22. Temmuz, öğle vakti. Komşuda bir kadın sesi... Neye bas ğırdığı anlaşılmıyor. Belki çocuğuna haykırıyor... Birkaç ev ötede bi
22. Temmuz, öğle vakti. Komşuda bir kadın sesi... Neye bas ğırdığı anlaşılmıyor. Belki çocuğuna haykırıyor... Birkaç ev ötede bir tavuk gıdaklıyor, bir horoz da ona yardım ediyor, sanki dem tutuyor... Hafiz Nuri Efendi kapının arkasından şemsiyesini aldı, yavaşça sokağa çıktı. Ne- den? Bir işi mi var? Birini mi görecekti? Hiçbir işi yok. Hiç çıkmasa da olabilirdi. Ancak çıkmış bulundu... Sokaklar boş, derviş kılıklı inmeli bir adam, kolunun birini önüne doğru sallandırarak, ayağının birini sürükleyerek geçti. Sokak yeniden boş kaldı. Birdenbire bir gürültü duyuldu. Tren geliyor. Yerleri sarsarak, evleri sarsarak, hızla ge- çip gidiyor. Baş döndürücü bir geçiş. Geçti, geçti sonra birdenbire bitti. Oooooh!... Nuri Efendi rahatsız olmuş- tu... Şöyle yavaş yavaş, kâmil kâmil gitse olmaz mı?... Deli gibi, sanki kelle götürüyor. Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? A) Öykü kişisinin iç dünyasından söz edildiği B) Betimlemelere yer verildiği C) Bir olay hikâyesinden alındığı D) konuşmaya yer verildiği E Amaçsız yapılan eylemlerden söz edildiği 24. Ni du e n 6