Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

11. "Sevda" sözcüğünün aslı Arapçadır ve tutkulu duyguların kaynağı olarak bilinen ve kalpteki küçük, siyah noktanın adı olan "s

11. "Sevda" sözcüğünün aslı Arapçadır ve tutkulu duyguların
kaynağı olarak bilinen ve kalpteki küçük, siyah noktanın
adı olan "süveyda" sözcüğünden gelir. Ama bu işin lisans
eğitiminden geçmiş kişiler bile bu sözcüğün "sevmek" fii-
linden türetildiğini san

11. "Sevda" sözcüğünün aslı Arapçadır ve tutkulu duyguların kaynağı olarak bilinen ve kalpteki küçük, siyah noktanın adı olan "süveyda" sözcüğünden gelir. Ama bu işin lisans eğitiminden geçmiş kişiler bile bu sözcüğün "sevmek" fii- linden türetildiğini sanmaktadır. Oysa "-da" diye bir fiilden isim yapım ekimiz yoktur ve ekler, kendinden bir önceki heceye göre kalınlık-incelik uyumuna uyar. Yine Fransız- ca "ekol"den gelen "okul"un da "okumak" fiilinden geldiği yanılgısına kapılanlar olmuştur. Keza Farsça "zûkak" keli- mesinden gelen "sokak" kelimesinde de aynı hataya düşü- lüyor. Bu tür hataların sebebi sanırım sözcüklerin alındığı kaynak dildeki anlamıyla dilimizdeki anlamı arasında bir örtüşme olmasıdır ve kelimelerin dilimizin fonetik (ses) ya- pısına uydurulup değişime uğratılmasıdır. Yine de dilimizin temel niteliklerine ilişkin bilgilerle bir akıl yürütülse bunların Türkçe olmadığı kolayca anlaşılabilir. Bu parçada verilen bilgiler arasında aşağıdaki yargı- lardan hangisi yer almamıştır? A) Dilimizin bir kelimenin Türkçe olup olmadığını anlama- ya yarayan kriterleri vardır. B) Dilimize geçen yabancı sözcüklerin çokluğu, dilimizin yozlaşmasının kaynağıdır. C)Yabancı dillerden dilimize geçen kelimelerde dilimizin ses yapısına uygun değişiklikler olabilmektedir. D) "Sevda", "okul", "sokak" kelimelerinin ait olduğu dildeki anlamıyla dilimizdeki bazı sözcük köklerinin anlamsal yakınlığı vardır. 12- E) Bazı alıntı sözcüklerin Türkçe bir kökten türemiş ola- bileceği yanılgısına akademik bilgi sahibi kişiler de düşmektedir.