Bir gün yukarıda söylediğim kır saçlı mahpusla birlikte bu yıktırılan duvarı seyrediyor, kazmayı vurdukça parça parça aşağı dökü
Bir gün yukarıda söylediğim kır saçlı mahpusla birlikte bu yıktırılan duvarı seyrediyor, kazmayı vurdukça parça parça aşağı dökülen harçlara bakıyorduk. Sekiz metre kadar geniş olan surun yıktınılması epey uzun sürüyordu ve dış bahçenin bu tarafına gelmelerine müsaade olunan emniyetli yahut eski mahpuslar, uzun seneler içinde pek bol olarak görülmeyen bu "eğlenceyi" sabahtan akşama kadar oturup seyrediyorlardı. Duvar yarı yarıya yıkılmıştı ki, benim yanımda sesini çıkarmadan duran kır sach mahpus yavaşça kulağıma eğildi: "Bir zamanlar ben bu duvardan kaçacaktım!" dedi. Merakla yüzüne baktım. O, bahçenin bir kenarındaki kuru ayva ağacına doğru yürüdü. Yan yana çömeldik, gözlerini parça parça aşağı düşen duvardan ayırmadan anlattı: -Dokuz sene evvel, yeni hapse düştüğümün birinci senesinde bu duvarların dibinde ahşap dükkanlar vardı. Bazı mahpuslar orada marangozluk, oymacılık, kuyumculuk yapar ve çıkardıkları işleri Sabahattin Ali, "Duvar". Aydabir, Aylık Edebiyat Dergisi, S. 9, 1 Mayıs 1936; A.mlf, "Duvar", Kağnu/Ses, Bütün Eserleri: 6. Cem Yayınevi, İstanbul, 1983, ss. 56-67; A.mlf.. "Duvar", Kağnı, 3.bs., Can Yayınları, İstanbul, 2020 19.56