16.. Samimi bir dil kullanılır. · Kişisellik ve kendine özgülük söz konusudur. Konu sınırlaması yoktur. Her konuda yazılabilir.
16.. Samimi bir dil kullanılır. · Kişisellik ve kendine özgülük söz konusudur. Konu sınırlaması yoktur. Her konuda yazılabilir. Yazar, anlattıklarını kanıtlamak zorunda değildir. Yazar, kendisiyle konuşuyormuş gibi bir anlatım sergiler. Aşağıdaki parçalardan hangisi tanımı verilen deneme türüne örnek olarak gösterilemez? A) Estetize ediyorum, idealeştiriyorum, bunun farkındayım. Düpedüz yazıyorum. Romantik olduğum da bir yafta gibi baynuma asılı ama ben gördüğümü söylüyorum. Neticede şu yazdıklarımda ben hem mecazlı hem de ger- çekçiyim. Yani düpedüz kinayeliyim. Eğer öyle değilse ya ben hayal görmüşümdür ya bana hülya anlatmışlardır. B) Ben, sanatı ve edebiyat insan varlığının en kutsal yaratışlarından biri sayarım. Gerçek sanat eserlerinin de yanına geçecek değerde olduğuna inanan sanatçıların ellerinden çıkmış olanlar arasında bulunacağına inanıyorum. Zaten bana bu satırları yazdıran da bu inanış oldu. Tabii yarını masal sayanlar, günü gününe yaşamakla yetinenler, diledikleri gibi düşünüp yazarlar. Bu onların bileceği iştir. . << Deneme ● 1 C) Asık suratlı insanlardan hoşlanır mısınız, desem tabii bana gülersiniz. Zaten ben de biraz gülmeniz için söze böyle başladım. Güler yüze ve gülmeye dair olan bu konuşmayı asık suratla dinlemenizi istemem tabii. Konu- şurken söze başladığınız sırada karşınızdakinin kaşlanin çattığını, asık bir suratla sizi dinlediğini görürseniz konuşma hevesiniz kırılmaz mı? Lafı kısa kesip bu tatsiz sohbet bir an önce bitirmeye bakarsınız. Bir de karşınızdakinin sizi güler yüzle dinlediğini hatta araya biraz da tatlı söz karıştırarak sohbete renk verdiğini görecek olsanız konuştukça konuşasınız gelir. Okumak; haz duymaya, zihnimizi süslemeye ve bilgimizi arttırmaya yarar. İnsan bir köşeye çekilip tek başına kaldığı zaman okumanın verdiği haz, kendini yavaş yavaş gösterir. Konuşurken zihnimizi süslediğini, bir iş hakkında hüküm yerip başarılı olurken ise bilgimizi nasıl da artırdığını görürüz. Okudukça oturduğumuz ev, yürüdüğümüz sokak, yaşadığımız şehir olabildiğine genişler,