8. Gazeteci: (1) --- Yazar: Her bir şehir, semt, ülke; yolculuğun bir safhasını temsil ediyor. Londra, kurallar ve düzeni; Zürih
8. Gazeteci: (1) --- Yazar: Her bir şehir, semt, ülke; yolculuğun bir safhasını temsil ediyor. Londra, kurallar ve düzeni; Zürih yı- kılış ve dağılmayı... Tarabya geçmiş ve geçmişten ana uyanışı, Nepal varış ve hakikati... En sonda- ki Tarabya ise yeniden doğuşu simgeliyor. Dolayısıyla şehir, semt ve ülkeleri seçerken önce simgey- le başlayıp karşılığına gelen yerleri bulmayı çalıştım. Gazeteci: (II) - - - Yazar: - Dışarıdaki yaşamlarını bir nebze olsun unutturup Eylül'ün -başkarakterin- penceresinden içlerine ayna tutabilecekleri, belki soramadıkları sorulara yanıt alabilecekleri bir dünya... Eylül'ün zihniyle beraber öze, varoluşa, hayata, ölüme, aşka, sevgiye doğru çok katmanlı uzun bir seyahate çıkabi- lecekleri bir dünya... Eylül'ün sıklıkla yinelediği gibi "Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum?” sorularını onunla beraber deşecekleri bir dünya... Bu konuşmada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir? - A) (1) Romanda Londra, Zürih, Tarabya ve Nepal şehirlerinin yer almasına özel bir anlam yükle- meli miyiz? Nasıl bir dünyada yaşamak isterdiniz? (II) B) (1) Farklı coğrafyaların farklı şehir ve semtlerini seçmeniz, romanınızın mesajını daha mı anla- şılır kılacaktı? Böyle mi düşündünüz? (II) Romanda betimlediğiniz dünyadan söz eder misiniz? C) () Londra'da başlıyor hikâye. Sonra sırasıyla Zürih, Tarabya ve Nepal ve tekrar Tarabya. Bu şehirler ve semtlerle neye dikkat çekmek istediniz? Okurun zihninde oluşturmaya çalıştığınız dünya yaşadığımız dünyadan ne kadar farklı? (11) (1) Londra'da başlayan hikâye, Zürih, Tarabya ve Nepal derken Tarabya'da son buluyor. Ne- den bu yerler? (II) Romanınız, okurlarına nasıl bir dünya vadediyor? oličino Tunus'a gitti. (II) Tunus, o kadar renkli ve ışıklı bir ülkeydi ki ora-