersonik ortamda hücre biz üşür yani plazma Liza olur.
Sonra bu plazma Liz olmuş.
Hücreyi aldık ve fotonik ortama koyduk.
Bu sefer hücre çoğalır.
Şişer ve tekrardan eski haline döner.
Yani D plazma alize olur.
Sonra da bu nano saf suyun içerisine koyalım.
Yani aslında saf suda oldukça hypo tonik bir ortamdır.
Hypo tonik ortamda kalan hücre yine su alır.
Ancak bu kadar fazla su stok plazmanın zarına bir basınç uygular.
Bu basınca da zaten tur gor basıncı diyoruz.
Türk basıncı fazla olduğunda hayvan hücreleri çeper leri olmadığı için patlayabilir.
Buna hem polis diyoruz bitki hücrelerinde çeper bulunduğu için hem alize uğramaz var.
Onlara da tur gor durumuna geçti deriz.
Biraz önce de ifade ettiğim gibi tur gor basınca kozmos sonucu hücreye giren suyun hücre zarına.
Dolayısıyla da hücre çeperinde yaptığı basıncı ifade eder.
Hücredeki su miktarı arttıkça tur gor basıncı da artar.
Yani hücredeki dehidrasyon sentezi ve oksijenli solunum gibi olaylar sonucunda tur gor basıncı artar diyebiliriz.
Bu tur gor basıncı bitkilerde su TOMA'ların açılıp kapanmasında da etkilidir.
Yine bitkilere destek lik verir.
Ayrıca nast dediğimiz bitkilerin pasif hareketinde de görev alır.
Bir de emme kuvveti var.
Emme kuvveti otomotik basınç ile tur gor basıncı arasındaki farka bağlı olarak su moleküllerini çeken asıl kuvvettir.
Yani bu kavramlar arasındaki matematiksel ilişkiyi şu şekilde gösterebiliriz.
Grafik üzerinde şu şekilde de gösterebiliriz.
Otomotik basınç ve tür gor basıncının eşitlendiği noktada emme kuvveti de sıfır olur.
Yani emme olayı gerçekleşmez.
Eğer hücrenin emme kuvveti sıfırdan büyükse hücre su alır.
Emme kuvveti sıfırdan küçükse de hücre su kaybeder.
Bir bitki hücresi hipersonik ortama koyulur.
Sağ su kaybederek üzülür.
Hücre duvarının esneme az bir yapıda olduğunu hatırlayın.
Aslında hücre zarı büyütülmüş oluyor.
Yani bu durumda hücre duvarı ile hücre zarı arasındaki mesafe artar.
Hiphop tonik ortama koyduğumuz bitki hücresi de su alır ve hacmini arttırır.
Yani bu sefer görünümü böyle olabilir.
Bu durumda da hücre zarı ile hücre duvarı arasındaki mesafenin azaldığını söyleriz.
Şimdi mesela üstteki hücre su kaybederek düşmüştü.
Yani hücrenin içerisindeki su miktarı azalmıştı.
Bu durumda bu hücrenin tur gor basıncı da azalır.
Otomotik basıncı ve emme kuvveti ise artar.
Şimdi de alttaki hücreyi düşünelim.
Bu doğal su almıştı ve hacmi artmıştı.
O zaman tur gor basıncı da arttı.
Ancak otomotik basıncı ve emme kuvveti azaldı.
Seçici geçirgen zar, suda çözünen büyük moleküllerin geçişine izin vermezken suyun geçişine izin verir.
Bu durumda su çok yoğun olduğu yerden az yoğun olduğu yere doğru geçer.
Burada cam bir beher bulunduğunu düşünün.
Bu be here bağırsak gibi seçici geçirgen bir zarla ikiye bölelim.
Bölgelerden bir tarafa saf su, diğerine de yoğun su kros yani çay şekeri çözeltisi koyalım.
Su kros seçici geçirgen zarından geçemeyecek kadar büyük moleküllere sahiptir.
Hatırlarsanız sık rol zaten bir diş saklar, aittir ve diş sakka elitler sindirilmiş beden hücre zarından geçemezler.
Su molekülleri zar dan kolayca geçebilir.
Biraz daha bekleyince kap içerisinde böyle bir görünüm oluşur.
Saf suyun bulunduğu bölgeden Scrolls çözeltisi nin bulunduğu bölgeye doğru O.J.
Pozla su geçişi olur.
Böylece bu bölgedeki su seviyesinin yükseldiği görülür.
Bu deney bize aynı zamanda kozmos olayının cansız bir ortamda da meydana gelebileceğini gösterir.
Oğuz Bozdağ a tepe harcanması şimdi Oğuz matik basınç terimini öğrenelim.
Hücrelerin çoğu yaklaşık yüzde 75 oranında suya sahiptir.
Bu nedenle sitoplazma belli yoğunluğa sahip bir çözelti olarak düşünülebilir.
Yüksek yoğunluktaki çözelti de bulunan çözünmüş maddelerin su almak için yaptıkları emme kuvvetine otomotik basınç denir.
Otomotik basınç çözünen madde miktarıyla doğru orantılı çözücü madde miktarı ile ters orantılıdır.
Çözelti deki çözünmüş madde miktarı ne kadar fazla ise otomotik basınç o kadar yüksek ya da çözelti deki çözücü madde miktarı ne kadar fazla ise otomotik basınç o kadar düşüktür.
Su daima otomotik basıncın yüksek olduğu yere doğru hareket eder.
Şimdiyi, çözelti çeşitlerini inceleyelim.
Kabın içerisindeki mavi kısım çözelti ifade ediyor.
Pembe olan ise hücreyi mesela hücre de yüzde 10 glikoz sahip olsun.
Çözelti de hücre öz suyu ile aynı yoğunluğa sahip olan çözelti ler izotop jeoteknik çözelti olarak adlandırılır.
Fotonik çözelti içine konulan bir hücrenin hacminde değişiklik olmaz.
Çünkü hücre ve ortam arasındaki kozmos olayı ile birim zamanda yer değiştiren su molekülü sayısı eşittir.
Hücrenin sitoplazma ısınma göre daha yoğun olan yani çözünen madde miktarı daha fazla olan çözelti lere hipersonik çözelti denir.
Hipersonik çözelti içine konulan bir hücre su kaybeder.
Çünkü çözeltinin oz motif basıncı daha yüksektir ve suyun hareket yönü hücreden dışarıya doğru olur.
Bir hücrenin bu şekilde su kaybetmesine plaj molins diyoruz.
Sitoplazma göre daha az yoğun olan yani çözünen madde miktarı daha az olan çözelti lere pipo tonik çözelti denir.
Gördüğünüz gibi hücrenin yoğunluğu yüzde 10 ancak çözeltinin yoğunluğu yüzde 5.
Bir hücre botanik çözeltinin içine koyulur.
Sağ dış ortamdan su alacağı için hücrenin hacmi artar.
Daha önceden plazma poli donmuş bir hücreyi alıp platonik bir çözeltinin içine koyarsak bu durumda hücrenin de plaj moniz olduğunu söyleriz ve plaj molins aslında hücrenin su alarak tekrar eski haline dönmesidir.
Fotonik çözelti içine koyulan hücrelerin hacminde bir değişiklik olmadığını söylemiştim.
İşte bu nedenle göz ve burun damlaları izotop 12 dir.
Böylece tedavi sırasında hücrelerin plazma ya da plazma alize olması engellenmiş olur.
Şimdi bu hücreye hipersonik bir çözeltinin içine koyduğumuzu düşünelim.
Bu hücre hipersonik çözeltinin içerisinde düz üşür yani su kaybeder ve plazma alize uğraş.
Sonra plazma olmuş bu hücreyi alalım ve platonik bir çözeltinin içine koyalım.
Bu sefer hücre de plazma alize olur.
Yani tekrar su alır ve eski haline döner.
Şimdi başka bir örnek daha yapalım.
Bu hücreyi aldık ve hipersonik ortama koyduk.
Evet, artık öğrendik değil mi?
Hipersonik ortamda hücre biz üşür yani plazma Liza olur.
Sonra bu plazma Liz olmuş.
Hücreyi aldık ve fotonik ortama koyduk.
Bu sefer hücre çoğalır.
Şişer ve tekrardan eski haline döner.
Yani D plazma alize olur.
Sonra da bu nano saf suyun içerisine koyalım.
Yani aslında saf suda oldukça hypo tonik bir ortamdır.
Hypo tonik ortamda kalan hücre yine su alır.
Ancak bu kadar fazla su stok plazmanın zarına bir basınç uygular.
Bu basınca da zaten tur gor basıncı diyoruz.
Türk basıncı fazla olduğunda hayvan hücreleri çeper leri olmadığı için patlayabilir.
Buna hem polis diyoruz bitki hücrelerinde çeper bulunduğu için hem alize uğramaz var.
Onlara da tur gor durumuna geçti deriz.
Biraz önce de ifade ettiğim gibi tur gor basınca kozmos sonucu hücreye giren suyun hücre zarına.
Dolayısıyla da hücre çeperinde yaptığı basıncı ifade eder.
Hücredeki su miktarı arttıkça tur gor basıncı da artar.
Yani hücredeki dehidrasyon sentezi ve oksijenli solunum gibi olaylar sonucunda tur gor basıncı artar diyebiliriz.
Bu tur gor basıncı bitkilerde su TOMA'ların açılıp kapanmasında da etkilidir.
Yine bitkilere destek lik verir.
Ayrıca nast dediğimiz bitkilerin pasif hareketinde de görev alır.
Bir de emme kuvveti var.
Emme kuvveti otomotik basınç ile tur gor basıncı arasındaki farka bağlı olarak su moleküllerini çeken asıl kuvvettir.
Yani bu kavramlar arasındaki matematiksel ilişkiyi şu şekilde gösterebiliriz.
Grafik üzerinde şu şekilde de gösterebiliriz.
Otomotik basınç ve tür gor basıncının eşitlendiği noktada emme kuvveti de sıfır olur.
Yani emme olayı gerçekleşmez.
Eğer hücrenin emme kuvveti sıfırdan büyükse hücre su alır.
Emme kuvveti sıfırdan küçükse de hücre su kaybeder.
Bir bitki hücresi hipersonik ortama koyulur.
Sağ su kaybederek üzülür.
Hücre duvarının esneme az bir yapıda olduğunu hatırlayın.
Aslında hücre zarı büyütülmüş oluyor.
Yani bu durumda hücre duvarı ile hücre zarı arasındaki mesafe artar.
Hiphop tonik ortama koyduğumuz bitki hücresi de su alır ve hacmini arttırır.
Yani bu sefer görünümü böyle olabilir.
Bu durumda da hücre zarı ile hücre duvarı arasındaki mesafenin azaldığını söyleriz.
Şimdi mesela üstteki hücre su kaybederek düşmüştü.
Yani hücrenin içerisindeki su miktarı azalmıştı.
Bu durumda bu hücrenin tur gor basıncı da azalır.
Otomotik basıncı ve emme kuvveti ise artar.
Şimdi de alttaki hücreyi düşünelim.
Bu doğal su almıştı ve hacmi artmıştı.
O zaman tur gor basıncı da arttı.
Ancak otomotik basıncı ve emme kuvveti azaldı.