Bu videoda kofuldan ve peroksizom organelinden bahsedelim.
Kofullar golgi aygıtı, endoplazmik retikulum, hücre zarı ve çekirdek zarı tarafından oluşturulabilir.
Kofulların birçok çeşidi vardır. Önce koful çeşitlerinden bahsedelim.
Besin kofulu hücreye alınan büyük moleküllü besinleri bulundurur.
Besin kofulu lizozom organeli ile birleştiğinde sindirim gerçekleşir, o zaman oluşan kofula da sindirim kofulu diyoruz.
Boşaltım kofulu hücrenin oluşturduğu metabolik atıkların ve salgı maddelerinin dışarı gönderilmesini sağlar. Kontraktil koful tatlı suda yaşayan protistlerde yani paramesyum, amip, öglena gibi canlılarda hücre içine giren fazla suyu enerji harcayarak dışarı atar.
Depo kofulları ise bitki ve hayvan hücrelerinde atık maddelerin ve suyun depo edildiği yerdir.
Ayrıca bitkilerde metabolizma sonucu oluşan zehirli maddelerin çeşitli tuzlarla birleştirilerek zehirsiz kristaller halinde biriktirildiği kofullardır.
Şimdi bunlara şekil üzerinden bakalım.
Genç bitki hücrelerinde küçük ve çok sayıda koful bulunur ancak hücreler olgunlaştıkça kofullar birleşerek tek ve merkezi bir koful meydana getirir.
Burada merkezi koful görüyoruz.
Merkezi kofulda bulunan su bitkide turgor basıncı oluşturur ve diklik sağlar yani kofullar bitkiye desteklik de verir.
Bazı bitki hücrelerinin kofullarında antosiyanin denilen renk maddeleri bulunur.
Buraya çizdiklerimi antosiyanin olarak düşünün.
Bu pigmentler çiçek yapraklarının ve meyvelerin rengini oluşturur.
Özellikle siyah üzüm, karadut, çilek, kızılcık, vişne ve kiraz gibi meyvelerin sahip olduğu kırmızı, mor, bordo gibi renkler bu pigmentler sayesinde oluşturulur.
Aslında renk verme deyince aklımıza genelde kloroplast ve kromoplastlar gelir ancak gördüğünüz gibi kofulun da renk verme gibi bir görevi vardır.
Tabii ki her kofulun böyle bir görevi yok mesela kontraktil kofulun böyle bir görevi bulunmaz.
Antosiyanin ayrıca çok kuvvetli antioksidan etkiye sahiptir yani başta kanser olmak üzere bazı hastalıkların oluşumunu geciktirici özelliğe sahiptir.
Sonuç olarak bu tip koyu renkli meyveleri tüketmek sağlık açısından oldukça önemlidir.
Hayvan hücrelerinde kofullar küçük ve az sayıdadır, burada da turuncu ile çizdiğim kontraktil kofulları görüyoruz.
Koful tek zarlı bir organeldir.
İçinde bulunan sıvıya koful özsuyu veya hücre özsuyu adı da verilir.
Peroksizom organeli de tek zararlıdır.
Neredeyse bütün ökaryot hücrelerde bulunur ancak genellikle hayvansal organizmalarda, özellikle metabolik aktivitesi daha yüksek olan karaciğer, kalp, kas ve böbrek hücrelerinde daha fazla bulunur. Bitkilerde ise tohumlar ve yapraklar peroksizom bakımından daha zengindir.
Peroksizom hem oksitleyici hem de antioksidan etkiye sahip bazı enzimler içerir.
Bazı peroksizomlar yağ asitlerini mitokondrinin kullanabileceği daha küçük moleküllere dönüştürür.
Bu olay sırasında da oksijen kullanır.
O yüzden bu tip reaksiyonlara oksidasyon, oksitleyici reaksiyon, adı verilir. Yani tıpkı mitokondri gibi oksijeni tüketen bir organeldir ancak tabii ki mitokondrinin yaptığı gibi ATP üretmez.
Peroksizom metabolizması sonucu hidrojen peroksit adlı zehirli bir bileşik ortaya çıkar.
Bu bileşik yine peroksizomlarda bulunan antioksidan etkiye sahip katalaz enzimi tarafından parçalanarak su ve oksijene dönüşür.
Aynı zamanda hidrojen peroksiti de hem oluşturur hem de parçalar.
Bu sayede hücresel yapılar ve moleküller hidrojen peroksitin zararlı etkisinden korunmuş olur.
Kofullar golgi aygıtı, endoplazmik retikulum, hücre zarı ve çekirdek zarı tarafından oluşturulabilir.
Kofulların birçok çeşidi vardır. Önce koful çeşitlerinden bahsedelim.
Besin kofulu hücreye alınan büyük moleküllü besinleri bulundurur.
Besin kofulu lizozom organeli ile birleştiğinde sindirim gerçekleşir, o zaman oluşan kofula da sindirim kofulu diyoruz.
Boşaltım kofulu hücrenin oluşturduğu metabolik atıkların ve salgı maddelerinin dışarı gönderilmesini sağlar. Kontraktil koful tatlı suda yaşayan protistlerde yani paramesyum, amip, öglena gibi canlılarda hücre içine giren fazla suyu enerji harcayarak dışarı atar.
Depo kofulları ise bitki ve hayvan hücrelerinde atık maddelerin ve suyun depo edildiği yerdir.
Ayrıca bitkilerde metabolizma sonucu oluşan zehirli maddelerin çeşitli tuzlarla birleştirilerek zehirsiz kristaller halinde biriktirildiği kofullardır.
Şimdi bunlara şekil üzerinden bakalım.
Genç bitki hücrelerinde küçük ve çok sayıda koful bulunur ancak hücreler olgunlaştıkça kofullar birleşerek tek ve merkezi bir koful meydana getirir.
Burada merkezi koful görüyoruz.
Merkezi kofulda bulunan su bitkide turgor basıncı oluşturur ve diklik sağlar yani kofullar bitkiye desteklik de verir.
Bazı bitki hücrelerinin kofullarında antosiyanin denilen renk maddeleri bulunur.
Buraya çizdiklerimi antosiyanin olarak düşünün.
Bu pigmentler çiçek yapraklarının ve meyvelerin rengini oluşturur.
Özellikle siyah üzüm, karadut, çilek, kızılcık, vişne ve kiraz gibi meyvelerin sahip olduğu kırmızı, mor, bordo gibi renkler bu pigmentler sayesinde oluşturulur.
Aslında renk verme deyince aklımıza genelde kloroplast ve kromoplastlar gelir ancak gördüğünüz gibi kofulun da renk verme gibi bir görevi vardır.
Tabii ki her kofulun böyle bir görevi yok mesela kontraktil kofulun böyle bir görevi bulunmaz.
Antosiyanin ayrıca çok kuvvetli antioksidan etkiye sahiptir yani başta kanser olmak üzere bazı hastalıkların oluşumunu geciktirici özelliğe sahiptir.
Sonuç olarak bu tip koyu renkli meyveleri tüketmek sağlık açısından oldukça önemlidir.
Hayvan hücrelerinde kofullar küçük ve az sayıdadır, burada da turuncu ile çizdiğim kontraktil kofulları görüyoruz.
Koful tek zarlı bir organeldir.
İçinde bulunan sıvıya koful özsuyu veya hücre özsuyu adı da verilir.
Peroksizom organeli de tek zararlıdır.
Neredeyse bütün ökaryot hücrelerde bulunur ancak genellikle hayvansal organizmalarda, özellikle metabolik aktivitesi daha yüksek olan karaciğer, kalp, kas ve böbrek hücrelerinde daha fazla bulunur. Bitkilerde ise tohumlar ve yapraklar peroksizom bakımından daha zengindir.
Peroksizom hem oksitleyici hem de antioksidan etkiye sahip bazı enzimler içerir.
Bazı peroksizomlar yağ asitlerini mitokondrinin kullanabileceği daha küçük moleküllere dönüştürür.
Bu olay sırasında da oksijen kullanır.
O yüzden bu tip reaksiyonlara oksidasyon, oksitleyici reaksiyon, adı verilir. Yani tıpkı mitokondri gibi oksijeni tüketen bir organeldir ancak tabii ki mitokondrinin yaptığı gibi ATP üretmez.
Peroksizom metabolizması sonucu hidrojen peroksit adlı zehirli bir bileşik ortaya çıkar.
Bu bileşik yine peroksizomlarda bulunan antioksidan etkiye sahip katalaz enzimi tarafından parçalanarak su ve oksijene dönüşür.
Aynı zamanda hidrojen peroksiti de hem oluşturur hem de parçalar.
Bu sayede hücresel yapılar ve moleküller hidrojen peroksitin zararlı etkisinden korunmuş olur.