Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

14. Aşağıdaki metinlerden hangisi sosyal bir gerçekliği yansıtmaktadır? Ya bir if min ede A) Bu kentin insanları, yağmura tutulm

14. Aşağıdaki metinlerden hangisi sosyal bir gerçekliği yansıtmaktadır?
Ya
bir if
min
ede
A) Bu kentin insanları, yağmura tutulma korkusu nedir bilmez, havanın açmasını beklemezlerdi ya içlerinden 16. Solu
Qız bir tanesi onlara benzemezdi. Bu adam, pencere

14. Aşağıdaki metinlerden hangisi sosyal bir gerçekliği yansıtmaktadır? Ya bir if min ede A) Bu kentin insanları, yağmura tutulma korkusu nedir bilmez, havanın açmasını beklemezlerdi ya içlerinden 16. Solu Qız bir tanesi onlara benzemezdi. Bu adam, pencereden gökyüzüne bakan bu adam... Bu adamın kimi kimse yoktu. Kentin iç kesimindeki koca koca yapılardan birindeydi iş yeri; oraya gider gelir, evine kimseyi çağırmaz Gelmeyeceklerini bilirdi çünkü. Kendi de eşinin dostunun evine pek gitmezdi, üst üste çağrılmadıkça. B) Karne zamanı birkaç gün gelmedi. Meraklanmıştım. Sınavlar sırasında olduğu için belki de sınava hazırlanıy demiştim. İyi düşünmüşüm. Geldi pırıl pırıl sesiyle, öksürüyordu: "Kusura bakmayın ağabeyciğim. Dersleri haz yordum. Gece yarılarına kadar çalışıp sabahleyin de erkenden uyanmak fena yordu. İki gün aksattım. Dilber Han insa Bas kas öksürük için bir ilaç yazdırdı ama nerde?" Sabahın dördünde yazı makinemin başına geçtiğim için bu ses, bu kara, yağmura, ayaza kafa tutan bu canlı, puril pırıl ses beni yazı makinemin başında bulurdu. Gazete paralarını akşamdan masamın kıyısına koyduğum i bekletmez, koşardım sokak kapısına. Gazetelerimi önceden hazırlamış olurdu. Uzatır, paraları alır, saymaya fil lüzum görmeden cebine atar, donmuş burnu buhar kazanı gibi tüterek uzaklaşırken canlı, yaşam dolu sesiyle s kağı gene neşelendirirdi. D) Haseki taraflarında bir çıkmaz sokağın içinde yalnız duran üç odalı bu ev, bir mezar gibi ebedî sessizlikle kuşatılm ti. Bir hâl-i nisyan ve metrukiyette bulunuyordu. Çatısından kopan bir tahta, damdan uçan bir kiremit, duvarlarınd yuvarlanan bir taş, senelerce düştüğü yerde kalır. Ara sıra çirkin, ihtiyar bir kadın, cadılara mahsus dehşet ve sük netle dışarı çıkarak malzeme-i beytiyesini iştira ve tedarikle alelacele eve girip kaybolurdu. Bu A B C C 17. EAğabey, biz, dedi, Tophane'deki sabahçı kahvelerinde yatarız. Hepimiz hamal, uşak gibi insanlarız. Ama namus muzla yaşıyoruz. Ne yapalım? Beş on para kazanırız. Geceleri de kahveciye beş kuruş verir, bir köşede uyuruz. yapalım? Otellere para mi dayanır? En aşağısı otuz kuruş. Otuz kuruşla iki gün geçimimiz var.