Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

18. Aşağıdaki parçalarda kullanılan bakış açı- Asıyla ayraç içinde verilen özelliklerden han- gisi birbiriyle uyuşmaz? A) Koca A

18. Aşağıdaki parçalarda kullanılan bakış açı-
Asıyla ayraç içinde verilen özelliklerden han-
gisi birbiriyle uyuşmaz?
A) Koca Ali en kalin, en katı demirleri mısır
yaprağı gibi incelten, kâğıt gibi yumuşat-
ma sanatını kimseden öğrenmemiş, kendi
kendine b

18. Aşağıdaki parçalarda kullanılan bakış açı- Asıyla ayraç içinde verilen özelliklerden han- gisi birbiriyle uyuşmaz? A) Koca Ali en kalin, en katı demirleri mısır yaprağı gibi incelten, kâğıt gibi yumuşat- ma sanatını kimseden öğrenmemiş, kendi kendine bulmuştu. Daha on iki yaşınday- ken, sert bir beylerbeyi olan babasının başı vurulmuş, öksüz kalmıştı. Amcası çok zengindi. Gösterişe düşkün bir vezirdi. Onu yanına aldı. Okutmak istedi. (Taruk anlatıcı bakış açısı) B) Yatsı namazını kıldıktan sonra mescitten çıkınca, doğru dükkânına giremedi. Yürüdü. Gündüz uyuduğu için uykusu yoktu. llik, yıldızlı bir yaz gecesiydi. Samanyolu, sarı altın tozundan göz alabildiğine bir bulut gibi göğün bir yanından öbür yanına uzanıyor- du. Yürüdü, yürüdü. Kentten mandıralara giden yolun geçtiği tahta köprüde durdu. Kenara dayandı. Geniş derenin dibine yan- siyan yıldızlar, ışıktan çakıl taşları gibi parlı- yor, şırıldıyordu. (Hakim bakış açısı) V Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının dişlerine baktım. Çok keskin, çok sivriydi. Biraz köreltmek için duvarın taşlarına sürt- meye başladım. Dişleri bozulunca yeniden denedim. Gene atların hiçbiri durmuyordu. Kızdım. Öfkemi sanki kaşağıdan çıkarmak istedim. (Kahraman bakış açısı) D) Polisler etrafı ablukaya almışlar, kaçırılan eşyanın yağmasına meydan vermiyorlardı. Çiroz Ahmet etrafına bir göz gezdirdi. Bu kaşarlanmış bir külhanbeyl idi. Onca yangin demek vurgun demekti. Ama mahalle çok fakirdi. Biliyordu ki, şu yanan zavallı kulo- beciklerin içinde yatak yorgandan başka bir şey yoktu. Halbuki vurgunda adet "yükte hafif, pahada ağır şeyler" bulmaktı. (Ilahi bakış açısı) E) Bahara, hayata dargin gibi arkasını dışarıya çevirmişti. Hayattan beklediğini bulamayan sönmüş gözleri köşelerdeki gölgelere karı- siyordu. Karşısında, bir şezlonga uzanmış esmer, güzel bir kız, siyah maroken kaplı bir kitabi merakla okuyor; pencereden çiçek, kir kokuları, deniz, dalga fisiltıları getiren tatlı bir nisan rüzgârı giriyordu. (Tannisal söylem)