Bu,Şam'a ikinci gelişimdir, diye söze başladı, ama birincisinde pek toy idim, babam sürre katibi HÜLLE olarak alayla Mekke'ye gi
Bu,Şam'a ikinci gelişimdir, diye söze başladı, ama birincisinde pek toy idim, babam sürre katibi HÜLLE olarak alayla Mekke'ye giderken benide götürüyordu; haciliğim oradan geliyor, yirmisine yeni basmıştım, aşağı yukarı kırk senelik olay.. insan kendi memleketinden uzaklaşıp da böyle başka irkların yerleştiği aynı isimli yerlere gitti mi bilmediği, görmediği şaşılacak olaylarla karşılaşmak, bir takım serüvenler geçirmek ister. Çoğu kez, bunları yapamadığı içindir ki seyahatinde abartıcı, hatta yalancı olarak döner.Bire bin katmak, habbeyi kubbe yapmak, fili yılana yutturmak... İşte yolculuğun eskiden, resimli gazete ve sinema yüzyılından önceki amacı bunlar idi. Fakat benim başımdan, Şam'da bugün bile iç yüzüne iyice akü erdiremediğim çok meraklı bir olay geçmişti... Derebeylik çağına ait romanları hatırlatan bir gizli nikah.... Bilmediğim, bir güzel kadınla/bir gece, düğünsüz, derneksiz evlenmiş, sabaha karşı da ayrılmıştım... Hem, bir daha, birbirimizi görmemek şartıyla! Bu kadın, belki de, kırk sene sonra ikinci defa ayak bastığım şu şehirde sağdır, çoluk çocuk sahibidir. Ben anlatayım, siz isterseniz inanmayınız.. Bir ikindi üstü, yarı kır, yarı şehir, pek kalabalık olmayan bir semtte yabancı yabancı dolaşıyor, <<Evveli Şam, ahiri Şam!>> diye övdüğümüz memlekette beğenilecek hiçbir şeye rastgelmeyerek toz,