Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

23. Bilinç akışı; romanda figürlerin iç dünyalarını kendi zi- hinlerinden, bütün karmaşasıyla aracısız bir şekilde ak- tarmayı a

23. Bilinç akışı; romanda figürlerin iç dünyalarını kendi zi-
hinlerinden, bütün karmaşasıyla aracısız bir şekilde ak-
tarmayı amaçlar. Bu, çağrışıma dayalı olarak birbirini
izleyen düzensiz yapıdaki cümle ve sözcüklerle orta-
ya konan bir tekniktir. Bu te

23. Bilinç akışı; romanda figürlerin iç dünyalarını kendi zi- hinlerinden, bütün karmaşasıyla aracısız bir şekilde ak- tarmayı amaçlar. Bu, çağrışıma dayalı olarak birbirini izleyen düzensiz yapıdaki cümle ve sözcüklerle orta- ya konan bir tekniktir. Bu teknikte kahramanın zihni ve iç dünyası; düşünceler, dağınık sözler, imajlar ve sem- bollerin çağrışım silsileleri halinde verilmesiyle aktarı- lır. Bu yönüyle kahramanın iç sesinin anlatıldığı ancak tamamen yazarın kontrolünde olan iç monolog tekni- ginden ayrılır Bu açıklamaya göre aşağıdaki parçalardan hangi- si bilinç akışı tekniğine ornek olarak gösterilebilir? A) Nefret sinmişti. Onu azdıran korku imiş. Kirlilik his- si de azalıyordu. Fakat biraz evvel duyduğu kurtu- luş sevinci ilk berraklığını kaybediyordu. İçinde ye- ni ve meçhul korkular vardı. Günün zevke ait anla- rini hatırlamak istemiyordu. Kalktı oturdu. İçinde nereden geldiğini anlamadığı bir huzursuzluk baş- lamıştı birdenbire. B) Muttalip, ahirin horantasından atlara bakıyor. Ara sıra konuşuyorlar. Göz göze gelmeye çalışıyor, ge- lince uzun uzun bakışıyorlar. O sıra Emir Bey'le ev- leneceği, çeyiz hazırlığına ve evin düzenlenmesi- ne başlandığı haber veriliyor kendisine. C) Ali Rıza Bey, Babıâli yetiştirmelerinden bir mülkiye memuruydu. Otuz yaşına kadar Dahiliye kalemle- rinden birinde çalışmıştı. Belki ölünceye kadar da orada kalacaktı. Fakat kız kardeşiyle annesinin iki ay ara ile ölmesi onu birdenbire İstanbul'dan so- ğutmuş, Suriye'de bir kaza kaymakamlığı alarak gurbete çıkmasına sebep olmuştu. D) Her sabah, tam sekizde, akşamları da beş buçuk- ta kapının önünden bir adam geçiyor. Pırıl pırıl bir aklığı olan bisiklet fanilasının üstünde, kırışıksız ka- vuşan yüksek kemerli pantolonuyla, hiç ceketli gör- mediğim bir adam. 24. Bu al E) Yazık Gülüş Hatun'a; o dağlı, Gülüş Hatun'un ke- sip attığı tırnak bile değildi. Yazık da... Çocuğu ol- mayanı Mahmut Ağa gibi baş tacı eden herif gö- rülmüş mü dünyada? Daha ne? Yok deme öyle, yazıktır Gülüş Hatun'umuza. Şikayet de etmez. Okur, ağlar garip. Allah onu Eyyup Peygamber gi- bi sınamaktadır. Bir gün şehzade misali oğlan do- ğuracaktır. ke e a c