digi antika m oğun tipi a am, antka bulmak ig şan gözler e kadar gö ir türlü çöz ediyordu. O battaniyes meden önce ni kurtame i
digi antika m oğun tipi a am, antka bulmak ig şan gözler e kadar gö ir türlü çöz ediyordu. O battaniyes meden önce ni kurtame i sandalye Yürümeye eri olgunlaş am ediyor diğini duy birden is muşmasın miyorum KONU TES 5 Yüzyıllar boyunca yazarlan üslup kadar uğraştıran başka bir sorun olduğunu sanmiyorum. Hikaye, karakterler, betimlemeler... Hepsi hazır olduğunda bile cevap verilmesi gereken buyuk bir soru katıyor ortada: Nasıl yazılmalı? Hangi üslubu benimseme- gözlemci bakış açısıyla mı yoksa hâkim bakış açı- ? Biçim ne olmalı? Kahraman bakış açısıyla mi, sıyla mi anlatmalı? Bu konuda Stendhal'in oldukça carpici 1 bir yaklaşımı var. Diyor ki: "En iyi üslup zabit katibinin üslubudur." Yazarın bu görüşü hiç de yabana atılmamalı. Çünkü edebiyat bir laf ebeliği değil, insan ruhunun derinliklerine ulasma sanatıdır. Bunu yapmak için gevezelige, süslemelere, edebi- yat yapmaya hiç gerek yok. 1 ve 2. soruları yukarıdaki metne göre yanıtlayınız. 1. Aşağıdakilerin hangisi sözü edilen "zabit kâtibi" üslubuna örnek olabilir? A) Az sonra bir rüzgâr çıktı ama düşündükle- rim olmadı. Bahçe, binalar durdu. Ağaçlar sallandı. Sis yalnız başına çekip gitmeye başladı. Bahçeyi şimdi yer yer şuradan buradan yol bulmuş gelmiş gibi sarı yaldız- li bir güneş ışığı sarmıştı. B) Önümde büyük ağaçlar, hışırtılar içinde sessiz küçük yollar, değişik değişik ağaçla- rin, değişik renkte yaprakları; kırmızıdan, çürük renginden sarıya, yemyeşile, koyu açık yeşile hatta beyaza kadar dönen bir kuru yaprak mahşeri, sabahın hafif sessizli- ğine bürünmüş bahçeyi sel gibi kaplamıştı. C) Ertesi sabah Keto evinden çıkıp erkenden işine gitti. Yüzü kararmıştı, düşünceliydi. Yukarı kayalıklarda çalışıyordu Keto, bir mağaranın ağzına maraba arkadaşlarıyla duvar örüyordu. Mağara Cercis Ağa'nın sürülerine ağıl olacaktı. D) Karayelin, tipinin çılgınca savrulduğu akşam, içeriye girdim. Kahve, sapa bir yerde idi. Yapraklarını dökmüş iki söğüt ağacı ile üze- rinde hâlâ üç dört kuru yaprak sallanan bir asmaya kar öyle düşman olmuştu ki bahar akşamları, yaz geceleri ışıkla cenneten süzülen aydınlık hâldeki güzelliğine sevda- landım. FEN BİLİMLERİ YAYINLARI 87 ✔FEN BILIMLERİ YAYINLARI 2. C E E