Herkese merhabalar.
Kunduz'un sosyal bilgiler dersi.
Altıncı sınıf, ikinci ünite.
Orta Asya konusuna hepiniz hoşgeldiniz.
Bu konuyla birlikte sizlerle ikinci üniteye başlangıç yapıyoruz ve Türklerin asıl yaşam yeri olan Orta Asya'nın yaşam şartlarını ve koşullarını detaylıca göreceğiz.
Hemen başlayalım.
Türklerin bilinen ilk yurdu, asıl yurdumuz dediğimiz yer Orta Asya dır.
Orta Asya ya da diğer adıyla Türkistan dediğimiz bölgedir.
Orta Asya'nın batısında Hazar Denizi, kuzeyinde Sibirya, doğusunda Kings Dağları ve güneyinde Hindukuş Dağları vardır.
Sevgili arkadaşlar.
Orta Asya dediğimiz yerde sert karasal iklim yaşanır.
Sert karasal iklim nedir?
Yazları çok sıcak ve kurak, kışları çok soğuk ve kar yağışlı geçer.
Ve burada geniş bozkırlar yani kısa boylu otlaklar vardır.
Peki böyle bir yerde geçim kaynağı ne olacaktır?
Tabii ki bozkır olduğu için böyle bir yerde geçim kaynağı hayvancılık olacaktır ve temel geçim kaynağının hayvancılık olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yine Türk toplulukları konar göçer yani göçebe bir şekilde yaşam sürmüşlerdir.
Nedir göçebe?
Sürekli bir yerde sabit kalmayıp kısa süreli göç yapmaktır.
Yani üç ay bir yerde kalmak, beş ay bir yerde kalmak, dört ay başka bir yerde kalmak gibi.
İşte biz buna konar göçer lik ya da göçebelik diyoruz.
Peki böyle bir yerde nasıl bir yerde yaşamışlardır?
Ev mi kurmuşlardır?
Üç ay bir yerde kaldıktan sonra o evi sırtınızda taşıyabilir misiniz?
Tabii ki hayır.
Türkler işte arkadaşlar. Nerelerde çadırlarda yaşamışlardır, çadırda yaşamışlardır.
Orta Asya'nın coğrafi şartlarına baktığımızda bozkır kültürünün hakim olduğunu görüyoruz.
Bozkır kültürü dediğimiz şey konar göçer lik ile birlikte çadırda yaşamla birlikte o kültüre ayak uydurmak dır.
Kendini o duruma adapte etmektir.
Orta Asya'da yaşayan Türkler, atı evcilleştirilmiş ilk milletler edendir.
Bu sayede geniş alanlara yayılma imkanı bulmuşlardır.
At günümüzdeki arabaya benzetilebilir.
Taşıma ve ulaşım aracı olarak kullanılmıştır.
İşte Türklerin ata evi birleştirmesi, Türklerin çok geniş alanlara yayılma imkanını ortaya çıkarmıştır.
Yine Orta Asya'daki duruma bakacak olursak, Türklerde gök tanrı dediğimiz inanç yaygındır.
Nedir bu gök tanrı?
Tanrının gökte olduğuna inanılması, tek bir yaratıcının olduğunun düşünülmesi midir?
Gök Tanrı inancına göre insanlar ölülerini oda şeklindeki kurgan dediğimiz mezarlara eşyaları ile birlikte gömmüşler de Orta Asya Türk devletlerinde.
Peki eşyaları ile birlikte gömmek neyi gösterir?
O insanların yaşa öbür hayatlarında, öbür yaşamlarında tekrar o eşyaları kullanacağına inanılmaktadır.
Yani günümüzde de düşünülen ahiret inancının Orta Asya, Türk devletlerinde de ve Orta Asya toplumunda da görüldüğünü söyleyebiliriz.
Türklerde toplumsal ve siyasal hayatı düzenleyen yazısız hukuk kuralları vardır.
Bunlar yazıya geçirilmiştir.
Bunlara töre diyoruz.
Orta Asya'nın genel şartlarıyla devam ediyoruz.
İlk Türk devletlerinde devleti yöneten kişiye Han, Hakan ya da Kaan gibi ünvanlar verilmiştir.
Hükümdarlık yetkisinin o aileye kime verildiyse, hangi aileye verildiyse Tanrı tarafından verildiği düşünülüyordu.
İşte bu inanca sevgili arkadaşlar, kut inancı denilmektedir. Bu yüzden hükümdarın ailesi kutsal sayılmıştır.
Orta Asya'da devlet işleri, kurultay ya da toy dediğimiz mecliste görüşülmüştür.
Kurultaya kimler katılmış?
Kurultaya devletin yöneticisi olan Kağan, bunun yanında devletin ileri gelenleri olan boy beyleri ve Kaan'ın eşi, yani Hatun da katılmıştır.
Peki Hatun'un katılması bizlere neyi gösterir?
Kadına verilen önemi göstermektedir.
Sevgili arkadaşlar.
Kurultayda devlet işleri görüşülmüş ancak son söz her zaman Kaan'a ait olmuştur.
Yani diyelim ki bir savaş açılacak.
Kurultayda bu durum görüşülüyor.
Ama savaşın olacağına ya da olmayacağına son sözü kim söylüyor?
Kaan söylüyor işte.
Bu durum bizlere kurultayın danışma meclisi olarak çalıştığını göstermektedir.
Karar meclisi değil, sadece Kaan'a danışmanlık yapan bir meclis gibi çalışmaktadır.
Türklerde devlet içinde toplumsal sınıf ayrımı görülmemiştir.
Yani soylular, din adamları falan gibi sınıflar görülmemiş herkes eşit olmuştur.
Türklerde eşit toplum anlayışı vardır.
Türklerde askerliğe baktığımız zaman ordu ve millet anlayışını, ordu millet anlayışını görüyoruz.
Nedir bu ordu?
Millet.
Toplum oluşturan insanların hepsi gerektiğinde savaş zamanı asker olabilmiştir.
Hani deriz ya Türkler yediden yetmişe asker bir millettir.
Bunun örneğini biz Kurtuluş Savaşı'nda bunun örneğini biz Çanakkale savaşında da gördük.
Hala o anlayış devam etmektedir.
Türk tarihinde ilk kez yazı kullanan Göktürklerin ve Uygurların alfabeleri vardır.
Kendilerine ait alfabe üretmişlerdir.
Yine Türk tarihinin ilk yazılı eseri Gök Türklere ait olan Orhun ya da Göktürk Kitabeleri dir.
Kunduz'un sosyal bilgiler dersi.
Altıncı sınıf, ikinci ünite.
Orta Asya konusuna hepiniz hoşgeldiniz.
Bu konuyla birlikte sizlerle ikinci üniteye başlangıç yapıyoruz ve Türklerin asıl yaşam yeri olan Orta Asya'nın yaşam şartlarını ve koşullarını detaylıca göreceğiz.
Hemen başlayalım.
Türklerin bilinen ilk yurdu, asıl yurdumuz dediğimiz yer Orta Asya dır.
Orta Asya ya da diğer adıyla Türkistan dediğimiz bölgedir.
Orta Asya'nın batısında Hazar Denizi, kuzeyinde Sibirya, doğusunda Kings Dağları ve güneyinde Hindukuş Dağları vardır.
Sevgili arkadaşlar.
Orta Asya dediğimiz yerde sert karasal iklim yaşanır.
Sert karasal iklim nedir?
Yazları çok sıcak ve kurak, kışları çok soğuk ve kar yağışlı geçer.
Ve burada geniş bozkırlar yani kısa boylu otlaklar vardır.
Peki böyle bir yerde geçim kaynağı ne olacaktır?
Tabii ki bozkır olduğu için böyle bir yerde geçim kaynağı hayvancılık olacaktır ve temel geçim kaynağının hayvancılık olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yine Türk toplulukları konar göçer yani göçebe bir şekilde yaşam sürmüşlerdir.
Nedir göçebe?
Sürekli bir yerde sabit kalmayıp kısa süreli göç yapmaktır.
Yani üç ay bir yerde kalmak, beş ay bir yerde kalmak, dört ay başka bir yerde kalmak gibi.
İşte biz buna konar göçer lik ya da göçebelik diyoruz.
Peki böyle bir yerde nasıl bir yerde yaşamışlardır?
Ev mi kurmuşlardır?
Üç ay bir yerde kaldıktan sonra o evi sırtınızda taşıyabilir misiniz?
Tabii ki hayır.
Türkler işte arkadaşlar. Nerelerde çadırlarda yaşamışlardır, çadırda yaşamışlardır.
Orta Asya'nın coğrafi şartlarına baktığımızda bozkır kültürünün hakim olduğunu görüyoruz.
Bozkır kültürü dediğimiz şey konar göçer lik ile birlikte çadırda yaşamla birlikte o kültüre ayak uydurmak dır.
Kendini o duruma adapte etmektir.
Orta Asya'da yaşayan Türkler, atı evcilleştirilmiş ilk milletler edendir.
Bu sayede geniş alanlara yayılma imkanı bulmuşlardır.
At günümüzdeki arabaya benzetilebilir.
Taşıma ve ulaşım aracı olarak kullanılmıştır.
İşte Türklerin ata evi birleştirmesi, Türklerin çok geniş alanlara yayılma imkanını ortaya çıkarmıştır.
Yine Orta Asya'daki duruma bakacak olursak, Türklerde gök tanrı dediğimiz inanç yaygındır.
Nedir bu gök tanrı?
Tanrının gökte olduğuna inanılması, tek bir yaratıcının olduğunun düşünülmesi midir?
Gök Tanrı inancına göre insanlar ölülerini oda şeklindeki kurgan dediğimiz mezarlara eşyaları ile birlikte gömmüşler de Orta Asya Türk devletlerinde.
Peki eşyaları ile birlikte gömmek neyi gösterir?
O insanların yaşa öbür hayatlarında, öbür yaşamlarında tekrar o eşyaları kullanacağına inanılmaktadır.
Yani günümüzde de düşünülen ahiret inancının Orta Asya, Türk devletlerinde de ve Orta Asya toplumunda da görüldüğünü söyleyebiliriz.
Türklerde toplumsal ve siyasal hayatı düzenleyen yazısız hukuk kuralları vardır.
Bunlar yazıya geçirilmiştir.
Bunlara töre diyoruz.
Orta Asya'nın genel şartlarıyla devam ediyoruz.
İlk Türk devletlerinde devleti yöneten kişiye Han, Hakan ya da Kaan gibi ünvanlar verilmiştir.
Hükümdarlık yetkisinin o aileye kime verildiyse, hangi aileye verildiyse Tanrı tarafından verildiği düşünülüyordu.
İşte bu inanca sevgili arkadaşlar, kut inancı denilmektedir. Bu yüzden hükümdarın ailesi kutsal sayılmıştır.
Orta Asya'da devlet işleri, kurultay ya da toy dediğimiz mecliste görüşülmüştür.
Kurultaya kimler katılmış?
Kurultaya devletin yöneticisi olan Kağan, bunun yanında devletin ileri gelenleri olan boy beyleri ve Kaan'ın eşi, yani Hatun da katılmıştır.
Peki Hatun'un katılması bizlere neyi gösterir?
Kadına verilen önemi göstermektedir.
Sevgili arkadaşlar.
Kurultayda devlet işleri görüşülmüş ancak son söz her zaman Kaan'a ait olmuştur.
Yani diyelim ki bir savaş açılacak.
Kurultayda bu durum görüşülüyor.
Ama savaşın olacağına ya da olmayacağına son sözü kim söylüyor?
Kaan söylüyor işte.
Bu durum bizlere kurultayın danışma meclisi olarak çalıştığını göstermektedir.
Karar meclisi değil, sadece Kaan'a danışmanlık yapan bir meclis gibi çalışmaktadır.
Türklerde devlet içinde toplumsal sınıf ayrımı görülmemiştir.
Yani soylular, din adamları falan gibi sınıflar görülmemiş herkes eşit olmuştur.
Türklerde eşit toplum anlayışı vardır.
Türklerde askerliğe baktığımız zaman ordu ve millet anlayışını, ordu millet anlayışını görüyoruz.
Nedir bu ordu?
Millet.
Toplum oluşturan insanların hepsi gerektiğinde savaş zamanı asker olabilmiştir.
Hani deriz ya Türkler yediden yetmişe asker bir millettir.
Bunun örneğini biz Kurtuluş Savaşı'nda bunun örneğini biz Çanakkale savaşında da gördük.
Hala o anlayış devam etmektedir.
Türk tarihinde ilk kez yazı kullanan Göktürklerin ve Uygurların alfabeleri vardır.
Kendilerine ait alfabe üretmişlerdir.
Yine Türk tarihinin ilk yazılı eseri Gök Türklere ait olan Orhun ya da Göktürk Kitabeleri dir.