8. İnsan yirmi-yirmi beş yaşında sözgelimi, aşk şiiri yazar. Ama aşk- lar eskidikçe, eskitildikçe, aşkın tor- tusu insanda daha

8. İnsan yirmi-yirmi beş yaşında sözgelimi, aşk şiiri yazar. Ama aşk- lar eskidikçe, eskitildikçe, aşkın tor- tusu insanda daha başka türlü kalır. Yazarken, aşkı gündemden çıkarıp genele götürebilir, daha an- layışlı olur ve o anlayışlı olmanın verdiği filozofça tavır diyelim, iyi şiire gitmesini kolaylaştırır belki. Nitekim birtakım ustalıklar elde et- miştir zaten, kalemi eline alınca yazabilecek durumdadır; ama bu deneyler birikiminden çıkan şiir daha yoğun olacaktır, inanıyorum. Bu parçada geçen "deneyler birikiminden çıkan şiir daha yoğun olacaktır" sözüyle asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi- sidir? A) Dilin anlamsal zenginliğini kul- lanmak şiire özgün bir hava katar. B) Şiirde yalın bir dilin en önemli kaynağı şairin tecrübesidir. C) Bir şairin şiirlerindeki derinlik yaşanmışlıkla doğrudan ilgi- lidir. D) Şiirde işlenen duygular, ger- çeğe ne kadar yakınsa okuru o derece etkiler. E) Bir şairin gelenekten beslen- mesi şiir için doğal bir olgudur.