Gerçekten, o akşam Beyoğlu'nda yemek yedik ve Te- pebaşı'nda barda eğlendik ve gece sarhoşa yakın bir hale döndük. Bunları niçin
Gerçekten, o akşam Beyoğlu'nda yemek yedik ve Te- pebaşı'nda barda eğlendik ve gece sarhoşa yakın bir hale döndük. Bunları niçin hatırlıyorum? Bu ne benim ne de on- ların karşılaştırması... *** Bu sabah emir erimin yüzüne baktım. "Salim, ben güneşe çıkmak istiyorum," dedim. Biraz maymuna benzeyen birbirine yakın yeşil göz- leri yaşla doldu: "Götürün¹ efendim," dedi. Emir erimi bana bırakmalarına ne kadar seviniyo- rum; hayatta beni bilen, beni seven ondan başka kimse kalmadı. İki bacağım kesildi. Kafamın içini de açmak için müddet bekliyorlar. Bu ameliyattan da korkuyorum. Ya iyi olursam... Dünyada yalnız ne yapacağım? İstan- bul'da anam yalnızca eski Hariciye memurunun anasıy- di; ben Sakarya'da bacaklarını kaybetmiş, kafasından vu- rulmuş bir askerim. Neferim beni bırakıp gittiği gün elimi tutacak kimsem yok. Niçin bunları düşünüyorum? Salim'in kara boynu- na kollarımı atıyorum. Beni ana gibi kaldırıp yatırmıyor mu? Uzun süre yaşamaya mahkûm olursam, Allah o fe- laketi de çektirirse, Salim'in boynuna sarılır ağlarım. "Varım yoğum sensin, beni köyünün bir köşesine götür, beni yanından ayırma," derim. Belki, belki uzun seneler yaşarsam ve eski günler içimden taşarsa ahreti beklemez, ona derdimi dökerim. Ayşe'nin hikâyesine, Cemal'e, İh- san'a ve ötekilere o benden bile yakın değil mi? 1. Götürürüm. (Y.N.) 23 Türk