Böbreğin görev yapamaz hale gelmesiyle ürİner sistem rahatsızlıkları ortaya çıkar.
Böbreğin fonksiyonlarını yitirmesi başka rahatsızlıkları da beraberinde getirdiğinden bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkiler.
Homeostasinin sağlanamaması hayati tehlikeye neden olur.
İlk olarak böbrek taşlarını konuşalım.
Hatırlarsanız paratiroid bezi parathormon salgılıyor ve parathormon da kandaki kalsiyum seviyesini arttırıyordu.
Parathormon kemiklerdeki kalsiyumu ve fosfatı kana verir.
Bunun yanında böbreklerden de daha fazla kalsiyum geri emilimi yapılmasını sağlar.
Böylece kandaki kalsiyum oranı arttırılır.
Böbrek taşı oluşumunun nedeni süzülen kandaki kalsiyumun fazlalığı sebebiyle kalsiyum ve fosfat minerallerinin çökerek kalsiyum fosfat tuzlarını oluşturmasıdır.
İdrar kanalındaki yüksek kalsiyum oranı oksalat kristalleri ile birleşerek kalsiyum oksalat kristalleri oluşturmaya başlar.
Bu çökeltiler zamanla idrarla atılamayacak büyüklükte böbrek taşına dönüşerek böbrek kanallarını tıkayabilir.
Böbrek taşları idrar yollarında oluşturduğu tahribattan dolayı idrarda kan görülmesine neden olur.
Böbrek taşlarının oluşumu da daha çok alkali idrarda görülür.
Böbrek yetmezliği, böbrek fonksiyonlarının neredeyse tamamının kaybedilmesidir.
Böbrek yetmezliğinde hastalar ya çok az idrar çıkarırlar ya da hiç idrar çıkaramazlar.
İdrar oluşamadığı için vücuttan atılması gereken maddeler atılamaz.
Güçsüzlük, ayak ve bacaklarda şişlik, iştahsızlık, sinirlilik, nefes darlığı, yüksek tansiyon gibi belirtiler böbrek yetmezliğinin belirtilerindendir.
Böbrek yetmezliğinde homeostatik fonksiyonlar bozulduğundan vücut sıvı hacminde ve sıvı bilişiminde önemli bozukluklar ortaya çıkar.
Müdahale edilmezse vücutta sıvı, potasyum, asitler ve diğer maddeler birikeceğinden hayati tehlike ortaya çıkar.
Kronik böbrek yetmezliğinde nefron kaybı artar.
Nefronlar böbreklerde idrar oluşumunu sağlayan temel birimlerdir.
Nefron kaybı arttığında diyaliz ya da böbrek naklinden başka çare kalmaz.
Böbrek nakli, doku ve organ nakillerinde ilk sıralarda yer alır.
Böbrek nakli yapılabilmesi için böbreğini veren kişinin yani vericinin doku uygunluğu önemlidir.
Genellikle akrabalık ilişkisi bulunanlar ile benzer genetik yapıya sahip olanlar arasında böbrek nakli yapılabilir.
Nakilden sonra vücudun nakledilen böbreği reddetmemesi için bağışıklığı baskılayan ilaçlar kullanılır.
Böbreğini bağışlayan kişiler tek böbrekle hayatlarında bir değişiklik olmadan yaşamlarını sürdürebilirler.
Böbrek bağışı yapmak, organ bekleyen binlerce hastanın yaşamasına olanak sağlamak demektir.
Böbrek nakli yapılıncaya kadar kişiye klinikde diyaliz uygulaması yapılır.
Diyaliz, böbrek hastası bireyin kanının özel işlemden geçirilerek temizlenmesi ve temizlenen kanın bireye geri verilmesidir.
Ben buraya çok basitçe bir şekil çizdim.
Burada diyaliz makinesi ve makinenin içerisinde de diyaliz sıvısı bulunuyor.
Hastanın atardamarındaki kan alınır ve diyaliz makinesine gönderilir.
Kan hücreleri ve plazmadaki proteinler hariç diğer maddeler plazmadan diyaliz sıvısına veya diyaliz sıvısından plazmaya geçebilir.
Diyaliz sıvısında kandan atılmak istenen maddelerin derişimleri düşük tutulur veya bu sıvının içerisinde hiç bulundurulmazlar.
Bu sayede uzaklaştırılmak istenen maddeler difüzyonla diyaliz sıvısına geçer.
Bu geçiş tabii ki çözülmüş maddenin iki çözelti arasındaki konsantrasyon farkına bağlıdır.
Ürenin atılması için iki sağlıklı böbreğin birlikte çalışması ile karşılaştırıldığında diyalizin iki katı kadar hızlı çalışması gerekir.
Diyalizden sonra hastaların kendisini yorgun hissetmesinin sebebi de budur.
Burada kan temizlendikten sonra tekrardan kişiye verilir.
Böbrek yetmezliği olan hastalar böbrek nakli oluncaya kadar haftada üç kez diyalize girmek zorundadırlar.
Tabii ki bu sayı değişkenlik gösterebilir.
Üriner sistemin parçaları olan idrar kesesi ve üretra çeşitli bakterilerin enfeksiyonu sonucu iltihaplanabilir.
İdrar kesesinin iltihaplanmasına sistit diyoruz.
Sistitte sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma, idrarda kan görülmesi, karın alt bölgesinde ağrı oluşumu gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
Üretranın iltihaplanmasına da üretrit diyoruz.
Üretrit sistitle benzer belirtilere sahiptir.
Tedavi edilmezse diğer organlarda da sorunlar ortaya çıkabilir.
Gut hastalığı, ürik asidin eklemler, böbrekler ve diğer dokularda birikerek kan ve idrardaki seviyesinin yükselmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır.
Eklemlerde tekrarlayan ağrı ataklarıyla karakterize olmuştur.
Aşırı miktarda kırmızı et tüketen kişilerde ürik asit düzeyi yükseldiği için gut hastalığına yakalanma riski artar.
Üremi ise protein metabolizması nedeniyle açığa çıkan üre, ürik asit, kreatinin gibi azotlu bileşiklerin vücut sıvılarında konsantrasyonlarının artması durumudur.
Böbreğin fonksiyonlarını yitirmesi başka rahatsızlıkları da beraberinde getirdiğinden bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkiler.
Homeostasinin sağlanamaması hayati tehlikeye neden olur.
İlk olarak böbrek taşlarını konuşalım.
Hatırlarsanız paratiroid bezi parathormon salgılıyor ve parathormon da kandaki kalsiyum seviyesini arttırıyordu.
Parathormon kemiklerdeki kalsiyumu ve fosfatı kana verir.
Bunun yanında böbreklerden de daha fazla kalsiyum geri emilimi yapılmasını sağlar.
Böylece kandaki kalsiyum oranı arttırılır.
Böbrek taşı oluşumunun nedeni süzülen kandaki kalsiyumun fazlalığı sebebiyle kalsiyum ve fosfat minerallerinin çökerek kalsiyum fosfat tuzlarını oluşturmasıdır.
İdrar kanalındaki yüksek kalsiyum oranı oksalat kristalleri ile birleşerek kalsiyum oksalat kristalleri oluşturmaya başlar.
Bu çökeltiler zamanla idrarla atılamayacak büyüklükte böbrek taşına dönüşerek böbrek kanallarını tıkayabilir.
Böbrek taşları idrar yollarında oluşturduğu tahribattan dolayı idrarda kan görülmesine neden olur.
Böbrek taşlarının oluşumu da daha çok alkali idrarda görülür.
Böbrek yetmezliği, böbrek fonksiyonlarının neredeyse tamamının kaybedilmesidir.
Böbrek yetmezliğinde hastalar ya çok az idrar çıkarırlar ya da hiç idrar çıkaramazlar.
İdrar oluşamadığı için vücuttan atılması gereken maddeler atılamaz.
Güçsüzlük, ayak ve bacaklarda şişlik, iştahsızlık, sinirlilik, nefes darlığı, yüksek tansiyon gibi belirtiler böbrek yetmezliğinin belirtilerindendir.
Böbrek yetmezliğinde homeostatik fonksiyonlar bozulduğundan vücut sıvı hacminde ve sıvı bilişiminde önemli bozukluklar ortaya çıkar.
Müdahale edilmezse vücutta sıvı, potasyum, asitler ve diğer maddeler birikeceğinden hayati tehlike ortaya çıkar.
Kronik böbrek yetmezliğinde nefron kaybı artar.
Nefronlar böbreklerde idrar oluşumunu sağlayan temel birimlerdir.
Nefron kaybı arttığında diyaliz ya da böbrek naklinden başka çare kalmaz.
Böbrek nakli, doku ve organ nakillerinde ilk sıralarda yer alır.
Böbrek nakli yapılabilmesi için böbreğini veren kişinin yani vericinin doku uygunluğu önemlidir.
Genellikle akrabalık ilişkisi bulunanlar ile benzer genetik yapıya sahip olanlar arasında böbrek nakli yapılabilir.
Nakilden sonra vücudun nakledilen böbreği reddetmemesi için bağışıklığı baskılayan ilaçlar kullanılır.
Böbreğini bağışlayan kişiler tek böbrekle hayatlarında bir değişiklik olmadan yaşamlarını sürdürebilirler.
Böbrek bağışı yapmak, organ bekleyen binlerce hastanın yaşamasına olanak sağlamak demektir.
Böbrek nakli yapılıncaya kadar kişiye klinikde diyaliz uygulaması yapılır.
Diyaliz, böbrek hastası bireyin kanının özel işlemden geçirilerek temizlenmesi ve temizlenen kanın bireye geri verilmesidir.
Ben buraya çok basitçe bir şekil çizdim.
Burada diyaliz makinesi ve makinenin içerisinde de diyaliz sıvısı bulunuyor.
Hastanın atardamarındaki kan alınır ve diyaliz makinesine gönderilir.
Kan hücreleri ve plazmadaki proteinler hariç diğer maddeler plazmadan diyaliz sıvısına veya diyaliz sıvısından plazmaya geçebilir.
Diyaliz sıvısında kandan atılmak istenen maddelerin derişimleri düşük tutulur veya bu sıvının içerisinde hiç bulundurulmazlar.
Bu sayede uzaklaştırılmak istenen maddeler difüzyonla diyaliz sıvısına geçer.
Bu geçiş tabii ki çözülmüş maddenin iki çözelti arasındaki konsantrasyon farkına bağlıdır.
Ürenin atılması için iki sağlıklı böbreğin birlikte çalışması ile karşılaştırıldığında diyalizin iki katı kadar hızlı çalışması gerekir.
Diyalizden sonra hastaların kendisini yorgun hissetmesinin sebebi de budur.
Burada kan temizlendikten sonra tekrardan kişiye verilir.
Böbrek yetmezliği olan hastalar böbrek nakli oluncaya kadar haftada üç kez diyalize girmek zorundadırlar.
Tabii ki bu sayı değişkenlik gösterebilir.
Üriner sistemin parçaları olan idrar kesesi ve üretra çeşitli bakterilerin enfeksiyonu sonucu iltihaplanabilir.
İdrar kesesinin iltihaplanmasına sistit diyoruz.
Sistitte sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma, idrarda kan görülmesi, karın alt bölgesinde ağrı oluşumu gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
Üretranın iltihaplanmasına da üretrit diyoruz.
Üretrit sistitle benzer belirtilere sahiptir.
Tedavi edilmezse diğer organlarda da sorunlar ortaya çıkabilir.
Gut hastalığı, ürik asidin eklemler, böbrekler ve diğer dokularda birikerek kan ve idrardaki seviyesinin yükselmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır.
Eklemlerde tekrarlayan ağrı ataklarıyla karakterize olmuştur.
Aşırı miktarda kırmızı et tüketen kişilerde ürik asit düzeyi yükseldiği için gut hastalığına yakalanma riski artar.
Üremi ise protein metabolizması nedeniyle açığa çıkan üre, ürik asit, kreatinin gibi azotlu bileşiklerin vücut sıvılarında konsantrasyonlarının artması durumudur.